Cübbeli Ahmet Hoca’yı Üzecek Rapor Mahkemeye Ulaştı
Kamuoyunda “Cübbeli Ahmet Hoca” olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü’nün de sanıkları arasında yer aldığı Karagümrük Çetesi’ne yönelik davaya devam ediliyor.
Emniyetten mahkemeye ulaşan raporda, ifadelerini değiştiren iki Faslı kadın mağdura yaklaşık 18 bin dolar para gönderildiği belirtildi.
İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, Ünlü'nün de aralarında bulunduğu 3 tutuklu sanık ile 10 tutuksuz sanık hazır bulundu. Duruşmayı, eski bakanlardan Yaşar Okuyan ve işadamı Fadıl Akgündüz de izledi. Tanıkların dinlenmesiyle başlanan duruşmada ilk olarak emekli polis memuru ve bir dönem Ahmet Mahmut Ünlü'nün korumalığını yapmış olan Hamit Duysak dinlendi.
Ünlü’nün ilk 8.5 ay süresince korumalığını yaptığını ve işe girmesinde arkadaşı Fahri Can Polat'ın aracı olduğunu belirten Duysak, koruma görevine başlamasından bir süre sonra Fahri Can Polat ve yine emekli bir polis olan Mehmet Berber'in kendisinden rahatsız olduklarını, kendisine oyun oynadıklarını ve bu yüzden korumalık görevinden mecburen ayrıldığını belirtti.
Duysak, ''Ahmet Mahmut Ünlü'nün resmi olmayan eşi Büşra Hanım'a, 'Ahmet hocanın yanındakiler yanlış yapıyor' şeklinde mesaj göndermenizin nedeni nedir?'' sorusuna karşılık da şunları söyledi: ''Mesaj çekmemin anlamı şu; cemaatin dergisinin iyi yönetilmediğini kast ettim. Ekonomik sıkıntı, maaşları geç almamıza neden oluyordu. Ben de mesajı Büşra Hanım'a attım. Art niyetim yok kesinlikle. Sadece sesim duyulsun diye mesaj çektim.'' Mahkeme başkanı Mehmet Ekinci'nin, ''Mesajından sonra seninle görüşüyorlar. Sen CEO musun, hangi rüştünle seninle konuşup toplantı yapıyorlar?'' diye sorması üzerine tanık Duysak, ''Benimle toplantı yapılmıyor. Bu yanlış bir bilgidir'' dedi.
Şüphelendiği bir olay olmadığını ve şantaja maruz kalmadığını aktaran Duysak, 'yabancı uyruklu kadınların Ahmet hocanın yanına geldikleri ve 2 bin dolar karşılığında birlikte oldukları' şeklinde daha önce verdiği beyanlarının doğru olmadığını, şantaj amacının bulunmadığını, işten çıkarılmasının kızgınlığıyla elinde Ahmet hocayla ilgili kasetler bulunduğunu söylediğini, telefon konuşmalarının hepsinin hayal ürünü olduğunu ve burada verdiği ifadesinin doğru sayılması gerektiğini ifade etti.
Başkan Ekinci'nin, ''Başka insanlar hakkında beyanda bulunuyorsunuz. Kolay mı bu kadar?'' diye sorduğu Duysak, Ahmet hocayı tehdit etmesinin söz konusu olmadığı ve kendisine 2 kişinin yanlış yapması nedeniyle bu tür şeyler konuştuğu yönünde cevap verdi.
Duruşmada söz alan tutuklu sanık Ahmet Mahmut Ünlü, tanık Duysak, Fahri Can Polat ve Mehmet Berber'in birlikte gelip işe girdiklerini, daha sonra Polat ve Berber'in çok konuştuğu için Hamit Duysak'tan rahatsız olduklarını, Duysak'ın işten ayrılması gerektiğini söylediklerini ve kendisinin de 'Siz bilirsiniz' dediğini anlatarak, ''Ancak Polat ve Berber, Hamit Duysak'a onu benim istemediğimi söylemişler. O yüzden bana kızıp insanlarla bu şekilde telefon görüşmeleri yapmıştır'' dedi.
Tanık olarak dinlenilen Hamit Duysak’ın, emniyetteki arkadaşlarından hakkımda yapılan fiziki takiple ilgili bilgi aldığını belirten Ünlü, “Fiziki takipte çekilen resimlerle ilgili konuşup, 'Bu resimler gelecek' diyor. Benim duyumlarım böyleydi. Sanırım parasını alamadığı için yapıyor bunu çünkü fiziki takip tutanağında binanın resimleri var. O da binanın resimleriyle ilgili konuşuyor, 'var' diyor. Ben de dosyayı görünce anladım'' şeklinde konuştu.
Ünlü'nün bu iddiasıyla ilgili yeniden huzura çağrılan ve Başkan Ekinci'nin, ''Polislerden bilgi aldın mı?'' sorusunu sorduğu Duysak, ''Polis arkadaşlarımdan soruşturma olduğunu öğrenmiştim. Bu yüzden Barış Sezek'e, 'Daha dikkatli olun' demiştim'' ifadesini kullandı.
Duruşmada dinlenilen diğer tanıklar da olaylarla ilgilerinin olmadığını ve suçlamayla ilgili bir şey bilmediklerini söyledi.
Tanıkların dinlenilmesinin ardından söz alan Ahmet Mahmut Ünlü'nün avukatı Hulusi Yıldırım, davanın kasıtlı olarak çarpıtıldığını iddia etti.
Bu iddiaya karşılık konuşan mahkeme başkanı Ekinci de sanık Ünlü'nün yargılamayı etkilemek için avukatları aracılığıyla medyaya haber servis ettiğini ve medyanın yanlış yönlendirildiğini belirterek, avukatın bir gazeteye verdiği demeçte, 'davanın sürüncemede bırakıldığı' ifadesinin yersiz olduğunu söyledi.
Ekinci'nin, ''Bizim kimse umurumuzda değil, biz yargılama yaparız. Medya servisiyle olmaz. Biz istersek 4 ayda bir duruşma tarihi verir ve 3 yılda yargılama yapabiliriz'' ifadesini kullanması üzerine konuşan sanık Ünlü de, ''Her ay duruşmaya çıkıyoruz. Her seferinde hasta olup gidiyoruz. Biz de 4 ayda bir geliriz'' dedi.
''Biz yargılamayı kısa sürede yapmak istedik, sizlerin mağdur olmaması için. Davayı erken bitirmek istiyoruz. Davayı sürüncemede bıraktığımız yok'' yanıtını veren Ekinci, mahkemeye ulaştırılan İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü belgesiyle ilgili konuştu.
Ekinci, “Madem konuyu açtın. Ben bir şey söyleyeceğim. Bir ihbar maili gelmişti. İhbar mailinde avukat Fatih Oğuz'un Fas'a gittiği ve avukatlık bürosunda çalışan Oya Kaya isimli bir kadın tarafından Fas'a para gönderildiği iddia edilmişti. Biz de emniyete Fatih isminde bir avukat olup olmadığı, Oya'nın para gönderip göndermediği, avukatın gidip gitmediğinin araştırılması konusunda yazı yazdık. İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünden mahkemeye gelen cevabi yazıda, 'Fatih Oğuz'un 10 Temmuz 2012 günü Fas'a gittiği ve 18 Temmuz'da da mağdurların ifadesinin Fas'ta noter huzurunda alındığı tespit edildi. Yine Fatih Oğuz'un sekreterliği aracılığıyla 17 bin 969 dolar Fas'a gönderildiği tespit edildi. 9 gün yurt dışında kaldığı' belirtiliyor. Bu konuyu biz araştıracağız. Adil yargılamayı teşebbüse girip girmeyeceği, onunla ilgili suç duyurusunda bulunup bulunmayacağımız yönünde karar vereceğiz” dedi.
Avukat Yıldırım da avukat Fatih Oğuz'un Fas'a gittiğini ve böyle bir para transferinin gerçekleşmiş olduğunu doğrulayarak, bu para transferinin oradaki tur şirketine gönderildiğini ve bununla ilgili elinde makbuzu bulunduğunu söyledi.
Yıldırım, bu paranın otel, konaklama ve araç kiralama masrafı olduğunu da ekledi.
Taleplere ilişkin görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı Ufuk Ermertcan, tutuklu sanıklarının bu hallerinin devamına karar verilmesini istedi.
Mahkeme talepleri değerlendirmek üzere ara verdi
Kaynak: İHA
İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, Ünlü'nün de aralarında bulunduğu 3 tutuklu sanık ile 10 tutuksuz sanık hazır bulundu. Duruşmayı, eski bakanlardan Yaşar Okuyan ve işadamı Fadıl Akgündüz de izledi. Tanıkların dinlenmesiyle başlanan duruşmada ilk olarak emekli polis memuru ve bir dönem Ahmet Mahmut Ünlü'nün korumalığını yapmış olan Hamit Duysak dinlendi.
Ünlü’nün ilk 8.5 ay süresince korumalığını yaptığını ve işe girmesinde arkadaşı Fahri Can Polat'ın aracı olduğunu belirten Duysak, koruma görevine başlamasından bir süre sonra Fahri Can Polat ve yine emekli bir polis olan Mehmet Berber'in kendisinden rahatsız olduklarını, kendisine oyun oynadıklarını ve bu yüzden korumalık görevinden mecburen ayrıldığını belirtti.
Duysak, ''Ahmet Mahmut Ünlü'nün resmi olmayan eşi Büşra Hanım'a, 'Ahmet hocanın yanındakiler yanlış yapıyor' şeklinde mesaj göndermenizin nedeni nedir?'' sorusuna karşılık da şunları söyledi: ''Mesaj çekmemin anlamı şu; cemaatin dergisinin iyi yönetilmediğini kast ettim. Ekonomik sıkıntı, maaşları geç almamıza neden oluyordu. Ben de mesajı Büşra Hanım'a attım. Art niyetim yok kesinlikle. Sadece sesim duyulsun diye mesaj çektim.'' Mahkeme başkanı Mehmet Ekinci'nin, ''Mesajından sonra seninle görüşüyorlar. Sen CEO musun, hangi rüştünle seninle konuşup toplantı yapıyorlar?'' diye sorması üzerine tanık Duysak, ''Benimle toplantı yapılmıyor. Bu yanlış bir bilgidir'' dedi.
Şüphelendiği bir olay olmadığını ve şantaja maruz kalmadığını aktaran Duysak, 'yabancı uyruklu kadınların Ahmet hocanın yanına geldikleri ve 2 bin dolar karşılığında birlikte oldukları' şeklinde daha önce verdiği beyanlarının doğru olmadığını, şantaj amacının bulunmadığını, işten çıkarılmasının kızgınlığıyla elinde Ahmet hocayla ilgili kasetler bulunduğunu söylediğini, telefon konuşmalarının hepsinin hayal ürünü olduğunu ve burada verdiği ifadesinin doğru sayılması gerektiğini ifade etti.
Başkan Ekinci'nin, ''Başka insanlar hakkında beyanda bulunuyorsunuz. Kolay mı bu kadar?'' diye sorduğu Duysak, Ahmet hocayı tehdit etmesinin söz konusu olmadığı ve kendisine 2 kişinin yanlış yapması nedeniyle bu tür şeyler konuştuğu yönünde cevap verdi.
Duruşmada söz alan tutuklu sanık Ahmet Mahmut Ünlü, tanık Duysak, Fahri Can Polat ve Mehmet Berber'in birlikte gelip işe girdiklerini, daha sonra Polat ve Berber'in çok konuştuğu için Hamit Duysak'tan rahatsız olduklarını, Duysak'ın işten ayrılması gerektiğini söylediklerini ve kendisinin de 'Siz bilirsiniz' dediğini anlatarak, ''Ancak Polat ve Berber, Hamit Duysak'a onu benim istemediğimi söylemişler. O yüzden bana kızıp insanlarla bu şekilde telefon görüşmeleri yapmıştır'' dedi.
Tanık olarak dinlenilen Hamit Duysak’ın, emniyetteki arkadaşlarından hakkımda yapılan fiziki takiple ilgili bilgi aldığını belirten Ünlü, “Fiziki takipte çekilen resimlerle ilgili konuşup, 'Bu resimler gelecek' diyor. Benim duyumlarım böyleydi. Sanırım parasını alamadığı için yapıyor bunu çünkü fiziki takip tutanağında binanın resimleri var. O da binanın resimleriyle ilgili konuşuyor, 'var' diyor. Ben de dosyayı görünce anladım'' şeklinde konuştu.
Ünlü'nün bu iddiasıyla ilgili yeniden huzura çağrılan ve Başkan Ekinci'nin, ''Polislerden bilgi aldın mı?'' sorusunu sorduğu Duysak, ''Polis arkadaşlarımdan soruşturma olduğunu öğrenmiştim. Bu yüzden Barış Sezek'e, 'Daha dikkatli olun' demiştim'' ifadesini kullandı.
Duruşmada dinlenilen diğer tanıklar da olaylarla ilgilerinin olmadığını ve suçlamayla ilgili bir şey bilmediklerini söyledi.
Tanıkların dinlenilmesinin ardından söz alan Ahmet Mahmut Ünlü'nün avukatı Hulusi Yıldırım, davanın kasıtlı olarak çarpıtıldığını iddia etti.
Bu iddiaya karşılık konuşan mahkeme başkanı Ekinci de sanık Ünlü'nün yargılamayı etkilemek için avukatları aracılığıyla medyaya haber servis ettiğini ve medyanın yanlış yönlendirildiğini belirterek, avukatın bir gazeteye verdiği demeçte, 'davanın sürüncemede bırakıldığı' ifadesinin yersiz olduğunu söyledi.
Ekinci'nin, ''Bizim kimse umurumuzda değil, biz yargılama yaparız. Medya servisiyle olmaz. Biz istersek 4 ayda bir duruşma tarihi verir ve 3 yılda yargılama yapabiliriz'' ifadesini kullanması üzerine konuşan sanık Ünlü de, ''Her ay duruşmaya çıkıyoruz. Her seferinde hasta olup gidiyoruz. Biz de 4 ayda bir geliriz'' dedi.
''Biz yargılamayı kısa sürede yapmak istedik, sizlerin mağdur olmaması için. Davayı erken bitirmek istiyoruz. Davayı sürüncemede bıraktığımız yok'' yanıtını veren Ekinci, mahkemeye ulaştırılan İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü belgesiyle ilgili konuştu.
Ekinci, “Madem konuyu açtın. Ben bir şey söyleyeceğim. Bir ihbar maili gelmişti. İhbar mailinde avukat Fatih Oğuz'un Fas'a gittiği ve avukatlık bürosunda çalışan Oya Kaya isimli bir kadın tarafından Fas'a para gönderildiği iddia edilmişti. Biz de emniyete Fatih isminde bir avukat olup olmadığı, Oya'nın para gönderip göndermediği, avukatın gidip gitmediğinin araştırılması konusunda yazı yazdık. İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünden mahkemeye gelen cevabi yazıda, 'Fatih Oğuz'un 10 Temmuz 2012 günü Fas'a gittiği ve 18 Temmuz'da da mağdurların ifadesinin Fas'ta noter huzurunda alındığı tespit edildi. Yine Fatih Oğuz'un sekreterliği aracılığıyla 17 bin 969 dolar Fas'a gönderildiği tespit edildi. 9 gün yurt dışında kaldığı' belirtiliyor. Bu konuyu biz araştıracağız. Adil yargılamayı teşebbüse girip girmeyeceği, onunla ilgili suç duyurusunda bulunup bulunmayacağımız yönünde karar vereceğiz” dedi.
Avukat Yıldırım da avukat Fatih Oğuz'un Fas'a gittiğini ve böyle bir para transferinin gerçekleşmiş olduğunu doğrulayarak, bu para transferinin oradaki tur şirketine gönderildiğini ve bununla ilgili elinde makbuzu bulunduğunu söyledi.
Yıldırım, bu paranın otel, konaklama ve araç kiralama masrafı olduğunu da ekledi.
Taleplere ilişkin görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı Ufuk Ermertcan, tutuklu sanıklarının bu hallerinin devamına karar verilmesini istedi.
Mahkeme talepleri değerlendirmek üzere ara verdi