"12 Eylül öncesinde korku imparatorlu kuruldu, örgütün dağa çıkması için ortam oluşturuldu"

12 Eylül 1980 darbesinde Adıyaman'da öğretmenlik yapan Mahmut Karadağ, darbe döneminde yediği dayağı ve görev yaptığı okulda yaşadıklarını hala unutam

12 Eylül 1980 darbesinde Adıyaman'da öğretmenlik yapan Mahmut Karadağ, darbe döneminde yediği dayağı ve görev yaptığı okulda yaşadıklarını hala unutamadığını söyledi. Öğretmenliğe 1978'de Adıyaman Gerger'de başladığını anlatan Karadağ, 12 Eylül darbesinde öğretmenler üzerinde yaşanan baskıyı yaşadığı canlı örneklerle anlattı.

Darbeden önce Kürtçülük, Türkçülük, Sünnilik ve Alevilik gibi kavramların ön plana çıkarıldığını belirten Karadağ, askerin millet üzerinde adeta bir korku imparatorluğu kurduğunu kaydetti. Karadağ, görevli olduğu Adıyaman Lisesi'nde derslere giren bir albayın öğretmen ve öğrenciler üzerinde nasıl baskıcı bir tutum izlediğini şu şekilde anlattı: "Bir gün beden eğitimi öğretmeni, elinde çubukla çocukları şaka yollu içeri gönderiyordu. Albay öğretmenin yanına gelerek 'dön arkanı' dedi. O kadar öğrencinin yanında adam arkasını döndü. 'Ne lan bu tıraş' dedi. 'Hemen git berbere benim gönderdiğimi söyle tıraşını ol gel. Yoksa gerisini sen düşün' dedi. Adamcağız o kadar öğrencinin içinde rezil oldu. Öğretmen arkadaş doğru berbere gitti. Berbere 'beni albay gönderdi' deyince berber 'tamam hocam. Seni subay tıraşı yapacağız' demiş. Meğerki albay daha önceden bütün berberleri toplayıp onlara 'benim gönderdiğim herkesi subay traşı yapacaksınız' diye tehdit etmiş." Okuldaki tüm öğretmenlerin albaydan çekindiğini belirten Karadağ, korkunun nasıl bir boyut kazandığını yine bir örnekle anlatıyor:

"Bir gün öğretmenlerin toplantı salonunda oturuyorduk. Bir ara 'komutan geliyor' denince öğretmenlerin hepsi kaçışmaya başladı. Sağıma soluma baktım bir tane öğretmen kalmamıştı. Hamile bir öğretmenimiz vardı. Bir baktım pencereden atlamaya çalışıyor. Hemen yakaladım. Sen ne yapıyorsun düşük mü yapacaksın diye ona bağırdım. 'Ne yapayım. Komutan geliyor' dedi. O kadar korkutulmuşlar. Zaten komutan geldiğinde o oturmadan oturulmaz, kalkmadan kalkılmaz, derse girmeden derse girilmezdi. Bu şekil bir anlayış hakimdi."

12 KİŞİ BİRDEN DAYAK ATTI

Çok zor bir dönemde öğretmenliğe başladığını vurgulayan Karadağ, yaz tatilinden evine dönerken suçsuz yere yediği dayağı hala unutamadığını aktarıyor. "PKK'nın dağa çıkma sürecine ortam hazırlığı yapılıyordu. Halkın isyan etmesi için her türlü işkence, dayak hat safhadaydı. Halk bir yandan askerden, bir taraftan peşmergelerden çekiyordu. Tayinim Gerger'den Adıyaman Lisesi'ne çıkmıştı. Benim normalde 1980'de Ocak ayının ilk gününde Adıyaman'da olmam gerekiyordu. Ama ben çocukların sınavlarını okuyup ondan sonra gitmek istedim. Nitekim 6 gün sonra Kahta'ya geldim. Yolda gelirken adamların her arabada mutlaka ajanları vardı. Bunu sonradan öğrendim. Kim konuşsa hemen onu indikten kısa bir süre sonra yakalıyorlardı. Bende de öyle oldu. Kahta'ya indim yanıma 12 kişilik bir grup geldi. 'Mahmut Karadağ sen misin?' dediler. Ben de evet benim. Birden beni çarşının ortasında o kış günü öldüresiye dövdüler. Bayılmışım. Sonradan kendime geldiğimde yanımda kimse yoktu. Her tarafım kan revan içindeydi. Zar zor Adıyaman'a eve geldim. Annem sorduğunda düştüm dedim. Ama kim inanır. Dedim ki anne 2 yıl hizmet ettim. Karşılığını da aldım geldim. Tam bir korku imparatorluğu kurulmuş. Kürtçü müsün yok, dayak, Türkçü müsün yok, yine dayak. Neyciyim desen dayak yiyorsun. Bu günleri yaşadık."

Okula gidip gelirken yolda jandarmanın sık sık araçlarını durdurduğunu anlatan Karadağ, "Gerger'e gidiyorduk. Araba Narince kasabasından geçiyordu. Orada karakol vardı. Bizi durduruyor çok sıkıntı veriyorlardı. Bir defasında çok kütü bir olay oldu. Komutanın gözü saf bir köylüye çattı. Adamı çağırdı yanına 'gel buraya lan' dedi. Adam yanına gitti. 'Ney lan bu bıyıklar' dedi. Adamcağız sesini çıkartamadı. Adamın bıyıklarının sol tarafını tek tek yoldu. Bıyığın sağ tarafı kaldı. Aynı tıraş etmiş gibi oldu. Adam bir mahcup bir mahcup. Adamcağız eliyle ağzını kapattı. Köyüne gidinceye kadar öyle durdu. Bu benim ciğerimi yaktı. Halen aklıma geldiği sürece zihnimi yiyorum. Çünkü bizim Anadolu'da bir insanın bıyığı ve şapkasıyla oynanması namustan daha önemli bir konudur. Bu adam 3 ay evinden çıkamadı." diyor.

1980 REFERANDUMUNDA HALKA ZORLA EVET DEDİRTTİLER

Darbe döneminde yapılan Anayasa referandumuna da değinen Karadağ, "Referandum yaptılar. Beyaz bir zarf. Evet derseniz zaten beyaz olarak görünüyor. Hayır dersiniz, mavi olarak gözüküyor. Askerler etrafında çevrili. Bir tane de iri yarı köylü birisini satın almışlar. Ben hayır oyu kullandım. Benim kolumdan tuttu. Bu 'mavi sen yanlış koydun' dedi. Ben de sana ne dedim. Adam sandığın başında bekliyor. Herkesi tehdit ediyor. Kenan Evren çıkıp 'beni yüzde 92 ile halk buraya getirdi.' Halbuki o yüzde 92 oy 'hayır' oyuydu. Millete zorla 'evet' dedirttiler." iddiasında bulundu.

Yaklaşık 2 ay sonra yapılacak referandumun Türkiye'nin geçmişiyle yüzleşmesi olacağını belirten Karadağ, "O dönemi yaşayanların mutlaka dik durması ve referanduma 'evet' demesi gerekiyor." görüşünü dile getirdi.