Başbakan Erdoğan'ın "Mmillete Hizmet Yolunda" Konuşması
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "İçinden geçtiğimiz süreç, bir galibiyet, mağlubiyet süreci değildir. İçinden geçtiğimiz süreç, taviz verdiğimiz bir süreç asla değildir. Şunu bilmenizi isterim ki bu süreç, şiddetin bir yöntem olmadığının fark edildiği, şiddetin terk edildiği, fikrin ve siyasetin egemenlik ilan ettiği bir süreçtir" dedi.
Başbakan Erdoğan, televizyonlarda yayınlanan "Millete Hizmet Yolunda" konuşmasında, çözüm süreci ve ekonomideki gelişmelere değindi.
Erdoğan, milleti kendisine düşmanmış gibi gören, sanal tehditler ve sanal korkular üreten bir devletin, adil, sosyal, laik ve hukuk devleti olamayacağını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Bizi yıllarca, korkularla sindirmek istediler. Lütfen hatırlayın. Anarşiyi bahane edip, anarşiyle korkutup, demokrasiyi askıya aldılar. İrticayla korkutup, inançlarımızı aşağıladılar. Bölünmeyle korkutup, özgürlüklerimizi sınırlandırdılar. Dış tehditlerle korkutup, ekonomiyi küçülttüler. İç tehditlerle korkutup, sosyal hayatı tahrip ettiler."
Son 10 yıl içinde Türkiye'nin hangi kronik meselesine el atsalar, önlerine korkuların çıkarıldığını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Hangi reformu yapmak istediysek, 'Türkiye bölünür' dediler, 'parçalanır' dediler, 'yok olup gider' dediler. Biz özgürlükleri genişletmek, demokrasinin standartlarını daha ileri seviyelere taşımak istedikçe, birileri önümüze korkularla bahanelerle geldi. Hiçbir korkuya inanmadık. Hiçbir tehdide boyun eğmedik. Hiçbir saldırıya, hiçbir provokasyona eyvallah demedik. Zira bizi, bu makama sizler getirdiniz. Bize yetkiyi sizler verdiniz. Bize görevi, sorumluluğu sizler yüklediniz. Biz, sizden aldığımız yetkiyle, sizden aldığımız güçle, sizin gösterdiğiniz istikametten hiçbir başka istikamete bakmayız. Biz, sizin çizdiğiniz rotanın dışında asla yürümeyiz ve yürümeyeceğiz. Biz, sizin istemediğiniz bir adımı, size rağmen bir adımı asla ve asla atmayız."
-"Biz bir kabile devleti asla değiliz"-
Erdoğan, 10 yılı aşkın bir süredir, milletten aldıkları yetkiyle, milletin çizdiği rotada yürümeye devam ettiklerinin altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Siz bizimle olduğunuz müddetçe, siz bizim arkamızda olduğunuz müddetçe, hayır dualarınızı bize azık ettiğiniz müddetçe, milletin yolunda, millete hizmet yolunda, sarsılmadan, yıkılmadan, yılmadan ve yorulmadan yürümeye devam edeceğiz.
Bir kere şunu herkesin bilmesini, herkesin idrak etmesini, herkesin de bu şuurla hareket etmesini özellikle rica ediyorum. Biz, 76 milyon, hepimiz büyük bir milletin fertleriyiz. Biz, şanlı bir tarihin mirasçıları, dünyaya yön vermiş bir medeniyetin evlatlarıyız. Biz bir kabile devleti asla değiliz. Biz, Selçuklu çınarının, Osmanlı cihan devleti çınarının devamı olan, o büyük çınarların beslendiği kaynaktan gıdasını alan, Cumhuriyet çınarının sahipleriyiz.
Biz, bu hayata, bu topraklara, pamuk ipliğiyle değil, asırlık bir çınar toprağa nasıl sımsıkı tutunursa, bu toprağa öyle sımsıkı tutunmuş bir milletiz.
Eğer bizim ecdadımız, yenileceğiz korkusuyla mücadeleden kaçsaydı, bugün gururla sahip çıktığımız zaferlerimiz, gururla tutunduğumuz vatanımız, gurur duyduğumuz ay yıldızlı bayrağımız olmazdı. Ecdadımız hiçbir zaman, hiçbir şeyden korkmadı, biz de korkmadık, korkmuyoruz ve korkmayacağız."
"Birileri çıkıp, 'parçalanıyoruz' diye bizi korkutamaz" diyen Erdoğan, "Birileri çıkıp, 'dağılıyoruz' diye bizi ürkütemez. Biz, korkakları kendi haline bırakır, kendi korkaklıkları içinde bırakır, cesaretle, kararlılıkla, ay yıldızlı bayrağı daha yüksek burçlara dikmenin mücadelesini veririz" şeklinde konuştu.
-"Terör artık bitme noktasına gelmiştir"-
"Elbette acılarımızı unutmayacağız. Elbette bu topraklar üzerinde, hep birlikte yaşadığımız acılardan dersler çıkaracağız. Ancak geleceği acılar üzerine değil, ortak hedefler, ortak gayeler, ortak sevinçler üzerine bina edeceğiz" ifadelerini kullanan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Şunu çok büyük bir memnuniyetle ifade etmeliyim ki bize çok büyük acılar yaşatan, bizi karamsarlığa, bizi milletçe umutsuzluğa sevk eden, evlatlarımıza olduğu kadar, aşımıza, ekmeğimize musallat olan terör, artık bitme noktasına gelmiştir. 10 yıl boyunca sürdürdüğümüz kararlı duruş, kararlı politikalar, reformlar, demokratikleşme girişimleri sonuç vermiş, Türkiye'de nihayet huzur, nihayet kardeşlik iklimi esmeye başlamıştır.
Dikkatinizi çekiyorum, bugün sadece terör bitmiyor, bugün sadece annelerin gözyaşları dinmiyor, bugün sadece silahlar susmuyor, bugün on yıllardır devam eden, kardeşi kardeşe düşman, kardeşi kardeşe hasım eyleyen, ret, inkar ve asimilasyon politikaları da tarihe karışıyor. Hiç kuşkunuz olmasın, bugünlerde Türkiye için yeni bir kapı açılıyor, yeni, tertemiz bir sayfa açılıyor. İnşallah bu tertemiz sayfa, acılarla, gözyaşlarıyla, feryatlarla, kanın kırmızısıyla değil, sevinçle, huzurla, umutla dolacak. Bu tertemiz sayfa, kardeşlikle kardeşlik hukukuyla Allah'ın izniyle her daim bembeyaz kalacak."
-"Biz acılarla dolu bir Türkiye devraldık"-
"Biz acılarla dolu bir Türkiye devraldık" diyen Erdoğan, şöyle dedi:
"Biz, kanın ve gözyaşının aktığı, feryat ve figanın göklere ulaştığı bir Türkiye devraldık ama biz, Allah'ın izniyle, çocuklarımıza çok farklı bir Türkiye miras bırakacağız. Hem biz hem çocuklarımız hem torunlarımız artık yapay sorunlarla sanal korkularla olmayan tehditlerle değil, umutla sevdayla kardeşlikle büyüyecekler.
Türkiye artık enerjisini, kaynaklarını, hazinelerini gereksiz tartışmalara, kanlı çatışmalara, yapay tehdit ve korkulara değil, eğitime, bilime, kalkınmaya sarf edecek.
Allah'ın izniyle artık yoksullukla daha kolay mücadele edeceğiz. İşsizliğin üzerine daha kararlı şekilde gideceğiz. Bölgeler arası kalkınmışlık farklarını en aza indireceğiz. Özel sektör yatırımlarıyla üretimle ticaretle ihracatla istihdamla Türkiye'nin doğusu ile batısını bir ve beraber yapacağız. Aynı vatan toprağı üzerinde, aynı ay yıldızlı bayrağın altında, geleceğe hep birlikte güvenle bakacağız. Şiddeti, silahı, çatışma kültürünü yanımıza yaklaştırmadan, her meselemizi, istişareyle fikir teatisiyle siyasetle çözeceğiz."
-"Süreç al-ver süreci değildir"-
İçinden geçtikleri sürecin bir "al-ver'' süreci olmadığını kaydeden Erdoğan, "İçinden geçtiğimiz süreç, bir galibiyet, mağlubiyet süreci değildir. İçinden geçtiğimiz süreç, taviz verdiğimiz bir süreç asla değildir. Şunu bilmenizi isterim ki bu süreç, şiddetin bir yöntem olmadığının fark edildiği, şiddetin terk edildiği, fikrin ve siyasetin egemenlik ilan ettiği bir süreçtir. Bu süreçte birlikte Cumhuriyetimiz daha da güçlenecektir. Bu süreçte birlikte, Cumhuriyet çınarımızın kökleri çok daha derinlere, dalları ve yaprakları ise çok daha yükseklere erişecektir. Bu süreçle birlikte refah, istikrar, güvenlik, huzur daha da artacaktır" şeklinde konuştu.
-"Sürecin sonunda Türkiye kazanacak"-
"Bu sürecin sonunda, sadece silah, sadece çatışma kültürü, sadece çatışmacı politikalar ve politikacılar kaybedecektir" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ama bu sürecin sonunda Türkiye kazanacak, demokrasi kazanacak, evlatlarımız, torunlarımız, annelerimiz, babalarımız kazançlı çıkacaktır. Temkini elden bırakmadan, sabotajlara, tahriklere fırsat tanımadan, korkaklara kulak asmadan yolumuzda yürümeye devam edeceğiz."
Konuşmasında ekonomideki gelişmelere de dikkati çeken Erdoğan, "Son açıklanan rakamlara göre, Milli Bankamız Merkez Bankamızın döviz rezervi yeni bir rekor kırarak, tarihinde ilk kez, 132 milyar dolara ulaştı. 10 yıl önce 27,5 milyar dolardan devraldığımız rezerv, şu anda 132 milyar dolarda" dedi.
Erdoğan, sadece 2 hafta sonra, 14 Mayıs'ta, Uluslararası Para Fonu'na son dilim borç olan 400 milyon doları da ödeyip bu defteri artık kapatacaklarına işaret etti.
Başbakan Erdoğan, 10 yıl önce 23,5 milyar dolar olarak devraldıkları IMF borcunun, 2 hafta sonra artık tarihe karışacaklarını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bundan böyle IMF'ye borcu olan bir Türkiye yok belki de IMF'ye borç veren bir Türkiye olacak. Biz bütün bu başarıları, bütün bu sevinçleri, tüm bu rekorları, silahların konuştuğu bir ortama rağmen elde ettik. Şimdi silahların sustuğu, gençlerin umutla hayata sarıldığı bir ortamda, Türkiye'nin nerelere ulaşacağını, hangi seviyeleri yakalayacağını, sizin muhayyilenize bırakıyorum.
Bu yola, 'niyet hayır' diyerek çıkmıştık. İnşallah, bu akıbeti de yakalayacağız. Allah'tan, bizi mutlu sona bir an önce eriştirmesini niyaz ediyorum. Hazreti Peygamberin hadisi şerifindeki gibi, bir bedenin uzuvları misali, bir, beraber, kardeşçe yaşamayı rabbim bizim için daim kılsın."
Muhabir: Kurbani Geyik
Yayıncı: Selçuk Aval
Kaynak: AA
Erdoğan, milleti kendisine düşmanmış gibi gören, sanal tehditler ve sanal korkular üreten bir devletin, adil, sosyal, laik ve hukuk devleti olamayacağını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Bizi yıllarca, korkularla sindirmek istediler. Lütfen hatırlayın. Anarşiyi bahane edip, anarşiyle korkutup, demokrasiyi askıya aldılar. İrticayla korkutup, inançlarımızı aşağıladılar. Bölünmeyle korkutup, özgürlüklerimizi sınırlandırdılar. Dış tehditlerle korkutup, ekonomiyi küçülttüler. İç tehditlerle korkutup, sosyal hayatı tahrip ettiler."
Son 10 yıl içinde Türkiye'nin hangi kronik meselesine el atsalar, önlerine korkuların çıkarıldığını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Hangi reformu yapmak istediysek, 'Türkiye bölünür' dediler, 'parçalanır' dediler, 'yok olup gider' dediler. Biz özgürlükleri genişletmek, demokrasinin standartlarını daha ileri seviyelere taşımak istedikçe, birileri önümüze korkularla bahanelerle geldi. Hiçbir korkuya inanmadık. Hiçbir tehdide boyun eğmedik. Hiçbir saldırıya, hiçbir provokasyona eyvallah demedik. Zira bizi, bu makama sizler getirdiniz. Bize yetkiyi sizler verdiniz. Bize görevi, sorumluluğu sizler yüklediniz. Biz, sizden aldığımız yetkiyle, sizden aldığımız güçle, sizin gösterdiğiniz istikametten hiçbir başka istikamete bakmayız. Biz, sizin çizdiğiniz rotanın dışında asla yürümeyiz ve yürümeyeceğiz. Biz, sizin istemediğiniz bir adımı, size rağmen bir adımı asla ve asla atmayız."
-"Biz bir kabile devleti asla değiliz"-
Erdoğan, 10 yılı aşkın bir süredir, milletten aldıkları yetkiyle, milletin çizdiği rotada yürümeye devam ettiklerinin altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Siz bizimle olduğunuz müddetçe, siz bizim arkamızda olduğunuz müddetçe, hayır dualarınızı bize azık ettiğiniz müddetçe, milletin yolunda, millete hizmet yolunda, sarsılmadan, yıkılmadan, yılmadan ve yorulmadan yürümeye devam edeceğiz.
Bir kere şunu herkesin bilmesini, herkesin idrak etmesini, herkesin de bu şuurla hareket etmesini özellikle rica ediyorum. Biz, 76 milyon, hepimiz büyük bir milletin fertleriyiz. Biz, şanlı bir tarihin mirasçıları, dünyaya yön vermiş bir medeniyetin evlatlarıyız. Biz bir kabile devleti asla değiliz. Biz, Selçuklu çınarının, Osmanlı cihan devleti çınarının devamı olan, o büyük çınarların beslendiği kaynaktan gıdasını alan, Cumhuriyet çınarının sahipleriyiz.
Biz, bu hayata, bu topraklara, pamuk ipliğiyle değil, asırlık bir çınar toprağa nasıl sımsıkı tutunursa, bu toprağa öyle sımsıkı tutunmuş bir milletiz.
Eğer bizim ecdadımız, yenileceğiz korkusuyla mücadeleden kaçsaydı, bugün gururla sahip çıktığımız zaferlerimiz, gururla tutunduğumuz vatanımız, gurur duyduğumuz ay yıldızlı bayrağımız olmazdı. Ecdadımız hiçbir zaman, hiçbir şeyden korkmadı, biz de korkmadık, korkmuyoruz ve korkmayacağız."
"Birileri çıkıp, 'parçalanıyoruz' diye bizi korkutamaz" diyen Erdoğan, "Birileri çıkıp, 'dağılıyoruz' diye bizi ürkütemez. Biz, korkakları kendi haline bırakır, kendi korkaklıkları içinde bırakır, cesaretle, kararlılıkla, ay yıldızlı bayrağı daha yüksek burçlara dikmenin mücadelesini veririz" şeklinde konuştu.
-"Terör artık bitme noktasına gelmiştir"-
"Elbette acılarımızı unutmayacağız. Elbette bu topraklar üzerinde, hep birlikte yaşadığımız acılardan dersler çıkaracağız. Ancak geleceği acılar üzerine değil, ortak hedefler, ortak gayeler, ortak sevinçler üzerine bina edeceğiz" ifadelerini kullanan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Şunu çok büyük bir memnuniyetle ifade etmeliyim ki bize çok büyük acılar yaşatan, bizi karamsarlığa, bizi milletçe umutsuzluğa sevk eden, evlatlarımıza olduğu kadar, aşımıza, ekmeğimize musallat olan terör, artık bitme noktasına gelmiştir. 10 yıl boyunca sürdürdüğümüz kararlı duruş, kararlı politikalar, reformlar, demokratikleşme girişimleri sonuç vermiş, Türkiye'de nihayet huzur, nihayet kardeşlik iklimi esmeye başlamıştır.
Dikkatinizi çekiyorum, bugün sadece terör bitmiyor, bugün sadece annelerin gözyaşları dinmiyor, bugün sadece silahlar susmuyor, bugün on yıllardır devam eden, kardeşi kardeşe düşman, kardeşi kardeşe hasım eyleyen, ret, inkar ve asimilasyon politikaları da tarihe karışıyor. Hiç kuşkunuz olmasın, bugünlerde Türkiye için yeni bir kapı açılıyor, yeni, tertemiz bir sayfa açılıyor. İnşallah bu tertemiz sayfa, acılarla, gözyaşlarıyla, feryatlarla, kanın kırmızısıyla değil, sevinçle, huzurla, umutla dolacak. Bu tertemiz sayfa, kardeşlikle kardeşlik hukukuyla Allah'ın izniyle her daim bembeyaz kalacak."
-"Biz acılarla dolu bir Türkiye devraldık"-
"Biz acılarla dolu bir Türkiye devraldık" diyen Erdoğan, şöyle dedi:
"Biz, kanın ve gözyaşının aktığı, feryat ve figanın göklere ulaştığı bir Türkiye devraldık ama biz, Allah'ın izniyle, çocuklarımıza çok farklı bir Türkiye miras bırakacağız. Hem biz hem çocuklarımız hem torunlarımız artık yapay sorunlarla sanal korkularla olmayan tehditlerle değil, umutla sevdayla kardeşlikle büyüyecekler.
Türkiye artık enerjisini, kaynaklarını, hazinelerini gereksiz tartışmalara, kanlı çatışmalara, yapay tehdit ve korkulara değil, eğitime, bilime, kalkınmaya sarf edecek.
Allah'ın izniyle artık yoksullukla daha kolay mücadele edeceğiz. İşsizliğin üzerine daha kararlı şekilde gideceğiz. Bölgeler arası kalkınmışlık farklarını en aza indireceğiz. Özel sektör yatırımlarıyla üretimle ticaretle ihracatla istihdamla Türkiye'nin doğusu ile batısını bir ve beraber yapacağız. Aynı vatan toprağı üzerinde, aynı ay yıldızlı bayrağın altında, geleceğe hep birlikte güvenle bakacağız. Şiddeti, silahı, çatışma kültürünü yanımıza yaklaştırmadan, her meselemizi, istişareyle fikir teatisiyle siyasetle çözeceğiz."
-"Süreç al-ver süreci değildir"-
İçinden geçtikleri sürecin bir "al-ver'' süreci olmadığını kaydeden Erdoğan, "İçinden geçtiğimiz süreç, bir galibiyet, mağlubiyet süreci değildir. İçinden geçtiğimiz süreç, taviz verdiğimiz bir süreç asla değildir. Şunu bilmenizi isterim ki bu süreç, şiddetin bir yöntem olmadığının fark edildiği, şiddetin terk edildiği, fikrin ve siyasetin egemenlik ilan ettiği bir süreçtir. Bu süreçte birlikte Cumhuriyetimiz daha da güçlenecektir. Bu süreçte birlikte, Cumhuriyet çınarımızın kökleri çok daha derinlere, dalları ve yaprakları ise çok daha yükseklere erişecektir. Bu süreçle birlikte refah, istikrar, güvenlik, huzur daha da artacaktır" şeklinde konuştu.
-"Sürecin sonunda Türkiye kazanacak"-
"Bu sürecin sonunda, sadece silah, sadece çatışma kültürü, sadece çatışmacı politikalar ve politikacılar kaybedecektir" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ama bu sürecin sonunda Türkiye kazanacak, demokrasi kazanacak, evlatlarımız, torunlarımız, annelerimiz, babalarımız kazançlı çıkacaktır. Temkini elden bırakmadan, sabotajlara, tahriklere fırsat tanımadan, korkaklara kulak asmadan yolumuzda yürümeye devam edeceğiz."
Konuşmasında ekonomideki gelişmelere de dikkati çeken Erdoğan, "Son açıklanan rakamlara göre, Milli Bankamız Merkez Bankamızın döviz rezervi yeni bir rekor kırarak, tarihinde ilk kez, 132 milyar dolara ulaştı. 10 yıl önce 27,5 milyar dolardan devraldığımız rezerv, şu anda 132 milyar dolarda" dedi.
Erdoğan, sadece 2 hafta sonra, 14 Mayıs'ta, Uluslararası Para Fonu'na son dilim borç olan 400 milyon doları da ödeyip bu defteri artık kapatacaklarına işaret etti.
Başbakan Erdoğan, 10 yıl önce 23,5 milyar dolar olarak devraldıkları IMF borcunun, 2 hafta sonra artık tarihe karışacaklarını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bundan böyle IMF'ye borcu olan bir Türkiye yok belki de IMF'ye borç veren bir Türkiye olacak. Biz bütün bu başarıları, bütün bu sevinçleri, tüm bu rekorları, silahların konuştuğu bir ortama rağmen elde ettik. Şimdi silahların sustuğu, gençlerin umutla hayata sarıldığı bir ortamda, Türkiye'nin nerelere ulaşacağını, hangi seviyeleri yakalayacağını, sizin muhayyilenize bırakıyorum.
Bu yola, 'niyet hayır' diyerek çıkmıştık. İnşallah, bu akıbeti de yakalayacağız. Allah'tan, bizi mutlu sona bir an önce eriştirmesini niyaz ediyorum. Hazreti Peygamberin hadisi şerifindeki gibi, bir bedenin uzuvları misali, bir, beraber, kardeşçe yaşamayı rabbim bizim için daim kılsın."
Muhabir: Kurbani Geyik
Yayıncı: Selçuk Aval