Başbakan Recep Erdoğan, YSK kararını değerlendirdi. Zorlama bir yorum
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Yüksek Seçim Kurulu'nun referandum süresinin 120 gün olarak belirleyen kararını "zorlama bir yorum" olarak değerlendird
Erdoğan, Yunanistan'a hareketinden önce Esenboğa Havalimanı'nda açıklamalarda bulundu. Yunanistan ziyaretinin tarihi bir önem sahip olduğunu belirten Erdoğan, Yunanistan'a daha önce 5 kez ziyaret gerçekleştirdiğini hatırlattı. Erdoğan, Yunanistan ziyaretinde yaklaşık 21 anlaşma ve işbirliği protokolleri imzalayacaklarını ifade etti. Erdoğan, Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi'nin toplantısına Yunanistan Başkanı Yorgo Papandreu ile birlikte başkanlık edeceğini kaydetti.
"CHP Anayasa değişikliğinin yürürlüğünün durdurulması ve iptali için Anayasa Mahkemesine başvuracak. YSK referandum sürecini 120 gün olarak belirledi. Sözcünüz zorlama bir karar olduğu söyledi. Sizce de zorlama bir karar mı?" yönündeki soruya Erdoğan, anayasa değişikliği taslak ortaya çıkmadan zaten ana muhalefet partisinin Anayasa Mahkemesi'ne gideceğini kendilerinden dinlediklerini ve buna yabancı olmadıklarını hatırlattı. Anayasa Mahkemesi'nin, CHP anlayışı ile ana muhalefet mahkemesi haline getirildiğini, önüne ne gelirse Anayasa Mahkemesi'ne götürdüğüne işaret eden Erdoğan, "Öyle bir hale getirildi ki ana muhalefet mahkemesi haline getirdi. Önüne ne gelirse gelsin Anayasa Mahkemesi'ne taşıyor. Anayasa Mahkemesi tarihinde bu kadar ana muhalefet partisi tarafından bu kadar yorulmamıştır. Her kanun, her anayasa değişiklik teklifi oraya götürülmüştür. Son 7 yıl içinde. Buna yabancı değiliz. Alışık olduğumuz görevlerinden bir tanesini daha yerine getiriyorlar. Onlar Anayasa Mahkemesi'ne götürürler. Anayasa Mahkemesi'ne değerlendirmesini yapar ve kararını verir." dedi.
"ZORLAMA BİR YORUM"
YSK'nın referandum süresini 120 gün olarak belirlemesiyle ilgili olarak ise Erdoğan, şöyle cevap verdi: "Şu anda parlamentonun konuyla ilgili almış olduğu karar, böyle bir yasa noktasına yaptığı değişiklik uygulamaya sokulması gereken bir yasa değişikliğiydi. Burada değişiklik yapılması gerekiyorsa, bu tabii bana göre herkes yorumunu yapıyor, ben de yorumumu yapıyorum. Anayasa Mahkemesi'ne götürülür. Anayasa Mahkemesi kalkar onunla ilgili bir değişiklik yapar. YSK burada bir değişikliğe gidiyor. Bu değişiklik kararı alınırken 'siz ne kadar zamanda bunu yaparsınız' bunlar da alınmış. Şimdi bunu getirip öyle bir yere yerleştiriyorlar ki bir yıl içinde yapılan 'değişiklikler uygulamaya konulamaz. Bu bir seçim yasası ile alakalı bir değişikliktir' yaklaşımı. Ben de arkadaşımın ifade ettiği gibi zorlama bir yorum diye bakıyorum. YSK böyle bir kararı almıştır. Biz de ona uyacağız. AK Parti olarak bizler 60 güne de 120 güne de hepsine hazır olan bir partiyiz. Burada bir sıkıntımız yok. Muhalefetin samimi yaklaşımları olacaksa, milletten çekinmeye gerek yok. Biz milletimize götürüyoruz. İstiyoruz ki milletimizle kısa zamanda buluşalım. Bu süre 60 gün daha uzamış olacak. Tabii enteresan olan şey. 12 Eylül'de malum bu anayasa yapılmıştı. Şimdi 12 Eylül'de bu önemli değişiklikler gündeme giriyor. Gördüğünüz gibi tarih olarak bu kararı bizler almadık. Neresi aldığı ortada. Yarın kimse de bunun altında bir şey aramasın." diye konuştu.
"EŞİNE İHANET EDENLERİ MAĞDUR GÖREMEYİZ"
"Baykal'ın görüntüsü ile ilgili MİT'e talimat verdiniz. CHP'nın başına kimin geleceği tartışılıyor. Sizce Baykal geri döner mi?" yönündeki soruya ise Erdoğan, ana muhalefet partisi içinde ne olup bittiğinin kendisini ilgilendirmediğini söyledi. Erdoğan, "MİT ile ilgili bizim talimat verip vermediğimiz noktasında, her halde MİT'i anamuhalefet lideri yönetiyor. Öyle anlaşılıyor. Ne olup bittiğini gayet iyi biliyor. Madem biliyor, 'bilgilerim, belgelerim var' diyordu. Bu bilgilerini belgelerini niçin yargıya taşımadı. Hep söylediğimiz şey şudur. Sayın Hikmet Sami Türk gayet güzel bir tespit yaptı. Baştan itibaren 'komplo, komplo, komplo' dedi. Komplo dediyse bu gizli buluşma iddia ediliyorsa, iddia edildiği gibi gerçekten gerçekleştiyse, bu ana kadar ana muhalefet lideri böyle bir şey yapmadığını da söylemiyor. İsmi geçen isim o da söylemiyor. Kaldı ki biz bu işin içerisinde olmayacağımızı başından beri söyledik. Ama zorla bizi de bu işin içine sokma gayretine girdiler. İster istemez kenarında köşesinde bizi de buna bulaştırıyorlar." cevabını verdi.
Kendisinin çok üzüldüğü konunun Türkiye'nin özellikle toplumsal ahlak değerleri açısından erozyona uğratılma gayretinin olması olduğuna işaret eden Erdoğan, şunları söyledi: "En büyük tehlike buradadır. Bu işleri meşru görme gayretinde olanlar var. En tehlikeli olan yan burasıdır. Bu milleti ayakta tutan en önemli güç toplumsal ahlakımızdır. Bunun üzerinde spekülasyona giren var. Bunun üzerinden mağdurlara oynayanlar var. Kusura bakmasınlar böyle bir anlayışı kabul etmemiz mümkün değil. Bu tür rolü oynayanlar, eşlerine ihanet edenleri biz hiç bir zaman bu toplumun içinde kalkıp da mağdur olarak göremeyiz. Mağdur olarak da kimseye gösteremeyiz. Böyle bir gayretin içerisinde de olamayız. Hangi tarafta olursa olsun. Hangi düşüncede olursa olsun. Kim bunu yapıyorsa, bir defa bunun mağduriyet içine sokabiliriz. Muhafazakar toplumun ahlak değerleriyle bir erozyon başlangıcıdır. Tehlike buradadır. Sıkıntı buradadır."
"BU PİSLİKLERİ İÇİNE AK PARTİ OLARAK GİREMEYİZ"
"Eski danışmanlarınızdan Ahmet Tezcan'ın daha öncede Baykal'la ilgili başka bir konunun daha gündeme geldiğini ve bunu sizin önlediğiniz yönünde açıklaması var. Bu olay nedir? Doğru mudur?" şeklindeki soruya ise Erdoğan, "Lütfen bizi bu işlerin içine katmayın, çekmeyin. Dört yıl önce ben Ahmet beye ne söylediysem bugün de aynı konumdayım. Bu tür pisliklerin içerisine AK Parti olarak giremeyiz, bundan sonra da girmeyeceğiz." şeklinde konuştu.