Aşırıya Kaçmayan Stres "başarıyı" Artırıyor

Ankara - Bilimsel çalışmalar, sınavla ilgili hiç kaygı yaşamayanlarla aşırı kaygı duyanların başarı düzeylerinin düştüğünü; uygun dozda kaygının ise başarıyı artırdığını gösteriyor.

Türkiye Psikiyatri Derneği Üyesi ve Çocuk-Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Prof. Dr. Emine Öztürk Kılıç, hafta sonu yapılacak Seviye Belirleme Sınavı öncesi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, birçok öğrenci için sınavların önemli bir stres kaynağı olduğunu, kaygının özellikle sınav öncesi ve sınav sırasında yoğunlaştığını söyledi.

Sınavdan bir süre önce başlayan heyecanın, sınava hazırlık ve sınav sırasında dikkatin sorulara yoğunlaşmasını sağlama açısından "yararlı" olabildiğini dile getiren Kılıç, ''Sınava giren öğrenci, heyecan duygusu ile mücadele etmek, kalp çarpıntısı yerine sorulara odaklanırsa, bir süre sonra heyecan ortadan kaybolacaktır" ifadesini kullandı.

Kılıç, başarısızlık kaygısının uzun dönemli ve şiddetli yaşanmasının depresyon riski taşıdığını belirterek, bu durumun okul reddi gibi sorunlara yol açabildiğini bildirdi.

-''Kaygı, öğrencinin daha iyi, daha düzenli çalışmasını sağlar"

Başarısızlık korkusunun, sınava hazırlık için önemli bir motivasyon kaynağı olabileceğinin altını çizen Kılıç, ''Kaygı, adayların daha iyi, daha düzenli çalışmalarını sağlar. Bilimsel çalışmalar, uygun stres düzeyinin başarıyı arttırdığını göstermektedir. Araştırmalar, sınavla ilgili hiç kaygılanmayanların ve aşırı kaygılananların başarı düzeyinin düştüğünü, buna karşılık uygun bir dozda kaygının başarıyı artırdığını düşündürmektedir.

Başa çıkılabilir ölçüdeki kaygının bir zararı yoktur. Uygun dozdaki kaygı, kişinin zorlu bir işe hazırlandığını, enerji harcadığını, başarma azmi içinde olduğunu gösterir. Gelişim sürecinde her zaman zorluklarla başa çıkmak, kişinin olgunlaşmasına ve kendine güven kazanmasına olanak tanır."

-"Sınavda başarı için ergenlik dönemi sağlıklı geçirilmeli"

Kılıç, heyecan ve sınav stresinin rahatlıkla aşılabildiğini ancak bunun için gencin daha önce ruhsal sorunlarının olmaması gerektiğini vurguladı. "Gencin, daha önceden gelen bunaltı bozukluklarına yatkınlık, akademik başarı ile ilgili sorunlar ya da farklı ruhsal sorunları bulunuyorsa, o zaman stres bu gencin kapasitesini aşıp daha ciddi ruhsal ve bedensel belirtilerin ortaya çıkmasına yol açabilir" uyarısında bulunan Kılıç, ailenin aşırı beklentileri ve anne-baba ya da kardeş ilişkilerindeki sorunların, sınav kaygısını tetikleyebildiğine dikkati çekti.

Sınavda başarı için gençlerin "ergenlik dönemini sağlıklı geçirmesi, iyi bir eğitim sisteminde yetişmiş olması" gerektiğine işaret eden Kılıç, şöyle devam etti:

"Ergenlik, kişinin fiziksel, sosyal ve zihinsel açıdan çok hızlı gelişim gösterdiği bir dönemdir. Bu gelişmenin de uygun çevresel koşullarla desteklenmesi gerekir. Gençler, kendilerini geliştirmek için daha çok spor yapmaya, arkadaş grupları ile vakit geçirmeye, kendilerini tanımaya, kendi dünya görüşlerini geliştirecek biçimde okumaya ve tartışmaya gereksinim duyar. Maalesef, Türkiye'de ergen gelişimi açısından çok önemli bir dönem olan 15-18 yaşlarda gençler, hemen hemen bütün boş zamanlarını dershaneye giderek ya da ders çalışarak geçirmektedir.

Gençlerin, sınava hazırlık için ayırması gereken zaman dershanelerle birlikte daha da artmaktadır. Bu durum da hem ailenin ve hem gencin beklentisini yükseltmekte ve hem de stres kaynağı olmaktadır."

Kaynak: AA