Türkiye İle Kktc Arasındaki Kıta Sahanlığı Anlaşmasına Kıbrıs Rum Kesiminden Tepkiler Devam Ediyor
Kıbrıs Rum tarafındaki siyasi partiler, Türkiye ile KKTC arasında geçtiğimiz gün imzalanan kıta sahanlığı anlaşmasını "oldu-bittiler dayatılması çabasıyla bağlantılı olan geçersiz ve yasadışı bir faaliyet olarak" nitelendirdi.
Kıbrıs Rum Kesimi`nin en yüksek tirajlı gazetesi olan Fileleftheros`un haberine göre, Rum ana muhalefet partisi DİSİ`nin Başkanı Nikos Anastasiadis söz konusu anlaşmayı "uluslararası hukuk ve uluslararası kanunların yeni ve kabul edilemez ihlali olarak" nitelendirdi. DİKO Başkanı Marios Karoyan ise açıklamasında anlaşmayı kınayarak, "herkesin böyle bir anlaşmanın var olmadığını ve var olmasının mümkün olmadığını bildiğini" iddia etti.
EDEK Başkanı Yannakis Omiru da yaptığı açıklamada anlaşmayı geçersiz olarak nitelerken, EVRO.KO açıklamasında "Türkiye`nin kendisiyle yasadışı bir anlaşma yaptığını" ileri sürdü. Rum ekologlar ve çevreciler de anlaşmayı kınadı
Rum Kilisesi Başpiskoposu Hrisostomos ise yaptığı açıklamada, Türkiye`nin deniz hukukundan bahsetme hakkı olmadığını, çünkü ilgili anlaşmayı imzalamadığını savundu. Gürcistan`a yapacağı ziyaret öncesi adadan ayrılmadan havalimanında yaptığı açıklamada Hrisostomos, "Türkiye`nin bağıracağını, en nihayetinde de susacağını" öne sürdü.
Avusturya`nın Güney Lefkoşa`daki Büyükelçisi Martin Weiss ise, hukuki çerçevenin net olduğunu ve ülkesi Avusturya`nın Rum kesiminin ileri sürdüğü MEB`in de araştırmalar yapmasıyla ilgili egemenlik haklarını tanıdığını dile getirdi. RUM MECLİSİNDEN DE KINAMA İlgili haberlerde, Rum Meclis Başkanı Yannakis Omiru`nun Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas yurt dışında olduğu için kendisine vekalet etmesinden dolayı dün Nikos Anastasiadis başkanlığında toplanan Rum Meclisi`nin de ileri sürdükleri "Türkiye`nin Kıbrıs`ın toprak bütünlüğü ve egemenliği aleyhindeki kabul edilemez iddialarını" kınadığı ifade edildi. Fileleftheros`un haberine göre, Rum Meclisi uluslararası topluma, "Kıbrıs aleyhindeki Türk tehditlerinin hayata geçirilmesinin önlenmesi amacıyladerhal ve kararlı bir şekilde eylemde bulunma çağrısı" yaptı.
Habere göre Anastasiadis de açıklamasında, sondaj çalışmalarıyla ilgili "Türk tehditleri" konusunda AB`nin Türkiye`ye göndermesi gereken mesajın "Türkiye`nin AB`deki katılım sürecinin devamının Türkiye`nin AB ve üye devletler karşısındaki yükümlülüklerini yerine getirmesi koşuluna bağlı olduğu" şeklinde olması gerektiğini savundu.
Kaynak: İHA
EDEK Başkanı Yannakis Omiru da yaptığı açıklamada anlaşmayı geçersiz olarak nitelerken, EVRO.KO açıklamasında "Türkiye`nin kendisiyle yasadışı bir anlaşma yaptığını" ileri sürdü. Rum ekologlar ve çevreciler de anlaşmayı kınadı
Rum Kilisesi Başpiskoposu Hrisostomos ise yaptığı açıklamada, Türkiye`nin deniz hukukundan bahsetme hakkı olmadığını, çünkü ilgili anlaşmayı imzalamadığını savundu. Gürcistan`a yapacağı ziyaret öncesi adadan ayrılmadan havalimanında yaptığı açıklamada Hrisostomos, "Türkiye`nin bağıracağını, en nihayetinde de susacağını" öne sürdü.
Avusturya`nın Güney Lefkoşa`daki Büyükelçisi Martin Weiss ise, hukuki çerçevenin net olduğunu ve ülkesi Avusturya`nın Rum kesiminin ileri sürdüğü MEB`in de araştırmalar yapmasıyla ilgili egemenlik haklarını tanıdığını dile getirdi. RUM MECLİSİNDEN DE KINAMA İlgili haberlerde, Rum Meclis Başkanı Yannakis Omiru`nun Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas yurt dışında olduğu için kendisine vekalet etmesinden dolayı dün Nikos Anastasiadis başkanlığında toplanan Rum Meclisi`nin de ileri sürdükleri "Türkiye`nin Kıbrıs`ın toprak bütünlüğü ve egemenliği aleyhindeki kabul edilemez iddialarını" kınadığı ifade edildi. Fileleftheros`un haberine göre, Rum Meclisi uluslararası topluma, "Kıbrıs aleyhindeki Türk tehditlerinin hayata geçirilmesinin önlenmesi amacıyladerhal ve kararlı bir şekilde eylemde bulunma çağrısı" yaptı.
Habere göre Anastasiadis de açıklamasında, sondaj çalışmalarıyla ilgili "Türk tehditleri" konusunda AB`nin Türkiye`ye göndermesi gereken mesajın "Türkiye`nin AB`deki katılım sürecinin devamının Türkiye`nin AB ve üye devletler karşısındaki yükümlülüklerini yerine getirmesi koşuluna bağlı olduğu" şeklinde olması gerektiğini savundu.
