Ramazan’da Yeterli ve Dengeli Beslenmenin Önemi

Çorlu Özel Reyap Hastanesi Dahiliye Bölümü’nden Uzm. Dr. Alper Aslan, Ramazan ayında beslenme alışkanlıklarında değişiklikler olduğunu, bu yüzden Ramazan’da da yeterli ve dengeli beslenmenin önemli olduğunu belirtti.

Ramazan’da Yeterli ve Dengeli Beslenmenin Önemi
Ramazan ayında özellikle hamur işleri, tatlılar, kırmızı et, ekmek, pilav ve makarna tüketiminin arttığına dikkat çeken Aslan, sağlıklı beslenmeyle ilgili önerilerde bulundu

Oruç tutarken sağlıklı ve çeşitli besin seçenekleriyle yeterli ve dengeli beslenmenin sağlanmasının esas olması gerektiğini söyleyen Aslan, “Ramazan ayında bireylerin yaş, cinsiyet ve fiziksel aktivitelerine göre günlük almaları gereken enerji, protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve mineral oranları değişmemektedir. Bu süre zarfında da sağlığın korunması açısından yeterli ve dengeli beslenme gereklidir” dedi.

Yeterli ve dengeli beslenmenin Ramazan ayında da sürdürülebilmesini vurgulayan Aslan, günün oruç tutulmayan bölümünde en az üç öğünü tamamlamak ve sahur öğününü atlamamak gerektiğini hatırlattı.

Sahurda sadece su içerek niyetlenmenin veya gece yatmadan önce yemek yemenin zararlı olduğunu dile getiren Aslan, “Çünkü bu beslenme tarzı yaklaşık 12 saat olan açlığı, ortalama 18 saate çıkarmaktadır. Bu da açlık kan şekerinin daha erken saatlerde düşmesine ve buna bağlı olarak günün daha verimsiz geçmesine neden olmaktadır. Bu durumun aksine eğer sahur öğünü ağır yemeklerden oluşursa, gece metabolizma hızı düştüğü için yemeklerin yağa dönüşme hızı ve kilo alma riski artmaktadır. Bu nedenle sahura mutlaka kalkılmalı ve bu öğünde süt, yoğurt, peynir gibi besinlerden oluşan bir kahvaltı yapılmalı ya da çorba, sebze ve kuru baklagil yemeklerinden oluşan bir öğün tercih edilmelidir” diye konuştu.

Ramazan'ın yemek kültürü açısından en bilinen özelliğinin iftar sofralarındaki çeşitlilik ve bolluk olduğunu belirten Aslan, Ramazan’da yapılan en büyük hatalardan birisinin de çok hızlı bir şekilde, çok yüksek miktarda besin tüketmek olduğunu söyledi.

Aslan, oruç tutmanın sağlıklı insanların metabolik dengesinde çok önemli değişiklikler yapmadığını, ancak şeker hastalığı, karaciğer yetmezliği gibi bazı hastalıklarda veya hamilelik ve emziklilik gibi özel durumlarda olumsuz sonuçlar doğurabileceğini söyledi.

Aslan, kronik hastalığı olan kişilerin ilgili uzman hekime danışmadan oruç tutmamalarının önemli olduğunu kaydederek, hastalığı olanların Ramazan ayında dikkat etmeleri gerektiğini vurguladı

Aslan, öğünlerin sahur ve iftarda iki ana öğün ile, iftardan sonra 1-1,5 saat aralıklarla iki ara öğün şeklinde düzenlenmesi önerisinde bulundu. İftara; peynir, domates, zeytin gibi kahvaltılıklar veya çorba gibi hafif yemeklerle başlanılması gerektiğine dikkat çeken Aslan, “10-15 dakika sonra az yağlı et yemeği, sebze yemeği veya salatayla devam edilmesi uygundur. Yine enerji veren ancak kan şekerini dengeli bir biçimde yükselten besinler tercih edilmelidir. Günde ortalama 2- 2,5 litre su içmeye, bununla birlikte enerji verirken sıvı ihtiyacını da karşılayacak ayran, taze sıkılmış meyve suları, soda, sebze suları içmeye özen gösterilmelidir. Tek seferde büyük porsiyonlar yerine, iftardan sonra birer saat ara ile her seferinde azar azar küçük porsiyonlar şeklinde beslenilmelidir. İftar yemeğinden hemen sonra televizyon veya bilgisayar karşısına geçmek, koltukta dinlenmek yerine biraz hareket etmek, kısa mesafeli yürüyüşler yapmak sindirime yardımcı olması açısından yararlı olmaktadır. Ramazan ayında yemeklerin pişirme yöntemleri de çok önemlidir. Özellikle ızgara, haşlama ve fırında yapılan yemekler tercih edilmeli, kavrulmuş, tütsülenmiş ve kızartılmış besinlerden uzak durulmalıdır. Beslenme düzenindeki değişikliklere bağlı olarak oluşabilecek kabızlığı önlemek için, yemeklerde lif oranı yüksek ve ara öğünlerde de taze ve kuru meyveler, ceviz, fındık, badem gibi kuru yemişler tercih edilmelidir” şeklinde konuştu.

Kaynak: İHA