Hopa Davası Ertelendi
Hopa Davası’nın 6. duruşmasında mahkeme dosyadaki eksikliklerin tamamlanması için duruşmayı 21 Şubat 2013 tarihine erteledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 31 Mayıs 2011 tarihinde Artvin’in Hopa İlçesi’nde gerçekleştirdiği miting öncesi ve sonrası yaşanan olaylarda bir kişi hayatını kaybederken Başbakan’ın koruma ekibinden Servet Erkan ağır yaralanmıştı. Olaylar sonrası açılan davanın 6. duruşması bugün Hopa Adliyesi Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Davalı 60 sanıktan 20 sanığın katıldığı duruşmada bugüne kadar mahkeme tarafından askerlik görevlerinden dolayı ifadeleri alınmayan A.Ş.K (22), T.A. (28), D.Y. (22) ve S.U. (22) dinlendi.
Sanıklar haklarında yaralama, görevli memura direnme, halkı kanuna aykırı gösteri ve yürüyüşe kışkırtma, kanuna aykırı gösteri ve yürüyüşte bulunma, kamu malına zarar verme suçlamaları ile açılan davada üzerlerine isnat edilen suçlamaları reddederek beraatlarını talep ettiler.
Duruşma sırasında zanlılara olaylar sırasında çekilen fotoğraflar gösterilerek fotoğraflarda yer alan kişilerin kendileri olup olmadığı soruldu.
A.Ş.K. hakim karşısında verdiği ifadesinde olay günü çay hasadı yapmak için köyündeki arazide bulunduğunu, çıkan olayları burada duyarak Hopa Devlet Hastanesi’ne giderek olaylara müdahil olduğunu belirtti.
A.Ş.K. ifadesinde polisin biber gazı ve jop ile halkın üzerine saldırdığını ayrıca olay günü başbakanlık korumalarının kendilerine silah doğrultarak küfürler ettiğini ileri sürerken, üzerine atılan suçlamaları kabul etmediğini belirterek beraatını istedi.
T.A. ise verdiği ifadesinde, “Horon oynuyorduk. Biranda polis gaz bombası ve joplarla bize saldırdı. İş merkezine sığındık. Polisten kaçarken mecburen sahile çıkmak zorunda kaldık” dedi.
O GÜN NE GİYDİĞİNİ HATIRLAMADI
T.A. hakimin kendisine gösterdiği fotoğraflardaki kişinin kendisi olup olmadığı yönündeki sorusu üzerine, “Doğu’da askerlik yaptım. Askerliğin verdiği psikoloji ile bir çok şeyi hatırlayamıyorum. O gün üzerimde ne giydiğimi de hatırlamıyorum” diye konuştu
Sanık D. Y. ise verdiği ifadesinde, gezmek için çarşıya çıktığında kendisini olayların içerisinde bulduğunu belirterek polis tarafından götürüldüğü karakolda okumadığı ifade tutanağına imza attırıldığını söyledi.
POLİSE VERİLEN İFADE DOSYADAN KAYBOLDU
Hakim tarafından verilen talimat ile yapılan araştırmada D.Y.'nin polise verdiğini belirttiği ifade bulunamazken, ifadenin dosyadan kaybolduğu anlaşıldı. D.Y., olayın psikolojisi ile birkaç taş attığını, gazdan etkilenmemek için yüzüne kumaştan bir maske taktığını ve küfürde etmiş olabileceğini belirtti.
Savunma avukatı Oya Meriç Eyüboğlu ise dava ile ilgili savcı tarafından hazırlanan iddianamenin polis fezlekesinin birebir kopyası olduğunu belirterek, düzenlenen iddianamenin hukuksal dayanaktan yoksun olduğunu belirtti.
Eyüpoğlu, polis tarafından hazırlanan fezleke de olayların 31 Mayıs 2011 tarihinde gerçekleşmesine rağmen 30 Mayıs 2011 tarihi bulunduğunu da sözlerine ekledi.
Davanın hakimi Pınar Çağşur, dosyadaki eksikliklerin tamamlanması için davayı 21 Şubat 2014 tarihine erteledi.
OTOPARK TEPKİSİ
Duruşma sırasında mübaşirin iki kez salona girip hakimden izin alarak sanıkların araçlarını hakim ve savcıların araçları önüne park ettikleri, araçlarını bulundukları yerden kaldırma uyarısında bulundu. Üçüncü kez mübaşir savcının aracının önüne park edildiği gerekçesiyle salona girdiğinde hakim Çağşur tepki göstererek ,”Ben burada otoparkçımıyım. Artık bu nedenle mahkemeyi bölmeyin” dedi.
Kaynak: İHA
Davalı 60 sanıktan 20 sanığın katıldığı duruşmada bugüne kadar mahkeme tarafından askerlik görevlerinden dolayı ifadeleri alınmayan A.Ş.K (22), T.A. (28), D.Y. (22) ve S.U. (22) dinlendi.
Sanıklar haklarında yaralama, görevli memura direnme, halkı kanuna aykırı gösteri ve yürüyüşe kışkırtma, kanuna aykırı gösteri ve yürüyüşte bulunma, kamu malına zarar verme suçlamaları ile açılan davada üzerlerine isnat edilen suçlamaları reddederek beraatlarını talep ettiler.
Duruşma sırasında zanlılara olaylar sırasında çekilen fotoğraflar gösterilerek fotoğraflarda yer alan kişilerin kendileri olup olmadığı soruldu.
A.Ş.K. hakim karşısında verdiği ifadesinde olay günü çay hasadı yapmak için köyündeki arazide bulunduğunu, çıkan olayları burada duyarak Hopa Devlet Hastanesi’ne giderek olaylara müdahil olduğunu belirtti.
A.Ş.K. ifadesinde polisin biber gazı ve jop ile halkın üzerine saldırdığını ayrıca olay günü başbakanlık korumalarının kendilerine silah doğrultarak küfürler ettiğini ileri sürerken, üzerine atılan suçlamaları kabul etmediğini belirterek beraatını istedi.
T.A. ise verdiği ifadesinde, “Horon oynuyorduk. Biranda polis gaz bombası ve joplarla bize saldırdı. İş merkezine sığındık. Polisten kaçarken mecburen sahile çıkmak zorunda kaldık” dedi.
O GÜN NE GİYDİĞİNİ HATIRLAMADI
T.A. hakimin kendisine gösterdiği fotoğraflardaki kişinin kendisi olup olmadığı yönündeki sorusu üzerine, “Doğu’da askerlik yaptım. Askerliğin verdiği psikoloji ile bir çok şeyi hatırlayamıyorum. O gün üzerimde ne giydiğimi de hatırlamıyorum” diye konuştu
Sanık D. Y. ise verdiği ifadesinde, gezmek için çarşıya çıktığında kendisini olayların içerisinde bulduğunu belirterek polis tarafından götürüldüğü karakolda okumadığı ifade tutanağına imza attırıldığını söyledi.
POLİSE VERİLEN İFADE DOSYADAN KAYBOLDU
Hakim tarafından verilen talimat ile yapılan araştırmada D.Y.'nin polise verdiğini belirttiği ifade bulunamazken, ifadenin dosyadan kaybolduğu anlaşıldı. D.Y., olayın psikolojisi ile birkaç taş attığını, gazdan etkilenmemek için yüzüne kumaştan bir maske taktığını ve küfürde etmiş olabileceğini belirtti.
Savunma avukatı Oya Meriç Eyüboğlu ise dava ile ilgili savcı tarafından hazırlanan iddianamenin polis fezlekesinin birebir kopyası olduğunu belirterek, düzenlenen iddianamenin hukuksal dayanaktan yoksun olduğunu belirtti.
Eyüpoğlu, polis tarafından hazırlanan fezleke de olayların 31 Mayıs 2011 tarihinde gerçekleşmesine rağmen 30 Mayıs 2011 tarihi bulunduğunu da sözlerine ekledi.
Davanın hakimi Pınar Çağşur, dosyadaki eksikliklerin tamamlanması için davayı 21 Şubat 2014 tarihine erteledi.
OTOPARK TEPKİSİ
Duruşma sırasında mübaşirin iki kez salona girip hakimden izin alarak sanıkların araçlarını hakim ve savcıların araçları önüne park ettikleri, araçlarını bulundukları yerden kaldırma uyarısında bulundu. Üçüncü kez mübaşir savcının aracının önüne park edildiği gerekçesiyle salona girdiğinde hakim Çağşur tepki göstererek ,”Ben burada otoparkçımıyım. Artık bu nedenle mahkemeyi bölmeyin” dedi.