Mersin’in Kalkınmada Yeni Açılımı: Yaratıcı Ekonomi ve Kültür Sermayesi

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, Mersin’in kalkınmadaki yeni açılımının ‘Yaratıcı Ekonomi’ ve ‘Kültür Sermayesi’ olduğunu belirtti.

Bir kentin ‘marka’ ve ‘dünya’ kenti olabilmesi için parasal sermaye yanında mutlaka kültür sermayesini de entegre etmesi gerektiğini ifade eden Aşut, “Mersin’in, bir dünya kenti, bir marka kent olmasını istiyorsak kültür sermayesinin yaratacağı o muhteşem katma değerden yararlanmalıyız” dedi.Şerafettin Aşut, yaptığı yazılı açıklamada Mersin’i iki yeni kavramla tanıştırdı. Açıklamasında ‘Yaratıcı Ekonomi’ ve ‘Kültür Sermayesi’ kavramlarının önemi üzerinde duran MTSO Başkanı Aşut, Mersin’in marka ve dünya kenti olmasının yolunun buradan geçtiğini ifade etti. 2011 yılı başında küresel ekonominin ve toplumsal yapıların yeni gerçeklere gebe olduğunu dile getirdiğini anımsatan Aşut, küresel ekonomide üretim ve ticaret haritasının değiştiğini; üretimin batıdan doğuya kaydığını; Asya’nın zenginleştiğini kaydetti. Geçtiğimiz 10 yılın kavramının küreselleşme olduğuna işaret eden Aşut, Ar-Ge, inovasyon, üretimde ileri teknoloji, nitelikli insan gücü, bilgiyi katma değere dönüştürme, markalaşma anahtarlarını kullanarak küresel ekonominin bir parçası olanların büyüyüp geliştiğini ve zenginleştiğini, Türkiye’nin de kısmen de olsa ucundan bu rüzgarı yakalayabildiği için büyüdüğünü, geliştiğini ve Orta-Doğu ve Afrika ülkelerinden ayrışabildiğini vurguladı.Küreselleşme kavramının artık oturduğuna, dünyanın yeni bir sürece girdiğine dikkat çeken Aşut, şimdi ise ‘Yeni Gerçekler’ kavramının öne çıktığını belirtti. MTSO olarak kent ekonomisini kamu ve özel tüm dinamiklerle bu yeni strateji ile kurguladıklarının altını çizen Aşut, bu çerçevede Mersin için yaptıklarını şöyle sıraladı: “Mersin’i bir bilim ve bilgi kenti yapabilmek için üniversite sayımızı arttırıyoruz. Mersin’i yüksek teknolojinin merkezi yapabilmek için var olan Teknoparkımıza ek olarak yeni sektörel teknoparklar planlıyoruz. Nitelikli insan gücümüzü yetiştirmek için tüm sektörlerimizdeki lise-yüksekokul-fakülte zincirlerini oluşturduk. Çünkü bilgi ve beceriye dayanmayan bir ekonomik yapılanma düşünülemez. Mersin’in dinamik ve vizyon sahibi iş dünyasının çabası ile özelleşen Mersin Limanı bugün dünyanın en büyük ve etkin 100 limanı içindedir. Teşvik almadan, kamu yatırımları olmadan, kendi dinamikleri ile hareket eden Mersin tarım-gıda, lojistik ve turizm sektörlerine bir de sanayi üretimini eklemiş ve sanayide marka birçok kenti geride bırakmıştır. Daha önemlisi, Mersin sanayi yapılanmasını, OSB’sini diğer OSB’ler gibi tarım arazilerine değil, tarım dışı arazilere yapmıştır. Yani yeşil sanayiye öncü olmuştur. Sanayi kurgusunda önüne gelen yatırımcıya evet demeyen Mersin, verimliliği esas alan, istihdam yaratan, ihracat odaklı ve yüksek teknolojili üretim yapan yatırımları tercih ederek bunu başarmıştır. İşte bundan dolayı Mersin krizde bile ihracat rakamlarını korumuştur. İşte bundan dolayı bugün yüzde 16’lık istihdam artışı ile Türkiye şampiyonu olmuştur.”MERSİN’İN YENİ AÇILIMI: YARATICI EKONOMİ VE KÜLTÜR SERMAYESİBu gelişmelerin Mersin ekonomisinin sağlam temellere dayanması için atılan adımlar ve somut ekonomik çıktıları, yani parasal sermaye içeren yatırımlar olduğunu belirten Şerafettin Aşut, bir kentin ilerlemesinin sadece parasal sermayeyle mümkün olamayacağını kaydetti. Bu noktada yaratıcı ekonomi ve kültür sermayesi kavramları üzerinde duran Aşut, “Bir kentin parasal sermayesi, endüstriyel üretimi çok büyük olabilir. Çok büyük iktisadi tesislere sahip olabilir. Ancak, bunlar o kenti bir marka ve dünya kenti yapmaya yetmez. Parasal sermayeyi kültür sermayesi ile birleştirirseniz işte o zaman ‘Yaratıcı Ekonomi’yi oluşturmuş olursunuz. İster aidiyet deyin, isterseniz marka şehir veya dünya kenti. Bunlara ulaşmanın anahtarı Mersin’in önümüzdeki yıllarda kurgulayacağı ‘Yaratıcı Ekonomi’ kavramı olacaktır. Nedir yaratıcı ekonomi? Yaratıcı ekonomi sadece parasal sermaye ile sadece endüstriyel üretim ve ihracat rakamları ile bir yere varılamayacağı gerçeğidir. Kültür sermayesi dediğimiz her çeşit sanat, medya, tasarım, mimari, müzeler gibi sosyal değerlerimizi; Yani sosyal sermayeyi ekonomimize entegre etmek ve olaya daha bütüncül bakmaktır. Yaratıcı ekonomi ve kültür sermayesi bizim için kalkınmada yeni bir açılımdır” dedi.Günümüzde kültür sermayesinin gelişmiş ülkelerinin en önemli gelir kaynağı ve gerçek bir katma değer olduğuna vurgu yapan Aşut, şöyle devam etti: “Sanatı, müzeleri Paris ekonomisinden çıkartabilir misiniz? Modayı Napoli ekonomisinden çıkartabilir misiniz? Hollywood’u Amerika ekonomisinden ve dış politikasından çıkartabilir misiniz? Bunları çıkartırsanız, endüstriyel büyüklükleri ne olursa olsun bir Paris, Londra, Napoli veya süper güç Amerika’dan bahsedilebilir mi? İstediği kadar Olimpiyat düzenlemiş olsun, Gaudi’nin mimari şaheserleri olmadan Barselona Barselona olur muydu?”2013 Akdeniz Oyunları sürecinde yaratıcı ekonomi ve kültür sermayesinin entegrasyonu sağlanabilir, kent her aşamada buna göre geliştirilebilirse Mersin’in yaratıcı bir kent ve bir dünya kenti olabileceğini savunan Aşut, bu noktada ‘yaratıcı ekonomi’ kavramının acilen kütler sermayesi ile kurgulanması gerektiğinin altını çizdi. Bu çerçevede yapılması gerekenleri sorularla gündeme getiren Aşut, “Yeterli müzemiz var mı? Kaliteli bir Etnografya müzemiz var mı? Konser ve tiyatro salonlarımız yeterli mi? Tarihi eserlerimiz restorasyon görüyor mu ve bunlar dünya turizminde bir destinasyon mu? Kaç tane festivalimiz var? Kentin görünümü bizi bir dünya kenti yapacak şekilde kurgulanıyor mu? Sanat galerilerimiz dünya çapında ilgiyi çekecek kalitede mi? Kentin imarında konutlardan otellere, ibadethanelerden spor tesislerine, köprü ve üst geçitlerinden kaldırımlarına kadar bir bütüncül konsept düşünülüyor mu, yoksa birbirinden bağımsız bir kolaj görüntüsü mü veriyor? Yaratıcı kent ve yaratıcı ekonomi kavramı acilen kültür sermayesi entegrasyonu ile kurgulanmalıdır. 2013 Akdeniz Oyunları ile eş zamanlı bir Mersin Kültür Olimpiyatı düzenlenmeli ve sanatçılara da madalya verilmelidir. Bir dünya kenti, bir marka kent olmak istiyorsak kültür sermayesinin yaratacağı o muhteşem katma değerden yararlanılmalıdır. NewYork’un, Şangay’ın, Napoli’nin, Londra’nın, Paris’in yaratıcılığını Mersin’in gerçeğinden uzak tutmak mümkün değil” ifadelerini kulanda.
Kaynak: İHA