Davutoğlu: Küresel Adalet İçin Bm Reformuna İhtiyaç Var
İstanbul Küresel Forumu'nda konuşan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, bölgede ve dünyada son yıllarda yaşanan siyasi ve ekonomik krizlere atıfta bulunarak dünyada yeni bir küresel düzene ihtiyaç olduğunu dile getirdi.
Sorunlara çözüm arayışı için BM gibi var olan uluslararası güvenlik ve adalet mekanizmalarının reforma tabi tutulması gerektiğini savunan Davutoğlu, kapsayıcı ve çok kültürlülüğü esas alan yeni bir adalet sisteminin gereksinimlerinden bahsetti.
'AVRUPA’DA VAR OLAN SİSTEMLER 19. YÜZYILIN MİRASI'
Davutoğlu, ilk kez düzenlenen ve “adalet” temasını işleyen forumun “Dünya Siyasetinde Türkiye ve Adalet Meselesi konulu oturumunda Arap Birliği Genel Sekreteri Nebil Elarabi, BM Filistin İnsan Hakları Özel Raportörü Richard Falk, El Cezire Televizyonu Eski Genel Müdürü Wadah Khanfar ile birlikte konuşmacı olarak yer aldı. Küresel düzeydeki adalet sisteminde temsil ve karar verme yetkisinin 5 daimi üye ülkenin çıkarları doğrultusunda gerçekleştiğini vurgulayan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, “BM, uluslararası camiayı temsil ediyorsa buna uygun bir karar alma süreci olmalıdır ki her ülkenin sesi bu karar alma sürecine yansıyabilsin.” şeklinde konuştu.
Dünyada ekonomik dağılımda da adaletsizlik olduğuna ve bu durumun acil olarak çözülmesi gerektiğine işaret eden Davutoğlu “Adalet aynı zamanda adil paylaşım demektir. Bugün var olan uluslararası mekanizmalar göstermektedir ki en etkin ekonomik sistemler dahi muazzam bir krizle karsı karsıya gelebiliyorlar.” dedi.
Geçtiğimiz yıl Türkiye’nin ev sahipliği yaptığı az gelişmiş ülkeler zirvesiyle birlikte bu ülkeleri de Türkiye’nin temsil ettiğini hatırlatan Davutoğlu, ekonomik dağılımda fakir ülkeler ile zengin ülkeler bir araya getirilmezse sorunların çözümünde mesafe alınamayacağını ve problemin çözümüne herkesin destek vermesi gerektiğini belirtti.
Adaletin tam tesisi için son olarak dünyadaki farklılıkların korunması ve saygı duyulmasına yönelik kültür reformuna ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Davutoğlu, “Avrupa’da var olan sistemler 19. yüzyılın mirası ve bugün yeni bir kültür oluşumuna ihtiyaç var.” dedi.
Müslümanları aşağılamaya yönelik yapılan filmi nefret suçu işlemek olarak nitelendiren Davutoğlu, “Küresel kültürel düzeyde dışlayıcı değil kapsayıcı olmalıyız. Tüm normların hepsini küresel düzeyde kapsamalıyız.” diyerek uluslararası anlamda diyaloğa olan ihtiyacın altını çizdi.
'ORTADOĞU'DA SINIRLAR KALKMALI'
Türkiye olarak Ortadoğu’da barış ve istikrarın tesisi için mücadele verildiğini, bu mücadele esnasında siyaset dışında farklı araçlar kullanılmadığını ve başka çıkarlar gözetilmediğini ifade eden Davutoğlu, şu ana kadar Bosna ve Filistin ve Kafkas halklarına da aynı amaçla destek verildiğini söyledi.
Ülkelere ait sınırların barışı temin edecek nitelikte ve nicelikte olması gerektiğini savunan Dışişleri Bakanı, “Sınırların Berlin Duvarı gibi görülmediği bir Ortadoğu istiyoruz. Sınır olmalı ama sınırlar önemini kaybetmeli. Bu bölgede fikir ve ürünlerin serbest bir biçimde dolaşmasını istiyoruz. Bizim yeni düzen ve barıştan anladığımız budur.” şeklinde konuştu.
İlerleyen dönemde Türkiye’nin öncülüğünde daha çok bölgesel toplantı ve üçlü zirvenin gerçekleştirileceğini açıklayan Davutoğlu, bu toplantılar sayesinde bölge ülkelerin tarihten gelen çok kültürlü yapısının yeniden inşa edilmesinin hedeflendiğini belirtti.
Arap uyanışı sürecinde Türkiye’nin verdiği desteğin halkına baskı uygulayan ve ekonomik gücü elinde bulunduran elit bir zümreye karşı olduğunu hatırlatan Davutoğlu, adalet için ekonomik yolsuzlukla mücadelenin öneminden bahsetti. Davutoğlu, Ortadoğu’da yaşanan süreçte Türkiye’nin tutumunu “Ortadoğu’da adaletsizlik belli bir azınlığın ekonomik düzeni elinde bulundurmasından doğmuştur. Kendisini yakan Yemenlinin başlattığı bu hareket yolsuzluğa karşı isyan edenlerin bir hareketidir. Tunus’taki Yasemin Devrimi'nden bu yana Türkiye’nin tutumu son derece belli olmuştur.” sözleriyle özetledi.
Türkiye’nin, Suriye konusunda da aynı düşüncelere sahip olduğunu belirten Davutoğlu, “Suriye’de bulunan farklı etnik gruplar eşittir. Biz Beşşar Esed’e etnik veya dini yapısından dolayı değil halka uyguladığı baskı nedeniyle karşıyız.” diyerek sözlerine son verdi .
'AVRUPA’DA VAR OLAN SİSTEMLER 19. YÜZYILIN MİRASI'
Davutoğlu, ilk kez düzenlenen ve “adalet” temasını işleyen forumun “Dünya Siyasetinde Türkiye ve Adalet Meselesi konulu oturumunda Arap Birliği Genel Sekreteri Nebil Elarabi, BM Filistin İnsan Hakları Özel Raportörü Richard Falk, El Cezire Televizyonu Eski Genel Müdürü Wadah Khanfar ile birlikte konuşmacı olarak yer aldı. Küresel düzeydeki adalet sisteminde temsil ve karar verme yetkisinin 5 daimi üye ülkenin çıkarları doğrultusunda gerçekleştiğini vurgulayan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, “BM, uluslararası camiayı temsil ediyorsa buna uygun bir karar alma süreci olmalıdır ki her ülkenin sesi bu karar alma sürecine yansıyabilsin.” şeklinde konuştu.
Dünyada ekonomik dağılımda da adaletsizlik olduğuna ve bu durumun acil olarak çözülmesi gerektiğine işaret eden Davutoğlu “Adalet aynı zamanda adil paylaşım demektir. Bugün var olan uluslararası mekanizmalar göstermektedir ki en etkin ekonomik sistemler dahi muazzam bir krizle karsı karsıya gelebiliyorlar.” dedi.
Geçtiğimiz yıl Türkiye’nin ev sahipliği yaptığı az gelişmiş ülkeler zirvesiyle birlikte bu ülkeleri de Türkiye’nin temsil ettiğini hatırlatan Davutoğlu, ekonomik dağılımda fakir ülkeler ile zengin ülkeler bir araya getirilmezse sorunların çözümünde mesafe alınamayacağını ve problemin çözümüne herkesin destek vermesi gerektiğini belirtti.
Adaletin tam tesisi için son olarak dünyadaki farklılıkların korunması ve saygı duyulmasına yönelik kültür reformuna ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Davutoğlu, “Avrupa’da var olan sistemler 19. yüzyılın mirası ve bugün yeni bir kültür oluşumuna ihtiyaç var.” dedi.
Müslümanları aşağılamaya yönelik yapılan filmi nefret suçu işlemek olarak nitelendiren Davutoğlu, “Küresel kültürel düzeyde dışlayıcı değil kapsayıcı olmalıyız. Tüm normların hepsini küresel düzeyde kapsamalıyız.” diyerek uluslararası anlamda diyaloğa olan ihtiyacın altını çizdi.
'ORTADOĞU'DA SINIRLAR KALKMALI'
Türkiye olarak Ortadoğu’da barış ve istikrarın tesisi için mücadele verildiğini, bu mücadele esnasında siyaset dışında farklı araçlar kullanılmadığını ve başka çıkarlar gözetilmediğini ifade eden Davutoğlu, şu ana kadar Bosna ve Filistin ve Kafkas halklarına da aynı amaçla destek verildiğini söyledi.
Ülkelere ait sınırların barışı temin edecek nitelikte ve nicelikte olması gerektiğini savunan Dışişleri Bakanı, “Sınırların Berlin Duvarı gibi görülmediği bir Ortadoğu istiyoruz. Sınır olmalı ama sınırlar önemini kaybetmeli. Bu bölgede fikir ve ürünlerin serbest bir biçimde dolaşmasını istiyoruz. Bizim yeni düzen ve barıştan anladığımız budur.” şeklinde konuştu.
İlerleyen dönemde Türkiye’nin öncülüğünde daha çok bölgesel toplantı ve üçlü zirvenin gerçekleştirileceğini açıklayan Davutoğlu, bu toplantılar sayesinde bölge ülkelerin tarihten gelen çok kültürlü yapısının yeniden inşa edilmesinin hedeflendiğini belirtti.
Arap uyanışı sürecinde Türkiye’nin verdiği desteğin halkına baskı uygulayan ve ekonomik gücü elinde bulunduran elit bir zümreye karşı olduğunu hatırlatan Davutoğlu, adalet için ekonomik yolsuzlukla mücadelenin öneminden bahsetti. Davutoğlu, Ortadoğu’da yaşanan süreçte Türkiye’nin tutumunu “Ortadoğu’da adaletsizlik belli bir azınlığın ekonomik düzeni elinde bulundurmasından doğmuştur. Kendisini yakan Yemenlinin başlattığı bu hareket yolsuzluğa karşı isyan edenlerin bir hareketidir. Tunus’taki Yasemin Devrimi'nden bu yana Türkiye’nin tutumu son derece belli olmuştur.” sözleriyle özetledi.
Türkiye’nin, Suriye konusunda da aynı düşüncelere sahip olduğunu belirten Davutoğlu, “Suriye’de bulunan farklı etnik gruplar eşittir. Biz Beşşar Esed’e etnik veya dini yapısından dolayı değil halka uyguladığı baskı nedeniyle karşıyız.” diyerek sözlerine son verdi .