Başbakan Erdoğan Mısır Televizyonu`na Konuştu
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, problemin İsrail halkıyla değil, İsrail yönetimiyle olduğunu söyledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bugün başlayacak Mısır, Tunus ve Libya seyahati öncesi Mısır televizyonuna İsrail`le ilişkiler, Gazze`dekilerin yaşadığı zulüm ve bir çok konuyla ilgili açıklamalarda bulundu. Başbakan Erdoğan, İsrail`le ilişkilerin buraya gelmesini kimsenin arzu etmeyeceğini belirterek, "Fakat İsrail`in en son Mısır`da 5 kişiyi öldürmesi bardağı taşıran son damla oldu" dedi.
İsrail`in yaptıklarının bir tahrik unsuru olduğunu belirten Erdoğan, "Mısır bir geçiş dönemini yaşıyor. Böyle bir geçiş dönemi hassas bir dönem. Hassas dönemde böyle bir şeyin yaşanması arzu edilemezdi. Temenni ederiz ki kısa bir zamanda toparlanma olur. Fakat İsrail son bir kaç yıldır Akdeniz`de devamlı tahrik eder bir unsur halinde. Bizim problemimiz İsrail halkı ile değil, bizim problemimiz İsrail`in yönetimiyle. İsrail`in yönetimi de zaten kendi için içinde istikameti olmayan sürekli birbirleriyleçelişki halinde olan, İslam dünyasına karşı net bir tavır ortaya koyamayan hele hele Filistin konusunda da 1967`den bu yana sürekli bir işgalci profili çizen bir ülke konumunda. Temenni ederiz bir an önce doğruyu buluruz, bölge rahat ve huzura kavuşur" dedi.
Başbakan Erdoğan konuşmasını şu şekilde sürdürdü: "Şunu açık ve net söylemek de fayda görüyorum, bu yürüyüşümüz ülkemizde ve uluslararası camiadaki mücadelemiz, bir kusur, şöhret kavgası değildir. Böyle bir sıkıntımız yok. Fakat gerek Tunus`ta başlayan gerek Mısır`da devam eden aynı şekilde Libya`da ve Yemen`de ve son olarak Suriye`deki gelişen olaylar değerler silsilesi içerisinde bizi birbirmize bağlayan önemli bağlar. Bu yüzden bizim dertlenmemizi gerektiriyor. Tabii yıllarca bu ülkelerde millet kendiiktidarını iktidarda göremiyordu. Tabii kendilerine tepeden bakan tepeden inmeci anlayışlar hakimdi. Fakat dünya artık halkın iradesinin egemen olduğu sistemlere doğru gidiyor ve bu sistem demokrasi. Hak ve özgürlükler noltasında özgür iradeleri ile seçtikleri iktidarın iş başına gelmelerini istiyorlar. Bütün gayret şu anda bunun için. Biz Türkiye`de bugüne kadar kendimiz için ne istediysek komşularımızda da o olsun istiyoruz. Mısır, Tunus, Yemen, Suriye`de ve Libya`da da bunların olmasını istedik ve bunlarolduğu taktirde inanıyorum ki taban huzurlu olacaktır. Taban huzur içinde olunca barış içinde olunca iktidarda benim sorgulayabileceğim yönetimler vardır diyebildiği sürece huzuru artarak devam edecektir. Bizim Mısır`a yönelik tavsiyemiz, arzumuz budur. Mısır halkı ile Türk halkının birlikteliğine gelince bu 1 yıl 2 yıllık bir birliktelik değil, asırlara dayalı bir birlikteliktir. Bizim duygularımız kardeşlik duygusudur ki bu dostluk duygusunun ötesinde bir duygudur. Bizim birbirmize karşı vecibelerimizvar. Biz birbirimize karşı ancak tevazu ile bakarız ve tüm Mısırlı kardeşlerimizi de Allah için severiz" diye konuştu.
Erdoğan Mısır`a ailesi ile birlikte gideceğini belirterek, "Eşim ve 6 bakan arkadaşım ile birlikte gidiyorum. Çünkü biz bu ziyaret ile çok önemli adım atacağız. Bu yüksek düzeyli stratejik işbirliğinin de imzalarını atacağız. Her ne kadar bir geçiş dönemi Mısır`da yaşanıyorsa da biz adeta normal şartlarda Mısır ile bu adımı atacağız. Dikkat edilirse bir Başbakan bu dönemde Mısır`a ziyaretini gerçekleştiriyor. Çünkü biz şartları çok da anormal olarak görmüyoruz, diyoruz ki bu geçişle süratle inşallahMısır demokratik seçimlerini de yapacak ve bir an önce de halkın iradesi inşallah iktidarda tecelli edecektir. Öyleyse bu geçiş döneminde bunların adımını bir taraftan da atalım ve yüksek düzeyli stratejik işbirliği anlaşmasını değişik bir çok alanda siyasi alanda, askeri alanda, ekonomik ve ticari alanda çalışmalarımızı süratle devam ettirelim ve bu ikili anlaşmalarımız ile birlikte 3. ülkelerde müşterek çalışmaların içerisine girme şansını birlikte yakalayalım. Yeni işbirliği anlaşmalarını biz buziyaret ile belirleyeceğiz. Sadece geçmişte kalan bu anlaşmalar değil, bu stratejik işbirliği konseyi bundan sonraki süreçte aynı zamanda takip eden konsey olacak. Her iki ülkenin dışişleri bakanlığı bu işin sekreteryasını yürütecek ve bu sekreterya ile birlikte atılan her adım yakın takipe alınacak, bunun yanında bizden ne isteniyor Türkiye olarak biz onu vereceğiz. Mısır bizden ne istiyorsa biz de Mısır`dan aynı şeyleri isteyeceğiz ve böylece el ele karşılıklı dayanışma içerisinde halkımıza nelerkazandırabiliriz refah sürecini daha yükseklere nasıl çıkarabiliriz bölge ülkerlerinde nasıl işbirliği yapabiliriz uluslararası camiada Mısır ve Türkiye neler yapabilir. Bölgede dikkat edilirse Mısır, Türkiye, Suudi Arabistan ve İran gibi önemli ülkeler var, bu ülkerin dayanışması şüphesiz ki bölgenin huzuru için çok büyük önem ifade ediyor. Bunu da bu tür dayanışma ile bu tür stratejik işbirliği konseylerini oluşturmak sureti ile inşallah başlatarak yarınlara taşıyacağız diye düşünüyorum. Burada Mısır`ınve Türkiye`nin Akdeniz`deki kilit rolü hele hele bu son dönemlerde çok büyük bir önem taşıyor. Kuzey Afrika`da mesela Mısır`ın bizim için rolu Afika`ya açılıştır. Türkiye bu bakımdan böyle bir arayışın içerisinde bu yeni dönemde inşallah bunu birlikte yapacağız. Türkiye de Mısır için Avrupa`ya ve Asya`ya açılan bir kapı bu bakımdan önemli. Yapacağımız çalışmaların burada çok çok büyük kz Türkiye`de bugüne kadar kendimiz için ne istediysek könemi var diye düşünüyorum" dedi
"BASİT HESAPLAR İÇİNDE OLMADIK" Türkiye Cumhuriyeti`nin Başbakanı olarak biz hiçbir zaman basit hesaplar içerinde olmadıklarının altını çizen Erdoğan, "Sadece samimi duygularımız hep dile getirdik. Türkiye tabii ki laik, sosyal bir hukuk devleti ve özellikle de son 50 yılda çok ciddi bir tecrübe ve deneyim elde etti. Ve bu deneyim ile birlikte bizler şu son 9 yılın iktidarı olarak arka arkaya da 3 seçimi başarısı ile oylarını artırarak kazanmış bir iktidar olarak bölgede farklı bir konum ifade ediyoruz. Nedir o? Halkı ile bütünleşenbir iktidar, halkına baskı yapan bir iktidar değil, halkın imkanlarını tekrar kendine iade edebilen bir iktidar. Biz bunu yapıyoruz. Bunu yaparken gerek yerel seçimlerde gerekse genel seçimlerde biz o bütünleşmeyi hep sağlama gayreti içerisinde olduk. Mısır`da neden haftalarca seçimler sürüyor böyle bir demokrasi olabilir mi? Böyle bir cumhuriyet anlayışı olabilir mi? Çünkü demokrasi benim Mısırlı kerdeşlerimin de hakkı bu kardeşlerimin de tamemen rahat bir şekilde korkusuz bir şekilde sandığayansıtabilmeli çünkü insan korku ile terbiye edilmemeli bundan arındırılmalı zaten bundan arındırıldığı anda insan insanca yaşamanın erdemine ulaştırılır. İnsanca yaşamak hepimizin hakkı değilmi. Sadece Amerika`da olanlar sadece Almanya`da, Fransa`da ve İngiltere`de olanlar mı insanca yaşayacak. Peki Mısır`dakinin hakkı yok mu Somali`dekinin hakkı yok mu peki buralara biz insanca yaşama noktasında desteklerimizi vermek zorunda değil miyiz. Ben Türkiyeli bir vatandaş olarak adeta futbol sahasınıntüribününden maç izler gibi ben bunu izleyemem. Orada keyfi bir şey yapıyorsunuz ama demokraside keyfilik olmaz. Demokraside görev anlayışı vardır. Sorumluluk anlayışı vardır, bu sorumluluğumuzun gereği sınırlar içermizde verdiğimiz gibi dünyada da bu görüntüyü verebilmelyiz. İşte burada da iletişim dünyasının araçları olarak sizler çok önemli görevler ifa ediyorsunuz. Bundan dolayı ben size ayrıca teşekkür ediyorum" şeklinde konuştu.
Gazze`yi ziyaret etmenin en önemli arzusu olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, "Benim olduğu gibi ailemin ve çocuklarımında arzusu. Çünkü Gazze`deki olaylar benim dünyamda ayrı bir yere sahiptir. Oradaki kardeşlerime er ya da geç ruhen zaten ulaşmış durumdayım fiziken de ulaşacağım. Ve de fiziken de ulaştığım zaman kendimi çok mutlu hissedeceğim. Fakat bu gidişimde de Mısırlı kardeşlerime bir sıkıntı vermek istemiyorum. Onun için Mısır yönetimi ile bir dayanışma içerisinde onlarla bir mutabakatiçerisinde bunu yapalım istiyorum. Hatta ben bu Gazze ziyaretimin teklifini sayın Mahmut Abbas`a da ilettim. Orada 3 kardeş bir arada olalım. Tayyip Erdoğan, Mahmut Abbas ve İsmail Haniye hep beraber orada bir arada olalım. Bir kardeşlik mesajını verelim. Mahmut Abbas da ben varım dedi. Er ya da geç inşallah Gazzeyi ziyaret edeceğiz" dedi.
Davos`taki konuşmasını da hatırlatan Erdoğan, "Bizim Davos`taki çıkışımız hakkın konuşulmasıdır. Çünkü barışın temsilciliğini yapmak İsrail`e kalmamıştır. Ben Filistin sahillerinde o yavruların annesinin babasının kucağında öldürüldüğü, o 7 kişilik ailenin ölüm destanını unutamam. Babasına sarılarak o ölüm anını haykırışını, o yavruyu unutamam. Bunu belki İsrailin Cumhurbaşkanı görmeyebilir ki görmediğini de o gün orada zaten gördük. Onlara karşı hakkı haykırmak mazlumların yanında olmak bizimgörevimizdir. Bu aslında kahramanlık olsun diye yapılmış bir çıkış değildir. Sadece bir müslüman olarak bir insan olarak mazlumun yanında olmanın gereğidir o çıkış. Bunun için yapılmıştır. Çünkü İsrail adeta Batının bir şımarık oğlanı durumdadır. Bugüne kadar BM hiç bir kararını saymamıştır. Bildiğini okumuştur. Nasıl olsa benim arkamda Batı var demiştir. Türkiye olarak geçmişte bizim ülkemizde CHP iktidarı onları ilk tanıyan olmuştur. Ama bugün kadere bakın ki bizim aldığımız bu tavrı onlar çok farklıyorumlama gayreti içine giriyorlar. Ben CHP`nin İsrailin avukatlığını yaptığını söylerken onlar tam aksine benim İsrail`in avukatlığını yaptığımı söylüyorlar. Ama çok farklı bir yere geldik tarih işin çok farklı bir yere geldiğini söylüyor. Şimdi burada bir incelik var. Bizim İsrail`le askeri ilişkilerimiz var ticari ilişkilerimiz var. Bir çok alanda ilişkilerimiz var. Ama İsrail bu bölgede tek ortağı konumda olan Türkiye`yi şu anda kaybetmiştir. Uluslararası sularda bayrağımızın dalgalandığı 33 ülkendeninsanların taşındığı Mavi Marmara gemisi bu işin adeta miladı olmuştur. Uluslararası sularda herhangi bir gemiyi vurma hakkı hiç bir ülkeye böyle bir yetki verilmemiştir. Uluslararası sularda siz hiç bir gemiyi vuramazsınız. Ama karadan ve denizden gelip bunlar vurmuşlardır. Orada malesef 9 vatandaşımız şehit edilmiştir. Bunların bir tanesi de Amerikan vatandaşı, Türk kökenlidir ve ne yazık ki Amerika bizim o yavrumuzun hukukunu bugüne kadar hiç korumamıştır. Bu alanda da en ufak bir adım atmamıştır. Benbunu kendilerine de söylediğim için söylüyorum. 35 tane mermi bu 9 vatandaşımızın vücutlarından çıkmıştır. Amerikan vatandaşı olan Furkan Doğan`a isabet eden bir tane mermi gözü ile kaşı arasına giren bir mermidir ve çok yakından atılan bir mermidir. Şimdi İsrail indirme bindirme harekatını yapan askerlerini polislerini övüyor bunlara ödül veriyor. Ve bu bizim hakkımızdır diyor. Biz bunlara bir şey söyledik. Bunları yaptınız yaptınız yapmadığınız taktirde B planını uygulamaya sokacağız dedik. Türkiye`denözür dileyeceksiniz ve bütün bu vatandaşlarımızın ailelerine tazminat ödeyeceksiniz. Son olarak da Gazze`ye ambargoyu kaldıracaksınız. Bunlar bize defalarca bu konularda yaklaşmaya çalıştılar. Bu arada bazı görüşmeler yaptılar. Kendi aralaraındaki anlaşmazlıklar sebebiyle bu kararı veremediler. Olumsuz karar nasıl oldu da çıktı? Çünkü yapılan panel neticesinde bizden 6 ay müsaade istediler. Biz 6 ay müsaade edemeyiz dedik. 1 aya indirildi. Biz 1 ayı kabul ettik. 1 Ekim`e kadar dedik ama bunlar bu raporubasına sızdırdılar. Basına sızdırılınca zaten hazılıklarımız vardı bizde 5 maddelik paketi açıkladık. Birincisi, biz büyükelçimizi geçen hafta çekmiştik şimdi ise bunu 2. katipliğe kadar indiriyoruz dedik ve indirdik. İkincisi, bundan böyle uluslararası dolaşım hakkını deniz kuvvetlerimiz ile Doğu Akdeniz`de daha etkin kullanacağız. Üçüncüsü, biz bu kardeşlerimizin hakukunu devlet olarak en üst düzeyde takip edeceğiz. Dördüncüsü, biz bu konuyu Lahey Adalet Divanı`na taşCıyacağız. Beşincisi ise aramızdabizim savunma sanayi işbirliği anlaşmaları var. Bu anlaşmaları da biz şu anda yakın takip ediyoruz. Şu anda donduruyoruz. Örneğin biz 5 tane insansız hava uçağı almıştık. Bunlar tamir ve bakım için İsrail`de fakat bunların zamanını aştı hala göndermediler. Ayrıca 150 milyon dolarlık ayrı bir anlaşmamız var onun da 130 milyon doları ödenmiştir. 20 milyon doları duruyor fakat onların da teslimatı duruyor. Eğer bunlardan dolayı Türkiye geri adım atacak diye düşünüyorlarsa biz bunu uluslararası sularda da dilegetiririz. Ama Türkiye ve Türk milleti 200 milyon dolarla satın alınacak bir ülke değildir. Bu milletin onuru ile bu milletin gururu ile İsrail oynayamaz. Ve bu şekilde de noktayı koymuş vaziyetteyiz. Bu şekilde İsrail ile Türkiye`nin ilişkileri asla normalleşmez" diye konuştu
Bundan önce İsrail ile ilişkilerin iyi seviyede olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan, "İsrail Başbakanı Sayın Olmert ile de iyi ilişkilerimiz vardı. Ben İsrail ziyareti yapmış bir Başbakanım. Ama o ziyaretimde bile Filistin`e geçerken sınır kapısında yarım saat bekletilmiş bir Başbakanım. Gelin siz böyle bir İsrail ile siz nasıl diplomasi oluşturacacaksınız. Bunların diplomasi ahlakı bile yerinde değil. Bunların uluslararası ilişkilerdeki insanlara ve devletlere yaklaşım tarzı bozuk. Burada bir sıkıntıvar. Bunun giderilmesi lazım. Ellerindeki orantısız imkanlar hep dünyayı ürketmeye yöneliktir. Elindeki güç ile kendilerini çok daha rahat ve huzurlu hissetmenin gayreti içindeler. Bu konuda başta tabii Amerika`nın ve diğer batılı ülkelerin bu konuyu çok iyi analiz etmeleri lazım. İnsanlığın huzuru için insanlığın barışı için ortadoğu barışına taraf davranmamaları lazımdır. Taraf davranırlarsa bilmeleri lazım ki insanlık bu sıkıntıyı daha çok çeker. Şu anda Ortadoğu`da işgalci bir güç olarak İsrail var.İsrail de ne yazık ki terör estiriyor. Biz bunu İsrail Suriye görüşmelerine aracılık ettiğimizde de yaşadık. Biz hafta başında benim resmi konutumda sayın Olmert ile 6 saat toplantı yaptık. Sadece 1-2 kelimeye kaldı iş. Hafta sonunda tekrar bir araya geleceğiz dedik bir de baktık kii İsrail uçakları ardı ardına Gazze`ye bomba yağdırmaya başlamışlar. Birbirine saygı bu mu? Bizim karşılıklı olarak ne mutabakata varmışsak tam tersini yapmışlardır. Şu anda da ne yazık ki bunu yaşıyoruz. Temenni ederim kiibütün bunlar geleceğe yönelik süratle değişir. Süratle değişmediği taktirde yolumuza aynı şekilde de devam ederiz. Biz şu anda Türkiye`deki Büyükelçiyi gönderdik" dedi.
İsrail`in güvendiği en büyük ülkenin Amerika olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, "Sayın Obama kıtalararası ilk ziyaretini Türkiye`ye yaptı. Türkiye`den sonra da Mısır`a yaptı. Niye? Obama için Ortadoğu`da Türkiye ve Mısır çok önemliydi onun için. Güzel de mesajlar verdi. Bizim parlemento konuşması güzel bir konuşmaydı. Kahire Üniversitesi`ndeki konuşması güzel bir konuşmaydı. Ama gönül isterdi ki bu konuşmalar yerine gelsin. Maalesef bu konuşmalar yerine gelemedi. Gönlümüz yine arzu ediyor. Bukonuşmalarda işlenen o başlıklar bunlar yerine gelebilsin. Çünkü İslam dünyasını yok farz etmek asla kabul edilebilir bir konu değildir. Yani siz anti semitizmi insanlık suçu olarak kabul edilebilen bir Türkiye`nin karşısında asla terör İslam ile yan yana getirilmemelidir. Müslüman ve terör yan yana asla getirilmemelidir. Çünkü terörün dini, bayrağı, vatanı, dili olmaz bunu böyle bilmeliyiz" şeklinde görüşlerini ifade etti
Son olarak Başbakan Erdoğan, Mısır televizyonuna, Haliç Köprüsü ve Haliç Kongre Merkezi ile ilgili bilgiler verdi. Erdoğan, Haliç Köprüsü`nün bir zamanlar kokudan geçilmediğini ifade ederek, "Ama öyle bir hale geldi ki dedim ki biz bu Haliç`i temizleyeceğiz. Üniversitelerle görüşmeler yaptım. Dünya ile görüşmeler yaptım. Bize o zaman dediler ki burası temizlenmez. Burayı ancak dolduracaksınız dediler. Ondan sonra burası güzel bir yeşil alan olur dediler. Bu bir çevre cinayeti olur dedim böyle bişeyyapamayız dedim. Çalışmalarımız sonunda bişey bulduk. 9.5 kilometre uzaklıkta bir taş ocağı vardı. Haliç`in içinden çıkan çamuru adeta petrol boru hattı gibi boru hatları ile 9.5 kilometre uzaklıktaki taş ocağına pompaladık. Şimdi orada 650 bin metre karelik bir yeşil alan meydana geldi. Şimdi orada farklı bir proje uygulama çalışmaları var. Ama artık Haliç kokmuyor. Haliç`te artık balık var Haliç`te artık yüzebiliyorlar. Böyle bir noktaya geldik. Burada Haliç Kongre Merkezi inşaa ettik. Temelini benatmıştım bitirmek yine partimin belediyesine nasip oldu. Şimdi orada uluslararası toplantılar yapıyoruz. Haliç Kongre Merkezi daha önce bir mezbehaneydi. Ama şimdi kültür merkezi oldu. Artık orası gönüllere ferahlık veriyor. İnsanların düşünce zekasını zenginleştiriyor. Daha önce mezbahane olarak görevini yerine getiriyordu. Bunlar tarihi eser şimdi bu tarihi eseri İstanbul kazandı. Bölge kazandı. Şehircilik bu. Biz şuna inanıyoruz. Halka hizmet Hak`ka hizmettir. Ayrıca bu bir sevda işi. Sevdanızvarsa bu işi yaparsınız. Halka efendilik olmaz halka hizmetkar olunur. Biz halkın hiç bir zaman efendisi olmadık. Halkımızın hep hizmetkarı olduk. 1994 - 1999 yılları arasında İstanbul`da bu hizmeti verdik. şimdi tüm Türkiye`de bu hizmeti veriyoruz. 81 vilayetimiz bir değişim ve dönüşüm yaşıyor. Eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, ulaşımda, çevrede, tarımda her alanda değişim yaşıyor. İstiyoruz ki bu birikimlerimizi de Mısırlı kardeşlerimiz ile paylaşalım. Kahire pırıl pırıl bir şehir olsun. ÇünküKahire`nin çok büyük zenginlikleri var bunları yeniden kazanalım. Tertemiz bir Kahire olsun. Pırıl pırıl bir Kahire olsun. ve Kahire ciddi bir turizm potansiyeli olacak bir şehir. Bunu yine Mısır`a kazandırmak lazım" şeklinde konuştu.
Kaynak: İHA
İsrail`in yaptıklarının bir tahrik unsuru olduğunu belirten Erdoğan, "Mısır bir geçiş dönemini yaşıyor. Böyle bir geçiş dönemi hassas bir dönem. Hassas dönemde böyle bir şeyin yaşanması arzu edilemezdi. Temenni ederiz ki kısa bir zamanda toparlanma olur. Fakat İsrail son bir kaç yıldır Akdeniz`de devamlı tahrik eder bir unsur halinde. Bizim problemimiz İsrail halkı ile değil, bizim problemimiz İsrail`in yönetimiyle. İsrail`in yönetimi de zaten kendi için içinde istikameti olmayan sürekli birbirleriyleçelişki halinde olan, İslam dünyasına karşı net bir tavır ortaya koyamayan hele hele Filistin konusunda da 1967`den bu yana sürekli bir işgalci profili çizen bir ülke konumunda. Temenni ederiz bir an önce doğruyu buluruz, bölge rahat ve huzura kavuşur" dedi.
Başbakan Erdoğan konuşmasını şu şekilde sürdürdü: "Şunu açık ve net söylemek de fayda görüyorum, bu yürüyüşümüz ülkemizde ve uluslararası camiadaki mücadelemiz, bir kusur, şöhret kavgası değildir. Böyle bir sıkıntımız yok. Fakat gerek Tunus`ta başlayan gerek Mısır`da devam eden aynı şekilde Libya`da ve Yemen`de ve son olarak Suriye`deki gelişen olaylar değerler silsilesi içerisinde bizi birbirmize bağlayan önemli bağlar. Bu yüzden bizim dertlenmemizi gerektiriyor. Tabii yıllarca bu ülkelerde millet kendiiktidarını iktidarda göremiyordu. Tabii kendilerine tepeden bakan tepeden inmeci anlayışlar hakimdi. Fakat dünya artık halkın iradesinin egemen olduğu sistemlere doğru gidiyor ve bu sistem demokrasi. Hak ve özgürlükler noltasında özgür iradeleri ile seçtikleri iktidarın iş başına gelmelerini istiyorlar. Bütün gayret şu anda bunun için. Biz Türkiye`de bugüne kadar kendimiz için ne istediysek komşularımızda da o olsun istiyoruz. Mısır, Tunus, Yemen, Suriye`de ve Libya`da da bunların olmasını istedik ve bunlarolduğu taktirde inanıyorum ki taban huzurlu olacaktır. Taban huzur içinde olunca barış içinde olunca iktidarda benim sorgulayabileceğim yönetimler vardır diyebildiği sürece huzuru artarak devam edecektir. Bizim Mısır`a yönelik tavsiyemiz, arzumuz budur. Mısır halkı ile Türk halkının birlikteliğine gelince bu 1 yıl 2 yıllık bir birliktelik değil, asırlara dayalı bir birlikteliktir. Bizim duygularımız kardeşlik duygusudur ki bu dostluk duygusunun ötesinde bir duygudur. Bizim birbirmize karşı vecibelerimizvar. Biz birbirimize karşı ancak tevazu ile bakarız ve tüm Mısırlı kardeşlerimizi de Allah için severiz" diye konuştu.
Erdoğan Mısır`a ailesi ile birlikte gideceğini belirterek, "Eşim ve 6 bakan arkadaşım ile birlikte gidiyorum. Çünkü biz bu ziyaret ile çok önemli adım atacağız. Bu yüksek düzeyli stratejik işbirliğinin de imzalarını atacağız. Her ne kadar bir geçiş dönemi Mısır`da yaşanıyorsa da biz adeta normal şartlarda Mısır ile bu adımı atacağız. Dikkat edilirse bir Başbakan bu dönemde Mısır`a ziyaretini gerçekleştiriyor. Çünkü biz şartları çok da anormal olarak görmüyoruz, diyoruz ki bu geçişle süratle inşallahMısır demokratik seçimlerini de yapacak ve bir an önce de halkın iradesi inşallah iktidarda tecelli edecektir. Öyleyse bu geçiş döneminde bunların adımını bir taraftan da atalım ve yüksek düzeyli stratejik işbirliği anlaşmasını değişik bir çok alanda siyasi alanda, askeri alanda, ekonomik ve ticari alanda çalışmalarımızı süratle devam ettirelim ve bu ikili anlaşmalarımız ile birlikte 3. ülkelerde müşterek çalışmaların içerisine girme şansını birlikte yakalayalım. Yeni işbirliği anlaşmalarını biz buziyaret ile belirleyeceğiz. Sadece geçmişte kalan bu anlaşmalar değil, bu stratejik işbirliği konseyi bundan sonraki süreçte aynı zamanda takip eden konsey olacak. Her iki ülkenin dışişleri bakanlığı bu işin sekreteryasını yürütecek ve bu sekreterya ile birlikte atılan her adım yakın takipe alınacak, bunun yanında bizden ne isteniyor Türkiye olarak biz onu vereceğiz. Mısır bizden ne istiyorsa biz de Mısır`dan aynı şeyleri isteyeceğiz ve böylece el ele karşılıklı dayanışma içerisinde halkımıza nelerkazandırabiliriz refah sürecini daha yükseklere nasıl çıkarabiliriz bölge ülkerlerinde nasıl işbirliği yapabiliriz uluslararası camiada Mısır ve Türkiye neler yapabilir. Bölgede dikkat edilirse Mısır, Türkiye, Suudi Arabistan ve İran gibi önemli ülkeler var, bu ülkerin dayanışması şüphesiz ki bölgenin huzuru için çok büyük önem ifade ediyor. Bunu da bu tür dayanışma ile bu tür stratejik işbirliği konseylerini oluşturmak sureti ile inşallah başlatarak yarınlara taşıyacağız diye düşünüyorum. Burada Mısır`ınve Türkiye`nin Akdeniz`deki kilit rolü hele hele bu son dönemlerde çok büyük bir önem taşıyor. Kuzey Afrika`da mesela Mısır`ın bizim için rolu Afika`ya açılıştır. Türkiye bu bakımdan böyle bir arayışın içerisinde bu yeni dönemde inşallah bunu birlikte yapacağız. Türkiye de Mısır için Avrupa`ya ve Asya`ya açılan bir kapı bu bakımdan önemli. Yapacağımız çalışmaların burada çok çok büyük kz Türkiye`de bugüne kadar kendimiz için ne istediysek könemi var diye düşünüyorum" dedi
"BASİT HESAPLAR İÇİNDE OLMADIK" Türkiye Cumhuriyeti`nin Başbakanı olarak biz hiçbir zaman basit hesaplar içerinde olmadıklarının altını çizen Erdoğan, "Sadece samimi duygularımız hep dile getirdik. Türkiye tabii ki laik, sosyal bir hukuk devleti ve özellikle de son 50 yılda çok ciddi bir tecrübe ve deneyim elde etti. Ve bu deneyim ile birlikte bizler şu son 9 yılın iktidarı olarak arka arkaya da 3 seçimi başarısı ile oylarını artırarak kazanmış bir iktidar olarak bölgede farklı bir konum ifade ediyoruz. Nedir o? Halkı ile bütünleşenbir iktidar, halkına baskı yapan bir iktidar değil, halkın imkanlarını tekrar kendine iade edebilen bir iktidar. Biz bunu yapıyoruz. Bunu yaparken gerek yerel seçimlerde gerekse genel seçimlerde biz o bütünleşmeyi hep sağlama gayreti içerisinde olduk. Mısır`da neden haftalarca seçimler sürüyor böyle bir demokrasi olabilir mi? Böyle bir cumhuriyet anlayışı olabilir mi? Çünkü demokrasi benim Mısırlı kerdeşlerimin de hakkı bu kardeşlerimin de tamemen rahat bir şekilde korkusuz bir şekilde sandığayansıtabilmeli çünkü insan korku ile terbiye edilmemeli bundan arındırılmalı zaten bundan arındırıldığı anda insan insanca yaşamanın erdemine ulaştırılır. İnsanca yaşamak hepimizin hakkı değilmi. Sadece Amerika`da olanlar sadece Almanya`da, Fransa`da ve İngiltere`de olanlar mı insanca yaşayacak. Peki Mısır`dakinin hakkı yok mu Somali`dekinin hakkı yok mu peki buralara biz insanca yaşama noktasında desteklerimizi vermek zorunda değil miyiz. Ben Türkiyeli bir vatandaş olarak adeta futbol sahasınıntüribününden maç izler gibi ben bunu izleyemem. Orada keyfi bir şey yapıyorsunuz ama demokraside keyfilik olmaz. Demokraside görev anlayışı vardır. Sorumluluk anlayışı vardır, bu sorumluluğumuzun gereği sınırlar içermizde verdiğimiz gibi dünyada da bu görüntüyü verebilmelyiz. İşte burada da iletişim dünyasının araçları olarak sizler çok önemli görevler ifa ediyorsunuz. Bundan dolayı ben size ayrıca teşekkür ediyorum" şeklinde konuştu.
Gazze`yi ziyaret etmenin en önemli arzusu olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, "Benim olduğu gibi ailemin ve çocuklarımında arzusu. Çünkü Gazze`deki olaylar benim dünyamda ayrı bir yere sahiptir. Oradaki kardeşlerime er ya da geç ruhen zaten ulaşmış durumdayım fiziken de ulaşacağım. Ve de fiziken de ulaştığım zaman kendimi çok mutlu hissedeceğim. Fakat bu gidişimde de Mısırlı kardeşlerime bir sıkıntı vermek istemiyorum. Onun için Mısır yönetimi ile bir dayanışma içerisinde onlarla bir mutabakatiçerisinde bunu yapalım istiyorum. Hatta ben bu Gazze ziyaretimin teklifini sayın Mahmut Abbas`a da ilettim. Orada 3 kardeş bir arada olalım. Tayyip Erdoğan, Mahmut Abbas ve İsmail Haniye hep beraber orada bir arada olalım. Bir kardeşlik mesajını verelim. Mahmut Abbas da ben varım dedi. Er ya da geç inşallah Gazzeyi ziyaret edeceğiz" dedi.
Davos`taki konuşmasını da hatırlatan Erdoğan, "Bizim Davos`taki çıkışımız hakkın konuşulmasıdır. Çünkü barışın temsilciliğini yapmak İsrail`e kalmamıştır. Ben Filistin sahillerinde o yavruların annesinin babasının kucağında öldürüldüğü, o 7 kişilik ailenin ölüm destanını unutamam. Babasına sarılarak o ölüm anını haykırışını, o yavruyu unutamam. Bunu belki İsrailin Cumhurbaşkanı görmeyebilir ki görmediğini de o gün orada zaten gördük. Onlara karşı hakkı haykırmak mazlumların yanında olmak bizimgörevimizdir. Bu aslında kahramanlık olsun diye yapılmış bir çıkış değildir. Sadece bir müslüman olarak bir insan olarak mazlumun yanında olmanın gereğidir o çıkış. Bunun için yapılmıştır. Çünkü İsrail adeta Batının bir şımarık oğlanı durumdadır. Bugüne kadar BM hiç bir kararını saymamıştır. Bildiğini okumuştur. Nasıl olsa benim arkamda Batı var demiştir. Türkiye olarak geçmişte bizim ülkemizde CHP iktidarı onları ilk tanıyan olmuştur. Ama bugün kadere bakın ki bizim aldığımız bu tavrı onlar çok farklıyorumlama gayreti içine giriyorlar. Ben CHP`nin İsrailin avukatlığını yaptığını söylerken onlar tam aksine benim İsrail`in avukatlığını yaptığımı söylüyorlar. Ama çok farklı bir yere geldik tarih işin çok farklı bir yere geldiğini söylüyor. Şimdi burada bir incelik var. Bizim İsrail`le askeri ilişkilerimiz var ticari ilişkilerimiz var. Bir çok alanda ilişkilerimiz var. Ama İsrail bu bölgede tek ortağı konumda olan Türkiye`yi şu anda kaybetmiştir. Uluslararası sularda bayrağımızın dalgalandığı 33 ülkendeninsanların taşındığı Mavi Marmara gemisi bu işin adeta miladı olmuştur. Uluslararası sularda herhangi bir gemiyi vurma hakkı hiç bir ülkeye böyle bir yetki verilmemiştir. Uluslararası sularda siz hiç bir gemiyi vuramazsınız. Ama karadan ve denizden gelip bunlar vurmuşlardır. Orada malesef 9 vatandaşımız şehit edilmiştir. Bunların bir tanesi de Amerikan vatandaşı, Türk kökenlidir ve ne yazık ki Amerika bizim o yavrumuzun hukukunu bugüne kadar hiç korumamıştır. Bu alanda da en ufak bir adım atmamıştır. Benbunu kendilerine de söylediğim için söylüyorum. 35 tane mermi bu 9 vatandaşımızın vücutlarından çıkmıştır. Amerikan vatandaşı olan Furkan Doğan`a isabet eden bir tane mermi gözü ile kaşı arasına giren bir mermidir ve çok yakından atılan bir mermidir. Şimdi İsrail indirme bindirme harekatını yapan askerlerini polislerini övüyor bunlara ödül veriyor. Ve bu bizim hakkımızdır diyor. Biz bunlara bir şey söyledik. Bunları yaptınız yaptınız yapmadığınız taktirde B planını uygulamaya sokacağız dedik. Türkiye`denözür dileyeceksiniz ve bütün bu vatandaşlarımızın ailelerine tazminat ödeyeceksiniz. Son olarak da Gazze`ye ambargoyu kaldıracaksınız. Bunlar bize defalarca bu konularda yaklaşmaya çalıştılar. Bu arada bazı görüşmeler yaptılar. Kendi aralaraındaki anlaşmazlıklar sebebiyle bu kararı veremediler. Olumsuz karar nasıl oldu da çıktı? Çünkü yapılan panel neticesinde bizden 6 ay müsaade istediler. Biz 6 ay müsaade edemeyiz dedik. 1 aya indirildi. Biz 1 ayı kabul ettik. 1 Ekim`e kadar dedik ama bunlar bu raporubasına sızdırdılar. Basına sızdırılınca zaten hazılıklarımız vardı bizde 5 maddelik paketi açıkladık. Birincisi, biz büyükelçimizi geçen hafta çekmiştik şimdi ise bunu 2. katipliğe kadar indiriyoruz dedik ve indirdik. İkincisi, bundan böyle uluslararası dolaşım hakkını deniz kuvvetlerimiz ile Doğu Akdeniz`de daha etkin kullanacağız. Üçüncüsü, biz bu kardeşlerimizin hakukunu devlet olarak en üst düzeyde takip edeceğiz. Dördüncüsü, biz bu konuyu Lahey Adalet Divanı`na taşCıyacağız. Beşincisi ise aramızdabizim savunma sanayi işbirliği anlaşmaları var. Bu anlaşmaları da biz şu anda yakın takip ediyoruz. Şu anda donduruyoruz. Örneğin biz 5 tane insansız hava uçağı almıştık. Bunlar tamir ve bakım için İsrail`de fakat bunların zamanını aştı hala göndermediler. Ayrıca 150 milyon dolarlık ayrı bir anlaşmamız var onun da 130 milyon doları ödenmiştir. 20 milyon doları duruyor fakat onların da teslimatı duruyor. Eğer bunlardan dolayı Türkiye geri adım atacak diye düşünüyorlarsa biz bunu uluslararası sularda da dilegetiririz. Ama Türkiye ve Türk milleti 200 milyon dolarla satın alınacak bir ülke değildir. Bu milletin onuru ile bu milletin gururu ile İsrail oynayamaz. Ve bu şekilde de noktayı koymuş vaziyetteyiz. Bu şekilde İsrail ile Türkiye`nin ilişkileri asla normalleşmez" diye konuştu
Bundan önce İsrail ile ilişkilerin iyi seviyede olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan, "İsrail Başbakanı Sayın Olmert ile de iyi ilişkilerimiz vardı. Ben İsrail ziyareti yapmış bir Başbakanım. Ama o ziyaretimde bile Filistin`e geçerken sınır kapısında yarım saat bekletilmiş bir Başbakanım. Gelin siz böyle bir İsrail ile siz nasıl diplomasi oluşturacacaksınız. Bunların diplomasi ahlakı bile yerinde değil. Bunların uluslararası ilişkilerdeki insanlara ve devletlere yaklaşım tarzı bozuk. Burada bir sıkıntıvar. Bunun giderilmesi lazım. Ellerindeki orantısız imkanlar hep dünyayı ürketmeye yöneliktir. Elindeki güç ile kendilerini çok daha rahat ve huzurlu hissetmenin gayreti içindeler. Bu konuda başta tabii Amerika`nın ve diğer batılı ülkelerin bu konuyu çok iyi analiz etmeleri lazım. İnsanlığın huzuru için insanlığın barışı için ortadoğu barışına taraf davranmamaları lazımdır. Taraf davranırlarsa bilmeleri lazım ki insanlık bu sıkıntıyı daha çok çeker. Şu anda Ortadoğu`da işgalci bir güç olarak İsrail var.İsrail de ne yazık ki terör estiriyor. Biz bunu İsrail Suriye görüşmelerine aracılık ettiğimizde de yaşadık. Biz hafta başında benim resmi konutumda sayın Olmert ile 6 saat toplantı yaptık. Sadece 1-2 kelimeye kaldı iş. Hafta sonunda tekrar bir araya geleceğiz dedik bir de baktık kii İsrail uçakları ardı ardına Gazze`ye bomba yağdırmaya başlamışlar. Birbirine saygı bu mu? Bizim karşılıklı olarak ne mutabakata varmışsak tam tersini yapmışlardır. Şu anda da ne yazık ki bunu yaşıyoruz. Temenni ederim kiibütün bunlar geleceğe yönelik süratle değişir. Süratle değişmediği taktirde yolumuza aynı şekilde de devam ederiz. Biz şu anda Türkiye`deki Büyükelçiyi gönderdik" dedi.
İsrail`in güvendiği en büyük ülkenin Amerika olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, "Sayın Obama kıtalararası ilk ziyaretini Türkiye`ye yaptı. Türkiye`den sonra da Mısır`a yaptı. Niye? Obama için Ortadoğu`da Türkiye ve Mısır çok önemliydi onun için. Güzel de mesajlar verdi. Bizim parlemento konuşması güzel bir konuşmaydı. Kahire Üniversitesi`ndeki konuşması güzel bir konuşmaydı. Ama gönül isterdi ki bu konuşmalar yerine gelsin. Maalesef bu konuşmalar yerine gelemedi. Gönlümüz yine arzu ediyor. Bukonuşmalarda işlenen o başlıklar bunlar yerine gelebilsin. Çünkü İslam dünyasını yok farz etmek asla kabul edilebilir bir konu değildir. Yani siz anti semitizmi insanlık suçu olarak kabul edilebilen bir Türkiye`nin karşısında asla terör İslam ile yan yana getirilmemelidir. Müslüman ve terör yan yana asla getirilmemelidir. Çünkü terörün dini, bayrağı, vatanı, dili olmaz bunu böyle bilmeliyiz" şeklinde görüşlerini ifade etti
Son olarak Başbakan Erdoğan, Mısır televizyonuna, Haliç Köprüsü ve Haliç Kongre Merkezi ile ilgili bilgiler verdi. Erdoğan, Haliç Köprüsü`nün bir zamanlar kokudan geçilmediğini ifade ederek, "Ama öyle bir hale geldi ki dedim ki biz bu Haliç`i temizleyeceğiz. Üniversitelerle görüşmeler yaptım. Dünya ile görüşmeler yaptım. Bize o zaman dediler ki burası temizlenmez. Burayı ancak dolduracaksınız dediler. Ondan sonra burası güzel bir yeşil alan olur dediler. Bu bir çevre cinayeti olur dedim böyle bişeyyapamayız dedim. Çalışmalarımız sonunda bişey bulduk. 9.5 kilometre uzaklıkta bir taş ocağı vardı. Haliç`in içinden çıkan çamuru adeta petrol boru hattı gibi boru hatları ile 9.5 kilometre uzaklıktaki taş ocağına pompaladık. Şimdi orada 650 bin metre karelik bir yeşil alan meydana geldi. Şimdi orada farklı bir proje uygulama çalışmaları var. Ama artık Haliç kokmuyor. Haliç`te artık balık var Haliç`te artık yüzebiliyorlar. Böyle bir noktaya geldik. Burada Haliç Kongre Merkezi inşaa ettik. Temelini benatmıştım bitirmek yine partimin belediyesine nasip oldu. Şimdi orada uluslararası toplantılar yapıyoruz. Haliç Kongre Merkezi daha önce bir mezbehaneydi. Ama şimdi kültür merkezi oldu. Artık orası gönüllere ferahlık veriyor. İnsanların düşünce zekasını zenginleştiriyor. Daha önce mezbahane olarak görevini yerine getiriyordu. Bunlar tarihi eser şimdi bu tarihi eseri İstanbul kazandı. Bölge kazandı. Şehircilik bu. Biz şuna inanıyoruz. Halka hizmet Hak`ka hizmettir. Ayrıca bu bir sevda işi. Sevdanızvarsa bu işi yaparsınız. Halka efendilik olmaz halka hizmetkar olunur. Biz halkın hiç bir zaman efendisi olmadık. Halkımızın hep hizmetkarı olduk. 1994 - 1999 yılları arasında İstanbul`da bu hizmeti verdik. şimdi tüm Türkiye`de bu hizmeti veriyoruz. 81 vilayetimiz bir değişim ve dönüşüm yaşıyor. Eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, ulaşımda, çevrede, tarımda her alanda değişim yaşıyor. İstiyoruz ki bu birikimlerimizi de Mısırlı kardeşlerimiz ile paylaşalım. Kahire pırıl pırıl bir şehir olsun. ÇünküKahire`nin çok büyük zenginlikleri var bunları yeniden kazanalım. Tertemiz bir Kahire olsun. Pırıl pırıl bir Kahire olsun. ve Kahire ciddi bir turizm potansiyeli olacak bir şehir. Bunu yine Mısır`a kazandırmak lazım" şeklinde konuştu.