Biz buna adalet diyoruz

Habertürk Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve yazarı Fatih Altaylı, tutukluluk sürelerini kısaltan CMK'nın 102'nci maddesinin yürürlüğe girmesinin ardından gelen tahliyeleri bugünkü köşe yazısında değerlendirdi.

Biz buna adalet diyoruz
Aralarında Hizbullah terör örgütünün askeri kanat sorumluları olmak üzere 10 sanık Yargıtay kararıyla dün tahliye edildi. Fatih Altaylı da bu tahliyeleri bugünkü köşe yazısında Mehmet Haberal ve Hizbullah yöneticisi Hacı İnan'ın fotoğraflarını koyarak karşılaştırdı.

Fatih Altaylı'nın "Biz buna adalet diyoruz" adlı köşe yazısı şöyle:


Biz buna adalet diyoruz

HAPİSTE

Profesör doktor.
Bugüne kadar binlerce ameliyat yaptı.
Binlerce hayat kurtardı.
On binlerce hayat kurtaran binlerce doktor yetiştirdi.
Hastane kurdu.
Orada da on binlerce kişiye şifa verdi.
Terör örgütü mensubu olduğu gerekçesiyle yargılanıyor.
Yargılaması sürüyor.
Hâlâ hapiste.

Biz buna adalet diyoruz


DIŞARIDA

Burada gördüğünüz kişinin mesleğini bilen yok.
Hizbullah diye bir örgütün yöneticisi, tetikçisi.
İnsanları domuz bağıyla bağlayıp infaz ettiği iddiasıyla yargılananlardan.
Kadın, çocuk, erkek demeden infazlar gerçekleştirdiği söyleniyor.
Öldürdüğü iddia edilen insan sayısı 188.
Bu bilinen rakam. Gerçek sayıyı kimse bilmiyor.
Terör örgütü üyesi olduğu iddiasıyla yargılanıyor.
Yargılaması sürüyor.
Serbest bırakıldı.

‘RAHŞAN AFFI'NDAN BETER


Dün bir hukukçu dostumla konuşuyordum.
“Hayatımda gördüğüm en büyük hukuk rezaletidir bu. Rahşan affı bile bunun yanında çocuk oyuncağı gibi kalır” diyordu, yeni yasayla serbest kalanlar için yapılan şenlikleri televizyonda birlikte izlerken.
“Peki yargının kabahati yok mu? 10 yıl süren yargılama mı olur?” dedim.
“Tamam o olmaz ama bu hiç olmaz. Bir yasa hazırlanırken, o yasadan kimlerin nasıl yarar veya zarar göreceği düşünülmez mi! Bakarsın, bir incelersin. Vicdana aykırı bir durum ortaya çıkacaksa o yasayı çıkarmazsın. En azından değiştirirsin. Hiçbirini yapamıyorsan yürürlüğünü ertelersin. Ama bunca katili, gaspçıyı, tecavüzcüyü toplum içine salıvermezsin” diye yanıtladı.
“Davalar bitince nasıl olsa yeniden içeri girecekler” dedim.
“Geçmiş olsun” dedi. “Artık o davalar bitmez. 10 yıl daha bitmez. Salıverilenlerin hiçbiri bir daha bu suçlarından ötürü içeri girmezler. Geçmiş olsun Türkiye’nin namuslu vatandaşları bir kez daha kaybetti” dedi.
Hiç bu kadar öfkeli ve içinde olduğu adalet sistemine bu kadar kırgın olduğunu görmemiştim.
“Adalet Bakanı istifa etmelidir. Bu sonucu görmediyse, ortaya bu çirkin tablonun çıkacağını anlamadıysa o koltukta oturmamalıdır. Bu Türkiye tarihinde hukuka sürülmüş, daha doğrusu adalete, adalet hissine sürülmüş en büyük kara lekedir” dedi.
Sinirinden kaşı gözü oynuyordu.
Kalktı. Kapattı kapıyı gitti.
Tekrar kafasını uzattı.
“Ya söylemeden gitmeyeyim. Bu rezaleti önceden gören tek gazete Habertürk oldu. Seni kutlamaya gelmiştim aslında ama az daha unutuyordum” dedi.
Çekti gitti.