Türkiye’De Psikiyatri Merkezi Yok Diye Abd’De Hapis Hayatı Yaşıyor

Giresunlu İshak Serdaroğlu, Türkiye’de yüksek güvenlikli psikiyatri merkezi olmaması nedeniyle yıllardır New York Pilgrim Psikiyatri Merkezi’nde hapis hayatı yaşıyor.

Giresunlu İshak Serdaroğlu, Türkiye’de yüksek güvenlikli psikiyatri merkezi olmaması nedeniyle yıllardır New York Pilgrim Psikiyatri Merkezi’nde hapis hayatı yaşıyor. 1991’de geçirdiği cinnet sonucu dayısını öldüren Serdaroğlu, 26 yaşında girdiği Fox Hill Cezaevi’nde 18 ay hücrede kaldı. Cezai ehliyete sahip olmadığına karar verilen Serdaroğlu, cezaevinin ardından 13 yıl Mid-Hudson Psikiyatri Merkezi’nde gözlem altında tutuldu. Ardından da Long Island Pilgrim Psikiyatri Merkezi’ne nakledildi. Son sekiz yıldır Türkiye’ye iadesi için hukuki mücadele veren Serdaroğlu’nu ABD’li adli makamlar Türkiye’ye teslim etmek konusunda karar vermiş olsa da Sağlık Bakanlığı, New York’ta hapis hayatı yaşayan 47 yaşındaki İshak Serdaroğlu için henüz uygun bir yer bulamadı.

New York’a bağlı Suffolk İdari Bölge Mahkemesi, Serdaroğlu’nun Türkiye’ye gönderilmesi karara bağlamasına rağmen, cezai ehliyete sahip olmayan kişiler için Türkiye’de bir merkezin olmaması davayı uluslararası hukukta örnek bir konuma taşıyor. Türkiye ile Amerika arasındaki suçluların iadesi hakkındaki sözleşmeye göre; İshak Serdaroğlu normal bir suçlu olarak cezasını çekiyor olsaydı bugün Türkiye’ye çoktan transfer edilmiş olacaktı. Sözleşme maddeleri arasında cezai ehliyeti olmayan kişilere dair herhangi bir düzenlemenin olmaması ise konuyu daha da karmaşık hale getiriyor.

Pilgrim Psikiyatri Merkezi’nde ziyaret ettiğimiz Serdaroğlu yaşadıklarından pişmanlığını her fırsatta dile getiriyor: “Bir anlık gençlik siniriydi. Nasıl yaptığıma hala inanamıyorum. İki yetişkin olmamıza rağmen; dayım üzerime çokça gelip fiziki şiddet uyguluyordu. Gençlere tavsiyem, sinirlerine hakim olsunlar. Atacakları adımlara dikkat etsinler.” Olayın ardından psikolojik olarak çok sıkıntı çektiğini anlatan Serdaroğlu, geride bıraktığı 20 yılın kaybedilmiş bir ömür olduğunu anlatıyor. Dil sorunu yüzünden çok sıkıntı çektiğini anlatan Serdaroğlu, “Eğer hapis hayatı yaşayacaksam da cezamı ülkemde çekeyim.” diyerek “Türkiye’nin beni neden kabul etmediğine hala bir anlam veremiyorum.” diye konuşuyor.

Kardeşinin Türkiye getirilmesi için 2003’ten bu yana uğraşan Serdaroğlu’nun kız kardeşi Ayla hanım ise ilgisizlikten dertli: “Çalmadığımız kapı kalmadı. Her şeyi tükettik. Bir hukukçu kadar hukuku öğrendim. Hakimler, derdimi anlatmama izin vermeden ‘avukatın nerede’ diye soruyor.” diyor. Nisan ayında kardeşinin getirilmesi için kararın çıktığını hatta getirecek polislerin isimlerinin bile belli olduğunu anlatan Ayla Serdaroğlu, Türkiye’de yüksek güvenlikli psikiyatri merkezi olmadığı için kardeşinin gönderilme işleminin son anda iptal edildiğini söylüyor.

Adalet ve Sağlık Bakanlığı tarafından transferi önce onaylanan fakat sonra iptal edilen Serdaroğlu’nun Türkiye getirilmesi için şuan Sağlık Bakanlığı’ndan gelecek cevap bekleniyor. Konuyla alakalı görüştüğümüz bakanlık basın müşavirliği, kişiye özel bir bilgi olduğu için Serdaroğlu’nun dosyası ile alakalı bir bilgi veremeyeceklerini belirterek, “Amerika’da olan her şey Türkiye’de de var.” yorumunda bulundu.

Psikiyatri merkezinin 4 katında yaşayan Serdaroğlu, bulunduğu kat içinde etrafı geziyor hafta sonları merkezin bahçesine çıkabiliyor, dışarıdan yemek siparişi bile verebiliyor. Her gün sabah 6’da kalkan ve gün içindeki terapilere katılan Serdaroğlu, en büyük özlemi ise 20 yıldır göremediği üç çocuğu. Bugün birer yetişkin olan çocuklarının evlenmek için kendisini beklediklerini söylüyor. 1990’da Kanada üzerinden ABD’ye kaçak giren Serdaroğlu, ülkede kaçak olduğu için merkez içinde diğer hastalara saati 5 dolar verilen çalışma hakkına da sahip değil. Cezai ehliyeti olmayan 26 kişi ile aynı katı paylaşan Serdaroğlu’nun kaldığı merkezin, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nden çok ciddi bir farkının olmadığı görülüyor.

2005’te yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu’nun 57. maddesine göre; suçu işlediği sırada akli olarak problemi olan şahısların koruma ve tedavi amaçlı olarak, yüksek güvenlikli sağlık kurumlarında tedavi altına alınması gerektiği belirtiliyor. Yüksek güvenlikten kastedilen ise iç ve dış güvenlik görevlilerine sahip, koridor kapıları sürekli kapalı tutulan, elektronik güvenlik donanımlarına sahip bir merkez olması. Sağlık Bakanlığı’na göre; Türkiye’de henüz bu fiziki özelliklere sahip bir merkez ya da hastane bulunmuyor. Bu nedenle cezai ehliyeti olmayan suçluların büyük bir çoğunluğu, fiziki olarak yüksek güvenlikli hastane özelliklerine en yakın merkezlerin özel bölümlerinde gözaltında tutuluyor.

Maddi olarak zor durumda olan İshak Serdaroğlu, Amerikan Türk toplumundan gelecek yardımlara da ihtiyaç duyuyor.