Bakan Yazıcı‘dan ‘Hatip Dicle‘ Açıklaması
Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, YSK‘nın Hatip Dicle‘nin milletvekilliğini veto etmesiyle ilgili, "Anayasa‘da yapılacak değişikliklerle, mevzuatla yapılacak değişikliklerle bugünkü mevzuata göre milletvekili olamayacak, olması mümkün olmayan bir kişinin milletvekilliğinin ihyası, dirilmesi söz konusu değil, hukuk olarak bunun savunulması mümkün değildir" dedi..
Devlet Bakanı ve AK Parti Rize Milletvekili Hayati Yazıcı, TBMM‘de kayıt yaptırdıktan sonra, gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Seçim sonrasında yaşanan gelişmeleri, "Bugün yaşadığımız olayları keşke Türkiye yaşamasaydı" sözleriyle değerlendiren Yazıcı, "Ama bunun olabileceği önceden belliydi. Benim 10 Nisan tarihinde verdiğim bir mülakatta buna dikkat çekmiştim. Türkiye‘nin bunları yaşayacağının sinyalleri o günden belliydi" dedi.
"ÇÖZÜM YERİ PARLAMENTODUR"
Yazıcı, o günkü mülakatında, seçim sonrası yasama ile yargının karşı karşıya getirileceğini uyarısında da bulunduğunu söyledi. "Milletvekili seçilenlerin yargı tarafından tahliye edilip edilmemelerinin kritiğini yapacak değilim" diyen Yazıcı, şunları kaydetti:
Öyle bir kritik bana göre yargıya müdahaledir. Sonuç itibariyle, bugünkü mevzuatımız çerçevesinde tutuklu olarak seçilmiş milletvekillerinin tahliye edilip edilmeyeceklerinin takdirini bizim Anayasamıza göre, bağımsız yargı yapacaktır. Bu doğrudur, yanlıştır... Demin de ifade ettim, o nitelikte girmeyeceğim. Ama bu süreçte yaşanan Hatip Dicle‘nin durumuyla, Haberal, Balbay ve Alan‘ın durumları farklıdır. Anayasa‘da yapılacak değişikliklerle, mevzuatla yapılacak değişikliklerle bugünkü mevzuata göre
milletvekili olamayacak, olması mümkün olmayan bir kişinin milletvekilliğinin ihyası, dirilmesi söz konusu değil, hukuk olarak bunun savunulması mümkün değildir diye düşünüyorum."
Yaşanan sürece ilişkin değişik görüşler olabileceğini ancak Meclis‘i boykot gibi yaklaşımları, bağımsız milletvekillerine kesinlikle yakıştıramayacağını ifade eden Yazıcı, "Çözüm yeri parlamentodur. Herkes kafasını iki elinin arasına koyup, serinkanlı düşünürse, biraz da empati yaparsak bu süreci aşarız" diye konuştu.
"TUNCEL‘İN TAHLİYESİ BİR ÖRNEK DEĞİL"
Bir gazetecinin, ‘Sabahat Tuncel terör örgütüne üyelikten tutuklu olmasına rağmen serbest bırakıldı. Haberal ve Balbay ise çıkamıyorlar. Bunda bir çelişki yok mu?‘ sorusu üzerine Yazıcı, şunları söyledi:
"Süreçleri dikkatle değerlendirmek gerekir. Hukuk önemli bir müessesedir. Elbette ki hukukla alakalı süreçleri iyi tahlil etmek gerekir. 2007 yılında Tuncel tahliye edildi ve tahliye gerekçesinde ‘milletvekili seçildiğini için‘ denmiştir. Anayasamız bir bütündür. Anayasanın 83. maddesi yasama dokunulmazlığını düzenler. Tuncel, seçilmiş olması dolayısıyla tahliye edildikten hemen sonra savcının itirazı var olmuştur. İtirazda, ‘seçilmiş olmak tahliye sebebi değildir‘ denmiştir. Bunun üzerine mahkeme tekrar
bir karar veriyor ve seçilme gerekçesini ortadan kaldırıyor. Ama bunu bilen bilmeyen, buna atıfta bulunuyor."
"TOPLUM KABUL EDERSE..."
Hatip Dicle‘nin yerine Meclis‘e giren AK Parti Milletvekili Oya Eronat‘a yönelik ‘mazbatayı iade et‘ şeklindeki çağrıların hatırlatılması üzerine Yazıcı, "Bugün birileri belli bir sonucu elde etmek için başka bir takım davranışları başkalarından bekliyorlarsa, bunun hukukla bağdaşır bir tarafı yok. Sayın Oya Eronat mazbatası almış, milletvekili olmuştur. Şimdi ‘o mazbatasını iade etsin, istifa etsin‘ demenin hukukla bağdaşır hiçbir tarafı yok. Bunu savunanları da anlamakta son derece zorluk çekiyorum"
değerlendirmesinde bulundu.
"Yapılacak düzenlemeler kesinlikle, şu anki yasalara göre, doğmuş sonuçları yeniden diriltmez" ifadesini kullanan Yazıcı, "Ama yasalar imkan verirse, yani terör örgütüne muzahir olmaktan hüküm giymiş olan insanların da seçilebilmesini bu toplum kabul eder, savunursa, elbette ona herkes saygı duyar. Onların seçilmesi için başka yöntemler bulunur diye düşünüyorum" diye konuştu.
Öte yandan, eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım da Meclis‘e gelerek kaydını yaptırdı.
Kaynak: İHA
"ÇÖZÜM YERİ PARLAMENTODUR"
Yazıcı, o günkü mülakatında, seçim sonrası yasama ile yargının karşı karşıya getirileceğini uyarısında da bulunduğunu söyledi. "Milletvekili seçilenlerin yargı tarafından tahliye edilip edilmemelerinin kritiğini yapacak değilim" diyen Yazıcı, şunları kaydetti:
Öyle bir kritik bana göre yargıya müdahaledir. Sonuç itibariyle, bugünkü mevzuatımız çerçevesinde tutuklu olarak seçilmiş milletvekillerinin tahliye edilip edilmeyeceklerinin takdirini bizim Anayasamıza göre, bağımsız yargı yapacaktır. Bu doğrudur, yanlıştır... Demin de ifade ettim, o nitelikte girmeyeceğim. Ama bu süreçte yaşanan Hatip Dicle‘nin durumuyla, Haberal, Balbay ve Alan‘ın durumları farklıdır. Anayasa‘da yapılacak değişikliklerle, mevzuatla yapılacak değişikliklerle bugünkü mevzuata göre
milletvekili olamayacak, olması mümkün olmayan bir kişinin milletvekilliğinin ihyası, dirilmesi söz konusu değil, hukuk olarak bunun savunulması mümkün değildir diye düşünüyorum."
Yaşanan sürece ilişkin değişik görüşler olabileceğini ancak Meclis‘i boykot gibi yaklaşımları, bağımsız milletvekillerine kesinlikle yakıştıramayacağını ifade eden Yazıcı, "Çözüm yeri parlamentodur. Herkes kafasını iki elinin arasına koyup, serinkanlı düşünürse, biraz da empati yaparsak bu süreci aşarız" diye konuştu.
"TUNCEL‘İN TAHLİYESİ BİR ÖRNEK DEĞİL"
Bir gazetecinin, ‘Sabahat Tuncel terör örgütüne üyelikten tutuklu olmasına rağmen serbest bırakıldı. Haberal ve Balbay ise çıkamıyorlar. Bunda bir çelişki yok mu?‘ sorusu üzerine Yazıcı, şunları söyledi:
"Süreçleri dikkatle değerlendirmek gerekir. Hukuk önemli bir müessesedir. Elbette ki hukukla alakalı süreçleri iyi tahlil etmek gerekir. 2007 yılında Tuncel tahliye edildi ve tahliye gerekçesinde ‘milletvekili seçildiğini için‘ denmiştir. Anayasamız bir bütündür. Anayasanın 83. maddesi yasama dokunulmazlığını düzenler. Tuncel, seçilmiş olması dolayısıyla tahliye edildikten hemen sonra savcının itirazı var olmuştur. İtirazda, ‘seçilmiş olmak tahliye sebebi değildir‘ denmiştir. Bunun üzerine mahkeme tekrar
bir karar veriyor ve seçilme gerekçesini ortadan kaldırıyor. Ama bunu bilen bilmeyen, buna atıfta bulunuyor."
"TOPLUM KABUL EDERSE..."
Hatip Dicle‘nin yerine Meclis‘e giren AK Parti Milletvekili Oya Eronat‘a yönelik ‘mazbatayı iade et‘ şeklindeki çağrıların hatırlatılması üzerine Yazıcı, "Bugün birileri belli bir sonucu elde etmek için başka bir takım davranışları başkalarından bekliyorlarsa, bunun hukukla bağdaşır bir tarafı yok. Sayın Oya Eronat mazbatası almış, milletvekili olmuştur. Şimdi ‘o mazbatasını iade etsin, istifa etsin‘ demenin hukukla bağdaşır hiçbir tarafı yok. Bunu savunanları da anlamakta son derece zorluk çekiyorum"
değerlendirmesinde bulundu.
"Yapılacak düzenlemeler kesinlikle, şu anki yasalara göre, doğmuş sonuçları yeniden diriltmez" ifadesini kullanan Yazıcı, "Ama yasalar imkan verirse, yani terör örgütüne muzahir olmaktan hüküm giymiş olan insanların da seçilebilmesini bu toplum kabul eder, savunursa, elbette ona herkes saygı duyar. Onların seçilmesi için başka yöntemler bulunur diye düşünüyorum" diye konuştu.
Öte yandan, eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım da Meclis‘e gelerek kaydını yaptırdı.