MHP Grup Başkanvekili Vural İzmir'de

İZMİR - MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, "çözüm sürecinin milli devlet ve üniter devlet yapısından uzaklaşmaya yönelik örtülü bir Sevr Anlaşması'ndan başka bir şey olmadığını" ileri sürdü.

Vural, partisinin Aliağa ilçe teşkilatınca Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen iftar yemeğinde yaptığı konuşmada, iftar sofralarını aynı zamanda "milli değerlerin ve ülkenin içinde bulunduğu durumun idrak edildiği sofralar olması gerektiğini" söyledi.

Yürütülen politikalar sonucunda, millet egemenliğine dayalı ve üniter bir devlet olarak kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin tehdit altında olduğunu öne süren Vural, şunları kaydetti:

"Milli devlet, hepimizin devleti olmalıdır ama bugün milli devlet yerine etnik kimliklere ayrılmış bir devlet yapılanması meydana getirilmek isteniyor. Maalesef topraklarımızın bir kısmı, emperyalizmin yüz yıl önce bize dayattığı Kürdistan, daha sonra da Ermenistan toprakları olarak ayrılmak, Kürt kökenli insanlarımız büyük Türk milleti ailesinden koparılmak istenmektedir. Dün biz bunları yırtıp atmıştık ama bugün çözüm adı altında, 'bize eğer barış istiyorsanız bunları yerine getirmeniz gerekiyor diyorlar.

Çözüm ve barış süreci adı altında, milli devlet ve üniter devlet yapımızdan uzaklaşmaya yönelik çözüm süreçleri, örtülü Sevr'den başka bir anlam taşımıyor"

Vural, etnik ve mezhep temelli ayrışmanın nelere yol açtığının, Türkiye'nin yakın coğrafyasında çok iyi görülebileceğini ifade ederek, bu tehlikeli sürece "dur" denilmesi gerektiğini dile getirdi.

-"Twitter polisleri varsa"

Vural, Türkiye Cumhuriyeti'nin millet egemenliğine dayalı ve üniter bir devlet olmanın yanında özgür ve eşit vatandaşlardan oluşan bir devlet olarak kurulduğunu ancak gelinen noktada özgürlüklerin de kısıtlanmaya başlandığını savundu.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının hiçbir zaman yönetenlerin kulu kölesi olmadığını belirten Vural, şöyle konuştu:

"Biz özgür bireylerden oluşan bir millet olmalıyız ama bugün geldiğimiz noktada eğer özgürlüklerimiz kısıtlanır hale geliyorsa eğer dinleme izlemeyle vatandaşlar tehdit ediliyorsa siyasi partiler üzerinde tuzaklar kuruluyorsa sosyal medyada polisler, twitter polisleri varsa facebookta yapılan eleştirilerde gözaltılar yapılıyorsa; eğer bir ülkede tencere tavalar suç unsuru haline gelmişse belinde bomba, omuzunda silah olanlar geziyorsa özgürlüğümüz nerede diye sormamız gerekmiyor mu? Eğer medya işgal edilmişse medya bu güzel vatan evlatlarının derdiyle ilgilenmiyor da bir siyasi partinin borazanlığını yapıyorsa demokratik tercihler nerede olacak, nasıl biz hür bir şekilde yaşayacağız?" Bugün spor kulüplerini tutan taraftarları, 'yok efendim şu sloganları atmak yasaktır' diye eğer şuçlu konumuna düşürülüyorsa eğer siyasi konularda görüşlerini ifade eden öğrencilere burs verilmeyecek deniyorsa nereye gidiyoruz diye sorulması gerekmiyor mu?

Onun için bugün uygulanan bu politikalar bize nefes hakkı tanımıyor. Bunlara dur dememiz lazım. Bunların şu partiyle bu partiyle alakası yok, insan olmanın erdemiyle alakası var."

-"Çözüm demokraside, sandıkta"

Oktay Vural, Türkiye'nin dış politika ve ekonomi alanında da bağımsızlığını yitirmiş olduğunu savundu.

Türkiye'nin önünde yakın zamanda art arda yapılacak üç seçim bulunduğunu ve tüm sorunların çözümünün demokrasi ve sandıktan geçtiğini dile getiren Vural, şunları kaydetti:

"Bütün bu süreç içerisinde hem bağımsızlığımıza hem egemenliğimize hem özgürlüklerimize yönelen bu kuşatmayı durdurmanın yolu demokrasiden geçmektedir. Sokakta değil, sandıkta. Sokağın karanlığında değil, meydanlarda, Aliağa'nın Demokrasi Meydanı'nda, Aliağa'nın burasında. Türkiye'nin her yerinde, 'Hattı müdafa yoktur, sathı müdafa vardır' diyerek, her bir sandığı bir cephe gibi düşünmemiz gerekiyor.

Türkiye'nin bir sultanlığa, krallığa, diktatörlüğe, bir etnik cehenneme dönmesini istemiyorsak, bu iradeye dur demenin yolu, sandıkta iradeyi kullanmaktan geçmektedir."

Kaynak: AA