Darbecilerin görevden aldığı eski astsubay Karahasanoğlu:Umut ediyorum ki hükumet 12 Eylül mağdurlarının haklarını söke söke alacak

12 Eylül'de cunta yönetiminin evinde dini kitap bulundurmak suçlamasıyla gözaltına aldığı eski Astsubay Osman Karahasanoğlu,

1,5 aylık hücre cezası

12 Eylül'de cunta yönetiminin evinde dini kitap bulundurmak suçlamasıyla gözaltına aldığı eski Astsubay Osman Karahasanoğlu,

1,5 aylık hücre cezasının ardından 15 senelik askerlik görevine son verildi. Karahasanoğlu, "Canı yanan insan adalet ister. Referandumda 12 Eylül mağdurlarının, işkence ve zulme uğrayan kişilerin haklarını hükumet takip edecekse elbette bu anayasa 'evet' diyeceğim." ifadelerini kullandı.

12 Eylül referandumundan 'evet' oylarının çoğunlukta çıkmasıyla Yüksek Askeri Şura(YAŞ) kararları ile ordudan ilişiği kesilmiş Subay ve Astsubaylar haklarını arayabilecek. 12 Eylül 1980 askeri darbesinde evinde dini kitap bulundurmak suçlaması ile 1,5 ay hücrelerde kalan eski Astsubay Osman Karahasanoğlu, evine yapılan baskında kitapların el konulduğunu, kendisinin de gözaltına alınarak hücrelere götürüldüğünü söyledi. Hiçbir suç işlemediği halde sıkıyönetim komutanlığının suçlu muamelesi yaptığını kaydeden Karahasanoğlu, o günlerde gümüş yüzük takan subay ve astsubayların dahi yakalanarak gözaltına alındığını söyledi.

Karahasanoğlu, alındığı hücre hapishanesinde işkence görmediğini ancak bazı askerlerin işkence gördüğünü yapılan işkencelerde bağırmaları duyduğunu söyledi. Karahasanoğlu "İşkence elemanları zaman zaman bizim hücrenin arkasında bulunan hücrelere geliyordu. Arka tarafta işkence odaları vardı. Oradan çok bağırtılar, ağlamalar, inlemeler bu sesler geliyordu. Biz bunları duyduk. İşkence yapıldı. Bizzat duyduk. İşkence yapılan yerleri de gördük." dedi. Bazı askerlere dahi işkence yapıldığını kaydeden Karahasanoğlu, bir askerin bacağından damara girilerek çöp sokulduğunu söyledi.

Karahasanoğlu, hücrelerde tutularak işkence yapılan bir askerle arasında geçen konuşmayı şöyle anlattı: "İşkence gören biriyle konuştum hatta bu bir askerdi. Asker bana dedi ki: 'Sen bir astsubaymışsın. Tekrar buradan çıktıktan sonra sana görev verseler yapar mısın?' dedi. 'Tabi yaparım' dedim. 'Ben bir suç işlemedim' ki kendimden eminim tabi. 'Yapar mısın?' dedi. 'Yaparım' dedim. 'Tüh sana şerefsiz' dedi. Bana bunu söyledi. Asker bacağında bir yara gösterdi. Kabuk tutmuş böyle. 'Nedir bu' dediğimde. 'Bana buradan damara girdiler çöp soktular böyle kabuk bağladı' dedi. Bacağına girmişler böyle çöp sokmuşlar. Şöyle elimin içi kadar kabuk bağlamış. Orada birçok kişiye işkencelerin manyotli telefonla yapıldığını sonradan öğrendik."

Hücrede kaldığı süre içerisinde çeşitli haksızlıklara maruz kaldıklarının altını çizen Karahasanoğlu, 10 Mart 1981 tarihinde savcılık önüne çıktığını ancak askerlikle ilişiğinin 27 şubat 1981'de kesildiğini belirterek, görülen mahkemede suçsuz olduğu ortaya çıkınca iki ay daha subaylığa devam ettiğini nisan ayında da 27 Şubatta yazılan yazının tebliğ edildiğini söyledi.

"HAKKIMIZDA YAPILAN İŞLEMLERDE PEŞİNEN HÜKÜM VERİLDİ"

"Hakkımızda yapılan işlemlerde peşinen hüküm verildi" diyen Karahasanoğlu, "10 Martta yargılanıyor ama 27 Şubatta bizim kağıtlarımız yazılıyor. Düşünün 10 Martta biz savcılığa götürülüyoruz fakat yazı 27 Şubatta deniz kuvvetlerine gönderiliyor. Mahkemenin görülmesine 2 hafta varken peşinen hüküm veriliyor. 2 ay daha görev yaptıktan sonra bu bize tebliğ ediliyor ve 15 yıl 8 aylık görevimize son veriliyor. Yasadışı görüşü benimsediğimden dolayı sicil yoluyla emekli ediyorlar. Sicilen emeklide de hiçbir hakkın yok." şeklinde konuştu.

Karahasanoğlu, haklarının alınacağına inandığını haklarının geri alınabilmesi içinde adalet, demokrasi ve Anayasadaki kanunların değişmesiyle olacağına inandığını belirterek, "1,5 ay hücrelerde kaldım. Hakaretler gördüm bunlarda yetmemiş gibi 15 senelik askerlik hizmetim sıfırlandı. Referandumda 12 Eylül mağdurlarının, işkence ve zulme uğrayan kişilerin haklarını hükumet takip edecekse elbette bu anayasa 'evet' diyeceğim. Çünkü insanların canları yandı. Bundan sonra gelenler bu cesareti göstermemeleri lazım. Ve canları yanan insan elbette ki adalet ister. Umut ediyorum ki bu hükumet 12 Eylül mağdurlarının haklarını söke söke alacaktır. Şayet alamazsa haklarımı gasp edenlere ve hakkımı aramayanlara hakkımı helal etmiyorum." şeklinde konuştu.