'Eğitimde Yeni Arayışlar'
Kütahya İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından organize edilen 'Eğitimde Yeni Arayışlar' konulu çalıştay başladı.
Hilton Garden Inn Kütahya Oteli'nde iki gün sürecek olan “Eğitimde Yeni Arayışlar” Çalıştayı saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı
Çalıştayın açılış konuşmasını yapan Kütahya İl Milli Eğitim Müdürü Coşkun Esen, Milli Eğitim Bakanlığı'nın yeni eğitim sistemiyle köklü bir değişime gittiğini, yeni sistemin en iyi şekilde anlaşılması ve algılanması için çalıştayı hazırladıklarını bildirdi. Esen, “Hepimizin bildiği gibi Milli Eğitim Bakanlığımız ciddi bir reforma imza atmıştır. 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Bakanlığımızın bütün teşkilat yapısı değişmiş, çağdaş normlara uygun, çağdaş yönetimin bir gerekliliği olan çağdan bir bakanlık teşkilatı ortaya çıkmıştır. Bakanlığımız bununla da yetinmeyim Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilen 6287 sayılı kanunla ülkemizde eğitim zorunlu olarak 12 yıla çıkarılmıştır. Bu eğitim süreci 4+4+4 olarak ifade edilen ilkokul, ortaokul ve lise eğitimini kapsayacak şekilde kademelendirilmiştir. Yeni eğitim sistemi bütünüyle bir paradigma değişimidir. Sadece bir mevzuat değişikliği, orta düzeyde veya basit düzeyde bir değişiklik değil, bütünüyle eğitim sistemini kökten değiştiren bir reform hareketidir. Dolayısıyla bu sürecin, eğitimden faydalanan tüm ülke sathında her insanın ve her kesimin çok iyi anlaması ve algılaması gerekiyor. Başta bu sistemin illerdeki uygulayıcısı olarak bizlerin sistemi ve sistemin kurgulanış amacını çok iyi anlamamız ve etüt etmemiz lazım. İşte bu maksatla yeni sistemi, yani 12 yıllık zorunlu eğitimi, kademelendirilmiş eğitimi ilimizde en süratli ve rasyonel bir şekilde yerleştirmiş bulunuyoruz. Tabi her değişim ve dönüşüm beraberinde bir takım sıkıntıları da getirecektir, bu da doğaldır. Çünkü organizma doğal olarak değişime tepki verir. Toplumda oluşabilecek bu tepkilere karşı, sistemin daha iyi kurgulanması, daha rasyonel bir şekilde yerleştirilmesi noktasında her birimize çok önemli görevler düştüğü düşüncesinden hareketle eğitim çalıştayını düzenlemiş bulunuyoruz” dedi.
“12 YIL ZORUNLU EĞİTİM BİR ZORUNLULUK”
Çalıştaya katılan Milli Eğitim Bakanlığı, Talim Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Dr. Emin Karip de bir konuşma yaptı. Dünyadaki çağdaşlarıyla rekabet edebilecek bir neslin yetişmesi için 12 yıllık zorunlu eğitimin şart olduğunu kaydeden Talim Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Dr. Emin Karip, “Ortalama eğitim düzeyimizi yükseltmek istiyoruz. Çocuklarımızın dünyadaki çağdaşlarıyla rekabet edebilecek becerilerle donanmış bir kuşak olarak yetişmesini sağlamak istiyoruz. 21’inci yüzyılın becerileriyle donanmış olmasını istiyoruz ve öğrencilerimizin kendi ilgi ve yeteneklerini keşfedip geliştirmelerini sağlayacak bir yapıyı oluşturulmasını hedefliyoruz” diye konuştu.
Prof. Dr. Karip konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bugün Türkiye’de yetişkin nüfustaki ortalama eğitim süremiz 6,1 yıl. Bunu dünyayla karşılaştırdığımızda bu eğitim süresi böyle devam ettiğimiz sürece Türkiye Cumhuriyeti olarak bizim dünyayla rekabet edebilecek bir insan gücü potansiyeli, sürdürülebilir bir kalkınma ve rekabet oluşturmamız açısından son derece yetersiz. Liseyi bitirmiş nüfusun toplam nüfus içindeki oranına baktığımızda 25-34 yaş gibi genç nüfusta bile hala yüzde 40 düzeyinde olduğunu görüyoruz. Oysa Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ortalamasına baktığımızda bu oranın yüzde 80 olduğunu görüyoruz. 25-64 yaş yetişkin nüfus bizde yüzde 30, OECD ortalaması yüzde 71 olduğunu görüyoruz. Bu gelecek açısından sürdürülebilir bir durum değil. Bunun için zorunlu eğitim süresini en az 12 yıla çıkarmak zorundayız. Dünyadaki çağdaşlarıyla rekabet edebilecek bir kuşak yetiştireceğiz ama bununla ilgili çok yazılan çizilen konuşulan şeyler var. Peki, bunu nasıl yapacağız. Bu çalışmalara başlarken oldukça geniş kapsamlı analizler, OECD ab ülkeleriyle geniş kapsamlı karşılaştırmalar yaptık. Matematik ve fen bilimlerinde 15 yaşındaki çocuklarımız uluslararası ortalamaların bir yıl gerisinde kalıyor. Sayısal olarak bir yıl daha az eğitim veriyoruz. Öğrencilerimiz mat ve fen bilimlerinde bu kadar az eğitim görüyorsa yaşıtlarıyla nasıl rekabet etmesini sağlayabiliriz. Öğretmenlerimiz eğitimcilerimiz çalışıyor. 2003’ten 2009’a matematikte 20, okumada 17, fende 30 puan bir artış kaydettik. 2009’da bu veriler açıklandığında bunu hiç kimse konuşmadı. Yani iyi olan şeyleri pek görmüyoruz. Bu bizim konumumuzu fazla değiştirdi mi hayır. Ancak Türkiye, 2003’ten 2009’a bu konuda gelişme kaydeden birkaç ülkeden biriydi.”
“ÇOCUK HAZIR OLDUĞUNDA OKUMA-YAZMAYI ÖĞRENECEKTİR”
Yeni eğitim sistemiyle ilkokulun ilk üç yılında önemli değişikliklerin olduğuna dikkat çeken Emin Karip, “Oyun oynayarak öğrenmesini gerçekleştiren öğrenciler için sakın okul yöneticilerimiz, anne babalar, öğretmenler özellikle denetçiler bu zamanın boşa geçtiğini düşünmeyin. Esas öğrenme burada gerçekleşiyor. Acele etmeyin hangi yöntemi kullanırsanız kullanın çocuk hazır olduğunda okuyacaktır” dedi.
“YENİ YAKLAŞIMDA HAYATLA İLGİLİ OLAN ŞEYLERİ KAZANDIRMAK VAR”
Eğitimde önce hayatın kendisinin öğretilmesi gerektiği düşüncesi üzerinde duran Prof. Dr. Emin Karip, “Yeni yaklaşımın temelinde hayatla ilgili olan şeyleri kazandırmak var. Ondan sonra daha ileri düzeyde matematik, fen, sosyal bilimler, edebiyat… hangi alanda olursa olsun öğretin. Ancak önce hayatın kendisini öğretelim. Basite almayalım. Oyun diyoruz ama oyun içinde öğreniyor. Hep şu tartışılıyor. Öğretmen nerede bizim fen, matematik, Türkçe- din kültürü ahlak bilgisi öğretmenimiz yok mu? Bugün doluluk oranlarına baktığımızda çok yüksek bir norm karşılama oranına yaklaştık. Burada hala bizim şu anda öğretmen olarak değerlendirebileceğimiz formasyonu da olan büyük bir kitle var. Burada bir öğretmen sorunumuz yok. Bu derslerin hepsi açılabilir. 9'uncu sınıflarla ilgili bir düzenleme yaptık. Bir dönemde bir çocuk 17 ders alıyor. Bu hiç sağlıklı değil. Orasını yeniden tasarlamak zorundayız. Ama kademeli uygulama çerçevesinde 9’uncu sınıfta seçmeli derslerimiz var ve farklı miktarlarda bu dersleri alabiliyorlar. Neden kademeli geçiş diye tartışılıyor. Çok ciddi bir değişiklik yapıyorsunuz fiziki altyapınız öğretmeniniz müfredatınızla bir anda hâlihazırda devam eden bir süreçte buradaki çizelgeleri değiştirmek 10 11ici sınıfın 7-8 inci sınıfların çizelgelerini değiştirmek içinden çıkılmaz bir durum ortaya çıkarır. Acele etmeden kademeli şekilde bu geçişin sağlanması gerekiyor” şeklinde konuştu.
“Eğitimde Yeni Arayışlar” çalıştayının ilk günkü oturumlarına, Kütahya eğitim camiasının yanı sıra AK Parti Kütahya Milletvekilleri Prof. Dr. İdris Bal, Hasan Fehmi Kinay, MHP Kütahya Milletvekili Prof. Dr. Alim Işık, Vali Vekili Cengiz Horozoğlu, Belediye Başkanı Mustafa İça, daire amirleri ve çok sayıda katıldı.
Kaynak: İHA
Çalıştayın açılış konuşmasını yapan Kütahya İl Milli Eğitim Müdürü Coşkun Esen, Milli Eğitim Bakanlığı'nın yeni eğitim sistemiyle köklü bir değişime gittiğini, yeni sistemin en iyi şekilde anlaşılması ve algılanması için çalıştayı hazırladıklarını bildirdi. Esen, “Hepimizin bildiği gibi Milli Eğitim Bakanlığımız ciddi bir reforma imza atmıştır. 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Bakanlığımızın bütün teşkilat yapısı değişmiş, çağdaş normlara uygun, çağdaş yönetimin bir gerekliliği olan çağdan bir bakanlık teşkilatı ortaya çıkmıştır. Bakanlığımız bununla da yetinmeyim Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilen 6287 sayılı kanunla ülkemizde eğitim zorunlu olarak 12 yıla çıkarılmıştır. Bu eğitim süreci 4+4+4 olarak ifade edilen ilkokul, ortaokul ve lise eğitimini kapsayacak şekilde kademelendirilmiştir. Yeni eğitim sistemi bütünüyle bir paradigma değişimidir. Sadece bir mevzuat değişikliği, orta düzeyde veya basit düzeyde bir değişiklik değil, bütünüyle eğitim sistemini kökten değiştiren bir reform hareketidir. Dolayısıyla bu sürecin, eğitimden faydalanan tüm ülke sathında her insanın ve her kesimin çok iyi anlaması ve algılaması gerekiyor. Başta bu sistemin illerdeki uygulayıcısı olarak bizlerin sistemi ve sistemin kurgulanış amacını çok iyi anlamamız ve etüt etmemiz lazım. İşte bu maksatla yeni sistemi, yani 12 yıllık zorunlu eğitimi, kademelendirilmiş eğitimi ilimizde en süratli ve rasyonel bir şekilde yerleştirmiş bulunuyoruz. Tabi her değişim ve dönüşüm beraberinde bir takım sıkıntıları da getirecektir, bu da doğaldır. Çünkü organizma doğal olarak değişime tepki verir. Toplumda oluşabilecek bu tepkilere karşı, sistemin daha iyi kurgulanması, daha rasyonel bir şekilde yerleştirilmesi noktasında her birimize çok önemli görevler düştüğü düşüncesinden hareketle eğitim çalıştayını düzenlemiş bulunuyoruz” dedi.
“12 YIL ZORUNLU EĞİTİM BİR ZORUNLULUK”
Çalıştaya katılan Milli Eğitim Bakanlığı, Talim Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Dr. Emin Karip de bir konuşma yaptı. Dünyadaki çağdaşlarıyla rekabet edebilecek bir neslin yetişmesi için 12 yıllık zorunlu eğitimin şart olduğunu kaydeden Talim Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Dr. Emin Karip, “Ortalama eğitim düzeyimizi yükseltmek istiyoruz. Çocuklarımızın dünyadaki çağdaşlarıyla rekabet edebilecek becerilerle donanmış bir kuşak olarak yetişmesini sağlamak istiyoruz. 21’inci yüzyılın becerileriyle donanmış olmasını istiyoruz ve öğrencilerimizin kendi ilgi ve yeteneklerini keşfedip geliştirmelerini sağlayacak bir yapıyı oluşturulmasını hedefliyoruz” diye konuştu.
Prof. Dr. Karip konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bugün Türkiye’de yetişkin nüfustaki ortalama eğitim süremiz 6,1 yıl. Bunu dünyayla karşılaştırdığımızda bu eğitim süresi böyle devam ettiğimiz sürece Türkiye Cumhuriyeti olarak bizim dünyayla rekabet edebilecek bir insan gücü potansiyeli, sürdürülebilir bir kalkınma ve rekabet oluşturmamız açısından son derece yetersiz. Liseyi bitirmiş nüfusun toplam nüfus içindeki oranına baktığımızda 25-34 yaş gibi genç nüfusta bile hala yüzde 40 düzeyinde olduğunu görüyoruz. Oysa Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ortalamasına baktığımızda bu oranın yüzde 80 olduğunu görüyoruz. 25-64 yaş yetişkin nüfus bizde yüzde 30, OECD ortalaması yüzde 71 olduğunu görüyoruz. Bu gelecek açısından sürdürülebilir bir durum değil. Bunun için zorunlu eğitim süresini en az 12 yıla çıkarmak zorundayız. Dünyadaki çağdaşlarıyla rekabet edebilecek bir kuşak yetiştireceğiz ama bununla ilgili çok yazılan çizilen konuşulan şeyler var. Peki, bunu nasıl yapacağız. Bu çalışmalara başlarken oldukça geniş kapsamlı analizler, OECD ab ülkeleriyle geniş kapsamlı karşılaştırmalar yaptık. Matematik ve fen bilimlerinde 15 yaşındaki çocuklarımız uluslararası ortalamaların bir yıl gerisinde kalıyor. Sayısal olarak bir yıl daha az eğitim veriyoruz. Öğrencilerimiz mat ve fen bilimlerinde bu kadar az eğitim görüyorsa yaşıtlarıyla nasıl rekabet etmesini sağlayabiliriz. Öğretmenlerimiz eğitimcilerimiz çalışıyor. 2003’ten 2009’a matematikte 20, okumada 17, fende 30 puan bir artış kaydettik. 2009’da bu veriler açıklandığında bunu hiç kimse konuşmadı. Yani iyi olan şeyleri pek görmüyoruz. Bu bizim konumumuzu fazla değiştirdi mi hayır. Ancak Türkiye, 2003’ten 2009’a bu konuda gelişme kaydeden birkaç ülkeden biriydi.”
“ÇOCUK HAZIR OLDUĞUNDA OKUMA-YAZMAYI ÖĞRENECEKTİR”
Yeni eğitim sistemiyle ilkokulun ilk üç yılında önemli değişikliklerin olduğuna dikkat çeken Emin Karip, “Oyun oynayarak öğrenmesini gerçekleştiren öğrenciler için sakın okul yöneticilerimiz, anne babalar, öğretmenler özellikle denetçiler bu zamanın boşa geçtiğini düşünmeyin. Esas öğrenme burada gerçekleşiyor. Acele etmeyin hangi yöntemi kullanırsanız kullanın çocuk hazır olduğunda okuyacaktır” dedi.
“YENİ YAKLAŞIMDA HAYATLA İLGİLİ OLAN ŞEYLERİ KAZANDIRMAK VAR”
Eğitimde önce hayatın kendisinin öğretilmesi gerektiği düşüncesi üzerinde duran Prof. Dr. Emin Karip, “Yeni yaklaşımın temelinde hayatla ilgili olan şeyleri kazandırmak var. Ondan sonra daha ileri düzeyde matematik, fen, sosyal bilimler, edebiyat… hangi alanda olursa olsun öğretin. Ancak önce hayatın kendisini öğretelim. Basite almayalım. Oyun diyoruz ama oyun içinde öğreniyor. Hep şu tartışılıyor. Öğretmen nerede bizim fen, matematik, Türkçe- din kültürü ahlak bilgisi öğretmenimiz yok mu? Bugün doluluk oranlarına baktığımızda çok yüksek bir norm karşılama oranına yaklaştık. Burada hala bizim şu anda öğretmen olarak değerlendirebileceğimiz formasyonu da olan büyük bir kitle var. Burada bir öğretmen sorunumuz yok. Bu derslerin hepsi açılabilir. 9'uncu sınıflarla ilgili bir düzenleme yaptık. Bir dönemde bir çocuk 17 ders alıyor. Bu hiç sağlıklı değil. Orasını yeniden tasarlamak zorundayız. Ama kademeli uygulama çerçevesinde 9’uncu sınıfta seçmeli derslerimiz var ve farklı miktarlarda bu dersleri alabiliyorlar. Neden kademeli geçiş diye tartışılıyor. Çok ciddi bir değişiklik yapıyorsunuz fiziki altyapınız öğretmeniniz müfredatınızla bir anda hâlihazırda devam eden bir süreçte buradaki çizelgeleri değiştirmek 10 11ici sınıfın 7-8 inci sınıfların çizelgelerini değiştirmek içinden çıkılmaz bir durum ortaya çıkarır. Acele etmeden kademeli şekilde bu geçişin sağlanması gerekiyor” şeklinde konuştu.
“Eğitimde Yeni Arayışlar” çalıştayının ilk günkü oturumlarına, Kütahya eğitim camiasının yanı sıra AK Parti Kütahya Milletvekilleri Prof. Dr. İdris Bal, Hasan Fehmi Kinay, MHP Kütahya Milletvekili Prof. Dr. Alim Işık, Vali Vekili Cengiz Horozoğlu, Belediye Başkanı Mustafa İça, daire amirleri ve çok sayıda katıldı.