Davutoğlu: “Suriye'de Yaşadıklarımız Bosna-Hersek Tecrübesini Hatırlatıyor'

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "Bugün Suriye'de yaşadıklarımız birçok açıdan Bosna-Hersek tecrübesini hatırlatıyor.

Çevredeki dağlardan Saraybosna'nın sniperlar ve ağır silahlarla ateş altında tutulması ile bugün Hama'nın, Halep'in, Şam'ın, Humus'un kuşatmayla meskun mahallerin top ateşi, tank ateşi, hatta havadan helikopter ve uçak bombardımanıyla tahrip edilmesi arasında büyük benzerlik var” dedi.

İstanbul Hilton Otel'de düzenlenen “Balkan Savaşları'ndan Balkan Barışı'na Uluslararası Konferansı”na katılan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Arnavutluk Dışişleri Bakanı Edmont Panariti, Makedonya Dışişleri Bakanı Nikola Poposki, Karadağ Dışişleri Bakanı Nebojsa Kaluderovic oturum sonrası birlikte ortak basın toplantısı düzenledi.

Ortak basın toplantısında konuşan Davutoğlu, Balkanlar’ın kalıcı barışı hak ettiğini ve bunu sağlayacak güçlü bir iradenin Balkanlar’da mevcut olduğunu söyledi.

Balkan halklarının uzun asırlar boyunca iç içe yaşadığını ancak 20. yüzyılda yaşanan savaşların bu halkları birbirinden ayırdığını belirten Davutoğlu, "Ancak son yıllarda özellikle Güneydoğu Avrupa ülkeleri platformunda kapsamlı bir Balkan barışını ihdas etme, inşa etme yönünde çalışmalar başladı.

Biz Türkiye olarak bu çalışmalara her zaman öncülük etme, yardımcı olma çabasında olduk. Gelen her teklifi büyük bir şevkle destekledik. Çünkü Balkanlar bu acılardan sonra kalıcı bir barışı gerçekten hak ediyor ve bunu sağlayacak ortak bir zemine de sahip" dedi

Davutoğlu, "Tarih ders alındığında geleceğe ışık tutan bir tecrübeler yığınıdır, birikimidir" diye konuştu.

Balkanlar’da kalıcı barışa yönelik çalışmaların siyasi, entelektüel ve ekonomik ayaklardan oluştuğunu ifade eden Davutoğlu, "Devletlerin, başbakanların, cumhurbaşkanlarının güçlü bir siyasi iradeyle barış kavramına sahip çıkmaları"nın önemini vurguladı. Davutoğlu, "Bugün böyle bir güçlü irade var Balkanlar’da. Bir akademik toplantı için beş dışişleri bakanının bir araya gelmiş olmaları bu siyasi iradenin açık göstergesidir" şeklinde konuştu.

Toplantıda bir basın mensubunun Lahey Adalet Divanı’nda yargılanan Radovan Karadziç’in Saraybosna’da Müslümanları kurtarmak için elinden geleni yaptığını ancak sorumlunun o dönemki Bosna Hersek yönetimi olduğu yönündeki açıklamasını hatırlatması üzerine Davutoğlu, şunları söyledi: "Radovan Karadziç'in Lahey'de yaptığı açıklamalar bizim de tam Balkanlar'da yıkmak istediğimiz anlayışı yansıtıyor. Karadziç Balkanlar'da eski çatışmacı kültürün, eski dışlayıcı kültürün, etnik ve dini bağnazlığın sembolü bir kişiliktir. Serebrenitsa'da yaşananlar hepimiz için bir utanç vesilesidir. Sadece oradaki Bosna-Hersek halkı için değil, bütün Avrupa, bütün insanlık için, Serebrenista bir daha olmaması için herkesin elinden geleni yapması gereken ama hafızalardan da çıkmaması gereken kötü bir tecrübedir. Karadziç bu söylediklerini keşke o savaş esnasında söyleyebilmiş olsaydı. Ancak savaş esnasında kendisinin ve Miladiç'in tutumlarını biliyoruz. Bir daha Balkanlar'da hangi kökenden olursa olsun yeni Karadziçlerin, yeni Miladiçlerin çıkmasına izin vermememiz lazım. Aksine kültürleri barıştıran, değişik tarihi geçmişe sahip toplumları birbiriyle daha yakından tanıştıran yeni bir atmosfere ihtiyacımız var. Karadziçlerin dönemi bitti ve bir daha Balkanlar'a geri gelmeyecek. Bizim dışişleri bakanları, siyasi yetkililer olarak bugün sahip olduğumuz vizyon aslında Karadziç'in, Miladiç'in o zaman o katliamı yapanların zihnindeki vizyonun tam tersidir. Bir daha bunlar ümit ederiz bölgemizde bir daha yaşanmaz, bütün halklar hep beraber yeni bir Balkanlar inşa ederiz." Suriye'de uluslararası toplumun gösterdiği tavrın Bosna savaşı sırasında yaşananlarla benzerliği olup olmadığı sorusuna ise Bakan Davutoğlu, "Bosna Hersek'te 3 yıl yaşanan katliamlara duyarsız kalan uluslararası toplum orada akan kandan, yapılan katliamlardan daha sonra nedamet göstermek, özür dilemek zorunda kalmıştır. Sayın Ban Ki Moon bu sene Serebrenitsa'ya yaptığı ziyarette orada öldürülen Boşnaklar için özür dilemiştir" yanıtını verdi

Uluslararası toplumun birinci sorumluluğunun bu tür katliamları engellemek olduğunu vurgulayan Bakan Davutoğlu, "Maalesef Bosna Hersek'te çok geç kalmıştır. Serebrnitsa'da bir gecede 7-8 bin Boşnak'ın katledilmesiyle ancak uluslararası toplum kendine nispeten gelebildi ve daha bir ortak tavra yöneldi" diye konuştu.

Suriye'de yaşananların birçok açıdan Bosna-Hersek tecrübesini hatırlattığını söyleyen Bakan Davutoğlu, "Çevredeki dağlardan Saraybosna'nın sniperlar ve ağır silahlarla ateş altında tutulması ile bugün Hama'nın, Halep'in, Şam'ın, Humus'un kuşatmayla meskun mahallerin top ateşi, tank ateşi, hatta havadan helikopter ve uçak bombardımanıyla tahrip edilmesi arasında büyük benzerlik var. Aynen Saraybosna gibi Halep’te de insanlığın ürettiği en eski kültürlerden biri, büyük bir şehir, büyük bir tarihi zenginlik. Şam da öyle, Hama, Humus da öyle. Bugün Halep'te o tarihi zenginliğin nasıl tahrip edildiğini hep beraber görüyoruz. Hepimize düşen görev bir an önce bu katliamın durdurulması noktasında elimizden gelen her türlü çabayı göstermek. Öncelikli görev, sorumluluk da BM'ye ait. BM'nin bu konuda daha önce Bosna-Hersek'te olduğu gibi gecikmemesini diliyoruz. BM Genel Kurulu’nda yaptığım konuşmada da vurguladığım gibi aksi taktirde bundan 10 sene, 20 sene sonra bir başka BM Genel Sekreteri Halep halkından, Şam halkından da özür dilemek zorunda kalacak. BM'nin bu anlamda geçmiş tecrübelerden de ders alarak bir an önce devreye girmesini bekliyoruz" dedi.

Arnavutluk Dışişleri Bakanı Edmont Panariti de, “Bosna’daki durumla şu an Suriye’de cereyan eden olaylar arasında ilişki kurmak doğru bir yaklaşım olacak. Çünkü Bosna’da olan olaylardan ciddi bir ders çıkarmamız gerekiyor. Çünkü geç kalınmış bir müdahale hepimiz için çok büyük ve olumsuz acı bir reçete ortaya koyuyor. İnsanlar hayatını kaybediyor. Aileler yok oluyor. Dolayısı ile bizler suç rejimlerinin cezasız kalmasına izin vermemeliyiz. Bizler her türlü imkanı seferber ederek bu ve benzeri katliamların önüne geçmek ve sorumlu davranmak mecburiyetindeyiz. Eğer bu olumsuzluklar devam ederse artık ailelerin çocukların ölmesine engel olabilmek açısından çok daha kararlı davranmamız gerektiğini düşünüyorum. Çok geç olmadan önemli adımları atmamız gerekiyor. Benim tarihten aldığımızı düşündüğüm mesaj bu. Suriye’de maalesef olanlar da geçmişte yaşadıklarımıza çok benzer özellikler barındırıyor” ifadelerini kullandı.

Düzenlenen ortak basın toplantısının ardından bakanlar ikili görüşmelere geçti .
Kaynak: İHA