Dekanı Abdurrahman Kurt Açıklama Yaptı
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdurrahman Kurt, oruçluyken denize girmenin orucu bozmayacağını, ancak çok dikkatli olmak gerektiğini söyledi.
Prof. Dr. Kurt, Ramazan'da duş almanın orucu bozan bir durum olmadığını ifade ederek, "Ağızdan, burundan, kasıt olmaksızın herhangi bir yiyecek içecek vücuda girerse, bu durum kefareti değil, kazayı, yani yerine bir gün oruç tutmayı gerektirir. İnsanlar terleyebilir, bu sebeple banyo yapma ihtiyacı olabilir. Bunda bir sakınca yoktur. Bu söylediklerim deniz için de geçerli. Şayet bir kimse denize girdiği takdirde, ağızdan burundan vücuduna deniz suyu girmiyorsa, elbette ki orucu bozulmaz. Ancak burada çok dikkatli olmak gerekiyor. Oruç, 12 ayda 1 ay yapılan bir ibadet. Mümkün mertebe vatandaşlarımızın, din kardeşlerimizin ramazan dışında denize girmelerini tavsiye ederim. Ama buna rağmen bir şekilde denize girmek durumunda kalan vatandaşlarımız olursa, bu konuya dikkat etmeleri kaydıyla oruçları devam edebilir” dedi.
Ramazan ayının, arınma ayı olduğunu da ifade eden Prof. Dr. Kurt, “Bu ay, insanın isteklerine gem vurma ayıdır. Denize girmek de böyle bir durumu akla getirmektedir. Yani insanın denize girmesi zorunlu mudur? Herhangi bir zorunlu ihtiyaç mıdır? Bana göre ihtiyaç değildir. Madem ki Ramazan ayı bir takım zevklerimizden, eğlencelerimizden, nefsani isteklerimizden geri durma, onları engelleme ayı ise, imsak’ın böyle bir anlamı var. İmsak tutmak demektir. Bir takım yanlış işlerden kendimizi tutmak demektir. Böyle olduğu için nefsani isteklerimizden geri durarak doğru olanları yapmak, daha yücelmenin yollarını aramak gerekir” diye konuştu.
Ramazan ayının, sosyal yaşantı üzerine de olumlu etkileri olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Kurt, “Ramazan ayı, insan hayatına 3 şekilde etki ediyor. Birincisi bireysel anlamda, ikincisi toplumsal anlamda, üçüncü olarak da kulun Allah’a yaklaşması anlamında. Bireysel anlamda, bu bir manevi egzersiz eğitimidir. Bir ruh atletizmidir. Kişiliğimizi geliştirmek için Ramazan bize büyük fırsatlar verir. Toplumsal olarak baktığımızda, Ramazan ayında, suç oranları düşmektedir. İntihar oranları düşmektedir. Oruç tutan bir bireyin intihar etmesi düşünülemez bile. Yapılan bilimsel araştırmalarda, Müslüman ülkelerde Ramazan ayında toplumsal huzurun artışına dikkat çekilmektedir” dedi .
Kaynak: İHA
Ramazan ayının, arınma ayı olduğunu da ifade eden Prof. Dr. Kurt, “Bu ay, insanın isteklerine gem vurma ayıdır. Denize girmek de böyle bir durumu akla getirmektedir. Yani insanın denize girmesi zorunlu mudur? Herhangi bir zorunlu ihtiyaç mıdır? Bana göre ihtiyaç değildir. Madem ki Ramazan ayı bir takım zevklerimizden, eğlencelerimizden, nefsani isteklerimizden geri durma, onları engelleme ayı ise, imsak’ın böyle bir anlamı var. İmsak tutmak demektir. Bir takım yanlış işlerden kendimizi tutmak demektir. Böyle olduğu için nefsani isteklerimizden geri durarak doğru olanları yapmak, daha yücelmenin yollarını aramak gerekir” diye konuştu.
Ramazan ayının, sosyal yaşantı üzerine de olumlu etkileri olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Kurt, “Ramazan ayı, insan hayatına 3 şekilde etki ediyor. Birincisi bireysel anlamda, ikincisi toplumsal anlamda, üçüncü olarak da kulun Allah’a yaklaşması anlamında. Bireysel anlamda, bu bir manevi egzersiz eğitimidir. Bir ruh atletizmidir. Kişiliğimizi geliştirmek için Ramazan bize büyük fırsatlar verir. Toplumsal olarak baktığımızda, Ramazan ayında, suç oranları düşmektedir. İntihar oranları düşmektedir. Oruç tutan bir bireyin intihar etmesi düşünülemez bile. Yapılan bilimsel araştırmalarda, Müslüman ülkelerde Ramazan ayında toplumsal huzurun artışına dikkat çekilmektedir” dedi .