Mezarını açtırmak istemiyorlar çünkü...
Ahmet Özal'ın savcı ile görüştüğü ve babası Turgut Özal'ın mezarının açılmamasını istediği öğrenildi. Turgut Özal'ın en yakınındaki isimlerden eski ANAP'lı Faik Tarımcıoğlu da, Özal'ı küresel güçlerin öldürmüş olabileceğini öne sürerek ailenin mezarın açılmasına neden karşı çıktığıyla ilgili şok bir iddiada bulundu: "İstemiyorlar çünkü tehdit ediliyorlar."
Ahmet Özal'ın savcı ile görüştüğü ve babası Turgut Özal'ın mezarının açılmamasını istediği öğrenildi. Turgut Özal'ın en yakınındaki isimlerden eski ANAP'lı Faik Tarımcıoğlu da, Özal'ı küresel güçlerin öldürmüş olabileceğini öne sürerek ailenin mezarın açılmasına neden karşı çıktığıyla ilgili şok bir iddiada bulundu: "İstemiyorlar çünkü tehdit ediliyorlar."
Sekizinci Cumhurbaşkanı TurgutTurgut Özal'ın mezarının açılmasıyla ilgili önemli bir gelişme yaşandı. Ahmet Özal savcı ile görüşerek babası Turgut Özal'ın mezarının açılmamasını istediği öğrenildi.
Özal'ın en yakınında bulunan arkadaşı Faik Tarımcıoğlu da bugün Türkiye gazetesinde yer alan röportajında ailenin tavrındaki bu değişikliğin sebebini tehdit ve şantaj olabileceğini iddia etti. Tarımcıoğlu, ölüm olayıyla ilgili spekülasyonların bitmesi için mezarın açılması gerektiğini ve otopsinin şart olduğunu belirtti.
İşte Salih Bilici'nin o röportajı:
Eski ANAP Milletvekili ve emekli Âskeri Savcı Tarımcıoğlu; 1988 yılında parti kongresinde suikast girişiminden önce salona alınan büyük çelengi dışarı çıkartarak, Özal'ın saldırıdan yara alarak kurtulmasını sağlamıştı. Özal'ın Kürt meselesini çözmek istediği için öldürülmüş olabileceğini belirten Tarımcıoğlu, “Kesin olarak, 'Ben Kürt meselesini çözeceğim' demişti. Hatta tarih bile verdi: 19 Mayıs... Ancak 17 Nisan'da öldü veya öldürüldü. 93 senesindeki o karanlık silsileye baktığımız zaman 'böyle bir şey olur mu' denilecek bir zaman değildi. Bir parti kurma çalışması da vardı” dedi.
BÜYÜK GÜÇ OLACAKTIK!
O günkü büyük resmin içinde sadece Kürt meselesinin olmadığını belirten Tarımcıoğlu, şöyle devam etti: “Özal, Adriyatik'ten Çin Denizi'ne lafları ediyordu. Bu, o zaman Türkistan, Azerbaycan, Kırgızistan, Kazakistan'da çok büyük memnuniyetle karşılandı. Bu sözler o kadar büyük siyasal ve sosyal hadiselere yol açıyordu ki; hem Rusya hem Amerika bu oluşumu asla istemiyordu. Büyük aktörler böyle bir oluşumun başında Özal'ın olacağını biliyorlardı. Bir de Kürt meselesini çözmüş bir Türkiye'yi düşünebiliyor musunuz? Orta Doğu'nun tek hakimi olur. Bunu ABD de, İsrail de, İran da, Rusya da istemez. Büyük aktörler aynı yerde buluşurlar. Onlarla samimiyet, ahbaplık yoktur. Karar vericiler soğuk kanlı katillerdir, bu işi yaparlar. CIA veya KGB ajanları bunu para karşılığı yaparlar. Bir suikast varsa, bu parmak da araştırılmalı...”
AİLENİN TAVRI DEĞİŞTİ
Ailesinin yıllarca Özal'ın öldürülmüş olabileceğini, bu konuda suç duyurusu yaptığını, sonra mezarının açılmasına karşı çıktığını hatırlatan Tarımcıoğlu, şöyle devam etti: “Ailenin tavrındaki bu değişim, aydınlığa kavuşturulmalı. Aile, elinde olduğu iddia edilen saç kıllarını savcıya vermedi. Karanlık güçler tarafından tehdit almış olabilirler. Şantaj da mümkündür. Kasetler, parasal ilişkiler, bunlar her zaman olabilir. Ama ben var demiyorum, olabilir diyorum. Olay ne ise çıkıp bunu açıklamalılar. Otopside yüzde yüz bir sonuç çıkacağını sanmıyorum. Çok ağır metallerle zehirlenmişse çıkar. Ama bir şey çıkmazsa, 'şüpheli ölüm değildir' demek de yanlış. İz bırakmayan ilaçlar kullanılmış olabilir. ”
Sekizinci Cumhurbaşkanı TurgutTurgut Özal'ın mezarının açılmasıyla ilgili önemli bir gelişme yaşandı. Ahmet Özal savcı ile görüşerek babası Turgut Özal'ın mezarının açılmamasını istediği öğrenildi.
Özal'ın en yakınında bulunan arkadaşı Faik Tarımcıoğlu da bugün Türkiye gazetesinde yer alan röportajında ailenin tavrındaki bu değişikliğin sebebini tehdit ve şantaj olabileceğini iddia etti. Tarımcıoğlu, ölüm olayıyla ilgili spekülasyonların bitmesi için mezarın açılması gerektiğini ve otopsinin şart olduğunu belirtti.
İşte Salih Bilici'nin o röportajı:
Eski ANAP Milletvekili ve emekli Âskeri Savcı Tarımcıoğlu; 1988 yılında parti kongresinde suikast girişiminden önce salona alınan büyük çelengi dışarı çıkartarak, Özal'ın saldırıdan yara alarak kurtulmasını sağlamıştı. Özal'ın Kürt meselesini çözmek istediği için öldürülmüş olabileceğini belirten Tarımcıoğlu, “Kesin olarak, 'Ben Kürt meselesini çözeceğim' demişti. Hatta tarih bile verdi: 19 Mayıs... Ancak 17 Nisan'da öldü veya öldürüldü. 93 senesindeki o karanlık silsileye baktığımız zaman 'böyle bir şey olur mu' denilecek bir zaman değildi. Bir parti kurma çalışması da vardı” dedi.
BÜYÜK GÜÇ OLACAKTIK!
O günkü büyük resmin içinde sadece Kürt meselesinin olmadığını belirten Tarımcıoğlu, şöyle devam etti: “Özal, Adriyatik'ten Çin Denizi'ne lafları ediyordu. Bu, o zaman Türkistan, Azerbaycan, Kırgızistan, Kazakistan'da çok büyük memnuniyetle karşılandı. Bu sözler o kadar büyük siyasal ve sosyal hadiselere yol açıyordu ki; hem Rusya hem Amerika bu oluşumu asla istemiyordu. Büyük aktörler böyle bir oluşumun başında Özal'ın olacağını biliyorlardı. Bir de Kürt meselesini çözmüş bir Türkiye'yi düşünebiliyor musunuz? Orta Doğu'nun tek hakimi olur. Bunu ABD de, İsrail de, İran da, Rusya da istemez. Büyük aktörler aynı yerde buluşurlar. Onlarla samimiyet, ahbaplık yoktur. Karar vericiler soğuk kanlı katillerdir, bu işi yaparlar. CIA veya KGB ajanları bunu para karşılığı yaparlar. Bir suikast varsa, bu parmak da araştırılmalı...”
AİLENİN TAVRI DEĞİŞTİ
Ailesinin yıllarca Özal'ın öldürülmüş olabileceğini, bu konuda suç duyurusu yaptığını, sonra mezarının açılmasına karşı çıktığını hatırlatan Tarımcıoğlu, şöyle devam etti: “Ailenin tavrındaki bu değişim, aydınlığa kavuşturulmalı. Aile, elinde olduğu iddia edilen saç kıllarını savcıya vermedi. Karanlık güçler tarafından tehdit almış olabilirler. Şantaj da mümkündür. Kasetler, parasal ilişkiler, bunlar her zaman olabilir. Ama ben var demiyorum, olabilir diyorum. Olay ne ise çıkıp bunu açıklamalılar. Otopside yüzde yüz bir sonuç çıkacağını sanmıyorum. Çok ağır metallerle zehirlenmişse çıkar. Ama bir şey çıkmazsa, 'şüpheli ölüm değildir' demek de yanlış. İz bırakmayan ilaçlar kullanılmış olabilir. ”