Mehmet Yörükoğlu: Tüketicinin Kral Olduğu Bir Ortamda Yaşıyoruz

Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Mehmet Yörükoğlu, "Tüketicinin kral olduğu bir ortamdayız.Bunun farkında olmak lazım ve bir kolektif hareketle bilinç değiştirerek, belki çok da fazla refahımızdan ödün vermeden sürdürülebilir bir dünyaya ulaşmamız lazım." dedi.

KalDer Bursa Şubesi ve BUSİAD işbirliğiyle düzenlenen 11. Kalite ve Başarı Sempozyumu 'Geleceği Hazırlamak' temasıyla başladı.

Almira Otelde düzenlenen programda gelecek kuşaklara yaşanabilir bir ortam bırakmak için özel ve kamu sektörü, STK temsilcileri ve akademisyenler bir araya geldi.

Dünyayı saran tüketim kültürü, teknolojideki akıl almaz boyutlara varan gelişmeler, enerji krizleri, ekonomik çözülmelerin masaya yatırıldığı ana oturumda gelecek öngörülerine farklı bir pencere açılacak. İki gün sürecek olan sempozyumda 27 konuşmacı 'Geleceği Hazırlamak' başlığı altında sunumlar yapacak. Sempozyumların sonunda Bursa Kalite Ödülleri de sahiplerini bulacak. Sempozyumun ana oturumunda konuşan Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Mehmet Yörükoğlu, dünyada kişi, firma ve ülkeler bazında ciddi sorunlar olduğunu belirterek, bencil davranışların öne çıktığını söyledi.

Bütün sorunlara rağmen toplumların refah düzeyinin arttığına dikkat çeken Yörükoğlu, "İroni şurada, madalyonun öbür yüzü de şu; geldiğimiz noktada bir tüketici, bir insan olarak belki 500 yıl önce padişahımız Kanuni Sultan Süleyman'ın, 2 bin yıl önce bir Roma imparatorunun, 3 bin yıl önce bir Mısır firavununun refah seviyesinin kat kat üzerinde. Hangi boyutta bakarsanız bakın. Güç hariç. Tabii hiç birimizde o güç yok. O güç hariç bir tüketici olarak çok daha tatmin edici, refahımızın yüksek olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Sağlık hizmeti bir Firavun ve Roma imparatorunun alamayacağı seviyeye geldi. Şu anda ortalama bir vatandaş, bir Roma imparatorunun, Osmanlı sultanının tüketici olarak refahına sahipse o zamandan bu zamana kişi başına düşen milli gelirden hesaplıyorlar. Televizyonundan, tiyatrosundan, internetinden kitaplarından eğlence imkanlarından tutun bir imparatorun imkanlarının kat kat ötesinde. İstediğimiz zaman birkaç saatte dünyanın öbür ucuna gidiyoruz.Ulaşım imkanı açısından bir imparatorun kat kat ötesinde. Ama biz bunu bilmiyoruz, madalyonun öbür tarafını bilmiyoruz." dedi.

İnsanları bu duruma bilim ve piyasa ekonomisinin getirdiğini anlatan Yörükoğlu, şöyle devam etti: "Biz bu kadar refah sahibi iken bunun yüzde 10’unun daha fazlasına sahip olmak için dünyayı bu kadar kirletmemize, sürdürülemez hale getirmek zorundamıyız?" Madalyonun iki yüzü olduğunun altını çizen Mehmet Yörükoğlu, "Bir yüzünde gerçekten sürdürütlemez bir yere doğru gidiyoruz. Çok acı bir yüz. Başka bir durum, gökyüzüne bakıp başka bir gezegeni arıyoruz. Dünyaya ne oldu, dünyayı batırmayalım ilk etapta. Oysa tüketicinin kral olduğu bir ortamdayız. Her şey sonuçta tüketicinin elinde. Bunun farkında olup kollektf hareketle bilinç değiştirerek çok ta refahımızdan ödün vermeden bir miktar her boyutta keserek sürüdürülebilir bir dünyay ulaşmak lazım." dedi.

Dünyanın çok hızlı geliştiğine dikkat çeken Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Mehmet Yörükoğlu, şöyle devam etti: "3 ayrı dalga ve trent dizebiliriz. Bunun üterine kriz geldi. Bu trentlerden biri teknoloji, teknoloji çok hızlı gelişiyor. Burda her şey teknoloji ile oluyor. İkincisi küreslleşme, üçücüsüde yükselme süreci. Bu süreç üst üste geldi ve bir çok problem bundan kaynaklandı. Daha sonra ise kriz geldi, rekabet alabildiğine arttı. Bunların hepsi tüketiciye yarıyor." Ürün bazında da buna benzer bir durumun söz konusu olduğunu anlatan Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Mehmet Yörükoğlu, "Telefon 20. Yüzyl başlarında icat edildi. ABD'de telefonun hane halkının yüzde 25'ine ulaşması 40 yıl sürdü. 40 yılda telefon hane halkının yüzde 25’inin evinde oldu. İnternetin alın, 20'nci yüzyıl sonunda internet ise piyasaya girdikten sadece 7 yılda sonra hane halkını yüzde 25’inin evine giriyor." şeklinde sözlerini tamamladı.

"YENİ FIRSAT PENCERELERİ AÇMAK GEREK"

Türkiye Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Üyesi Cansen Başaran Symes ise ekonomi için yeni fırsat pencereleri açmak gerektiğine dikkat çekerek, "Burada çevre ve toplum ilişkisi çok önemli. Sürdürülebilirlik kavramı, bunların hepsini birbirine bağlayan kavram. Özellikle son yıllarda ‘fırsat penceresi’ çok önemli. 2050 yılında 9 milyar’a çıkması beklenen dünya nüfusundan bahsediyoruz ve bunun yüzde 98’i gelişmekte olan ülkelerden gelecek. Ben buradan iş dünyasına çok önemli bir mesaj çıkarıyorum. Zaten hükümetimizde son yıllarda bizim coğrafya olarak hiç düşünmediğimiz bölgelerle iş dünyasını tanıştırmak için çok ciddi çaba sarf ediyor. Salı günü Sayın Cumhurbaşkanımız ile olan toplantıda kendileri de bu bölgelerdeki nüfusu ve bu bölgelerin daha iyiye olan talepleri konusunda iş dünyasının konumlandırılmasına dikkat çekti. Bu çok önemli, bence iş dünyası demografi derken bu demografinin nereden geldiğine dikkat etmeli. Yani yüzde 98’i gelişmekte olan ülkelerden olması çok ciddi bir rakam." ifadelerini kullandı .