Chp'den bulmac gibi iddia
CHP'li Kart, Başbakanlık Tanıtma Fonu'nda sahtecilik olduğunu iddia etti.
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Kayseri Büyükşehir Belediyesi'ndeki yolsuzluk iddialarıyla ilgili "kefilim" açıklaması yapan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e “Cumhurun başkanı iseniz o dosyadan elinizi çekin fazla bir şey istemiyoruz” diye seslendi.
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, "Kayseri Büyükşehir Belediyesi’ndeki yolsuzluk"la ilgili yeni iddialarda bulundu. Dönemin Kayseri Valisi İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Osman Güneş’i, Kayseri Büyükşehir Belediyesi’ndeki rüşvet, irtikap, zimmet ve çıkar ilişkileri ağını himaye etmekle suçlayan Kart, dönemin valisi Güneş’in izinli olduğu bir dönemde 21 Ağustos 2007 tarihinde, görevi vekaleten yürüten İbrahim Yurdakul’un İçişleri Bakanlığı’na gönderdiği yazıda, iddialarla ilgili soruşturma açılmasını istediğini söyledi.
-“OSMAN GÜNEŞ ŞÜPHELİ KONUMUNDA”
- Güneş’in izinden dönmesinin ardından soruşturmanın akıbetinin değiştiğini belirten Kart, iddiaları araştırmak üzere kurulan bilirkişi heyetinin, hakkında soruşturma yapılacak kişilerin memuru konumundaki kişilerden oluştuğunu ifade etti. Melikgazi belediyesinin heyette yer alacak 2 kişiyi, rapor çıktıktan bir gün sonra görevlendirdiğini de belirten Kart, “Kayseri Valisi olarak o bilirkişilere kanunu emir vermişiniz, onlar da raporu düzenlemişler. Kayseri Valisi bu süreçten sonra İçişleri Bakanlığı müsteşarı oluyor. Görevi bitiyor mu? Hayır. Olayı kökten halletmek gerekiyor. Soruşturma izni verilmemesi yönündeki ‘işleme konulmama’ yönündeki kendi yazısına müsteşar olarak onay veriyor. Böyle bir ciddiyetsizlik, keyfilik olamaz” diye konuştu. İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Osman Güneş’in şüpheli konumunda olduğunu, ‘parti memuru, cemaat memuru’ anlayışı ile yolsuzluğa göz yumduğunu belirten Kart, yaşanan yolsuzluk sürecinin doğrudan sorumluluğunun İçişleri Bakanı Beşir Atalay’a ait olduğunu ancak anayasa gereği onun hakkında farklı prosedür izlenmesi gerektiğine işaret etti.
-“CUMHURUN BAŞKANI İSENİZ ELİNİZİ O DOSYADAN ÇEKİN”-
Kayseri Büyükşehir Belediyesi yolsuzluğunda adı geçen Avukat Yusuf Erikel’in verdiği ifadede, dönemin Dışişleri Bakanı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kardeşinin de yolsuzluk ağı içinde olduğunu belirterek ilgili kişinin de ifadesinin alınması gerektiğine işaret ettiğini belirten Kart şöyle konuştu: “Cumhurbaşkanı neden ‘ben sonuna kadar kefilim’ dedi. Paniklercesine bu olaya neden müdahale etti? Neden Cumhurbaşkanı Gül’ün kardeşinin ifadesini almaya cesaret edemediler? Cumhurbaşkanına diyoruz ki ‘Cumhurun başkanı iseniz o dosyadan elinizi çekin. Fazla bir şey istemiyoruz. Cumhurbaşkanının bu karanlık ilişkilerdeki konumu nedir? Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı böyle bir olaya kefilim diyorsa çıksın kamuoyunu bilgilendirsin. Neden kefilsiniz, kime veya kimlere kefilsiniz, hangi tarihten bu yana, bu olayın ne kadarına kefilsiniz. Bunları açıklamak zorundadır. Bu karanlık ilişkiler acaba Cumhurbaşkanı ile sınırlı mıdır? Hükümetin buradaki konumu nedir? Sayın Bülent Arınç’ın, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in konumu nedir?”
-“ARINÇ VE ERGİN ARACILIK YAPTI MI?”
- Avukat Yusuf Erikel’in müdafi sıfatıyla verdiği beyanda, AKP’li iki belediyeden avukatlık ücreti olarak 5 milyon TL ve 600 milyon TL alacağının bulunduğunu, bu paraların ödenmemesi nedeniyle Arınç ve Ergin’den yardım istediğini söylediğini de kaydeden Kart, “Bu vekalet ücretinin tahsilinde Arınç ve Ergin yardımcı oldu mu? Aracılık yaptılar mı? Arabuluculuk tasarısı geliyor. Bu tasarı yürürlüğe girmeden ki bakanlar arabuluculuk müessesini yürüttüler?” sorularını yöneltti.
-“DENİZ FENERİNİ DE İÇİNDE BARINDIRIYOR”-
Kayseri Büyükşehir Belediyesi’ndeki yolsuzluk olayının Deniz Feneri’ni de içinde barındıran bir olay olduğunu, "Ucunun Başbakan’a dayandığına dair" iddialar bulunduğunu da savunan Kart, Türkiye’deki yolsuzlukların yerel yönetim ve mülki idare işbirliği ile kurumsallaştığını, adli yapının da buna kısmen dahil olduğunu öne sürdü. Yaşanan yolsuzluk sürecinin "Neden sümenaltı edildiği ve savsaklandığının" hesabını sorduklarını belirten Kart, daha önceki soruşturma da başsavcılık tarafından, yolsuzlukta adı geçenlerin mal varlığının neden incelenmediği ve neden haklarında teknik takip yapılmadığı sorularını da gündeme getirdi.
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, "Kayseri Büyükşehir Belediyesi’ndeki yolsuzluk"la ilgili yeni iddialarda bulundu. Dönemin Kayseri Valisi İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Osman Güneş’i, Kayseri Büyükşehir Belediyesi’ndeki rüşvet, irtikap, zimmet ve çıkar ilişkileri ağını himaye etmekle suçlayan Kart, dönemin valisi Güneş’in izinli olduğu bir dönemde 21 Ağustos 2007 tarihinde, görevi vekaleten yürüten İbrahim Yurdakul’un İçişleri Bakanlığı’na gönderdiği yazıda, iddialarla ilgili soruşturma açılmasını istediğini söyledi.
-“OSMAN GÜNEŞ ŞÜPHELİ KONUMUNDA”
- Güneş’in izinden dönmesinin ardından soruşturmanın akıbetinin değiştiğini belirten Kart, iddiaları araştırmak üzere kurulan bilirkişi heyetinin, hakkında soruşturma yapılacak kişilerin memuru konumundaki kişilerden oluştuğunu ifade etti. Melikgazi belediyesinin heyette yer alacak 2 kişiyi, rapor çıktıktan bir gün sonra görevlendirdiğini de belirten Kart, “Kayseri Valisi olarak o bilirkişilere kanunu emir vermişiniz, onlar da raporu düzenlemişler. Kayseri Valisi bu süreçten sonra İçişleri Bakanlığı müsteşarı oluyor. Görevi bitiyor mu? Hayır. Olayı kökten halletmek gerekiyor. Soruşturma izni verilmemesi yönündeki ‘işleme konulmama’ yönündeki kendi yazısına müsteşar olarak onay veriyor. Böyle bir ciddiyetsizlik, keyfilik olamaz” diye konuştu. İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Osman Güneş’in şüpheli konumunda olduğunu, ‘parti memuru, cemaat memuru’ anlayışı ile yolsuzluğa göz yumduğunu belirten Kart, yaşanan yolsuzluk sürecinin doğrudan sorumluluğunun İçişleri Bakanı Beşir Atalay’a ait olduğunu ancak anayasa gereği onun hakkında farklı prosedür izlenmesi gerektiğine işaret etti.
-“CUMHURUN BAŞKANI İSENİZ ELİNİZİ O DOSYADAN ÇEKİN”-
Kayseri Büyükşehir Belediyesi yolsuzluğunda adı geçen Avukat Yusuf Erikel’in verdiği ifadede, dönemin Dışişleri Bakanı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kardeşinin de yolsuzluk ağı içinde olduğunu belirterek ilgili kişinin de ifadesinin alınması gerektiğine işaret ettiğini belirten Kart şöyle konuştu: “Cumhurbaşkanı neden ‘ben sonuna kadar kefilim’ dedi. Paniklercesine bu olaya neden müdahale etti? Neden Cumhurbaşkanı Gül’ün kardeşinin ifadesini almaya cesaret edemediler? Cumhurbaşkanına diyoruz ki ‘Cumhurun başkanı iseniz o dosyadan elinizi çekin. Fazla bir şey istemiyoruz. Cumhurbaşkanının bu karanlık ilişkilerdeki konumu nedir? Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı böyle bir olaya kefilim diyorsa çıksın kamuoyunu bilgilendirsin. Neden kefilsiniz, kime veya kimlere kefilsiniz, hangi tarihten bu yana, bu olayın ne kadarına kefilsiniz. Bunları açıklamak zorundadır. Bu karanlık ilişkiler acaba Cumhurbaşkanı ile sınırlı mıdır? Hükümetin buradaki konumu nedir? Sayın Bülent Arınç’ın, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in konumu nedir?”
-“ARINÇ VE ERGİN ARACILIK YAPTI MI?”
- Avukat Yusuf Erikel’in müdafi sıfatıyla verdiği beyanda, AKP’li iki belediyeden avukatlık ücreti olarak 5 milyon TL ve 600 milyon TL alacağının bulunduğunu, bu paraların ödenmemesi nedeniyle Arınç ve Ergin’den yardım istediğini söylediğini de kaydeden Kart, “Bu vekalet ücretinin tahsilinde Arınç ve Ergin yardımcı oldu mu? Aracılık yaptılar mı? Arabuluculuk tasarısı geliyor. Bu tasarı yürürlüğe girmeden ki bakanlar arabuluculuk müessesini yürüttüler?” sorularını yöneltti.
-“DENİZ FENERİNİ DE İÇİNDE BARINDIRIYOR”-
Kayseri Büyükşehir Belediyesi’ndeki yolsuzluk olayının Deniz Feneri’ni de içinde barındıran bir olay olduğunu, "Ucunun Başbakan’a dayandığına dair" iddialar bulunduğunu da savunan Kart, Türkiye’deki yolsuzlukların yerel yönetim ve mülki idare işbirliği ile kurumsallaştığını, adli yapının da buna kısmen dahil olduğunu öne sürdü. Yaşanan yolsuzluk sürecinin "Neden sümenaltı edildiği ve savsaklandığının" hesabını sorduklarını belirten Kart, daha önceki soruşturma da başsavcılık tarafından, yolsuzlukta adı geçenlerin mal varlığının neden incelenmediği ve neden haklarında teknik takip yapılmadığı sorularını da gündeme getirdi.