İhh İnsani Yardım Vakfı, Çözüm Süreci Önerilerini Raporlaştırdı

Türkiye'de çeşitli bölgelerde vatandaşları dinleyen İHH, çözüm süreci ile ilgili bir rapor hazırladı.

İhh İnsani Yardım Vakfı, Çözüm Süreci Önerilerini Raporlaştırdı
Müzakere sürecinin mutlaka devam etmesinin ve masanın terk edilmemesinin altının çizildiği raporda, vatandaş tanımının yeniden yapıldığı, yerel yönetimlerin güçlendirildiği ve geleceğe yönelik barışın garanti altına alındığı yeni bir anayasanın önemi vurgulandı.
Çözüm süreci ile ilgili Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde toplantılar düzenleyen İHH İnsani Yardım Vakfı, yapılan çalışmaları raporlaştırdı. İHH'nın çözüm süreci izlenimlerini ve sürecin ilerlemesi için önerilerini içeren rapor, bugün düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı.

İHH Yönetim Kurulu Üyesi ve Hukuk Kurulu Başkanı Av. Gülden Sönmez tarafından düzenlenen basın toplantısında çözüm süreci ile başlayan dönemin "Kürt sorununa çözüm" başlığına indirgenmeyecek kadar derinlikli değişim ve dönüşüm gerektirdiği ifade edildi.

Gülden Sönmez, tüm Kürt halkının farklı düşünen kesimleriyle birlikte bu soruna taraf olduğunu hatırlatarak, "Şiddeti şantaj olarak kullanan kimi grupların tüm Kürt halkının sözcüsüymüş gibi hareket etmesi büyük tabloyu örtemeyeceği gibi, diğer tüm Kürt toplumsal kesimlerinin bunu kabul ettiği anlamına da gelmez.

Siyaseten ciddi bir temsil tabanı bulunan PKK/BDP çizgisi tüm Kürt halkını temsil etmediği gibi, öte yandan hükümetin de yekvücut sanki tüm Türk kesimlerini temsil ediyormuş gibi düşünülmesi de yanıltıcıdır. PKK çizgisinin ideolojik talepleri ile Kürt halkının farklı kesimlerinin genel ihtiyaçları önemli oranda farklılık gösterebilmektedir" dedi.

Silahların susmasının güven inşasında temel oluşturacağını ve bunun ne pahasına olursa olsun devam etmesi gerektiğini belirten Sönmez, "Bu aşamada sorunun çözümünde bugüne kadar en cesur çıkışı ve politikayı ortaya koyan Ak Parti hükümeti kadar belki de daha fazla oranda şu an çözüme muhatap olarak aldığı tarafların sorumluluk bilinciyle hareket etmeleri zorunludur. Reformların yapılması, sadece kültürel haklar verilmesi, anayasaya eşit yurttaşlıkla ilgili maddeler konulması gibi sınırlı düzenlemelerden daha çok, ülkede adalet merkezli ve insanların kimliğini ve inancını özgürce yaşadığı siyasi, kültürel, ekonomik yaşam kalitesini topyekun yükseltecek köklü düzenlemelerden geçmektedir. Hükümet Türkiye’deki bürokratik oligarşiyi, anayasayı ve tüm kurumları insana saygılı bir içeriğe dönüştürmenin yolunu ararken, diğer toplum kesimleri de farklı destek yöntemleriyle süreci kolaylaştıracaktır. Bu sorun tek başına hükümetin değil, yasama, yargı ve devletin tüm mekanizmalarının olduğu gibi tüm siyasi partilerin, STK’ların, üniversite, medrese, aydın, medya, cemaat ve tüm kanaat önderlerinin meselesidir" diye konuştu.

Basın toplantısının sonunda İHH'nın çözüm süreci ile ilgili önerilerini de sıralayan Sönmez, şunları söyledi:
"Her ne yaşanırsa yaşansın, müzakere süreci mutlak surette devam ettirilmeli, masa terk edilmemelidir. Bu bağlamda silahların kullanılmasına fırsat verilmemelidir. Vatandaşlığın tanımının yeniden yapıldığı, yerel yönetimlerin alabildiğine güçlendirildiği geleceğe yönelik iç barışı garanti altına alacak yeni bir sivil anayasa hazırlanmalıdır. Bazı bölgelerin Kürtçe isimlerinin geri getirilmesi ve ırkçılığı karşılıklı olarak çağrıştıracak sloganların hiçbir şekilde kullanılmaması gibi güven verici adımlar hızla atılmalıdır. İlk adım olarak okullardaki “andımız” uygulamasına son verilerek başlanmalı ve dağlardaki “Ne Mutlu Türküm Diyene” gibi yazılar silinmelidir. Ana dilde eğitim imkanı mevzuat olarak düzenlenmeli ve uygulamaya konulmalıdır. Şiddete bulaşmamış kişilere koşulsuz af ilan edilmelidir. İslami temelde bütün etnik gruplar arasında kardeşlik ve iş birliği ruhu güçlendirilmeli, gönüllü ve eşit ortaklı birlik ve beraberliğin bölünme ve parçalanmadan daha yararlı ve hayırlı olduğu fikri anlatılmalı; bu bir eğitim politikası olarak öğretilmelidir. Bu yönde medreselerin durumu iyileştirilerek yasal statüleri güvenceye alınmalı tekke ve zaviyeler kanunu kaldırılmalıdır. Süreci çözecek politika adalet ve kardeşlik hukuku üzerine inşa edilmelidir. Sürecin olumlu bir şekilde yürütülmesi için tüm imkan ve olanaklar kullanılmalıdır. Manevi bir ruha sahip olmak ve gençleri bu ruh ile yetiştirmek gerekir. Bu saatten sonra çatışmalarda ölen her insan için herkes kendisini sorumlu hissetmelidir. Bu nedenle tüm siyasilerin politik beklenti ve hesaplardan öte insan hayatını önceleyen bir sorumlukla hareket etmeleri gerekmektedir. Başkanlık sistemi veya diğer tüm öneriler çözüme katkı sağladığı ve kalıcı barışın sağlayabileceği düşünülen bütün siyasi ve idari alternatif modeller tartışılabilmelidir".
Kaynak: İHA