Bakanlar Kurulu Toplantısı

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, zorunlu askerlik süresinin kısaltılmasına yönelik düzenlemeye göre erken terhis edilmesi beklenen asker sayısına ilişkin, "Net bir rakam vermek mümkün değil. Çünkü izin kullananlar vesairelerle terhis tarihleri değişebiliyor ama bunun 70 bin veya biraz daha üzerinde olabileceğini söyleyeblilirim" dedi.


Başbakan Yardımcısı Arınç, Başbakanlık Merkez Bina'da düzenlenen Bakanlar Kurulu Toplantısı'nın ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Gazetecilerin bayramını tebrik eden Arınç, Bakanlar Kurulunda ilk olarak bayramı seçim bölgelerinde, muhtelif şehirlerde ve yurt dışında geçiren bakanların, gönderilen mesajlar ve hükümet hakkında konuşulanlarla ilgili bilgilendirme yaptığını söyledi.

Arınç, bazı bakanların da Türkiye'de dokuz günlük bayram tatilinin nasıl geçtiği konusunda bilgi verdiklerini belirterek, "Genel itibarıyla hamdolsun huzur ve sükunet içerisinde bir Kurban Bayramı geçirdik. Şehirlerarasında elbette trafik çok güçlü oldu. Bu trafikte kaybettiğimiz pek çok can da var. Allah onlara rahmet etsin. Pek çok yaralı da var. Üzüldüğümüz tek konu, her türlü ikaza rağmen yine bayram trafiği içerisinde maalesef üzücü kazaların olmasıdır " diye konuştu.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün'ün bu yıl hacca giden tek bakan olduğunu hatırlatan Arınç, Ergün'ün de hac izlenimlerini Bakanlar Kurulunda paylaştığını bildirdi. Arınç, şöyle devam etti:

"Ben Türkiye'den hacca gidebilen ve çok şükür sağ salim hacı olarak ülkemize dönen bütün hacı arkadaşlarımızın, yurttaşlarımızın haclarını da tebrik ediyorum. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere bu imkanı bulabilmiş, gönüllerinde hac sevgisi yatan binlerce, on binlerce yurttaşımızın bu görevlerinden dolayı kendilerini tebrik ediyorum. Gidemeyen, kurada çıkamayan, imkan bulamayan binlerce yurttaşımıza da inşallah bundan sonra nasip olmasını diliyorum."

Toplantıda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın, Bakanlık tarafından hazırlanan Türkiye'nin elektrik arz güvenliği durumunu gösteren çalışmanın detaylı bir biçimde Bakanlar Kuruluna sunumunu yaptığını kaydeden Arınç, şunları söyledi:

"Ülkemizin önümüzdeki beş ve onuncu yıllarda öngörülen büyüme rakamlarına göre enerji arz güvenliğimizin sağlanmasına yönelik yine bazı senaryolar vardı. O senaryolar üzerinde görüşmeler yapıldı. 2023 yılı itibarıyla elektirik üretim miktarı ve olması gereken kapasite miktarının yaklaşık bugünkü değerlere göre iki kat büyümesi gerektiği değerlendirildi. Bu kapsamda yatırımların gerçekleştirilmesi ve yatırım ortamının iyileştirilmesine ilişkin konular ilgili bakanlıkların görüşleri doğrultusunda da incelendi."

Türkiye'nin Avrupa'nın en büyük beşinci elektrik piyasasına ve en büyük ikinci elektrik şebekesine sahip olduğunu anımsatan Arınç, "2023 makro ekonomik hedeflerin yakalanmasında ihtiyacımız olan enerjinin üretilmesi, iletilmesi ve dağıtılmasında herhangi bir sıkıntının yaşanmayacağı bu çalışmalar sırasında gündeme getirildi" diye konuştu.

Arınç, Yıldız'ın, 4646 sayılı Doğalgaz Piyasası Kanunu'na ilişkin hazırlanan taslak hakkında da genel bilgi sunduğunu dile getirerek, "Üzerinde tartışmalar yapıldı, uygun görüldü ve şeffaf, liberalleşmiş, rekabetçi bir doğalgaz piyasasına daha kısa sürede ulaşmayı öngören taslak imzaya açılmış oldu" bilgisini verdi.

Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz'ın da Bakanlar Kuruluna yükseköğretim kurumları araştırma merkezlerinin kurulması ve İşleyişiyle ilgili kanun taslağı sunduğunu belirten Arınç, bunun da Kurulda imzaya açıldığını söyledi.

Arınç, 12 Eylül 2010 Referandumu'nda anayasada yapılan değişiklik doğrultusunda Ekonomik ve Sosyal Konseyin yapısını yeniden düzenleyen bir kanun taslağının da imzaya açıldığını ve uygun görüldüğünü bildirdi.

-Demokratikleşme Paketi-

Arınç, 30 Eyül'de, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan demokratikleşme paketi kapsamında gerekli yasal çalışmaların yapıldığını söyledi.

Söz konusu pakette yasal düzenleme gerektiren konular olduğu gibi idari kararlar, yönetmelikler ve idari düzenlemelerle hayata geçirebilecek pek çok konu bulunduğunu anımsatan Arınç, şunları kaydetti:

"Bunlardan bildiğiniz gibi idari düzenlemelerin büyük bir kısmı yapıldı. Öğrenci andının kaldırılması, kamuda kılık kıyafet özgürlüğü, Roman vatandaşlarının yaşam koşullarının iyileştirilmesi, enstitünün kurulması ve buna bağlı olan birtakım tedbirler... Diğerleri konusunda da sadece seçim sistemindeki değişikliği ayrı tutarsak bütün yasal düzenlemeler hazır, Bakanlar Kurulumuzda imzaya açıldı, peyderpey Türkiye Büyük Millet Meclisine, görüşmek üzere gönderilecek. Yani büyük bir süratle bunları hayata geçirmek istiyoruz. Esasen hazırlıklarımız vardı. Bunları tekrar bugün Bakanlar Kurulunda gözden geçirdik ve elimizde yasal düzenleme gerektiren bütün konuların Türkiye Büyük Millet Meclisine sevki içinde imzalamaya başladık.

Bir tanesi ayrı demiştim. Onu biliyorsunuz hem siyasi partilerin, hem de kamuoyunun konuyu tartışması üzerine belli bir süreyle takip edeceğiz. O da mevcut sisteme alternatif olarak düşündüğümüz iki seçim sistemidir. Seçenek sunuyoruz. Hem siyasi partilere yani demokratik hayatın vazgeçilmez unsurları olan siyasi partilere hem de bunu kamuoyunda nasıl karşılanacağını veya bir konsensus oluşup oluşmayacağını görmek istiyoruz. O da ya beşli, altılı milletvekilli seçim bölgeleri. Daratılmış bölgeler. Yüzde 5 barajı indirmek suretiyle bir seçenek... Tamamen dar bölge sistemine geçilerek, yüzde 10'luk barajı tamamen kaldıracak bir seçim sistemi veya bugünkü sistemin devam etmesi konusunda neler düşünüldüğünü somut önerilerle ve iyi eleştirilerle yani yön gösterici eleştirilerle duymak istiyoruz. Şu ana kadar siyasi partilerden doğrusu bu konuda ciddi bir sözün veya bu konuyu kapsayabilecek şekilde hangi seçeneği tercih edip etmediklerini henüz duymadığımızı da ifade etmiş olayım."

-Lübnan'da kaçırılan Türk pilotları-

Başbakan Yardımcısı Arınç, Lübnan'da kaçırıldıktan sonra serbest bırakılan Türk pilotlarla ilgili olarak da şunları söyledi:

"Bir taraftan bayram izlenimleri konuşulurken, diger bir konu Lübnan'da kaçırılmak suretiyle 70 güne yaklaşan bir süre ellerinde tutulan Türk pilotlarının bir şekilde, diplomasinin gücüyle Türkiye Devleti'nin gücüyle bazı ülkelerle yapılan görüşmeler ve girişimler neticesinde Türkiye'ye, vatan topraklarına kavuşması, eşleri, çocukları ve aileleriyle birlikte gerçek bayramı yaşamaları oldu. Bundan dolayı da gerek ailelerin gerekse Türkiye kamuoyundan hükümetimize yöneltilen teşekkürleri ve tebrikleri de hem kabul etmiş hem de bundan şahsen iftihar duymuş olduk. Bildiğiniz gibi pilotlarımızı Sayın Başbakanımız ile İstanbul'da havaalanında bizzat karşılamıştık."

-" Net bir rakam vermek mümkün değil"-

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Arınç, bir gazetecinin askerlik süresine ilişkin yapılan yeni düzenlemeye göre, 1 Ocak 2014'te erken terhis olacak asker sayısını sorması üzerine, "Bunlar konuşuluyor. Doğrudur, kısmen. Yani ben de onu merak ettiğim için sordum. Net bir rakam vermek mümkün değil. Çünkü izin kullananlar vesairelerle terhis tarihleri değişebiliyor ama bunun 70 bin veya biraz daha üzerinde olabileceğini söyleyeblilirim, Milli Savunma Bakanı'ndan aldığım bilgiyle. Yani sağlık geçerli sebep olabilir, izin kullanmak geçerli sebep olabilir. Geç katılmak belki bir sebep olabilir. Bütün bunlarla 70 ile 70'in biraz üstünde belki değişebilecek bir rakamdan bahsediliyor. Herhalde ilk terhisleri de 1 Ocak 2014'ten itibaren görmüş olacağız" yanıtını verdi.

-Cenevre-2 Konferansı-

Başbakan Yardımcısı Arınç, Türkiye'nin, Suriye'nin durumunun görüşülmesinin beklendiği Cenevre-2 Konferası ile ilgili tutumunun sorulması üzerine de şöyle konuştu:

"Sadece konuşuluyor şu anda. Böyle bir toplantının nerede, hangi tarihte toplanacağı konusunda bildiğiniz gibi henüz netleşmiş somut öneri veya toplantı tarihi söz konusu değil. Cenevre-2 toplantısı toplanması, bildiğiniz gibi Suriye'de kullanılan veya kullanılabilecek kimyasal silahların da imha edilmesiyle ilgili bir sürecin içerisinde mütalaa ediliyor. Türkiye, eğer işe yarayacaksa ve somut bir neticeye bizi ulaştırabilecekse böyle bir toplantının gecikmiş de olsa yapılmasından yanadır. Ama bunu zamana yaymak suretiyle sadece bunun sözü üzerinde birtakım somut neticelere varmak mümkün değil. Çünkü siz de biliyorsunuz ki 2. Cenevre toplantısının ne zaman yapılacağı, mayıs ayında konuşulmaya başlanmıştı. Tahminen haziran veya en geç temmuz ayları söylenmişti. Biz şimdi neredeyse ekim ayının sonundayız. Cenevre-2 Konferansı, Esed'in hem takip ettiği kendi ülkesi içerisindeki zulüm hem de dünya kamuyonuna yönelik Rusya'yı, Çin'i, ABD'yi ilgilendiren birtakım gelişmeler sebebiyle gittikçe gecikmiş oldu. Şu anda henüz Cenevre-2 Konferansı'nın nerede ve ne zaman toplanacağı konusunda somut bir bilgi yok."

Kaynak: AA