Davutoğlu-vanackere Ortak Basın Toplantısı...(2)

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Sabancı suikastinin sanığı Fehriye Erdal'ın iadesine ilişkin Türkiye'nin beklentisinin geçerliliğini sürdürdüğünü belirterek, "Bunun takipçisi olmaya devam edeceğiz" dedi

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Sabancı suikastinin sanığı Fehriye Erdal'ın iadesine ilişkin Türkiye'nin beklentisinin geçerliliğini sürdürdüğünü belirterek, "Bunun takipçisi olmaya devam edeceğiz" dedi.
Dışişleri Bakanlığı Konutu'nda Belçika Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Steven Vanackere ile bir araya gelen Davutoğlu, daha sonra konuk bakan ile birlikte ortak basın toplantısı düzenledi. Davutoğlu, görüşmede Türkiye-Belçika ikili ilişkileri ve Belçika'nın AB dönem başkanı olması dolayısıyla Türkiye-AB ilişkilerini ele aldıklarını, bunların yanı sıra bölgesel ve uluslararası konularda istişarelerde bulunduklarını kaydetti. Türkiye-Belçika ilişkilerinin çok köklü bir geçmişe sahip, dostluk
ilişkileri olduğunu belirten Davutoğlu, üst düzey siyasi diyalogların kesintisiz olarak devam ettiğini belirtti. Davutoğlu, ''Biz bu ikili siyasi diyaloğun daha da geliştirilerek sürdürülmesini istiyoruz. Bu çerçevede majesteleri Kral II. Albert'i Türkiye'de ağırlamaktan büyük bir mutluluk duyacağız'' dedi.
Görüşmelerde teröre karşı mücadele konusunu kapsamlı olarak ele aldıklarını anlatan Davutoğlu, iki ülke arasında 2008 yılında başlatılan içişleri, dışişleri ve adalet bakanları arasındaki üçlü ortak toplantıların bu sonbaharda yeniden yapılması kararı aldıklarını belirtti. Davutoğlu, önce üst düzey bürokratlar düzeyinde toplanılacağını, sonra bakanlar düzeyinde özellikle güvenlik ve terör konularını ele almak üzere bir araya geleceklerini bildirdi.
Vanackere'ye özellikle Mart ayında terör örgütü PKK'ya karşı düzenlenen operasyonlar konusunda teşekkürlerini ileten Davutoğlu, "Bu çerçevede yürütülen çalışmaların etkin bir şekilde devam etmesinin bizim açımızdan taşıdığı önemi bir kez daha vurguladım. Teröre karşı mücadele, müttefiklerin ortak sorumluluğudur ve bu konuda birlikte çalışma kararlılığımızı bir kez daha teyit ettik'' diye konuştu.

"TİCARİ İLİŞKİLERİMİZ DAHA DA ARTARAK DEVAM EDECEK"
İki ülke arasında 2008'de 5 milyar dolar civarında olan ticaret hacminin 2009 yılında küresel kriz dolayısıyla 4 milyar dolar düzeyinde indiğini, yılın ilk 5 ayında ise önemli bir artış görüldüğünü kaydeden Davutoğlu, "Ümit ediyorum ticari ilişkilerimiz daha da artarak devam edecek" dedi.
Belçika'da yaşayan Türklerin Belçika siyasi sistemine entegrasyonda sağladıkları başarıyı takdir ettiklerini ifade eden Davutoğlu, 3 Türk kökenli vatandaşın Belçika federal meclisine girdiğine, pek çok Türk kökenli vatandaşın da Belçika sosyal, siyasi ve ekonomik hayatında rol aldığına dikkat çekti. Görüşmede AB konusunda kapsamlı değerlendirmeler yaptıklarını kaydeden Davutoğlu, ''Dost Belçika dönem başkanlığını biz Türkiye-AB ilişkilerinde önemli bir fırsat dönemi olarak değerlendiriyoruz'' dedi.
Davutoğlu, görüşmede bu konuda stratejik tercihini bir kez daha vurguladığını belirterek, "Türkiye, AB tam üyeliği konusunu en önemli stratejik tercih olarak benimsemiştir. Bu konuda istikametini çok net olarak belirlemiştir. Biz stratejik geleceğimizi Avrupa'da görürken Avrupa'nın da kendi stratejik geleceğini Türkiye ile birlikte görmesini bekliyor. Bu çerçevede Türkiye'nin AB üyeliğini sadece bir üyelik olarak değil, küresel barışa giden önemli bir aşama olarak değerlendiriyoruz'' diye konuştu.
Davutoğlu, görüşmede Türkiye'nin AB üyeliği konusunda gelecek 6 ay içinde yapılacak çalışmaları ve fasılları ele aldıklarını, ayrıca Kıbrıs konusundaki görüşmeleri de kapsamlı şekilde istişare ettiklerini kaydetti. Türkiye'nin Kıbrıs konusunun kapsamlı bir çözüme kavuşturulması konusundaki kararlı siyasi iradesini bir kez daha görüşmede dile getirdiğini kaydeden Davutoğlu, şunları söyledi:
"Ancak Kıbrıs konusundan ya da diğer siyasi engellerden hareketle Türkiye'nin AB üyeliğinin önüne yeni engellerin konulmasını kabullenmeyeceğimizi de vurguladım. Nihayetinde özellikle Türkiye-AB stratejik diyaloğu konusunda önümüzdeki dönemde çok daha yakın çalışma kararlığımızı vurguladık ve bu stratejik hedefin bir an önce gerçekleşmesi için elimizden gelen gayreti gösterme konusunda mutabık kaldık."
Davutoğlu, görüşmede vize muafiyet sistemiyle geri kabul anlaşmasının birlikte yürürlüğe girmesi konusunda çalışacaklarını belirtiklerini ifade etti.

"TERÖRLE MÜCADELESİNDE TÜRKİYE'NİN YANINDAYIZ"
Belçika Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Vanackere ise Türkiye ile Belçika arasında ikili ilişkilerin mükemmel düzeyde olduğunu belirterek, Belçika halkının yüzde 5'inin Türkiye'yi turizm destinasyonu olarak gördüğünü, her 20 Belçikalı'dan birinin Türkiye'ye geldiğini kaydetti. Vanackere, dün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmede de Türkiye ile Belçika arasındaki ekonomik ilişkileri ele aldıklarını ve bu alanda daha yapılacak birçok iş olduğunu belirterek, küresel krizin ardından
düşen ticari ilişkilerin yeniden iyileştirilmesi için gayret gösterdiklerini söyledi.
AB dönem başkanlığını yürüten ülke olarak genişleme gibi alanlarda da sorumlulukları bulunduğunu ve AB'nin genişleme konusundaki siyasetine bağlı olduklarını belirten Vanackere, "Türkiye'deki meslektaşlarımın da sürecin devam etmesi yönündeki kararlılıklarına şahit oldum. Şunu söylemek çok önemli, bu konuda Avrupa'nın yorgunluğu ve Türkiye'nin kuşkuculuğu yok. Biz Türkiye ve AB'yi birbirine daha yakınlaştırmak için olumlu yaklaşımlarımızı sürdüreceğiz" dedi.
Konuşmasında terör konusuna da değinen Vanackere, "Bizim arkadaşımızın canı acıdığı zaman bizim de canımız acır. Terörle mücadele sadece askeri, istihbarat, hukukla değil aynı zamanda siyasi alanda da yürütülmesi gerekir. Şiddeti haklı gösterecek hiçbir gerekçe olamaz. Terörizmi hiçbir neden haklı gösteremez. AB ve Belçika hükümeti olarak terörle mücadelesinde Türkiye'nin yanındayız" diye konuştu. nğerlendirmeler yaptıkların
Türk vatandaşlarına vize muafiyeti konusunun çeşitli çevrelerde sık sık gündeme geldiğini ve Benelüks ülkeleri olarak kendilerinin diplomatik ve resmi vizelerde bazı kolaylıklara gittiğini anlatan Vanackere, iş adamlarına yönelik de vizelerin kolaylaştırılması konusunda olumlu gelişmelerin yaşadığını kaydetti. Türkiye'nin uluslararası alanda geostratejik olarak, bilgi birikimiyle ve ilişkileriyle oynayacağı ciddi bir rol olduğunu ifade eden Vanackere, Türkiye'nin 360 derece etrafına bakmasını çok normal
karşıladıklarını söyledi. Vanackere, "Türkiye'nin çevresindeki ülkelerle, AB üyesi olmayan ülkelerle de iyi ilişkiler içinde olması onu AB için daha stratejik bir ortak haline getiriyor. Bizim her zaman tam bir fikir birliği içinde olmamıza gerek yok. Afganistan, Irak, Ortadoğu gibi konuları görüşürken birbirimizin önceliklerini daha iyi anlayarak birbirimize yaklaşmak da çok değerli" dedi.

SORULAR
Daha sonra iki bakan gazetecilerin sorularını yanıtladı. Vanackere, AB içinde Türkiye'nin üyeliği ile ilgili çeşitli görüşlerin bulunduğunun anımsatılması üzerine ortaklık konusunu gelecekte tam üyelik anlaşmasının bir parçası olarak ele aldığını belirterek, "Ben stratejik ortaklıktan bahsederken zayıf bir ortaklıktan değil güçlü bir ortaklıktan bahsediyorum" dedi.
Stratejik ortaklığın da tam üyeliğin bir parçası olduğunu belirten Vanackere, Türkiye'ye AB üyeliği konusunda daha önce güçlü sinyal verildiğini ve bu sürecin devam ettiğini belirterek, "ancak bu alanda Türkiye'nin de atması gereken ciddi adımlar olduğunu" söyledi.
Davutoğlu ise, "Konuya AB değerleri ve perspektifinden bakmalıyız. AB genişleme sürecinde diğer aday ülkeler için müzakereler sonunda tam üye olamama gibi bir şey söz konusu olmadı. Sadece Norveç için durum farklıydı bunu da kendileri oyladı. AB genişleme müzakerelerine başlayan ülke sıradan bir ülke değil, ortaklık için bir ülke değil. Ortaklık, ülkelerin bütün politik kurumlarının ortak olarak birlikte çalışmasıdır. AB-Türkiye ilişkilerinde ortaklık değil tam üyelik için bir hazırlık var. Siyasi
diyalog konusunda ise (AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Catherine) Ashton ve (AB Komisyonu'nun genişlemeden ve komşuluk politikasından sorumlu üyesi Stefan) Füle ile geçen ay AB ile Türkiye tam üyelik için nasıl hazırlanacaklarını stratejik diyalog çerçevesinde görüştük. Bu bizim perspektifimizdir ve bu vizyona başka bir alternatif görmüyoruz. Türkiye tam üye olacaktır. AB'den tek beklentimiz, her aday ülkeye uygulanan ana prosedürün Türkiye'ye de uygulanması, ne eksik ne fazla" diye konuştu.

FEHRİYE ERDAL'IN İADESİ
Görüşmelerde terörist Fehriye Erdal'ın iadesi konusunun gündeme gelip gelmediğinin sorulması üzerine Vanackere, Türkiye'nin her yıl yaklaşık 700 dosyayı işbirliği amacıyla Belçika makamlarına gönderdiğini ve bunlardan her yıl 600'üne olumlu yanıt verildiğini bildirerek, iki ülke arasındaki ilişkileri ele alırken sadece bir olay üzerinden giderek yargılama yapmamak gerektiğini, genel ilişkilerin göz önünde tutulması gerektiğini söyledi. Fehriye Erdal konusunda soruşturmanın kendi yolunda devam ettiğini ve
birkaç hafta içinde dava aşamasına geleceğini belirten Vanackere, şöyle konuştu:
"Erdal şu anda gözaltında değil. Bu karar, gr'f0erlendirmeler yaptıklarınüçler ayrılığı ilkesinin bir parçası olan yargı ayağının kararıdır. Bizim açımızdan güçler ayrılığı ilkesi hayati önemde. Hükümetler veya bakanlar, yargıçların ne yapıp yapmayacağına karar veremezler. Bundan dolayı eğer bir yargıç, soruşturma aşamasında birinin hareket özgürlüğünü göz önüne alarak karar veriyorsa benim temsilcisi olduğum alanın buna diyecek bir şeyi yoktur. Şunu hatırlatmak istiyorum; benim ülkemdeki güçler ayrılığı
ilkesini unutmayın. İkinci olarak da Belçika yargı sisteminin terörle mücadele konusunda Türk yargı sistemiyle ortak çalışma arzusunu bir tek konuya bakarak yargılamayın."
Dışişleri Bakanı Davutoğlu ise görüşmede bu konuda Türkiye'nin tüm beklentilerini en açık şekilde ifade ettiklerini kaydetti. Vanackere'nin Belçika hukuk sistemi içinde karşılaşılan sorunlardan bahsettiğini belirten Davutoğlu, ''Bu beklentimiz geçerliliğini sürdürmektedir ve bunun takipçisi olmaya devam edeceğiz'' dedi.
Davutoğlu, konuşmasında gazetecilere "Belçika'yı yargılamayın" diyen Vanackere'ye ise bu talebin Belçika'yı yargılamak anlamına gelmediğini, ancak bir teröristin yakalanıp yargı karşısına çıkarılmasının ve teröre karşı mücadelenin hayati öneme sahip olduğunu ifade etti.