Başbakan'dan eğitime ilişkin önemli mesajlar

Başbakan Erdoğan İstanbul Üniversitesi Akademik Yıl açılışında konuştu. Eğiteme ilişkin önemli mesajlar veren Erdoğan, "Sadece sayısal olarak değil imkan ve kalite olarakta yükseköğretime değerler katacağız" dedi.

Başbakan'dan eğitime ilişkin önemli mesajlar
Başbakan'ın konuşmasından satır başları şöyle;

"Eğitim, öğretim kurumları bir ülkenin geleceğinin inşaa edildiği kurumlardır, sadece maddi bir gelecek değil insani geleceğimizin, sosyal bağlarımızın geleceğe aktarılması için donanımlı genç nesillere ihtiyacımız var. Özellikle üniversitelerin geçmişle gelecek arasında ki köprülerin kurulmasında hayati önem benimsediğini belirtmek istiyorum."

"Biz geçmişten gelen sıkıntılarımızı tek tek çözsek bile yeni insanların yeni sorunları problem alanları üretmeye devam ediyor. O halde bir denge üzerinde hareket edeceğiz, bir taraftan bugünü sıkıntıya sokan problemleri çözerken diğer taraftan geleceğin önümüze çıkarabileceği sıkıntıları düşünmeye devam edeceğiz. Bir yüzü dünyaya bakan bir yüzü geleceğe bakan dinamik gençler yetiştirmemiz lazım."

Artık üniversitemizin olmadığı il yok
Türkiye'de yolunda gitmeyen, işlemeyen ne varsa değişmesi gerektiğini söyledim, halkımızın iradesi de artık Türkiye'nin hak ettiği yerlere gelmesini isteyen yöndeydi. Bir ülke değişecekse yanlış olanın yerine doğrusunu koyma iradesini ortaya koymuşsa işe ilk başlayacağı yerlerden biri eğitim olmalıdır. Zaman içinde elde edilen kazanımların kalıcı hale getirilmesi ve geliştirilmesi içinde bu gerekli, bu çerçevede eğitim alanında adeta bir seferberlik başlattık. Eğitime bütçeden ayrılması gereken payı ayırdık, iktidarımızdan önce milli bütçemizin birinci sırasında savunma vardı, biz eğitimi getirdik. Çünkü eğitiminiz güçlüyse ve tüm insanınızı kuşatıyorsanız bu ülke sadece şu kadar kişi yazıyor, okuyor değil biz yüzde 100'ünün okur yazar olduğu, elinden kitap kalemini ve bilgisayarını düşürmeyen bir toplumdan bahsediyoruz. 2002, 2010 yılları arasında ayrılan pay yüzde 275'lik artış gösterdi. Aynı dönemde YURTKUR bütçelerinde ARGE bütçelerinde çarpıcı yükselmeler gözlendi, toplam 89 yeni üniversite kuruldu buna göre toplam sayı 103'ü devlet 62'si vakıf üniversitesi olmak üzere 165'e ulaştı. Artık üniversitemizin olmadığı il yok, imkanlarından dolayı İstanbul'a gelemeyen gencimiz kalmayacak. Hakkari'deyse artık orada üniversitesi var orada okuyabilecek bu aynı zamanda bir dolaylı göçü de engelleme yoludur, İstanbul adeta göçün merkezi haline geldi.

Geçmişte Osmanlı'da ki arşivleri incelediğinizde bunu görürsünüz Nakil İlmuhaberi'nden bahsetmiştim medya şehirden şehire vize diye bunu verdi. Bir şehirden İstanbul'a biri gelecekse sorulmalı, dedim. İşte bu sorulmadığı için, önüne gelen İstanbul'a geldiği için önemli ölçüde bu kontrolsüz göçten dolayı işsizlik ve kötü durum ortaya çıkmaktadır. Burada ki yaşam koşuluyla Hakkari, Muş, Karadeniz'de yaşam bir değil.

Ben 76 kişinin okuduğu sınıflardan geldim

YÖK başkanımız ifade etti, rektörümüz ifade etti mutluluk sebebimiz öğrenci artışı. Kısa süre öncesine kadar iki öğrenciden biri üniversiteye girebiliyor bugünleri gördük bu çok önemli bir rakam. Şu söyleniyor zaman zaman, üniversiteyi açıyorsunuz ama akademisyen yok oda olacak, oda olacak biri olmadan diğeri olmuyor. Dün akademisyenin vardı da üniversiten varmıydı? Sadece üniversitelerimizde mi? Hayır, şu süreç içerisinde yüz 64 bin derslik yaptık neden yaptık? Ben 76 kişinin okuduğu sınıflardan geldim, burada başarılı bir eğitim, öğretim olur mu? Şimdi biz hedef olarak kendimize 30 dedik, ondan sonra hedef sayıyı 20'ye indirmek. Bunlar hedefleri koymaktır, bu hedefleri bu millet başarır, biz bunu başaracağız ve ondan sonra hedeflerimizi çok daha büyük koyacağız, şuanda 200'lü değil 100 konuşacağız çünkü siz değerli hocalarımızın elinden, bu yavrularımızın elinden şimdi Sokrat'ı gördünüz işte yarışıyor şuanda. Bunlarla biz iftihar ediyoruz. El yapacak biz seyredeceğiz bu Türk'e, Türk milletine yakışmaz, biz bunu başaracağız.

Biz hizmetkar olacağız, sizde inşallah eserlerinizi ortaya koyacaksınız. Bu tabloyu daha çok geliştirmemiz lazım, sadece sayısal olarak değil kalite, imkan olarakta yeni değerler katmamız lazım. bu elbette zaman alan bir süreç ancak bu uzun yolu dirayetle, azimle yürümemiz lazım. İstanbul Üniversitesi gibi 567 yılı bulan bir üniversite nereden nereye? Artık şimdi rektörümüz sayıyor İstanbul'a sığmıyor diyor, tabi tıp fakültesi ile ilgili Cerrahpaşa'yı söyleyince benim gönlüm Olimpiyat Stadı'nda ki araziyi vermekti ama verdim olmadı ne yapayım. Şimdi orada şehir hastanesi yapılıyor ha patenti İstanbul Üniversitesi'nde olmuş ha Sağlık Bakanlığı'nda olmuş ne fark eder?

İstanbul'un fethedildiği günlere uzanan bu üniversite

Üniversite hastanelerinde de aslında ciddi sıkıntı var şimdi bir hastanemiz piyasaya borçlanmış baktık kapatamıyor borcu diyaretle el ele vererek bunları da aşacağız. Sizlerin mutlaka farkında olduğunuz, ülkemizin tarih yolculuğunda müstesna biryere sahip tamı tamına 558 yıl, İstanbul'un fethedildiği günlere uzanan bu üniversite tarih boyunca ülkemizin öncü kurumlarından biri oldu. Sadece eğitim konusunda değil, toplumsal fikri, kültürel açılımın yeri olarakta tarihinin hakkını veren çok değerli bir irfan ocağı oldu. İstanbul Üniversitesi adı altında pek çok değerli isim her alanda ülkemizin gelişimine katkıda bulunmaya devam ediyor. Siyaset dünyasında da pek çok isim yetişmiş, ülkelerine hizmet etme imkanında bulunmuştur. Bugün benim de kabinemde İstanbul Üniversitesi'nden yetişmiş bakanlar yer aldı, halen benimle beraber ülkemize hizmete devam ediyorlar. Eğitim dünyamızın adeta çınarı olan bu üniversitemizden beklentilerimizde bu parlak geçmiş kadar büyüktür. Ülkelerin tarihlerinde parlak dönemler olduğu gibi zorlu ve sıkıntılı dönemlerde olabiliyor, her zorluğun altından kalkabilecek donanıma sahip gençler yetiştirmek zorundayız, diyebilirim ki bu hepimiz için diğer sorumluluklarımızdan daha önemli, öncelikli bir sorumluluktur. İnsanlık bugünden şekillenmeye başlayan yeni bir dünyaya koşar adım gidiyor.

Biz şuanda tırmanıyoruz
Gelecekte bizi neyin beklediğine pek çok toplum, ülke hazırlıklı değil. Biz şuanda tırmanıyoruz, birileri tırmandı şuanda onlar gelen rüzgarlarla düşüşlerini bekliyorlar ama biz tırmanıyoruz onun için iyiyiz, güçlüyüz ve daha güçlü olacağız. Bugün bütün dünyayı etkileyen büyük bir ekonomik kriz yaşanıyor son bir kaç yıla baktığımızda bu ağır faturaların bir çok ülkede şok etkisi getirdiğini görüyoruz, ABD borçta birinci sırada Japonya ikinci, İtalya üçüncü sırada hamdolsun bizim bunlar arasında yerimiz yok. İspanya'nın hali işte işsizlik yüzde 22'lere ulaştı, ABD yüzde 10'lara dayandı bizler şuanda yüzde 9.2'yiz daha iyi noktalara geleceğiz ve bu bütün tablolar öngörüleri iyi yapamadığını gösteriyor. Bugün yaşanan bütün küresel ve toplumsal sıkıntıların altında yanlış hesapların yapılmış olması yatıyor. İşte BM, daimi üyeler, geçici üyeler ve bu daimi üyeler 2. dünya savaşının şartları altında belirlenmiş ve bundan sonra değişmesi söz konusu değil. 188 üye 5 üyenin ağzına bakıyor, bütün kaderler onların elinde böyle adalet dağıtabilir mi BM? Bakıyorsunuz BM bir ülke hakkında 89 yaptırım kararı alıyor, uymuyor, baskı yok. Ama bakıyorsunuz gidiyor Sudan'a yaptırım baskı, verilen cevap; onlar aralarında anlaştı. Yaptırımı baskıyı yaptın da anlaştı, İran'a yaptırım baskı yaptın mecburen direniyor, gelip İsrail'e aynı baskıyı yapamıyorsun, uygula aynı baskıyı bak İsrail, Filistin meselesi nasıl çözülecek gör. Adil olmamız gerekiyor, bunları ben BM'de konuştum, bunları sayın Obama'ya anlattığım için burada da rahat rahat konuşuyorum, çünkü biz adil bir milletin torunlarıyız. Bu çatı o insanları yetiştirdi onun için bunu bu şekilde konuşmak durumundayız.

Afrika'ya gittim, o insanlara elimizin ulaşması lazım. Yıllardır sömürdüler şimdi bile aynı hesabı yapıyorlar, orada pırlanta nasıl ışıldıyor öbür tarafta petrol var oraya nasıl el koyarım bunun hesabını yapıyor, oranın halkının önünü açalım, özgürlük sağlayalım böyle bir hesapları yok. Barışı rahatlıkla gözden çıkarabilen gelişmiş dünya bindiği dalı kesmiştir, kesmeye devam ediyor. Şimdi o adaletsiz mantığın, sömürü anlayışının bütün faturası bütün dünyanın temel sorunudur, dünyada ki sıcak çatışmaların, açlığın, yoksulluğun, sosyal çözülmelerin can sıkıcı çaresizliğinin başka bir izahı yoktur. Bu yanlış hesabın ömrü dolmuştur, bu kara düzen artık sürdürülemez. Sadece insanlığın moral değerleri değil, yeryüzünün tükenmezmiş gibi sömürülen kaynakları heder edilmiştir.

Bizim insanlığa çare olacak yeni zihniyetlere ihtiyacımız var derken tam olarak bunu kastediyorum. Şükürler olsun dünyayı kasıp kavuran kriz bizde herhangi bir yıkıcı tesir bırakmadı, ekonomimiz bütün olumsuz şartlara rağmen dinamizmini koruyor, millet iradesini kesen bütün gölgeli alanlar ülkemizin gündeminden kalktı, kalkıyor.

Anayasa özet bir yasa maddeleri silsilesidir. Bizim 58. madde gençliğimizi anlatan bir madde, onu bile halletsek çok şeyi aşmış oluruz. Bunları yapmamız çok önemli, bunun yanında diğer yönergelerle bu işi halletmemizdir, bugün İngiliz'in bir yazılı Anayasa'sı yok uygulaması var biz onları mı örnek alacağız? Hayır, Türkiye örnek olmalı herşeyiyle, üniversitelerimizin tüm koşullarını özgür hale getirmek ama istismarını asla, bunu başardıktan sonra bütün öğrenci kardeşlerim inandıklarını yaşıyor, düşündüklerini söyleyebiliyorlarsa işte özgür dünya budur. Bunun beklentisi içerisindeyiz ve saygıdeğer hocalarım da bu ufku zaten veriyor, bunu verdikçe de İstanbul Üniversitesi tarihten gelen o anlayışını aynı şekilde yerine getirmiş olacaktır. Sorunlarımız elbette var ve bunu millet iradesiyle çözecek demokrasiye şuanda sahipiz.

Şimdi gelecek kuşaklara yük olacak değil, fikirleri, idealleri konusunda onlara gücü verecek bir Anayasa yapmak bize düştü onun için bu adımı attık. Bu ülkenin gençlerinin fikirlerini, duygularını elbette ki yeni Anayasa'ya katmak zorundayız. Beklentimiz daha mutlu, daha aydınlık ve daha özgür bir Türkiye heyecanı ile her insanımızın renginin bu bütün içinde temsil edilmesidir. Bizi bize yakın tutan tarihi tecrübelerimizden, hukukun berrak ilkelerinden yola çıkacağız. Ön yargısız olarak geçmişin yanlışlarını bugünün doğrularına çevireceğiz. Bu önemli dönemin öncesinde Türkiye'nin geleceği için son derece önemli gördüğümüz bu meselenin belki de ilk yerin üniversite olduğunu bildiğim için bunları söylüyorum.


Kaynak: İHA