Masum Türker: İlk 4 madde korunmalı
Yeni anayasa konusunda uyarılarını sıralayan DSP Genel Başkanı Masum Türker, “Bugünkü anayasamızın 1, 2 ve 3. maddelerini ve bu maddelerin teminatı olan 4. maddeyi korumak gereklidir” dedi.
Bu maddelerde özü değiştirmeyen bazı ufak tefek rötuşlar yapılabileceğini kaydeden Masum Türker, “Anayasanın demokratik, sosyal ve laik yapısı, bir Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğu hükmünün muhakkak korunması gerekir” diye konuştu.
DSP Genel Başkanı Masum Türker, yeni anayasa yapımında içerik ve kapsama dikkat etmek gerektiğini vurguladı ve “Anayasa’nın ilk 4 maddesinin korunması gereklidir” dedi.
Masum Türker, Kanal A’da Akşam Ajansı Programı’nda canlı yayın konuğu oldu. Ümit Çetin’in yönelttiği soruları yanıtlayan Masum Türker yeni anayasa çalışmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Masum Türker, “Yeni Anayasa nasıl olmalı, nasıl hazırlanmalı?” sorusu üzerine, yeni anayasanın, katılımcı, uzlaşmacı bir yaklaşımla Parlamento içindeki partilerin yanısıra Parlamento dışındaki partilerin ve sivil toplum örgütlerinin de görüşleri alınarak hazırlanması gerektiğini söyledi. Sadece yeni anayasa yapmanın yeterli olmayacağına dikkat çeken Masum Türker, “Yeni anayasaya uygun olarak Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Yasaları’nda da değişikliklerin yapılması gerekir. Özellikle seçim barajının düşürülmesi, seçime girme hakkı kazanan partilerin diğer partiler gibi devlet desteği alması ile ilgili düzenlemelerin muhakkak yapılması gereklidir. Tüm partilere -belirli bir kontenjan dışında- önseçim zorunluluğunun getirilmelidir. Bu, parti içi demokrasinin işlemesi bakımından önemlidir” diye konuştu.
Masum Türker, yeni anayasanın içeriği konusuna değinirken, DSP’nin bu konuda hazırlıklı olduğunu ve bir taslak metin hazırlayarak başta iktidar partisi olmak üzere tüm partilere sunduğunu anımsattı. 12 Eylül’de referanduma sunulan Anayasa değişikliklerinde DSP’nin hazırladığı metinden de bazı bölümler bulunduğuna dikkat çeken Masum Türker, yeni yürürlüğe giren anayasa maddelerinde sıkıntılı bölümler olduğuna işaret etti. Masum Türker, HSYK’nın işleyişini buna örnek verdi ve “HSYK’nın işleyişi yanlıştır. Birçok konuda bazı yanlışlıklar vardır. Bu yanlışlıkların düzeltilmesinde büyük yarar olduğunu düşünüyoruz” dedi.
Mevcut anayasanın, herkesin dillendirdiği gibi ‘askeri’ bir anayasa olmadığını ifade eden Masum Türker, 12 Eylül sonrasında, özellikle 2001 yılında Parlamento’da bulunan tüm partilerin uzlaşması ile metinde önemli değişiklikler yapıldığını anımsattı. Masum Türker, “Bazı maddeler uzunsa kısaltılabilir, bazıları kısa ise kapsamı genişletilebilir. Ama bu anayasa artık tam anlamışla askeri bir anayasa değildir” diye konuştu.
Masum Türker, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Asıl üzerinde durulması gereken konu, olmazsa olmaz konu, bugünkü anayasamızın 1,2 ve 3. maddelerini ve bu maddelerin teminatı olan 4. maddeyi koruma gerekliliğidir. Belki 1,2,3. maddelerde, basitlik sağlamak açısından bazı ufak tefek rötuşlar yapılabilir. Mesela başlangıç hükümlerine yapılan atıfa gerek kalmaksızın bir düzenleme yapılabilir. Zaten başlangıç hükümleri, anayasanın bir başka parçasıdır. Ya da 2. maddede yer alan dayanışma anlayışı gibi, temel ilkelerden uzaklaşan bazı kelimeler çıkarılabilir. Ama anayasanın demokratik, sosyal ve laik yapısı, Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğu hükmünün muhakkak korunması gerekir.”
YENİ ANAYASADA ÖZGÜRLÜKLER GENİŞLETİLMELİ
“Mevcut anayasamızda ‘Halk özgürdür, iletişim özgürdür’ deniliyor, ardından ‘ama şu şu şu hallerde kısıtlanır’ deniliyor. Burada bir sıkıntı yok mu?” sorusu üzerine Masum Türker şunları söyledi:
“Bizim hazırladığımız, çalışması devam eden anayasa taslak metninin 22. Maddesi’nde haberleşme özgürlüğünün daha geniş kapsamlı olmasını sağlamak için ‘iletişim özgürlüğü’ ibaresi kullanılıyor. ‘Haberleşme özgürlüğü’ anayasada ‘iletişim özgürlüğü’ne dönüştürüldüğü zaman, sizin söylediğiniz ‘ama’lar otomatik olarak ortadan kalkar. Zaten burada amaç, özgürlüğü sağlamaktır. Biz, yeni anayasada özgürlük anlayışının daha da genişletilmesi gerektiğini düşünüyoruz.”
YÖK ANAYASA’DAN ÇIKARILMALI
Masum Türker, “Yeni anayasa metni uzun mu kısa mı olmalı?” sorusunu yanıtlarken şekilcilikten kurtulmak gerektiğini söyledi. Bir anayasaya kapsam ve içerik açısından bakmak gerektiğini vurgulayan Masum Türker, hazırlanacak anayasanın, azınlıkta kalan kesimlerin hakkını gözetmesinin önemli olduğunu dile getirdi. Masum Türker, göze batan bazı maddeler olduğunu da kaydetti ve “Örneğin YÖK’le ilgili düzenlemenin artık Anayasa’dan çıkarılması gerekir” dedi.
ANAYASA’DA LAİKLİK KORUNMALI
Masum Türker, laiklik kavramının da Anayasa’da korunması gerektiğine işaret etti ve “Bazı durumların anayasa teminatı altına alınması gerekir” görüşünü dile getirdi. “Yeni anayasada laiklik tanımlaması gerekir mi?” sorusu üzerine Masum Türker, laikliğin tanımının belli olduğunu ve böyle bir tanımın Anayasa’da yer almasına gerek olmadığını kaydetti. Masum Türker, “Ama çok isteniyorsa, taraflar mutabık kalıyorsa, din ve devlet işlerinin nasıl ayrıldığını çok daha kesin hatlarıyla çizmek de mümkün olabilir” dedi.
PARLAMENTER SİSTEM DEVAM ETMELİ
Parlamenter sisteme ilişkin görüşleriniz nedir? Devam etmeli mi?” sorusunu Masum Türker şöyle yanıtladı:
“Mevcut demokratik parlamenter sistem devam etmeli. Türkiye’de sık sık, ‘Partilerde lider sultası var, partilerde parti içi demokrasi oluşturulmalıdır” diyoruz. Şimdi bir siyasi partide bile bir kişinin ‘mutlak yönetici’ olmasına karşı çıkıyorsak, ülke yönetiminde de aynı şekilde tek bir kişinin yönetici olmasına karşı çıkmak durumundayız. Bugün Türkiye Parlamenter sistemden ayrılıp bir başkanlık sistemine giderse, Suriye’den, Mısır’dan, Libya’dan farkı kalmaz.Parlamenter demokratik sistemin çok daha saygın, verimli ve esnek bir yönetim anlayışı getireceğine inanıyoruz.”
DSP Genel Başkanı Masum Türker, yeni anayasa yapımında içerik ve kapsama dikkat etmek gerektiğini vurguladı ve “Anayasa’nın ilk 4 maddesinin korunması gereklidir” dedi.
Masum Türker, Kanal A’da Akşam Ajansı Programı’nda canlı yayın konuğu oldu. Ümit Çetin’in yönelttiği soruları yanıtlayan Masum Türker yeni anayasa çalışmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Masum Türker, “Yeni Anayasa nasıl olmalı, nasıl hazırlanmalı?” sorusu üzerine, yeni anayasanın, katılımcı, uzlaşmacı bir yaklaşımla Parlamento içindeki partilerin yanısıra Parlamento dışındaki partilerin ve sivil toplum örgütlerinin de görüşleri alınarak hazırlanması gerektiğini söyledi. Sadece yeni anayasa yapmanın yeterli olmayacağına dikkat çeken Masum Türker, “Yeni anayasaya uygun olarak Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Yasaları’nda da değişikliklerin yapılması gerekir. Özellikle seçim barajının düşürülmesi, seçime girme hakkı kazanan partilerin diğer partiler gibi devlet desteği alması ile ilgili düzenlemelerin muhakkak yapılması gereklidir. Tüm partilere -belirli bir kontenjan dışında- önseçim zorunluluğunun getirilmelidir. Bu, parti içi demokrasinin işlemesi bakımından önemlidir” diye konuştu.
Masum Türker, yeni anayasanın içeriği konusuna değinirken, DSP’nin bu konuda hazırlıklı olduğunu ve bir taslak metin hazırlayarak başta iktidar partisi olmak üzere tüm partilere sunduğunu anımsattı. 12 Eylül’de referanduma sunulan Anayasa değişikliklerinde DSP’nin hazırladığı metinden de bazı bölümler bulunduğuna dikkat çeken Masum Türker, yeni yürürlüğe giren anayasa maddelerinde sıkıntılı bölümler olduğuna işaret etti. Masum Türker, HSYK’nın işleyişini buna örnek verdi ve “HSYK’nın işleyişi yanlıştır. Birçok konuda bazı yanlışlıklar vardır. Bu yanlışlıkların düzeltilmesinde büyük yarar olduğunu düşünüyoruz” dedi.
Mevcut anayasanın, herkesin dillendirdiği gibi ‘askeri’ bir anayasa olmadığını ifade eden Masum Türker, 12 Eylül sonrasında, özellikle 2001 yılında Parlamento’da bulunan tüm partilerin uzlaşması ile metinde önemli değişiklikler yapıldığını anımsattı. Masum Türker, “Bazı maddeler uzunsa kısaltılabilir, bazıları kısa ise kapsamı genişletilebilir. Ama bu anayasa artık tam anlamışla askeri bir anayasa değildir” diye konuştu.
Masum Türker, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Asıl üzerinde durulması gereken konu, olmazsa olmaz konu, bugünkü anayasamızın 1,2 ve 3. maddelerini ve bu maddelerin teminatı olan 4. maddeyi koruma gerekliliğidir. Belki 1,2,3. maddelerde, basitlik sağlamak açısından bazı ufak tefek rötuşlar yapılabilir. Mesela başlangıç hükümlerine yapılan atıfa gerek kalmaksızın bir düzenleme yapılabilir. Zaten başlangıç hükümleri, anayasanın bir başka parçasıdır. Ya da 2. maddede yer alan dayanışma anlayışı gibi, temel ilkelerden uzaklaşan bazı kelimeler çıkarılabilir. Ama anayasanın demokratik, sosyal ve laik yapısı, Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğu hükmünün muhakkak korunması gerekir.”
YENİ ANAYASADA ÖZGÜRLÜKLER GENİŞLETİLMELİ
“Mevcut anayasamızda ‘Halk özgürdür, iletişim özgürdür’ deniliyor, ardından ‘ama şu şu şu hallerde kısıtlanır’ deniliyor. Burada bir sıkıntı yok mu?” sorusu üzerine Masum Türker şunları söyledi:
“Bizim hazırladığımız, çalışması devam eden anayasa taslak metninin 22. Maddesi’nde haberleşme özgürlüğünün daha geniş kapsamlı olmasını sağlamak için ‘iletişim özgürlüğü’ ibaresi kullanılıyor. ‘Haberleşme özgürlüğü’ anayasada ‘iletişim özgürlüğü’ne dönüştürüldüğü zaman, sizin söylediğiniz ‘ama’lar otomatik olarak ortadan kalkar. Zaten burada amaç, özgürlüğü sağlamaktır. Biz, yeni anayasada özgürlük anlayışının daha da genişletilmesi gerektiğini düşünüyoruz.”
YÖK ANAYASA’DAN ÇIKARILMALI
Masum Türker, “Yeni anayasa metni uzun mu kısa mı olmalı?” sorusunu yanıtlarken şekilcilikten kurtulmak gerektiğini söyledi. Bir anayasaya kapsam ve içerik açısından bakmak gerektiğini vurgulayan Masum Türker, hazırlanacak anayasanın, azınlıkta kalan kesimlerin hakkını gözetmesinin önemli olduğunu dile getirdi. Masum Türker, göze batan bazı maddeler olduğunu da kaydetti ve “Örneğin YÖK’le ilgili düzenlemenin artık Anayasa’dan çıkarılması gerekir” dedi.
ANAYASA’DA LAİKLİK KORUNMALI
Masum Türker, laiklik kavramının da Anayasa’da korunması gerektiğine işaret etti ve “Bazı durumların anayasa teminatı altına alınması gerekir” görüşünü dile getirdi. “Yeni anayasada laiklik tanımlaması gerekir mi?” sorusu üzerine Masum Türker, laikliğin tanımının belli olduğunu ve böyle bir tanımın Anayasa’da yer almasına gerek olmadığını kaydetti. Masum Türker, “Ama çok isteniyorsa, taraflar mutabık kalıyorsa, din ve devlet işlerinin nasıl ayrıldığını çok daha kesin hatlarıyla çizmek de mümkün olabilir” dedi.
PARLAMENTER SİSTEM DEVAM ETMELİ
Parlamenter sisteme ilişkin görüşleriniz nedir? Devam etmeli mi?” sorusunu Masum Türker şöyle yanıtladı:
“Mevcut demokratik parlamenter sistem devam etmeli. Türkiye’de sık sık, ‘Partilerde lider sultası var, partilerde parti içi demokrasi oluşturulmalıdır” diyoruz. Şimdi bir siyasi partide bile bir kişinin ‘mutlak yönetici’ olmasına karşı çıkıyorsak, ülke yönetiminde de aynı şekilde tek bir kişinin yönetici olmasına karşı çıkmak durumundayız. Bugün Türkiye Parlamenter sistemden ayrılıp bir başkanlık sistemine giderse, Suriye’den, Mısır’dan, Libya’dan farkı kalmaz.Parlamenter demokratik sistemin çok daha saygın, verimli ve esnek bir yönetim anlayışı getireceğine inanıyoruz.”