Hayatım sinema!

'Sinemam ve Ben' isimli ilk kitabını piyasaya çıkaran Türkan Şoray, samimi açıklamalarda bulundu.

Hayatım sinema!
Türk sinemasının 'Sultan'ı Türkan Şoray'ın 'Sinemam ve Ben' adlı kitabı geçen hafta okuyucularla buluştu.

Henüz 14 yaşındayken İlker İnanoğlu ile karşılaşıp sinemaya adım atan Şoray; kitabında sinema ve özel hayatını kaleme aldı. Bebek'teki evinde bir araya geldiğimiz usta oyuncuyla kitabını, sinema yolculuğunu ve hayatını konuştuk...

HAYATIM SİNEMA

'Sinemam ve Ben' kitabınız okuyucularla buluştu. Sizi bu kitabı yazmaya iten sebep neydi?

Bir gün hayatımdan kareler gözümün önünden geçti ve onları paylaşmak istedim. Çok sayıda sinemacı olmak isteyen genç var; 'Bu kitap onlara bir ışık olur, yol gösterir' diye düşündüm. Sinema okuluna gitmedim, el yordamıyla nasıl oyuncu olduğumu anlatmak istedim. Seyircilerde bazı filmler mutlaka yer edinmiştir. O anılar tazelensin istedim.

Nasıl bir kitap oldu?

Bu kitap bir biyografi değil. İçinde hayatım, doğumum, evliliklerim de var ama benim hayatıma daha çok sinema dokundu. Hayatım sinema oldu. Kitapta ağırlıklı olarak sinema yer alıyor.

Kitap kapağı için neden bu fotoğrafı seçtiniz? Birkaç alternatif vardı ama bu fotoğrafı kızım Yağmur da çok seviyor. Kitabın içindeki bütün fotoğraflar kendi arşivimden... Sayfalarda anlattığım konular hakkındaki fotoğraflara yer vermek istedim. Seyircimin beni çok iyi tanıdığını biliyorum ama 'Bu yönünü bilmiyormuşuz' diye düşünecekleri şeyler de bulacaklar.

ÜRKEK BİRİYDİM

Kitabınızda kendi değişiminizden de bahsetmişsiniz.

Toplumun değişmesiyle birlikte ben de değiştim. Kendi hakkında karar veremeyen, özgüveni olmayan bir genç kız yavaş yavaş değişime uğradı. 70-80'li yıllara kadar kendi haklarımın, gücümün bilincinde değildim ama sinemadaki gücümü biliyordum. Yoksa o filmleri yapamazdım. Hayata karşı ürkektim. Canlandırdığım karakterler benim gibi masum, hakkını aramayan, erkeğe bağımlı karakterlerdi ama o zaman toplumdaki kadın oydu. Toplumun değişmesiyle oynadığım roller de değişmeye başladı. Sinema çağın aynasıdır.

Nasıl oldu bu değişim? 80'li yıllardan sonra kendimi sorgulamaya başladım. Yıllar önce tek başıma olmaktan korkuyordum. Şimdi tek başıma olduğumda çok daha güçlü hissediyorum. Beni bu noktaya getiren sinema oldu.

Geçmişinizi kaleme alırken neler hissettiniz? Duygularım ağır bastı. Bazen de yabancılaşarak başka bir hayatı inceliyormuşum gibi yazdım.

KİBRİ HİÇ SEVMEM

Mesleğe ilk başladığınız yıllarda kalıcı olacağınızı hayal etmiş miydiniz?

Kendimi hiç 'Başarılıyım ' diye görmedim. Bu başarımı aşacak çok daha iyi filmler yapabilirdim. Oyunculuk böyle bir şeydir. 'Daha ne kadar çok filmde oynayabilirim, daha ne kadar başarılı olabilirim? ' duygusu her oyuncuda vardır.

Sizin için şöhretli olmanın karşılığı nedir?

Sevilmek! Dışarı çıkınca insanlarla konuşur, onlara sarılırız. Benim için şöhretin karşılığı o sevgidir. Kendini tepelerde görenlere acırım. Diğer insanlardan farkın ne? Hepimiz insan olarak aynı değerlere sahibiz. Allah; bazılarına şans vermiş, farklı bir yol çizmiş. Beni o gün Türker İnanoğlu görmeseydi, belki evlenip 6 çocuk sahibi bir ev kadını olacaktım. Niye kendimi diğer insanlardan farklı göreyim?

Her zaman bu kadar mütevazı mısınız?

En sevmediğim şey kibir... Öyle insanların yanına yaklaşmam. Mütevazı olacaksın. Onu yapamayanlar var. Ben de öyle olabilirdim ama çok genç yaşlarda 'Şöhret nedir? Nasıl olunur? ' anlayamadım. Önce halk tarafından sevilmeyi yaşadım. 'Şöhret demek ki buymuş ' dedim. Kendini tepelerde görürken birden aşağı düşebilirsin. Hiçbir şey sonsuz değil. Hayatın, güzelliğin, şöhretin, her şeyin bir sonu var.

UYARLAMALARIN RUHU KAYBOLUYOR

'O kadar kalıcı filmler yapmışız ki tekrarları çekiliyor. Dizi haline getirilirken zamana yayılıyor ve ruhundan biraz uzaklaşılıyor. Ben bir başkasının çok tutmuş filmini sinema olarak bile oynamaktan çekinirim. Seyirci o filmi bir yerlere koymuşsa beklenti çok büyük olur. '


GENÇLER KENDİLERİNDEN EMİN VE ÇOK GÜZELLER

Yeni nesil oyuncuları nasıl buluyorsunuz?

Sinemacı olma arzuları var ve eğitimliler. İnanılmaz bir gençlik geliyor. Kendinden emin, eğitimli ve güzeller... Artık Türk sinemasında çok güzel filmler yapılmak zorunda. Bir bahaneleri yok. Yeni nesil çok güzelleşti. Hepsi çok güzel ve hepsi inanılmaz yetenekli... Beğenmediğim yok gibi...

Kitapta sete ilk girdiğiniz günden, o dönemki zorluklardan bahsetmişsiniz. Şimdikiler daha mı şanslı?

Hem şanslı, hem de şansız... O yıllarda sinema halkın tek eğlencesiydi. Oyuncuyu sevdiklerinde hep onun filmlerini takip ediyorlardı. Şimdi çok oyuncu var. Hepsi sinema yapmak istiyor ama insanlar artık oyuncuları televizyondan takip ediyor.

Şimdi rekabet ortamı daha fazla... Eskiden sinemadaki başroller sayılıydı. Şimdiki nesil çok daha fazla imkana sahip olduğu için şanslı. Gerçi ne kadar koşullar iyi de olsa oyunculuk çok emek verilmesi gereken bir meslek. Defalarca prova yapılır, yerlerde sürünürsünüz. Oyunculuk şimdi de kolay değil. Birtakım fedakarlıklar gerektiriyor. Yeni gençlerde bunların hepsini görüyorum.

KİTABIMI ELİME ALINCA AĞLADIM

Türkan Şoray; önceki gün TÜYAP Kitap Fuarı'nda 'Sinemam ve Ben' isimli kitabının imza gününe katıldı. 15.00'te başlayan imza günü yoğun ilgiden dolayı 19.00'da bitti. 'Kitabı elime aldığımda ağladım ' diyen Şoray sözlerini şöyle sürdürdü: 'Bugün hayatımda farklı bir heyecan yaşıyorum. Bu kitap sayesinde sevenlerimle buluşmak müthiş bir şey. Çok mutluyum. '