İzmir Metrosu'nu Değerlendiren Doç. Dr. Egeli: Yurtdışında İşler Böyle Olmuyor

Dünyanın dört bir yanındaki dev mühendislik firmalarına 30 yıldır danışmanlık yapan Doç. Dr. İsfendiyar Egeli, metro konusuna açıklık getirerek yurtdışında işlerin böyle yürümediğini söyledi.

İzmir Metrosu'nun 10 yılı aşkın süredir ilerlememesini eleştiren İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü (İYTE) Öğretim Üyesi Doç. Dr. Egeli, metronun 1. aşamasının yüklenicisi olan Yapı Merkezi (YM) ve onun tünel uzmanı ortağı Wayys-Freytag isimli Alman şirketiyle ilk bölümünün başarıyla yapıldığını, çünkü işin ehline verilmesinde epey hassasiyet gösterildiğini anlattı. Yapılacak her tür işin ehli olma, ayni veya üstü keşif bedelli işleri başarıyla kaliteli olarak tamamlamış olma, yeterli para birikimine ve organizasyona sahip olma, uluslararası piyasadan kredi bulmada ve bu işte kendini uluslararası sigorta şirketlerince sigortalatmada sıkıntısı olmama gibi önemli ayrıntıların başta geldiğini aktaran Egeli, “Ancak YM, işi bitirdikten sonra kalan tamamı için 200 milyon TL civarında bir teklif verdiği halde o zamanki İhale Kanunu gereğince en ucuz teklif verene verilmesi zarureti ve daha ucuza mal etmek gayesiyle yukarıdaki hassasiyetlerin tamamının aranmamasından olsa gerek, metronun 2. ve sonraki safhalarının işleri çeşitli şirketlere, YM'nin teklifinin yaklaşık üçte biri fiyatına çeşitli defalarca verilmesi durumu oluşmuş ve bugüne kadar harcanan para, YM'nin teklifine yaklaştığı ve belki de aştığı halde metronun halen bitirilemediği, yüklenicilerin para artışı ve süre uzatım isteklerinin çeşitli defalar gündeme geldiği görülmüştür. İhale Kanunu yakın geçmişte değişmiştir ve artık idarelerin, en düşük teklifi verene iş verme mecburiyeti kalkmıştır ancak bu yine de yetersizdi. Büyük bütçeli ihtisas ve tecrübe isteyen bir iştir ve yukarıda belirtilen hassasiyetlerin gösterilmesi ve aranması gerekmektedir.“ dedi.

'BELEDİYENİN DANIŞMANLIK HİZMETİ ALDIĞI BİR ŞİRKET YOK'Yurtdışında belediyelerin büyük projelerde mühendislik anlamında danışmanlık hizmeti aldığını vurgulayan İsfendiyar Egeli, “Ayrıca bu tür işlerin yurtdışındaki uygulamasında, çoğu ülkede şöyle bir organizasyon bulunur: Belediye veya işveren kuruluş, kendine rutin olarak her sene tecrübeli bir mühendislik firmasını ihale yoluyla danışman tutar. Yüklenici firma da işin tasarımını kendisi yapamaz ancak bağımsız bir firmaya yaptırır. Ayrıca işin sigortacısı da kendisine ihale yoluyla bağımsız bir mühendislik firmasını, diğer ikisini denetlemesi için tutar. Yüklenicinin danışmanının yaptığı tasarımlar, sahadaki imalatlar, kaza/vukuat dahil her şeye ait yazışmalar, kanıtlar, deney neticeleri ve diğerleri ikinci gruptaki ilgililere iletilir. Fikir birliği oluşunca sahada imalat yapılır, haftalık/aylık raporlar tutulup karşılıklı imzalanır ve ay bazında yükleniciye parası ödenir. Buradaki organizasyon tipi, maalesef Türkiye'de başarıyla kurulamamış veya yürütülememiştir. Bunların başında idarenin kendisine her yıl ihaleyle kendi ihaleye çıkaracağı işleri olsun olmasın sürekli hizmet alacağı ve elemanlarının sahada kontrol hizmetinde bulunacağı, mühendislik tasarımları yaptıracağı, rapor isteyeceği bağımsız bir danışmanlık firması tutması gelir. İdarelerin kendilerinin bu işleri tasarım/kontrol/denetleme yapmasına müsaade edilmez. Mutlaka mühendislik tasarımı yapma lisans ve yetkisine sahip bağımsız ve kayıtlı ihtisas firması olması şartı aranır.” şeklinde konuştu.

'PROFESYONEL EKİPLER PARA ARTIŞI İSTEMEZ'Gelişmiş ülkelerde ihale bedellerinin üstüne sürekli para artışı yapılmadığını belirten Doç. Dr. Egeli, “Ayrıca yüklenici firma ile tasarım yapıcı firma lisansları da ayrıdır. Bir firma, ya o ya bu grupta olabilir; her iki grupta olamaz ve her iki tür işe teklif veremez. Dolayısıyla Avrupa, Uzakdoğu, Suudi Arabistan, Katar ve Dubai dahil çoğu ülkede para artışı ve süre uzatımı istemek, çok nadir görülen bir olaydır. Mesela Gerede-Ankara Otoyolu ve Ankara Çevre Yolu ihalesindeki yabancı tasarımcı firma, işten zarar etmiş olmasına rağmen imzaladığı sözleşmeye sadık kalmış, işi başarıyla ve süresi içinde bitirmiş, süre uzatımı ve para ilavesi istememiş, şöhretini korumayı yeğlemiştir. Bu gibi örneklere yurtdışında çok rastlanmaktadır.” dedi.

İSTANBUL VE ANKARA HÜKÜMETE DEVRETTİYarım kalan birçok ihalenin İstanbul ve Ankara’da hükümete devredildiğini hatırlatan Egeli, “İzmir Metrosu ile ilgili diğer bir husus da hükümetimizin İstanbul, Ankara ve İzmir’e metro hatları yapımı veya yarım kalan işlerin bitirilmesi teklifleridir. İstanbul ve Ankara bu destekleri kabul etmiş, böylece İstanbul’daki iki ve Ankara'daki üç metro hattı programa alınıp bütçelerine ödenekleri onanarak yapımları bir yıldır hızla sürmekte olup bitimleri içi kısa süreler kalmıştır. İzmir Metrosu'nun ise kalanının hükümetçe bitirilmesi için teklif idarece önce kabul edilmiş, komisyondan TBMM'ye sevk edilmeden önce ise reddedildiği açıklanıp teklifin kabulü geri çekilmiştir. Halbuki kabul edilseydi hem belediyenin son bir yıldır yaptığı harcamalar kendi cebinde kalacak hem de metro inşaatı hızla ilerleyecek, para artışı ve süre uzatımına gerek kalmayacaktı. Neticede kazanan İzmir halkı olacak, işi başlatanın yine İzmir Büyükşehir Belediyesi olduğu zaten bilinip takdir edilecek, hükümetimiz de işi hızla bitirdiği için takdir edilecek, 10 yıldır süren ve bıkkınlık veren bu projeden İzmirliler kurtuldukları için sevinecek ve ulaşım rahatlayacaktı.“ diye konuştu.

'KİMİN YAPTIĞI ÖNEMLİ OLMAMALI'Gelişmiş ülkelerin işi kimin yaptığına bakmadığını belirten Egeli, “Birincil önemli olan, işin bir an önce yapılarak İzmir'e kazandırılmasıdır. Kimin yaptığının önemi, bence en sonlarda gelir. Millete hizmet esastır ve kimin yaptığı önemli değildir. Ülkenin çıkarı ve halka hizmet için önemli olan, eserin bir an önce yapılmasıdır. Hizmette ayrım olmaz, olmamalıdır. Falanca bundan siyasi rant çıkarır diye düşünülmemelidir. Yapılan eserleri o yaptı, bu yaptı diye düşünmeden kullanıyor, yapanları şükranla anıyoruz. Yurtdışında işler böyle oluyor. Bu yüzden çoğu iş, idarelere ek külfet getirmeden, zamanında ve bütçesinde bitiriliyor. Eğer yüklenici firma nadir de olsa sözleşmesinde olmayan ve öngörülmemiş bir zarara uğradıysa (sel, yangın, deprem afeti vs.) ve bundan oluşan bir artış isteyecek olursa bu işlem, önce arbitrasyon kurulu denen ve çeşitli çevrelerden gelen teknik bilirkişilerden oluşan kurulda, anlaşma olmazsa işin olduğu yerdeki mahkemelerde görüşülüp karara bağlanıyor." dedi.