Bunlar dağın şehirdeki temsilcileri

Başbakan Erdoğan, Beyaz TV ekranlarında moderatörlüğünü Ferda Yıldırım'ın yaptığı ve gazeteciler Rasim Ozan Kütahyalı ile Hüseyin Gülerce'nin katıldığı 'Oy Pusulası' adlı programda soruları yanıtladı.

Bunlar dağın şehirdeki temsilcileri
Başbakan Erdoğan, 12 Haziran seçimlerine sayılı günler kala Beyaz TV ekranlarında yayınlanan 'Oy Pusulası' programına konuk oldu ve gündeme ikişkin açıklamalarda bulundu.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Hakkari Merkez İlçe Başkanının tehdit edildiğini belirterek, "şimdi de buna kafayı takmışlar. Ya istifa edeceksin, istifa etmediğin taktirde infazın geliyor diyorlar. Böyle bir demokrasi olur mu? Bu zorbalık. Şehir eşkıyası bunlar. Başka bunlara söylenecek şey yok" dedi.

Erdoğan, meclis dışından atamalara ilişkin bir soru üzerine de, bürokraside, halkla iletişim kurmakta istenilen verimin ve performansın gösterilemediğini ifade eden Erdoğan, dünyada var olan bürokratik oligarşide, bürokratın hiçbir zaman seçilmişe elindeki gücü, kuvveti devretmek istemediğini söyledi.

Erdoğan, ''Eğer o seçilmiş, belli yerlerden baskı altındaysa, hele hele koalisyon hükümetlerinin olduğu ülkelerde bunu çok görürüz. Burada biz, müsteşarla bakan arasına böyle bir kademeyi getirmek suretiyle, şimdi yeni bir anlayışı getiriyoruz. Onlar, atanmış müsteşar, idari görevleri ifa ederken, biz burada bir de adeta siyasi müsteşar hüviyetinde bir ara eleman koyuyoruz. Dikkat edilirse, bu atanmış olmayacak. Bu adeta istisnai memur gibi gelecek, fakat hükümetle gelip hükümetle gidecek'' dedi.

Siyasi müsteşar olarak atanacak bu kişide üniversite mezunu olma şartının aranmadığına dikkati çeken Erdoğan, ilkokul mezunu ve ciddi bir hayat tecrübesinin olma şartının arandığını kaydetti.

Sakıp Sabancı ve Vehbi Koç'u örnek gösteren Erdoğan, şöyle konuştu:

''Onlar nasıl hayatın içerisinde, hayat üniversitesinde yetişerek gerçekten bu ülkenin, dünyanın en saygın zenginleri arasında yer aldıysalar, burada da olur ki, yani illa böyle olacak demiyorum ama gerçekten kendini ispatlamış, yetişmiş ve teorik-pratik buluşması nedir, buluşturması nedir, bunu gayet iyi bilen fakat milletvekilleri ve halkla iletişim kurmada gayet başarılı olabilecek yardımcılara, bakanlarımızın ihtiyacı olduğunu hissettiğimiz için bu icracı bakanlara birer bakan yardımcısı bu noktada verilmesini, bunu bakanın teklifi üzerine benim Cumhurbaşkanına teklifimle üçlü kararnameyle çıkarmış olacağız.''

Çıraklık-kalfalık döneminin tecrübeleriyle konuştuklarını ifade eden Erdoğan, ''Fakat asıl şey burada bürokratik oligarşiyi kırma noktasında, böyle bir yardımcıya ihtiyaç var. Zihniyetin değişmesi, yani şöyle bir ne oluyor denmeli ve bakan müsteşarına sürekli olarak irtibat halinde olamayabilir. Ama yardımcıyla sürekli irtibat halinde olacak ve bu bir vekil değil, yardımcı. Demokratikleşme sürecine bir güç'' dedi.

YENİ BAKANLIKLAR


Erdoğan, yeni kurulacak bakanlıklardan en dikkat çekenin Avrupa Birliği Bakanlığı olduğu şeklindeki bir değerlendirme üzerine, AB konusuna ciddi sarılınmadığı yönünde spekülasyonlar meydana getirildiğini belirterek, ''Biz de geçen yıl yılbaşı itibariyle dedik ki, 'Biz bu işi ciddi olarak ele alıyoruz ve bir tane buna yönelik bakanlık ihdas edeceğiz'. Ve bir bakanlık ihdas ettik'' dedi.

AB ile ilgili süreci, icracı bakanlık olarak çok daha yakın bir takibe almak istediklerini ifade eden Erdoğan, ''Bunun için de Avrupa Birliği Bakanlığı, kendi içinde başkanlıklarıyla bu işi, bu süreç içinde çok daha yakın markaja alacak. Fasılların takibini, oluşturulmasını ve bunun belki de Avrupa Birliği ülkelerindeki ayaklarımızı STK'larla birlikte yakın sürdüreceğiz. O bakımdan şu andaki haliyle çok daha faydalı olacağına inanıyorum'' diye konuştu.

HAKKARİ MERKEZ BAŞKANIM TEHDİT EDİLDİ

Kütahyalı’nın 12 Haziran seçimleri sonrası nasıl bir anayasa ve demokratik bir Türkiye düşünüyorsunuz sorusuna Erdoğan, “ Biz bu 26 maddelik pakette çok açık ve net 3’lü statükoyu gördük. Süreci özetlersek, o dönemde biz MHP, CHP ve BDP’ye teklifte bulunduk. ‘Şu anayasa içinde bir değişikliğe gidelim. Hangi maddeler değiştirilmeli bunu üzerinde duralım. Gelin şu temel hak ve özgürlüklerden işi ele alalım, ileri demokrasiyi konuşalım’ siyasi partileri, seçim yasasını konuşalım. İşçilerin, memurların, kadınların özürlülerin haklarını hukuklarını konuşalım’ bunların hepsini o dönemde teklif olarak onlara götürmeyi planladık. CHP aynen bu talebimize sulu bir şekilde şöyle cevap verdi ‘Kahve içmeye gelirsiniz’ ifade bu. Arkadaşlarıma dedim ki ‘Ben buna rağmen gidin’.Fakat bize diyorlar teklif getirin, çok ağırıma gitti. Oturalım konuşalım ben sana niye geleyim böyle bir şey vereyim. Senin varsa hazırlığın sen getir ben de getiriyim oturup konuşalım. MHP kabul etmedi. BDP’nin zaten tavrı ortadaydı. O zaman iş başa düştü ama biz bu arada parlamento dışı partileri de gezdik onlarında ziyaret ettik. Parlamentodaki süreç başlayınca CHP grubuna baktığınız zaman 10-15 tane milletvekili var aynı şekilde MHP grubunda da aynı şekilde BDP’de ise kimleri görevlendiriyorlarsa onlar geliyor ve zaman kazanmak için akla hayale gelmeyecek çirkinlikte metinler getiriyor, okuyorlar ve gidiyorlar. Başta şahsım olmak üzere orada 15 gün çalıştık ve oradaki arkadaşlarımızı koruduk. Bazıları bizi provoke etmeye çalışıp partiden ayrıldılar ve sonra da layık oldukları yere gittiler. Bunlardan en önemlisi partimiz BDP partimiz kapatılıyor diyerek ağladılar ama o kritik maddeye girdiğimiz zaman girmediler çünkü dürüst değillerdi ve partimiz kapatılıyor diyerek nemalanıyorlardı. Şu anada da dikkat edin bitin bilbordlarda yazan şudur ‘ Demokrasi ve özgürlük için filanca’ Şimdi demokrasi ve özgürlük için filanca diyorsun öbür tarafta şiddet sizde. Şiddetten besleniyorsun ve Cizre’de o yavrularımız yurdunu yakan sizsiniz. Şimdi daha yeni Hakkari merkez başkanıma Cuma gününe kadar süre vermişler ve infaz edeceklerini söylemişler. Şehit edilen imamımız ile dayı çocukları bunlar. Şimdi de buna kafayı takmışlar istifa edeceksin yoksa infaz edileceksin diyorlar. Böyle bir demokrasi olur mu? O da Kürt sende Kürtsün. Sen nasıl Kürtlerin temsilcisi oluyorsun. Bunlar bir vahşeti yaşatıyorlar insanlara. Bunlar şehir eşkıyası. Bu zihniyette olan bir anlayıştan sivil bir anayasa için nasıl bir destek bekleyim. Bunlar dağın şehirdeki temsilcileri. Sadece siyasi uzantıları olarak gözüküyor” dedi.

BU ANAYASAYI MİLLET YAPMALI


Başbakan Erdoğan yeni anayasa ile ilgili de açıklamalarda bulundu. Erdoğan, “ 367’nin üzerinde bir oya sahip olursak biz uzlaşma yollarını ararız. Yani 367’yi aldık işte biz burada baskıcı mantıkla bunu yaparız gibi bir düşüncede değiliz. Bizim düşündüğümüz bu anayasayı millet yapmalı yani Anayasa hukukçularına teslim edelim gelin bize bir anayasa yapın bununla yola yürüyelim yok. Bu dönem böyle bir şey düşünmüyoruz biz. Şu anda zaten çalışmaları başlattık. Bu çalışma neticesinde de Hakkari’deki, Van’daki, Sinop’taki, Hatay’daki vatandaşlarımız şöyle açtığı zaman bu benim anayasam demeli. Rahat rahat bunu anlamalı. Şimdiki anayasayı ben anlamıyorum. Burada sadece Anaysa hukukçuları işin teknik boyutunu, çerçevesini belirleyecek. 367 olmadı 330’un üzerinde bir oy aldık biz yine bunun çalışmalarını yaparız. Diğer partilere de gider uzlaşma yaparız” dedi.

-''HEM MEMNUNSUNUZ, HEM BİZE OY VERMİYORSUNUZ, BU NE MENEM BİR İŞTİR?''-


Erdoğan, bazı kesimlerin AK Parti'den hem memnun olduklarını hem de gidip başka partilere oy verdiklerini dile getirerek, şöyle devam etti: ''Türkiye'nin kalbur üstü iş adamları, iş kadınları vesaire, 'biz bu dönemde çok iyi para kazandık ama oyumuz yine CHP'nin' diyorlar. Hem iktidarımızdan memnunlar ama oylarını da geçen seçimler için söylüyorum, CHP'ye veriyorlar. Ben sadece onlara bir şey söyleyeyim; hem memnunsunuz, hem bize oy vermiyorsunuz, bu ne menem bir iştir? Siyasette bir şey var; marifet iltifata tabidir. Eğer biz hakikaten başarılıysak daha başarılı kılın, daha güçlü kılın. Biz de hizmetlerimizi, performansı daha da yüksek olarak götürelim. Bizim bu dönem içinde en çok üzüldüğümüz ne olmuştur biliyor musunuz? Biz enerjimizi hep içeride harcadık. Eğer biz bu enerjiyi böyle içeride harcamamış olsaydık, el ele verseydik, enerjiyi dışarıya falan harcamış olsaydık bugün bizim ihracatımız 123 milyar dolar olmaz, 200'leri bulurdu. Biz dünyada 17'de kalmaz, 10'a doğru tırmanırdık. Demokrasiyle ekonomiyi at başı götürmek durumundayız ama siz demokrasi mücadelesinde yüzde 65 parlamentoda sayıya sahipsiniz, orana sahipsiniz, sizin hakkınızda kapatma davası açılıyor. Böyle bir demokrasi olabilir mi? Anamuhalefet partisinin o zamanki lideri ne diyor? 'Hesabını kendileri versinler, yargı gereğini yapsınlar' diyor. Bir olumlu beyanları olmadı o dönemde. Böyle istihzaları da oldu maalesef. Olanlar oldu, sonra bizi laiklik, antilaik gibi garip garip şeylerle suçladılar. Bu tabii hakikaten çok büyük bir çelişki.''

HAZMEDİMİYORLAR


The Economist ve New York Times'ın AK Parti analizlerine de değinen Erdoğan, “ Çelişki içindeler, Türkiye’nin yeniden güçlenmesini hazmedemiyorlar. Bizim yanımızda çok övdükleri Yunanistan şu anda çöküyor. Düşünün Kılıdçaroğlu bizim gazetecilerle konuşuyor ve ‘Dayan Yunanistan Kılıçdaroğlu geliyor’ Onlarda bunu dalga geçen bir şekilde manşete taşıyor. Şimdi Türkiye, Yunanistan’ın o görünen tablosuna bakarak reel ekonomi olarak rakam küçük olsa da aslında şu anda Türkiye benim işçim memurum çalışanım onlardan daha iyi durumda” şeklinde konuştu.

İLERİ DEMOKRASİYE DAHA HENÜZ GEÇMEDİK


''Balyoz'' davasının tutuklu sanığı emekli Korgeneral MHP İstanbul 1. Bölge milletvekili adayı Engin Alan'a ilişkin bir soru üzerine Erdoğan, Türkiye'deki demokrasinin artık 10 yıl önceki demokrasi olmadığını vurgulayarak, ''İleri demokrasiye daha henüz geçmedik, geçeceğiz. Bu yeni anayasayı hazırlarsak bunu başaracağız'' dedi.

Erdoğan, şöyle konuştu: ''Tabi o bizim ilk Başbakanlık dönemimizdi, orada tabi o yanlışı, o edep dışı davranışı yaptı. Ama beklentileri onun çok büyüktü. Orgeneral olmayı bekliyordu. Kendine göre belki bazı sinyallerde, biliyorsunuz bu türlülere sinyaller veriliyor... O sinyali almıştı, tabi ama orgeneral olamadı. Kendileriyle ilgili olarak bütün şeyleri biz o zamanki Genelkurmay Başkanı'na da söyledik. 'Böyle böyle bir durum var, böyle bir şeyi düşünmeyin.' Ve bakın bilgim yok, haberim olsaydı vakıf başkanlığına da onun gelmesine müsaade etmezdim ama uzatma istediler, uzatmasına 'Hayır' dedim, olamaz ve uzatılmadı. O da yerini buldu şimdi. MHP şimdi, işte onlar neymiş, 'Kahramanlar gibi Güneydoğu'da mücadele etmişler.' Ne yapmış kahramanlar gibi mücadele etmiş de...''
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin ülkenin başbakanına, üç kere randevu istediği halde randevu vermediğini anımsatan Erdoğan, bu durumun, Bahçeli'nin nezaket anlayışının ne olduğunu gösterdiğini ifade etti. Erdoğan, ''Herkes sayın Bahçeli'yi çok nezaket sahibi, edep, adap bilir böyle birisi zanneder. O, onu böyle vitrinde yapar ama içeride rafta başka bir Bahçeli var'' dedi.

-''FARKLI İTTİFAKLAR VAR''-


Eski BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak ile eski BDP İl Başkanı Baki Yıldırım arasında geçtiği iddia edilen bir ses kaydında, ''Elazığ'da AK Parti'ye karşı MHP'nin desteklenmesi'' yönünde ifadeler olduğunun anımsatılması üzerine Erdoğan, şöyle konuştu:
''Elazığ'la ilgili, 'Eğer CHP'nin kazanma şansı varsa CHP, yoksa MHP'yi destekleyin' diye gerçekten o ses kayıtlarında bu var. Sonradan inkara kalkıştılar. Çünkü bunlar her ne kadar inkar, asimilasyon politikalarından kendilerine göre 'İllallah' diyorlarsa da inkar politikaları bunların genlerinde var. Her şeyi reddederler işlerine geldiği zaman. Güneydoğu'dan batıya doğru gittikçe de bakıyorsunuz farklı ittifaklar var. Güneydoğu'da CHP ile bir ittifakı görüyorsunuz BDP ile. Ortaya doğru geldikçe orada güçleniyor artık CHP, MHP ve BDP ittifakları. Batıda ağırlıklı olarak CHP-BDP veya üçlü ittifak. Kime karşı? AK Parti'ye karşı. Tabi bunlar bu ittifakın aynını 12 Eylül'de de yaptılar. Ben inanıyorum ki halkım bunlara gereken dersi 12 Haziran'da verecek.''

-''BÜTÜN ÜNİVERSİTE HAZIRLIK KURSLARINA KARŞIYIM''-


Hazırlıklarının içinde bir de YÖK'ün reforme edilmesinden bahsettiklerine dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti: ''YÖK'ün kaldırılmasından değil... Biz YÖK'ün kaldırılması gibi bir tezi hiçbir zaman savunmadık, savunmuyoruz. Biz, YÖK'ün reforme edilmesini istiyoruz. Kısaca özetlersek, biz diyoruz ki her okul kendi öğrencisini, kendi öğretim üyelerini, akademisyenlerini kendisi alabilsin. Tüm bunların yanında özel sektör, rahatlıkla üniversite kurabilsin. Sen liseyi kurduruyorsun, üniversiteye gelince müsaade etmiyorsun. Yahu bırak. Vakıf yapıyor, Vakıf sanki bunu farklı mı yapıyor? YÖK ne yapsın? YÖK, ufuk versin. Öyle bin mali denetim, bilmem ne... Hayır. O işleri de yapacak mercilerimiz var. Tüm bunlara yönelik bazı adımların atılması bir defa Türkiye'de üniversiteye gitmeyen öğrenci bırakmayacaktır. Şu anda Amerika'da YGS gibi bir imtihan yok. Bu sistem gelince tartışmalar da ortadan kalkmış olacak. Ben çok açık söylüyorum. Bütün üniversite hazırlık kurslarına karşıyım. Çok ciddi para gidiyor. Çocuk Anadolu Lisesi, icabında kolej mezunu ama o bile oraya gidiyor. O zaman bu okullar niye var? Bu kurslar özel okullara dönüşsün, çok daha faydalı olur. Hatırlarsanız bir sıkıntı yaşamıştık. Biz, hizmet alımı usulüyle vakıf liselerinde... Okul kuracağıma, yatırım yapacağıma hemen oralara ödeme yapalım, Danıştay ona engel oldu. Şimdi biz bir taraftan okul yapalım ama bir diğer taraftan da özel okulların bir çoğunun kontenjanları boş. Hemen tutturdular, 'Siz cemaat okullarına vereceksiniz' Yahu ne alakası var kardeşim. Bizim ihtiyacımızı zaten cemaat okulları karşılayamaz ki... Aynı şekilde hastane... Bakın şimdi nasıl hastanelerden hizmet alımı yapıyoruz? Ayrım mı yapıyoruz? Kim gelirse gelsin, 'Ben SGK ile anlaşma yapıyorum' derse, biz onunla anlaşma yapıyoruz.''

BEDELLİ İÇİN NET BİR TARİH YOK

Başbakan Erdoğan binlerce insanın beklediği bedelli askerlik ve profesyonel ordu konusunda da değindi. Erdoğan “ Biz bunu çalışmasını Genelkurmay ile yapıyoruz. Şu zaman dememiz mümkün değil. TSK ile konuşup bir anlaşma sağlanırsa bunu yapabiliriz. Ancak tek sıkıntı şey şehitler ve şehit anneleri. Onlar diyor ki : ‘Biz çocuklarımız niye verdik. Benim çocuğum gitti şehit oldu, şimdi parası olanlar gidip askerlik yapacak bu revamı’ diyorlar. Bizim karşımıza da haklı olarak Genelkurmay’da böyle çıkıyor. Şu anda 200 bin profesyonelimiz var. Hudut birliklerini kuruyoruz” şeklinde konuştu.

BAŞBAKAN ERDOĞAN’DAN SEÇİME ÖZEL MESAJ

Başbakan Erdoğan, 12 Haziran’da yapılacak seçimler öncesi Beyaz TV ekranlarından vatandaşlara şöyle seslendi: “ 12 Haziran akşamının Türkiye için yeni bir miladın başlangıcı olsun diyorum. Yeni anayasa, ileri demokrasi, temel hak ve özgürlükler için bir başlangıç olsun diyorum. Lütfen hizmet siyasetine, eser siyasetine oy verin istismar siyasetine değil”

BEYAZGAZETE ÖZEL