45 Kişi Hakkında Açılan Davanın Görülmesine Devam Edildi

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, 2009'daki ''kurban bağışı kesim ihalelerinde yolsuzluk'' iddiaları üzerine, 45 kişi hakkında açılan davanın görülmesine devam edildi.

Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, Deniz Feneri Derneği Genel Başkanı Mehmet Cengiz, Türk Hava Kurumu Genel Başkanı Osman Yıldırım, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkan Yardımcısı Faik Yavuz'un da arasında bulunduğu 10 sanık ile avukatları katıldı.

Cumhuriyet Savcısı Cemil Tuğtekin, geçmiş duruşmadaki mütalaasına ek olarak, sanık Hulusi Kart'ın, Ankara 5 ve 20. noterliği görevinde bulunduğu dönemde bazı et kombinalarında hayvanların kesilmesiyle ilgili gerçeğe aykırı tespit tutanağı düzenlediği gerekçesiyle ''görevi kötüye kullanma'' suçundan bir yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi.

Söz alan sanık Hulusi Kart, suçsuz olduğunu savunarak beraatini istedi.

Duruşmada, daha sonra sanıklar, esas hakkındaki savunmalarını yaptı. Deniz Feneri Derneği Genel Başkanı Mehmet Cengiz, savunmasında, iddianamede, derneğin aleyhine bir delil bulunmamasına rağmen mağdur edildiklerini savundu.

Deniz Feneri Derneğinin kurbanlarını yargılanan firmanın değil, onun alt taşeronunun kestiğini belirten Cengiz, şunları kaydetti:

''Kurban Bayramı'nın ilk iki gününde 910 adet kurbanlık hayvan eksiksiz ve sorunsuz bir şekilde kesildi. Toplam 101 ton et almamız gerekirken 65 ton aldık. Etleri, Türkiye genelindeki yoksul ailelere dağıttık. Daha sonra soruşturma açılıp, kurbanları kesen firma hakkında tedbir kararı verilince kalan etlerimizi alamadık. Sözleşmeye göre 30 Nisan tarihine kadar kalan etlerin teslim edilmesi gerekiyordu, biz firmaya ihtar çektik. Firma 30 Nisan'a kadar teslim etmeyince aynı nitelikteki ve miktardaki eti biz üçüncü bir firmadan aldık ve Türkiye genelindeki yoksullara dağıttık. Bizim bağışçılara verdiğimiz taahhütlerimiz yerine getirildi.

''

İddianameyi kabul etmediklerini ifade eden Cengiz, savcının mütalaasının gerçekle bağdaşmadığını savunarak, beraatini istedi.

-''THK'nın menfaatlerini koruduk''-

Sanık THK Genel Başkanı Osman Yıldırım da Türk Silahlı Kuvvetleri'nden 30 Ağustos 2009'da emekli olduktan sonra 17 Ekim 2009'da THK genel başkanlığına seçildiğini anlattı.

Göreve başladıktan kısa bir süre sonra Kurban Bayramı'nın geldiğini belirten Yıldırım, ''Biz kurban derisi toplayan bir kurumuz. Kamu İhale Kurumundan, Devlet İhale Kanunu'na tabi olup olmadığımızı sorduk. Onlar da bize 'tüzüğünüze göre alım satım yapabilirsiniz' dediler'' dedi.

Deri fiyatlarının 2009'da düştüğünü ifade eden Yıldırım, şunları anlattı:

''Mehmetçik Vakfının kestiği kurbanların derileri bize bağışlanıyordu. Biz bu derilerin en iyi şekilde değerlendirilmesi amacıya sözleşme sürecini başlattık ve üç ayrı tarihte teklif aldık. Kurban derilerinin fiyatları çok düşük olduğu için alıcı bulmakta zorlanıyorduk. Daha önceleri birlikte iş yaptığımız firmaya adeta ricacı olduk ve pazarlık neticesinde belirli bir yerde buluştuk. Göreve geldikten sonra adli müşavirlik oluşturmuştum. Bu işlemler kurum içerisinde beş ayrı makamdan geçti. Ben de yapılan anlaşmayı onayladım.''

Kurban bayramı sonrasında Mehmetçik Vakfı yetkililerinin kesilen kurban sayısını kendilerine bildirdiğini kaydeden Yıldırım, ''Firma da bu sayıyı teyit etti. Biz de önceki anlaşmamıza göre sözleşmeyi teyit edilen bu sayı üzerinden imzaladık. Ancak savcılık soruşturma başlatıp, ihtiyati tedbir konulunca herhangi bir para alamadık'' diye konuştu.

Soruşturma aşamasında deri teslim tutanaklarını savcılığa verdiklerini belirten Yıldırım, THK'nın menfaatlerini koruduklarını ifade etti ve beraatlerini istedi.

-''Din ile ticaret yarışıyor''-

Sanık TOBB Başkan Yardımcısı Faik Yavuz da iddia makamının suçlamalara yönelik somut deliller ortaya koyamadığını savunarak, suçsuz olduğunu söyledi.

Savunmasına, zaman zaman su içerek devam eden Yavuz, ''Çok sayıda devlet başkanının karşısında konuştum da burada heyecanlanıyorum, dilim, damağım kuruyor. Niye bilmiyorum'' dedi.

Mahkeme Başkanı Süleyman İnce de ''Biz de merak ediyoruz'' karşılığını verdi.

Sanık Mahmut Ay da vekaleten kurban kesiminde ticari amaçla görev aldığını belirterek, şunları kaydetti:

''Burada yargılanması gereken ben değil, bu sistemdir. Bu sistemde dinin aradığı kurban kesme ve dağıtma koşulları tam olarak yerine getirilmemektedir. Dini duygular ile ticaret kuralları yarışmakta ve ticaret kuralları daha üstün gelmektedir.

Başlangıç aşamasında bizim ne şekilde hayvan keseceğimiz belirlidir ve taraflarca da bilinmektedir. Herhangi bir rüşvet ve zora dayalı bir eylemimiz olmamıştır. Şayet rüşvet vermiş olsaydık bu durumda karşı tarafında sanık olması gerekirdi.''

Kendisinin ve şirket çalışanlarının herhangi bir usulsüzlüğünün olmadığını savunan Ay, beraatini talep etti.

Diğer sanıklar da suçsuz olduklarını savunarak beraat talebinde bulundu.

Karar için dava dosyasının incelemeye alınmasını kararlaştıran mahkeme, duruşmayı erteledi.
Kaynak: AA