Chp Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç Sakarya’da
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç Sakarya’da il ve ilçe örgütleriyle bir araya geldi.
Sakarya Adapazarı teşkilatında düzenlenen eğitim, siyasi ve sosyal konularla ile ilgili değerlendirme toplantısına; Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç’un yanı sıra Sakarya CHP Milletvekili Engin Özkoç ve birçok teşkilatı üyesi katıldı.
Demokrasinin yetersiz olduğunu iddia eden Koç, “Burada şuan da Türk demokrasisini tarif etmeye çalışıyorum. Bir güçler ayrılığı ilkesi ile tartışma başlatıldı. Herkes bunu Başbakanın yapay gündem oluşturma gayretlerinden bir tanesiydi diye algıladı. Oysa bunu son derece bilinçli bir şekilde kullandı Sayın Başbakan. Yani bugün 10 yıllık iktidarın sonunda bilhassa bence yetmez ama evet diyerek 12 Eylül 2010’da gayret geçtik gösterenlerin herhalde çok ciddi bir öz eleştiri yapmaları gereken bir günler geçiriyoruz. Talimatla çalıştırılan bir yargıdan dahi Sayın Başbakan hoşnut değil. O bile onu kesmiyor. Yani Sayın Başbakan artık hiçbir eyleminde, hiçbir girişiminde, attığı hiçbir adımda denetlenmek istemiyor. Oysaki demokrasinin en altın kuralı, yasama, yürütme ve yargı erkinin birbirini denetlemesidir. Demokrasi bir kontrol sistemidir. Tıpkı arabalarda ki fren sistemi gibi birtakım sistemler vardır. Yani bir şekilde çoğunluğu elde edene padişah yetkisi vermez. Otoriter bir rejimin, yürütücüsü olma hakkını vermez. Frenler vardır. Bazı ülkelerde ikinci meclisler vardır. 61 sonrasında bizde de kurulduğu üzere Anayasa Mahkemesi vardır. Yasaların yürütmenin çıkarttığı, yürütmenin teklifi ile yasamanın çıkarttığı yasaları, temel yasaya uygunluğunu kontrol eden bir üst yargı mekanizması vardır. Maalesef 12 Eylül 2010’da o üst yargı mekanizması da hukuk çerçevesinde karar veren bir kurul olmaktan çıkartılarak, siyasi kararlar veren bir kurum haline dönüştürülmüştür” şeklinde konuştu.
Kaynak: İHA
Demokrasinin yetersiz olduğunu iddia eden Koç, “Burada şuan da Türk demokrasisini tarif etmeye çalışıyorum. Bir güçler ayrılığı ilkesi ile tartışma başlatıldı. Herkes bunu Başbakanın yapay gündem oluşturma gayretlerinden bir tanesiydi diye algıladı. Oysa bunu son derece bilinçli bir şekilde kullandı Sayın Başbakan. Yani bugün 10 yıllık iktidarın sonunda bilhassa bence yetmez ama evet diyerek 12 Eylül 2010’da gayret geçtik gösterenlerin herhalde çok ciddi bir öz eleştiri yapmaları gereken bir günler geçiriyoruz. Talimatla çalıştırılan bir yargıdan dahi Sayın Başbakan hoşnut değil. O bile onu kesmiyor. Yani Sayın Başbakan artık hiçbir eyleminde, hiçbir girişiminde, attığı hiçbir adımda denetlenmek istemiyor. Oysaki demokrasinin en altın kuralı, yasama, yürütme ve yargı erkinin birbirini denetlemesidir. Demokrasi bir kontrol sistemidir. Tıpkı arabalarda ki fren sistemi gibi birtakım sistemler vardır. Yani bir şekilde çoğunluğu elde edene padişah yetkisi vermez. Otoriter bir rejimin, yürütücüsü olma hakkını vermez. Frenler vardır. Bazı ülkelerde ikinci meclisler vardır. 61 sonrasında bizde de kurulduğu üzere Anayasa Mahkemesi vardır. Yasaların yürütmenin çıkarttığı, yürütmenin teklifi ile yasamanın çıkarttığı yasaları, temel yasaya uygunluğunu kontrol eden bir üst yargı mekanizması vardır. Maalesef 12 Eylül 2010’da o üst yargı mekanizması da hukuk çerçevesinde karar veren bir kurul olmaktan çıkartılarak, siyasi kararlar veren bir kurum haline dönüştürülmüştür” şeklinde konuştu.