ESTAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Esat Koç Açıklama Yaptı

Ereğli Sac Tüccarları Anonim Şirketi (ESTAŞ) Yönetim Kurulu Başkanı Esat Koç, yurt dışından gelen yassı mamullerin yerinde kullanılmayarak piyasaya sürüldüğünü ve haksız rekabete yol açıldığını dile getirdi.

ESTAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Esat Koç, ÇSM ve tüccarların, yerli üreticiler ve AB dışında başta, BDT ve diğer üçüncü ülkelerden giren ve cari açığın önde gelen unsurlarından, global sektör fiyatlarının dengesizleşmesine sebep olan mamullerle rekabet edemediğini ifade etti.

Haksız rekabetin önüne geçilmesi için denetim isteyen ESTAŞ Başkanı Esat Koç, D.İ.İ.B. olan firmaların fondan muaf tutulduğundan yurda giren yassı mamullerin yerinde kullanılmayarak piyasaya sürüldüğünü, bu nedenle de hem ÇSM’lerin hem de tüccarların batağa sürüklendiğini söyledi.

Gerek ÇSM, gerekse ticari piyasanın geldiği kötü duruma daha öncede dikkat çektiklerini söyleyen Koç, “Bu gün için geldiğimiz noktada ÇSM ve tüccarın gücü tükenmiş, uğranılan haksız rekabet ortamı, milli varlığımız olan ÇSM yatırımlarının hurdaya dönüşmesine, ticari ortamda ise tasfiyeye sebep olmaktadır. Bizler, yerli üreticiler ve AB. dışında başta, BDT ve diğer üçüncü ülkelerden giren ve cari açığın önde gelen unsurlarından, global sektör fiyatlarının dengesizleşmesine sebep olan mamullerle rekabet edememekteyiz. Aslında bu durum hükümetimizce de görülmüş ve denge unsuru olarak yurda girişlerinde fon uygulanması uygun görülmüştür. Zaman içinde bir miktar düşürülse de halen % 9-15 gibi değişen oranlarda uygulanmaktadır. Hükümetimizin aldığı bunca dengeleme unsuru ortaya konulmuş olmasına rağmen bu sektörde iş yapanlar olarak Dâhilîde İşleme İzin Belgesi kapsamında fonlardan muaf olarak yurda giren yassı mamullerin, bazı firmalarca yerinde kullanılmadığı, iç piyasaya verilerek, yaratılan haksız rekabet sonucu batağa sürüklendiğimiz şüphesini taşımaktayız” diye konuştu.

Üretici firmaların üretimlerini kıstıklarını ve oluşan maliyetleri piyasaya yansıttıklarını dile getiren Koç açıklamasını şu şekilde sürdürdü; “Türkiye ile birlikte AB toplamında yaklaşık 10 milyon ton üretim kısıntısı halen talep dengelenmesini sağlayamamış durumdadır. Diğer yandan dar bant olarak ithal edilen mamullerden ise gümrük vergisi alınmamakta, yurtiçinde dilme için yatırım yapmış olan ÇSM firmaları, kapasitelerini kullanamamakta ve atıl kalmaktadırlar.

Bunun yanı sıra piyasada ithal adı altında satılan rekabet edemediğimiz derecede ucuz yassı mamullerin fiyat baskısını yaşamaktayız. Bilmekteyiz ki yurt içi ve AB üreticilerin fiyatının 600-620 dolar / ton civarında olan mamulleri piyasada bundan ucuz satılamaz. Ancak ucuz mamuller piyasada rahatça bulunmaktadır. Hal böyle olunca bizler, D.İ.İ.B. kapsamında üçüncü ülkelerden gümrük muafiyetiyle giren ve 540 dolar maliyetindeki yassı ürünlerin, bazı firmalarca yurt içi piyasada satıldığı yönünde bir düşünceye sahip oluyoruz. Düşüncemize göre önce D.İ.İ.B. kapsamında mamul ithal edilmekte ve yüksek iç piyasa dengesi, ucuz ve vergi kapsamı dışındaki bu mamullerle aşağı yönlü bozulmaktadır. Bu şekilde dengesi bozulan yassı çelik piyasanın getirdiği ortamdan, yerli üreticinin de piyasa hâkimiyetini kaybetmesi sonucu oluşan sıkıntı ortamında pazarlık gücünü de kullanarak, rekabet nedeniyle fiyatı ucuzlamış yurt içi piyasadan kaliteli, fakat yurt içi tüketim için alınan mamullerle yapılan üretim ihraç edilmektedir. Sonuçta ithalat kadar ihracat, belki gerçekleşmekte, ya da D.İ.İ.B. süresi uzatılarak daha sonra yapılan ihracatla belgenin kapanışı gerçekleşmektedir. Ancak olan haksız rekabetten etkilenen bizlere olmaktadır. Fiyatların kırılması sonucu yüksek maliyetli stoklarımız nedeniyle zarar yaşamak zorunda kalırken, bazı yerli mamul satıcısı veya bu mamulleri işleyip satan ÇSM firmalarını da kaybetmekteyiz. Bu konuda çok geniş bir alanı töhmet altında bıraktığımızın farkındayız. Sektörde gayet düzgün çalışan firmaların da çoğunlukta olduğunu bilmekteyiz. Ancak dediğimiz gibi yangın rüzgar altında evimize yürürken bu tip firmaların tüm sektörü bozmasından, aynı sektörde D.İ.İ.B. ile işlem yapan bütün düzgün çalışan firmaların da şikayetçi olduklarından kuşkumuz yoktur. Gerek devlet büyüklerimizin, gerekse sayın bürokratlarımızın, varsa, uğradığımız haksız rekabet ve usulsüzlükleri ortaya çıkartacakları yönündeki gayret ve titizlikleri konusunda inancımızı, 30 Kasım’ da yaptığımız açıklamadan bu yana asla kaybetmedik, etmeyeceğiz.”
Kaynak: İHA