Erdoğan'dan hocası Kabaklı'ya vefa
Başbakan Erdoğan, restore edilen Türk Edebiyatı Vakfı'nın açılışında konuştu. Erdoğan, bizzat yakından tanıma fırsatı bulduğu Ahmet Kabaklı'yı ve geriye bıraktığı eserleri anlattı. Erdoğan, Esad Kabaklı'dan hangi şarkıyı istedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ahmet Kabaklı'nın isminin edebiyatta Türkçe ile, mücadele ile fikirle her daim yan yana anılacağını ifade ederek, ''Merhum Hocamız, bu toprakların kültürüne ve fikir hayatımıza çok önemli katkıları olan pek çok eser vermiş bir aydındır'' dedi.
Erdoğan, Ahmet Kabaklı'nın ölümünün 10. yıl dönümü anma programları çerçevesinde restorasyonu tamamlanan Türk Edebiyatı Vakfı ve Edebiyat Kıraathanesi'nin açılış törenine katıldı.
Burada konuşan Erdoğan, bugün hep birlikte açılışını yaptıkları Türk Edebiyatı Vakfı hizmet binasının ve Edebiyat Kıraathanesi'nin hayırlı olmasını dileyerek, vakfın bu tarihi hizmet binasında yeni edebiyatçılar, yeni sanatçılar yetiştirmeye çok daha azimli şekilde devam edeceğine inandığını söyledi.
Yine, açılışını yaptıkları Edebiyat Kıraathanesi'nin de bir okuma mekanı olmanın ötesinde, edebiyatımıza ilişkin enfes sohbetlere zemin teşkil edeceğini ümit ettiğini ifade eden Erdoğan, Cevri Kalfa Sibyan Mektebi'ni restore ederek, kültürümüze, edebiyatımıza, sanat camiamıza yeniden kazandıran İstanbul İl Özel İdaresi ile restorasyonda emeği geçen herkese teşekkür etti.
Erdoğan, bu anlamlı açılış töreniyle birlikte, bir büyük üstadı, mütefekkiri, bir gönül insanını, merhum Ahmet Kabaklı'yı da vefatının 10. yıl dönümünde rahmetle yad ettiğini belirterek, ''Allah, rahmetini, merhametini esirgemesin, mekanı inşallah cennet olsun diyorum. Geride bıraktığı onca eserin, yetiştirdiği onca şair ve yazarın yanında, bize miras bıraktığı Türk Edebiyatı Vakfı ve Türk Edebiyatı Dergisi, Ahmet Kabaklı merhumun hatırasının yaşatılmasında eminim ki en güzel vasıtalar olacaktır'' diye konuştu.
Türk Edebiyatı Dergisi'nin, 448'inci sayısında, Merhum Ahmet Kabaklı Özel Dosyası'nda, kendisi için kullanılan sıfatlar, geride nasıl bir miras, nasıl bir eser ve nasıl bir iz bıraktığını gayet güzel şekilde ortaya koyduğunu ifade eden Erdoğan, Beşir Ayvazoğlu'nun ''Aziz Hocamız'' ifadesini kullandığını, Altan Deliorman'ın ''Mücadeleci'' vasfına vurgu yaptığını, Avni Özgürel'in ''Ömrünü Türk-İslam kültürünün yücelmesine adayan mütefekkir'' dediğini, Fatma Karabıyık Barbarosoğlu'nun ''Dönemine tercüman'' vasfını kullandığını, Nevzat Yalçıntaş'ın ''Yıldız şahsiyet'' dediğini, Sacit Adalı'nın ''Alperen derviş, vakıf insanı'' dediğini, Yavuz Bülent Bakiler'in ''kahraman'' Sibel Eraslan'ın da ''Çağımızın Dede Korkut'u'' ifadelerini kullandığını kaydetti.
Erdoğan, ''Eminim ki bir insan için en büyük bahtiyarlık, işte geride bıraktığı bu teessürdür ve böyle bir tanımlamayı yakalamaktır'' dedi.
Nasıl bilirdiniz? sorusunun cevabının, vefatından 10 yıl sonra dahi ''iyi bilirdik'' ifadesinin ötesine taşmış bir insandan söz etiklerini dile getiren Erdoğan, ''Ben, özellikle gençlik döneminde olmak üzere, kendisinden çok istifa etmiş, kendisiyle de tanışma şerefine erişmiş biri olarak, bugün burada bir kez daha kendisi için şahadet ediyor, 'iyi bilirdik' diyorum'' diye konuştu.
''ANSİKLOPEDİSİ YASTIK ALTI KİTABIMDI''
Başbakan Erdoğan, imam hatip yıllarında ''Türk Edebiyatı Ansiklopedisi'nin edebiyatta yastık altı kitabı olduğunu, her an müracaat ettiği kaynağın bu kitap olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
''Eminim ki ismi edebiyatta Türkçe ile, mücadele ile fikirle her daim yan yana anılacaktır. Merhum hocamız bu toprakların kültürüne ve fikir hayatımıza çok önemli katkıları olan pek çok eser vermiş bir aydındır. O, aynı zamanda, Yunus Emre, Mevlana, Mehmet Akif, Necip Fazıl, Yahya Kemal, Fuzuli, Erzurumlu İbrahim Hakkı gibi gönül dünyamızın önemli isimlerini yeni nesillere tanıtmak için yoğun çaba sarf etmiş bir öğretmendir.
Tek başına yazdığı 5 ciltlik Türk Edebiyatı ansiklopedisi bile, milli kültürümüze yaptığı en büyük hizmetlerden biridir. Tarihte ve kültürde devamlılık fikri üzerine kurduğu milliyetçilik anlayışı adeta bir neslin meşalesi olmuştur. Kuru milliyetçiliğe, haşa, kafatası milliyetçiliğine, slogan milliyetçiliğine asla prim vermemiş, muhteşem bir tarihi, muhteşem bir geleceğe tahvil etmenin mücadelesi içinde olmuştur.
Diyor ki üstat; 'Çanakkale'den Bolayır'a, Rumeli'ye, sallarla geçip, kırk mübarek atlı ile Üsküp'ün, Belgrad'ın kalelerini alan kahramanlarla birlikte yaşadım'. Tarihi, içindeymiş gibi özümseyen, özünü tarihle tahkim eden, bunun yanında, 'Temellerin Duruşması' adlı eserindeki gibi, tarihi kuru kuruya bir hamaset olarak görmeyip, belgeye, bilgiye dayandıran bir hassasiyet içindeydi. Bu düşünce ve bu ruh, bugün de hedeflerimize ulaşmak için ihtiyaç duyduğumuz en önemli perspektifi tarif ediyor. O, eserlerinde, Alperenler'in kaleler fethetmek, topraklar zapt etmekten ziyade, gönülleri fethettiğini anlattı. Genç nesillere, öğrencilerine, bizim kadim medeniyetimizde, kalemin kılıçtan üstün olduğunu, hatta kalemin kılıcı kestiğini izah etme gayreti içinde oldu.''
''VAKIF ESERLERİNİ AYAĞA KALDIRDIK''
Başbakan Erdoğan, şu anda Hükümet olarak, Kültür ve Turizm Bakanlığı, TİKA, Dış Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Kızılay, TRT ve Yunus Emre Enstitüleri ile gönül dünyalarının fatihleri gibi, Ahmet Kabaklı hocanın mirasına, ideallerine denk düşecek şekilde, 5 kıtada gönülleri fethetmenin mücadelesi içinde olduklarını, 5 kıtada eserleri bulup, onarıp, dünya kültür mirasına armağan ettiklerini söyledi.
''BİRLİĞE, BERABERLİĞE, KARDEŞLİĞE, PAYLAŞMAYA KARŞI ÇIKAN, HEM KENDİ ÜLKESİ İÇİNDE, HEM BÖLGESEL VE KÜRESEL ÖLÇEKTE, DAYANIŞMAYI DIŞLAYAN BİR ANLAYIŞIN KARŞISINDA EN ÖNCE AHMET KABAKLI HOCAMIZIN AZİZ RUHUNUN MUAZZEB OLACAĞINI (EZİYET ÇEKECEĞİNİ) BİLİYOR VE HİSSEDİYORUZ''
Türkiye içinde vakıf eserlerini ayağa kaldırdıklarını, soydaşlarımız ve akraba topluluklarla daha yoğun iletişim kurduklarını ifade eden Erdoğan, ''Türkiye'nin yardım elini, Türkiye'nin barış çağrılarını, Türkçe'nin güzelliğini 5 kıtaya ulaştırmak için gece gündüz mesai sarf ediyoruz. Türkiye artık alan el olmaktan çıktı, veren el durumuna geldi'' dedi.
Başbakan Erdoğan, ''Zira biz, milliyetçiliği, millete, ülkeye hizmet olarak görüyor, böyle değerlendiriyoruz. Slogandan beslenen değil, işte böyle çınarların gölgesinde tekamül etmiş, kendi öz kültürümüz ve medeniyetimizden beslenen bir milliyetçilik anlayışını benimsiyoruz. Birliğe, beraberliğe, kardeşliğe, paylaşmaya karşı çıkan, hem kendi ülkesi içinde, hem bölgesel ve küresel ölçekte, dayanışmayı dışlayan bir anlayışın karşısında en önce Ahmet Kabaklı hocamızın aziz ruhunun muazzeb olacağını (eziyet çekeceğini) biliyor ve hissediyoruz'' dedi.
ÇINARLARA VEFA BORCU
Kabaklı'nın diğer bütün vasıflarıyla beraber şüphesiz bir gönül insanı, bir muhabbet ehli olduğunu, sohbet ortamlarını sevdiğini, kendisini oralarda ifade etmekten, gönüldaşlarıyla oralarda hemhal olmaktan keyif aldığını anlatan Erdoğan, Türk Edebiyatı Vakfı'nda 30 yıl boyunca sürdürdüğü Çarşamba Sohbetleri'nin, bu bakımdan önemli ve örnek bir sohbet mecrası olduğunu kaydetti.
Erdoğan, Çarşamba Sohbetleri'nin devam ettiğini öğrenmekten çok büyük bir memnuniyet, büyük bir heyecan duyduğunu da ifade ederek, yeni vakıf binasıyla Edebiyat Kıraathanesiyle bu sohbetlerin daha da zenginleşerek, koyulaşarak devam edeceğini umduğunu söyledi.
''Bizlere düşen, bu büyük insanlara, bu çınarlara vefa borcunu yerine getirmektir. Bizlere düşen, gönül coğrafyamızı şekillendiren tüm gönül insanlarına mahcup olmayacak şekilde yaşamak, o şekilde hizmet etmektir'' diyen Erdoğan, ''inşallah, nefes alıp verdiğimiz sürece de bu minval üzere ilerlemeye devam edeceklerini'' ifade etti.
Erdoğan, ''Ben bir kez daha Merhum Hocamızı, Ahmet Kabaklı Üstadımızı, vefatının 10'uncu sene-i devriyesinde rahmetle yad ediyorum. Bugün açılışını yaptığımız Türk Edebiyatı Vakfı hizmet binası ve Edebiyat Kıraathanesi'nin hayırlara vesile olmasını diliyorum'' diye konuştu.
TÜRKÜLÜ KIRAATHANE SOHBETİ
Erdoğan'a konuşmasının ardından Ahmet Kabaklı'nın kardeşi Ömer Kabaklı tarafından şükran şilti sunuldu. Başbakan Erdoğan, daha sonra protokolde yer alan diğer katılımcılarla birlikte hayırlı olsun diyerek vakfın restore edilen hizmet binasını açtı.
Erdoğan, daha sonra Edebiyat Kıraathanesi bölümüne geçti. Burada türkücü Esat Kabaklı ''Kırmızı Gül Goncası'' ve ''Er Meydanı'' türkülerini seslendirdi. Erdoğan, Kabaklı'dan ''Sarı Gelin'' türküsünü isteyince, Kabaklı bu türküyü de seslendirdi.
Kıraathanedeki sohbete, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, eski bakanlardan Ali Coşkun, Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir'in de aralarında bulunduğu davetliler katıldı.
Katılımcıların Esat Kabaklı'nın seslendirdiği türkülere tempo tutarak eşlik ettikleri görüldü.
Erdoğan, Ahmet Kabaklı'nın ölümünün 10. yıl dönümü anma programları çerçevesinde restorasyonu tamamlanan Türk Edebiyatı Vakfı ve Edebiyat Kıraathanesi'nin açılış törenine katıldı.
Burada konuşan Erdoğan, bugün hep birlikte açılışını yaptıkları Türk Edebiyatı Vakfı hizmet binasının ve Edebiyat Kıraathanesi'nin hayırlı olmasını dileyerek, vakfın bu tarihi hizmet binasında yeni edebiyatçılar, yeni sanatçılar yetiştirmeye çok daha azimli şekilde devam edeceğine inandığını söyledi.
Yine, açılışını yaptıkları Edebiyat Kıraathanesi'nin de bir okuma mekanı olmanın ötesinde, edebiyatımıza ilişkin enfes sohbetlere zemin teşkil edeceğini ümit ettiğini ifade eden Erdoğan, Cevri Kalfa Sibyan Mektebi'ni restore ederek, kültürümüze, edebiyatımıza, sanat camiamıza yeniden kazandıran İstanbul İl Özel İdaresi ile restorasyonda emeği geçen herkese teşekkür etti.
Erdoğan, bu anlamlı açılış töreniyle birlikte, bir büyük üstadı, mütefekkiri, bir gönül insanını, merhum Ahmet Kabaklı'yı da vefatının 10. yıl dönümünde rahmetle yad ettiğini belirterek, ''Allah, rahmetini, merhametini esirgemesin, mekanı inşallah cennet olsun diyorum. Geride bıraktığı onca eserin, yetiştirdiği onca şair ve yazarın yanında, bize miras bıraktığı Türk Edebiyatı Vakfı ve Türk Edebiyatı Dergisi, Ahmet Kabaklı merhumun hatırasının yaşatılmasında eminim ki en güzel vasıtalar olacaktır'' diye konuştu.
Türk Edebiyatı Dergisi'nin, 448'inci sayısında, Merhum Ahmet Kabaklı Özel Dosyası'nda, kendisi için kullanılan sıfatlar, geride nasıl bir miras, nasıl bir eser ve nasıl bir iz bıraktığını gayet güzel şekilde ortaya koyduğunu ifade eden Erdoğan, Beşir Ayvazoğlu'nun ''Aziz Hocamız'' ifadesini kullandığını, Altan Deliorman'ın ''Mücadeleci'' vasfına vurgu yaptığını, Avni Özgürel'in ''Ömrünü Türk-İslam kültürünün yücelmesine adayan mütefekkir'' dediğini, Fatma Karabıyık Barbarosoğlu'nun ''Dönemine tercüman'' vasfını kullandığını, Nevzat Yalçıntaş'ın ''Yıldız şahsiyet'' dediğini, Sacit Adalı'nın ''Alperen derviş, vakıf insanı'' dediğini, Yavuz Bülent Bakiler'in ''kahraman'' Sibel Eraslan'ın da ''Çağımızın Dede Korkut'u'' ifadelerini kullandığını kaydetti.
Erdoğan, ''Eminim ki bir insan için en büyük bahtiyarlık, işte geride bıraktığı bu teessürdür ve böyle bir tanımlamayı yakalamaktır'' dedi.
Nasıl bilirdiniz? sorusunun cevabının, vefatından 10 yıl sonra dahi ''iyi bilirdik'' ifadesinin ötesine taşmış bir insandan söz etiklerini dile getiren Erdoğan, ''Ben, özellikle gençlik döneminde olmak üzere, kendisinden çok istifa etmiş, kendisiyle de tanışma şerefine erişmiş biri olarak, bugün burada bir kez daha kendisi için şahadet ediyor, 'iyi bilirdik' diyorum'' diye konuştu.
''ANSİKLOPEDİSİ YASTIK ALTI KİTABIMDI''
Başbakan Erdoğan, imam hatip yıllarında ''Türk Edebiyatı Ansiklopedisi'nin edebiyatta yastık altı kitabı olduğunu, her an müracaat ettiği kaynağın bu kitap olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
''Eminim ki ismi edebiyatta Türkçe ile, mücadele ile fikirle her daim yan yana anılacaktır. Merhum hocamız bu toprakların kültürüne ve fikir hayatımıza çok önemli katkıları olan pek çok eser vermiş bir aydındır. O, aynı zamanda, Yunus Emre, Mevlana, Mehmet Akif, Necip Fazıl, Yahya Kemal, Fuzuli, Erzurumlu İbrahim Hakkı gibi gönül dünyamızın önemli isimlerini yeni nesillere tanıtmak için yoğun çaba sarf etmiş bir öğretmendir.
Tek başına yazdığı 5 ciltlik Türk Edebiyatı ansiklopedisi bile, milli kültürümüze yaptığı en büyük hizmetlerden biridir. Tarihte ve kültürde devamlılık fikri üzerine kurduğu milliyetçilik anlayışı adeta bir neslin meşalesi olmuştur. Kuru milliyetçiliğe, haşa, kafatası milliyetçiliğine, slogan milliyetçiliğine asla prim vermemiş, muhteşem bir tarihi, muhteşem bir geleceğe tahvil etmenin mücadelesi içinde olmuştur.
Diyor ki üstat; 'Çanakkale'den Bolayır'a, Rumeli'ye, sallarla geçip, kırk mübarek atlı ile Üsküp'ün, Belgrad'ın kalelerini alan kahramanlarla birlikte yaşadım'. Tarihi, içindeymiş gibi özümseyen, özünü tarihle tahkim eden, bunun yanında, 'Temellerin Duruşması' adlı eserindeki gibi, tarihi kuru kuruya bir hamaset olarak görmeyip, belgeye, bilgiye dayandıran bir hassasiyet içindeydi. Bu düşünce ve bu ruh, bugün de hedeflerimize ulaşmak için ihtiyaç duyduğumuz en önemli perspektifi tarif ediyor. O, eserlerinde, Alperenler'in kaleler fethetmek, topraklar zapt etmekten ziyade, gönülleri fethettiğini anlattı. Genç nesillere, öğrencilerine, bizim kadim medeniyetimizde, kalemin kılıçtan üstün olduğunu, hatta kalemin kılıcı kestiğini izah etme gayreti içinde oldu.''
''VAKIF ESERLERİNİ AYAĞA KALDIRDIK''
Başbakan Erdoğan, şu anda Hükümet olarak, Kültür ve Turizm Bakanlığı, TİKA, Dış Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Kızılay, TRT ve Yunus Emre Enstitüleri ile gönül dünyalarının fatihleri gibi, Ahmet Kabaklı hocanın mirasına, ideallerine denk düşecek şekilde, 5 kıtada gönülleri fethetmenin mücadelesi içinde olduklarını, 5 kıtada eserleri bulup, onarıp, dünya kültür mirasına armağan ettiklerini söyledi.
''BİRLİĞE, BERABERLİĞE, KARDEŞLİĞE, PAYLAŞMAYA KARŞI ÇIKAN, HEM KENDİ ÜLKESİ İÇİNDE, HEM BÖLGESEL VE KÜRESEL ÖLÇEKTE, DAYANIŞMAYI DIŞLAYAN BİR ANLAYIŞIN KARŞISINDA EN ÖNCE AHMET KABAKLI HOCAMIZIN AZİZ RUHUNUN MUAZZEB OLACAĞINI (EZİYET ÇEKECEĞİNİ) BİLİYOR VE HİSSEDİYORUZ''
Türkiye içinde vakıf eserlerini ayağa kaldırdıklarını, soydaşlarımız ve akraba topluluklarla daha yoğun iletişim kurduklarını ifade eden Erdoğan, ''Türkiye'nin yardım elini, Türkiye'nin barış çağrılarını, Türkçe'nin güzelliğini 5 kıtaya ulaştırmak için gece gündüz mesai sarf ediyoruz. Türkiye artık alan el olmaktan çıktı, veren el durumuna geldi'' dedi.
Başbakan Erdoğan, ''Zira biz, milliyetçiliği, millete, ülkeye hizmet olarak görüyor, böyle değerlendiriyoruz. Slogandan beslenen değil, işte böyle çınarların gölgesinde tekamül etmiş, kendi öz kültürümüz ve medeniyetimizden beslenen bir milliyetçilik anlayışını benimsiyoruz. Birliğe, beraberliğe, kardeşliğe, paylaşmaya karşı çıkan, hem kendi ülkesi içinde, hem bölgesel ve küresel ölçekte, dayanışmayı dışlayan bir anlayışın karşısında en önce Ahmet Kabaklı hocamızın aziz ruhunun muazzeb olacağını (eziyet çekeceğini) biliyor ve hissediyoruz'' dedi.
ÇINARLARA VEFA BORCU
Kabaklı'nın diğer bütün vasıflarıyla beraber şüphesiz bir gönül insanı, bir muhabbet ehli olduğunu, sohbet ortamlarını sevdiğini, kendisini oralarda ifade etmekten, gönüldaşlarıyla oralarda hemhal olmaktan keyif aldığını anlatan Erdoğan, Türk Edebiyatı Vakfı'nda 30 yıl boyunca sürdürdüğü Çarşamba Sohbetleri'nin, bu bakımdan önemli ve örnek bir sohbet mecrası olduğunu kaydetti.
Erdoğan, Çarşamba Sohbetleri'nin devam ettiğini öğrenmekten çok büyük bir memnuniyet, büyük bir heyecan duyduğunu da ifade ederek, yeni vakıf binasıyla Edebiyat Kıraathanesiyle bu sohbetlerin daha da zenginleşerek, koyulaşarak devam edeceğini umduğunu söyledi.
''Bizlere düşen, bu büyük insanlara, bu çınarlara vefa borcunu yerine getirmektir. Bizlere düşen, gönül coğrafyamızı şekillendiren tüm gönül insanlarına mahcup olmayacak şekilde yaşamak, o şekilde hizmet etmektir'' diyen Erdoğan, ''inşallah, nefes alıp verdiğimiz sürece de bu minval üzere ilerlemeye devam edeceklerini'' ifade etti.
Erdoğan, ''Ben bir kez daha Merhum Hocamızı, Ahmet Kabaklı Üstadımızı, vefatının 10'uncu sene-i devriyesinde rahmetle yad ediyorum. Bugün açılışını yaptığımız Türk Edebiyatı Vakfı hizmet binası ve Edebiyat Kıraathanesi'nin hayırlara vesile olmasını diliyorum'' diye konuştu.
TÜRKÜLÜ KIRAATHANE SOHBETİ
Erdoğan'a konuşmasının ardından Ahmet Kabaklı'nın kardeşi Ömer Kabaklı tarafından şükran şilti sunuldu. Başbakan Erdoğan, daha sonra protokolde yer alan diğer katılımcılarla birlikte hayırlı olsun diyerek vakfın restore edilen hizmet binasını açtı.
Erdoğan, daha sonra Edebiyat Kıraathanesi bölümüne geçti. Burada türkücü Esat Kabaklı ''Kırmızı Gül Goncası'' ve ''Er Meydanı'' türkülerini seslendirdi. Erdoğan, Kabaklı'dan ''Sarı Gelin'' türküsünü isteyince, Kabaklı bu türküyü de seslendirdi.
Kıraathanedeki sohbete, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, eski bakanlardan Ali Coşkun, Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir'in de aralarında bulunduğu davetliler katıldı.
Katılımcıların Esat Kabaklı'nın seslendirdiği türkülere tempo tutarak eşlik ettikleri görüldü.