İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinin 75. Kuruluş Yıldönümü

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dünyada büyük bir bunalımın olduğunu belirterek, "İhracatımızın büyük bir kısmını AB üyesi ülkelere olduğunu düşünürsek oradaki daralmanın Türkiye ekonomisini daraltacağını hepimiz biliyoruz.

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinin 75. Kuruluş Yıldönümü
Böyle bir dünyada bizim kendimizi daha çok kontrol etmemiz, aşırı bir özgüven içine girmemiz ve önümüz daha iyi tespit etmemiz gerekir" dedi.

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi`nin 75. yılı kutlamaları çerçevesinde, Beyazıt`ta bulunan merkez yerleşkede bir tören düzenlendi. Törene kendisi de İktisat Fakültesi mezunu olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül`ün yanı sıra İktisat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sedat Murat, eski Dekan ve İktisatlılar Vakfı Başkanı Prof. Dr. Esfender Korkmaz, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr Yunus Söylet ve davetliler katıldı

Törende konuşan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, hem lisans hem doktora mezunu olduğu İktisat Fakültesi`nin 75. kuruluş yıldönümüne katılmaktan gurur duyduğunu belirtti. İstanbul Üniversitesi`nin İstanbul`un fethinden sonra kurulan bir ilim ocağı olduğunu ifade eden Gül, "Bugün birbirinden kıymetli bir çok üniversitemiz var. Ama İstanbul Üniversitesi`nin ilk olduğu, bütün üniversiteleri beslediği, ilk bilim adamlarının İstanbul Üniversitesi kaynaklı olduğu tarihi bir gerçektir" dedi

Milletleri büyük yapan unsurlardan en önemlilerinin tarih ve gelenekler olduğuna dikkat çeken Gül, "Tarih ve gelenekleri de kurumlar yaşatıyor. İstanbul Üniversitesi de geçmişi ile bunu yaşatan bir kurumdur. Dolayısıyla İstanbul Üniversitesi`ni her zaman ihtişamlı yapmak için ne gerekiyorsa bunu yapmak gerektiğine inanıyorum. Günümüzde üniversiteler arasında bir rekabet var. Bu rekabet Türk bilim hayatı için büyük bir fırsat. Bütün bunların içerisinde İstanbul Üniversitesi geçmişine yakışır şekildekendisini tazelemesi, yenilemesi, yerini daima koruması hepimize bir görev olarak düşmektedir" diye konuştu

Cumhurbaşkanı Gül, İstanbul Üniversitesi`ne gelirken, öğrencilik yıllarının heyecanını yeniden duyduğunu anlatarak şunları söyledi: "Büyük kapıdan merkez binaya doğru gelirken bende bir heyecan vardı. Çünkü uzun yıllardan sonra bu ikinci gelişimdi. Bende ayrı duygular oluştu. Bir insanın hiç unutamadığı yıllar öğrencilik yıllarıdır. Üniversite öğrencilik yılları ise hatıraların sürekli taze kaldığı yıllardır. 70`li yılları bu bahçenin içinde geçiren biri olarak bu hatıraları tekrar yaşamak benim için ayrı bir duygu olmuştur. O zaman bazıları asistan olan hocalarımla bugün birlikte olmak bana gurur vermiştir. Bunlar hep insaniduygulardır. Bu amfiyi hatırlıyorum. Bu salonda çok zevkli dersler dinlediğimi hatırlıyorum." Gül, öğrencilik yıllarından bugüne Türkiye`de bir çok şeyin değiştiğini hatırlatarak, "O gün derslerde Türkiye`nin ihracatının 2.5 milyar dolar olduğunu, ihracat kalemi olarak kuru üzüm, fındık ve fıstığın ne kadar yer tuttuğunu hepimiz biliyoruz. Bugün Türkiye büyük mesafeler aldı. Bugün ihracatımızın yüzde 95`ini sanayi ürünlerinin oluşturduğunu övünerek anlatıyoruz. Aslında burada kıdemli hocalara konferans verecek halim yok. Sadece tecrübelerimi ve görüşlerimi sizinle paylaşma istiyorum" ifadelerinikullandı

Dünyada büyük bir bunalımın söz konusu olduğunu kaydeden Gül, "Hangi ülkenin devlet başkanıyla görüşsem yönetimlerin ve idarecilerin adeta kimyalarının değiştiğini, özgüvenlerini kaybettiklerini görüyorum. Kamu borç bütçe açıkları, büyümedeki durgunluklar, negatif makro ekonomik göstergeler herkesi alt üst etmiş vaziyette. Bu kimseyi mutlu etmez. Bugünkü dünyada bütün ülkeler birbirine bağımlı hale gelmiştir. İhracatımızın büyük bir kısmını AB üyesi ülkelere olduğunu düşünürsek oradaki daralmanınTürkiye ekonomisini daraltacağını hepimiz biliyoruz. Böyle bir dünyada bizim kendimizi daha çok kontrol etmemiz, aşırı bir özgüven içine girmemiz ve önümüz daha iyi tespit etmemiz gerekir" dedi.

Türkiye`nin geçmişte çok büyük kaygılar yaşadığını, 70`li ve 90`lı yılları iç mücadeleyle kaybettiğini anlatan Gül, "Dolayısıyla biz bugün ekonomik büyümelerimiz belki iyi ve belki durumlardan direkt olarak siyaseten gelişmiş ekonomilere yaklaşmış vaziyetteysek de hala yapacağımız çok şeyler var. Yürünecek çok yol var. Bugün kendimizi mukayese ettiğimizde bazı ülkelerin ne kadar ileri gittiğini, ne kadar büyük başarılar elde ettiğini görüyoruz. Onlar 70`li yılları değerlendiren ülkelerdir. Bugün dünyanınen büyük bazı firmaları ülkemizde çevremizde ürünlerini kullanıyoruz. Onların temellerinin önce devletler bazında 70`li yıllarda atıldığını ve daha sonra onların özelleştirmesini biliyoruz. O yıllarda çok kaybetmiş, 90`lı yılları kaybetmiş bir ülke olarak daha tedbirli ve daha hızlı yürümemiz gerekir. Kaybedecek yıllara ve zamana hiç tahammülümüz yok" diye konuştu.

Türkiye`nin yaşadığı krizlerden ders çıkardığını, 2001 krizinden sonra ekonomik, hukuk ve politik anlamda köklü reformların gerçekleştirildiği anlatan Gül, şöyle devam etti: "Bugünkü enflasyonun kontrol altına alınması, istikrarın sağlanması, büyümenin sağlanması, mali disiplin sayesinde kamu borçlarının birçok AB üyesi ülkelerinden daha güçlü olması, istihdam yaratılması övünülecek şeyler. Ama hala Türkiye`nin bazı yumuşak karnının olduğunu görmezden gelemeyiz. Bunlar ne kadar bu 5u305?n sürekli taze kaldığı yıllardır. 70`li yıl şekilde daha devam ederse önümüzdeki yılların daha iyi olacağına emin olabiliriz. Şunu da unutmamak gerekir. Biz hala çok iyi durumdayız dememizerağmen fert başına milli gelir, gelir dağılımı ve bölgesel dengeler açısından baktığımızda yapacak çok işimiz vardır. Biz ekonomik büyümemizi sürekli olarak, 2023`e kadar yüzde 10 civarında tutsak bile AB ortalamasının yüzde 80`ine ancak ulaşabiliyoruz." Türkiye`de bü ok zevkli dersler dinlediğimi hyümenin ithalata çok dayalı olduğunu belirten Gül, "Çok tükettiğimiz ama üretmediğimiz birçok mal var. Özellikle ara mallar konusunda. İhracatımızın artışıyla, yüzde 95`inin sınai ürünlerinin olması bize gurur veriyor. Ama ihracatımızın ithalata bağlı olduğunu görmezlikten gelemeyiz. 1 dolarlık ihracat için 80 sent ithalat yapmak zorundayız. Dolayısıyla bunu görmemiz, bununla ilgili tedbirleri almamız gerekmektedir" dedi.

Türkiye`de Merkez Bankası, Hazine, Devlet Planlama Teşkilatı, Bankalar Birliği gibi kurumların ekonomi yönetimde koordinasyon içinde olmasından memnun olduğunu belirten Gül, "Büyümeyi devam ettirmemiz için cari açık sorununu çözmemiz gerekiyor. Bunu nasıl yapacağız? 38-40 yıllık enflasyonu zapt-u rapt altına alabildiysek, gerçek anlamda büyümeyi gerçekleştirdiysek, o zaman bunu da başarmamız gerekiyor. Belki ilk 10 yıl içersinde yapılanları Türk ekonomisinin makro ekonomik dengelerinin kontrol altınaalınması olarak görebiliriz. Bunu birinci nesil reform şeklinde düşünürsek şimdi ikinci nesil reformlara gerçekten ihtiyaç vardır. Bu da yine fiyat istikrarını koruyarak, tekrar enflasyonlu yıllara gitmeye asla fırsat vermeyip aynı zamanda büyümeyi devam ettirmek. Bunu da faktör verimliliklerini arttırarak yapacağız. Artık büyümenin gerçek motoru inovasyon, bilimsel faaliyetler. Dolayısıyla verimliliği arttırmaktan geçiyor. Şimdi yapacağımız yeni nesil reformlar buna uygun olmalı. Neyi teşvik etmemizgerekiyorsa bunu iyi tespit etmeliyiz" dedi.

Türkiye gibi büyük bir ülkenin sadece hizmet sektörüyle devam edemeyeceğini köklü ve sağlam bir imalat sektörünün olması gerektiğine dikkat çeken Gül, "Çok tüketip de üretmediğiniz malların, ihracat yaparken ithalata bağlı özellikle temel bazı malların üretimini muhakkak gerçekleştirmek gerekir. Bunların dikkate alınması şart. İlgililerin bu yönde çalışma yaptıklarını görüyorum Ümit ederim ki bu gerçekleşir. O zaman sürdürülebilir büyümeden bahsedeceğiz" diye konuştu

Kaynak: İHA