79. İzmir Enternasyonal Fuarı
İzmir Enternasyonal Fuarı'nın (İEF) açılışı için İzmir'e gelen Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, bir basın toplantısı düzenledi
İzmir Enternasyonal Fuarı'nın (İEF) açılışı için İzmir'e gelen Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, bir basın toplantısı düzenledi. Bu yıl 79'uncu defa kapılarını açacak olan fuarın Türkiye için önemine değinen Bakan Ergün, 1923 yılında İktisat Kongresi'ne ev sahipliği yapan İzmir'in sadece bu fuarla değil ihtisas fuarlarına önem vermesi gerektiğini söyledi.
Bakan Ergün tarafından Swiss Otel Grand Efes Otel'de düzenlenen toplantıya, İzmir Valisi Mustafa Cahit Kıraç, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Zekeriya Mutlu meslek odaları başkanları katıldı.
Konuşmasında, Akdeniz'in en önemli limanlarından birine sahip olan İzmir'in, tarih boyunca önemli bir ticaret merkezi olduğunu vurgulayan Bakan Ergün, İzmir'in bu özelliğini Cumhuriyet döneminde de devam ettirdiğini, Türkiye'nin en fazla üreten ve ihracat yapan şehirlerinden biri olduğunu söyledi.
Liman şehirlerinin, doğal şartlarının bir gereği olarak dışa açık ve dar kalıplara sığmayan şehirler olduğunu anlatan Ergün, şöyle konuştu: "Böyle kavşak noktalarında, farklı kültürler birbirleriyle temasa geçer, farklı etkileşim alanları oluşur ve buradan sosyal bir zenginlik peyda olur. Bu çeşitlilik, bu şehirlerin ekonomik canlılığını muhafaza etmesinde ve girişimcilik ruhunun güçlenmesinde de kilit bir rol oynamıştır. Bu özelliklere sahip olan bir şehrin, 1923 yılında ekonomimizin temellerinin atıldığı
İktisat Kongresi'ne ev sahipliği yapmış olması bir tesadüf değildir. İzmir'in bu derece geniş katılımlı uluslar arası bir etkinliğe, 79 yıldır başarıyla ev sahipliği yapması da bu şehrin ekonomik ve ticari geleneklerinin bir sonucudur."
Dünyanın sayılı ticaret fuarlarından biri olan İEF'nin Türkiye'nin tanıtımında çok önemli bir görevi olduğunu anlatan Ergün, sözlerine şöyle devam etti: "Bu fuarı, sadece bizim diğer ülkelerle ticari ilişkilerimizi artırmanın bir aracı olarak değerlendirmiyoruz. Zira bu fuar, bizim dışımızdaki ülkeler arasındaki ekonomik ilişkilerin artmasında da önemli bir rol oynuyor. Dünyanın küresel krizden çıkmaya çalıştığı bu dönemde, dünya ülkeleri arasındaki ekonomik ilişkileri, daha sağlam ve sağlıklı bir zemine
çekmek gerekiyor. 2009 yılında tarihin en ağır ekonomik krizlerinden birini yaşadığımızı düşünürsek, bu sene en önemli fuarlardan birini gerçekleştirdiğimizi de söyleyebiliriz. Bu sene, 55 ülkeden 249'u yabancı olmak üzere 1.052 firma katıldığını düşünürsek, fuarın etkinliği daha iyi anlaşılacaktır. Ayrıca, 28 ülkeden 7 Bakan ve 8 Bakan Yardımcısı başta olmak üzere 150 civarında üst düzey konuk İzmir'e gelecektir."
Fuar vesilesiyle, katılımcı yabancı ziyaretçilerin de ikili görüşmeler yapma fırsatı bulacağını anlatan Ergün, fuarın dünyadaki küresel işbirliğini sağlamak, ortak hareket alanları belirlemek, gelişmeleri yakından takip edebilmek gibi ihtiyaçlara zemin sağlayacağını söyledi.
Türkiye'nin, 1980'li yıllardan itibaren dışa açık ve ihracata dayalı bir ekonomi modeliyle hareket etmeye başladığına değinen Ergün, şunları söyledi: "Dışa açılma stratejisi, özel sektörümüzü rekabet kavramıyla tanıştırmış, özel sektörün kendisini geliştirmesine zemin hazırlamıştır. Firmalarımız, artık teknoloji, tasarım ve kalite gibi alanlarda yetkinlik kazanmışlar, rüştlerini ispat etmişlerdir. Bu fuarın tarihini, biraz da Türkiye ekonomisinin ve sanayisinin tarihi olarak okumak mümkündür. Fuarı uzun
yıllardan bu yana takip edenler, Türkiye'nin nasıl bir dönüşüm yaşadığına daha yakından tanık olmuşlardır. Bundan 30 yıl önce buraya getirdiğimiz ürünlerle, bugünkü ürünler arasındaki farkı herkes takdir edecektir. Şimdi hepimizin şu soruyu kendimize sorması gerekiyor: Bundan 30 yıl sonra yapılacak 109'uncu fuara hangi ürünlerle katılacağız? 30 sene sonra sanayimizin ürettiği ürünlerin büyük kısmı, dünyadaki teknolojiyi takip eden ürünler mi olacak, yoksa dünyadaki teknolojiye yön veren ürünler mi olacak?"
DÜNYA ÇAPINDA MARKA OLUŞTURMALIYIZ
Türk mallarının diğer ülkeler arasından sıyrılıp üst sıralara doğru tırmanmaya başladığını anlatan Ergün, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ancak bu yeterli değildir, bizim zirveye ulaşmamız ve orada kalıcı olmamız gerekmektedir. Dünyada kalite denince akla Türk ürünleri gelmeli, dünya çapında tanınan markalar oluşturmalıyız. Bunu sağlamak, kamunun desteğiyle fakat özel sektör eliyle mümkün olacaktır."
Üreten herkesin doğru alanlara yönelmesi ve doğru desteklerle buluşması gerektiğini dile getiren Ergün, şöyle konuştu: "Bu nedenle esnaf ve sanatkarlar strateji belgesini hazırlayarak, esnaf ve sanatkarlarımızın çağa uygun dönüşümlerini sağlayacak bir yol haritası oluşturduk. Aynı şekilde, ülkemizde yıllardır ihtiyaç hissedilen Sanayi Strateji Belgesi ile alt sektörler olan otomotiv ve makine sanayileri strateji belgelerinin hazırlığında son aşamaya geldik. İşletmelerimizin Ar-ge, inovasyon, markalaşma
ve tasarım gibi alanlara yönelmelerini sağlamak amacıyla, Ar-ge destekleri, san-tez projesi, teknopark teşvikleri gibi önemli projeleri yürütüyoruz. KOSGEB desteklerine de işletmelerimizin kendi ihtiyaçlarına çözüm üretebilecekleri bir esneklik kazandırdık. Şunu biliyoruz ki, güçlü bir ekonomi demek, başarılı işletmelerin sayısının artması demektir. Bu nedenle, makro istikrarı güçlendirecek adımlarla birlikte, mikro reformlara da aynı derecede önem gösteriyoruz. Siyasi ve ekonomik alanlarda Türkiye lehine
oluşan havayı en iyi şekilde değerlendirmek istiyoruz. Ekonomisi sağlam, hukuk sistemi çağdaş, demokrasisi güçlü ve dışarıda itibar sahibi bir Türkiye'de, özel sektör de güf'fclkeden 249'u yabancı olmak ç kazanacaktır."
SORUNLAR DİPLOMASİ İLE ÇÖZÜLMELİ
Ergün, gazetecilerin "Türkiye'nin, İran'ın yapmış olduğu Uranyum takasından sonra ne tür bir tavır sergileyeceği" sorusuna da şu cevabı verdi. "Türkiye bölgedeki faaliyetler konusunda hassasiyeti vardır. Bölgedeki iktisadi faaliyetlerin aksaması doğru bir şey değil. Türkiye olarak sorunların diplomasi ile çözülmesinden yanayız. Diplomatik kanallar açık kalmalı ve bu yoldan ilerlemeli. Türkiye bölgede her zaman soğukkanlı davranıyor. Konuyu hem Birleşmiş Milletler hem de Amerika Birleşik Devletleri
nezdinde takip ediyoruz."
Bakan Ergün tarafından Swiss Otel Grand Efes Otel'de düzenlenen toplantıya, İzmir Valisi Mustafa Cahit Kıraç, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Zekeriya Mutlu meslek odaları başkanları katıldı.
Konuşmasında, Akdeniz'in en önemli limanlarından birine sahip olan İzmir'in, tarih boyunca önemli bir ticaret merkezi olduğunu vurgulayan Bakan Ergün, İzmir'in bu özelliğini Cumhuriyet döneminde de devam ettirdiğini, Türkiye'nin en fazla üreten ve ihracat yapan şehirlerinden biri olduğunu söyledi.
Liman şehirlerinin, doğal şartlarının bir gereği olarak dışa açık ve dar kalıplara sığmayan şehirler olduğunu anlatan Ergün, şöyle konuştu: "Böyle kavşak noktalarında, farklı kültürler birbirleriyle temasa geçer, farklı etkileşim alanları oluşur ve buradan sosyal bir zenginlik peyda olur. Bu çeşitlilik, bu şehirlerin ekonomik canlılığını muhafaza etmesinde ve girişimcilik ruhunun güçlenmesinde de kilit bir rol oynamıştır. Bu özelliklere sahip olan bir şehrin, 1923 yılında ekonomimizin temellerinin atıldığı
İktisat Kongresi'ne ev sahipliği yapmış olması bir tesadüf değildir. İzmir'in bu derece geniş katılımlı uluslar arası bir etkinliğe, 79 yıldır başarıyla ev sahipliği yapması da bu şehrin ekonomik ve ticari geleneklerinin bir sonucudur."
Dünyanın sayılı ticaret fuarlarından biri olan İEF'nin Türkiye'nin tanıtımında çok önemli bir görevi olduğunu anlatan Ergün, sözlerine şöyle devam etti: "Bu fuarı, sadece bizim diğer ülkelerle ticari ilişkilerimizi artırmanın bir aracı olarak değerlendirmiyoruz. Zira bu fuar, bizim dışımızdaki ülkeler arasındaki ekonomik ilişkilerin artmasında da önemli bir rol oynuyor. Dünyanın küresel krizden çıkmaya çalıştığı bu dönemde, dünya ülkeleri arasındaki ekonomik ilişkileri, daha sağlam ve sağlıklı bir zemine
çekmek gerekiyor. 2009 yılında tarihin en ağır ekonomik krizlerinden birini yaşadığımızı düşünürsek, bu sene en önemli fuarlardan birini gerçekleştirdiğimizi de söyleyebiliriz. Bu sene, 55 ülkeden 249'u yabancı olmak üzere 1.052 firma katıldığını düşünürsek, fuarın etkinliği daha iyi anlaşılacaktır. Ayrıca, 28 ülkeden 7 Bakan ve 8 Bakan Yardımcısı başta olmak üzere 150 civarında üst düzey konuk İzmir'e gelecektir."
Fuar vesilesiyle, katılımcı yabancı ziyaretçilerin de ikili görüşmeler yapma fırsatı bulacağını anlatan Ergün, fuarın dünyadaki küresel işbirliğini sağlamak, ortak hareket alanları belirlemek, gelişmeleri yakından takip edebilmek gibi ihtiyaçlara zemin sağlayacağını söyledi.
Türkiye'nin, 1980'li yıllardan itibaren dışa açık ve ihracata dayalı bir ekonomi modeliyle hareket etmeye başladığına değinen Ergün, şunları söyledi: "Dışa açılma stratejisi, özel sektörümüzü rekabet kavramıyla tanıştırmış, özel sektörün kendisini geliştirmesine zemin hazırlamıştır. Firmalarımız, artık teknoloji, tasarım ve kalite gibi alanlarda yetkinlik kazanmışlar, rüştlerini ispat etmişlerdir. Bu fuarın tarihini, biraz da Türkiye ekonomisinin ve sanayisinin tarihi olarak okumak mümkündür. Fuarı uzun
yıllardan bu yana takip edenler, Türkiye'nin nasıl bir dönüşüm yaşadığına daha yakından tanık olmuşlardır. Bundan 30 yıl önce buraya getirdiğimiz ürünlerle, bugünkü ürünler arasındaki farkı herkes takdir edecektir. Şimdi hepimizin şu soruyu kendimize sorması gerekiyor: Bundan 30 yıl sonra yapılacak 109'uncu fuara hangi ürünlerle katılacağız? 30 sene sonra sanayimizin ürettiği ürünlerin büyük kısmı, dünyadaki teknolojiyi takip eden ürünler mi olacak, yoksa dünyadaki teknolojiye yön veren ürünler mi olacak?"
DÜNYA ÇAPINDA MARKA OLUŞTURMALIYIZ
Türk mallarının diğer ülkeler arasından sıyrılıp üst sıralara doğru tırmanmaya başladığını anlatan Ergün, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ancak bu yeterli değildir, bizim zirveye ulaşmamız ve orada kalıcı olmamız gerekmektedir. Dünyada kalite denince akla Türk ürünleri gelmeli, dünya çapında tanınan markalar oluşturmalıyız. Bunu sağlamak, kamunun desteğiyle fakat özel sektör eliyle mümkün olacaktır."
Üreten herkesin doğru alanlara yönelmesi ve doğru desteklerle buluşması gerektiğini dile getiren Ergün, şöyle konuştu: "Bu nedenle esnaf ve sanatkarlar strateji belgesini hazırlayarak, esnaf ve sanatkarlarımızın çağa uygun dönüşümlerini sağlayacak bir yol haritası oluşturduk. Aynı şekilde, ülkemizde yıllardır ihtiyaç hissedilen Sanayi Strateji Belgesi ile alt sektörler olan otomotiv ve makine sanayileri strateji belgelerinin hazırlığında son aşamaya geldik. İşletmelerimizin Ar-ge, inovasyon, markalaşma
ve tasarım gibi alanlara yönelmelerini sağlamak amacıyla, Ar-ge destekleri, san-tez projesi, teknopark teşvikleri gibi önemli projeleri yürütüyoruz. KOSGEB desteklerine de işletmelerimizin kendi ihtiyaçlarına çözüm üretebilecekleri bir esneklik kazandırdık. Şunu biliyoruz ki, güçlü bir ekonomi demek, başarılı işletmelerin sayısının artması demektir. Bu nedenle, makro istikrarı güçlendirecek adımlarla birlikte, mikro reformlara da aynı derecede önem gösteriyoruz. Siyasi ve ekonomik alanlarda Türkiye lehine
oluşan havayı en iyi şekilde değerlendirmek istiyoruz. Ekonomisi sağlam, hukuk sistemi çağdaş, demokrasisi güçlü ve dışarıda itibar sahibi bir Türkiye'de, özel sektör de güf'fclkeden 249'u yabancı olmak ç kazanacaktır."
SORUNLAR DİPLOMASİ İLE ÇÖZÜLMELİ
Ergün, gazetecilerin "Türkiye'nin, İran'ın yapmış olduğu Uranyum takasından sonra ne tür bir tavır sergileyeceği" sorusuna da şu cevabı verdi. "Türkiye bölgedeki faaliyetler konusunda hassasiyeti vardır. Bölgedeki iktisadi faaliyetlerin aksaması doğru bir şey değil. Türkiye olarak sorunların diplomasi ile çözülmesinden yanayız. Diplomatik kanallar açık kalmalı ve bu yoldan ilerlemeli. Türkiye bölgede her zaman soğukkanlı davranıyor. Konuyu hem Birleşmiş Milletler hem de Amerika Birleşik Devletleri
nezdinde takip ediyoruz."