Baykal'ın istifası oyun mu?

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal'ın istifasını değerlendiren Vatan gazetesi yazarı Güngör Mengi, İstifa oyun mu? başlığı altında yazdığı yazıda "Deniz Baykal'ın istifasına ağlayanlar, gözyaşlarını erken ziyan etmesinler" yorumunda bulundu.

Deniz Baykal’ın istifasına ağlayanlar, gözyaşlarını erken ziyan etmesinler.

Çünkü yaptığı açıklama, Baykal’ın CHP Genel Başkanlığı’nı gerçekten ve temelli olarak bıraktığı anlamına gelmiyor.

Sözleri, düştüğü yerden bir avuç toprakla kalkmanın maharetini sergileyen kusursuz bir plan yapmış olduğu şüphesini uyandırıyor.

Hedef olduğu alçaklığın savunulur bir yanı yoktur. Görüntüler gerçek bile olsa bunu çekip yayanlar lânetle kınanmayı fazlasıyla hak etmişlerdir.

Ama bu bant çıkmıştır bir kere; mağduru da olsa Baykal’ın, görüntüler gerçek mi, düzenleme mi; kamuoyuna bunu açıklama borcu vardır.

CHP lideri halkı üç gün niçin bekletti?

“Bu borcu nasıl öderim?” cevabını aramak için.

Bulduğu formülü doğru okuyan gözler onun medeni bir istifa sahnesi değil, kısa vadede yüksek kazanç getirecek bir siyasi yatırım hamlesi düzenlediğini fark etmiş olmalıdırlar.

Baykal kendisinden istenen gerçeği ifade etmemiştir. Ortada bir montaj olduğu belli ama görüntüler gerçek mi, değil mi?

Aranan budur. Çünkü o montaj bantın unsurları gerçekse komplo amacına ulaşacak demektir.

Nasıl meydan okuma?

Velev ki alçak bir saldırının mağduru olsun, liderin o görüntüleri, partisinin inanılırlığı yanında savunduğu değerlere de zarar verecektir.

İstifa zaten bir ceza değildir. Kişisel sorumlulukların kuruma, partiye zarar vermemesi için kullanılan erdemli bir tedbirdir.

Ama Deniz Baykal istifa kurumunu, parti örgütlerinin kendisini geri çağırmasını sağlayacak tahrik olarak kullandı.

Bu tahriki iki temel üstüne oturttu:

“Komplonun hedefi, CHP’nin neredeyse tek başına yürüttüğü, Cumhuriyete, demokrasiye, hukukun üstünlüğüne sahip çıkan mücadelesidir” sözleri savunulabilir bir gerekçedir.

Ama iktidarı, hatta doğrudan Başbakan’ı komplocu olarak suçlaması, kanıta dayanmadığı için abartılı kaçmıştır.

Baykal’ın bir yandan “komplo” deyip ardından istifa ettiğini açıklaması “nasıl bir meydan okuma” oluyor?

Komplonun sermayesi yalandır. “O kasetteki görüntüler yalandır, sahtedir” desin diye milyonlarca insan üç gün ağzının içine baktı. Bunu söyleyebilecek durumda olsa istifa etmesinin sebebi kalmayacaktı.

Yazık ki bu imkâna sahip değil. Bir onur arenası kurarak CHP tabanını mücadelesinin içine çekmek istiyor.

CHP’nin önünü açın!

Dün “CHP bu kirli tezgâhlar karşısında yolunu seçmek zorundadır. Benim istifa kararım hem CHP’yi yeniden tanzim etmek isteyenlere bir imkân tanıyacak, hem de CHP’ye bu komplo ile hesaplaşma fırsatı verecektir” derken hayal ettiği final neydi?

“CHP’yi yeniden tanzim etme heveslerine geçit vermeyiz” diyen bir Kurultay iradesi oluşsun ve delegasyon onu oybirliği ile lider koltuğuna yeniden çağırsın.

Bu mu?

Dileriz başkent kulislerinden yansıyan bu senaryolar gerçeği yansıtmıyordur.

Çünkü Baykal’ın da dediği gibi bu şerden bir hayır çıkması şansı vardır.

Baykal’ın yerini doldurmak kolay değil ama partiyi getirdiği yeri küçümsememekle beraber yeterli de saymamak lâzımdır.

Yeni bir lider ve gençlerden oluşan yeni bir kadro değişikliği, partinin önündeki duvarı yıkmak için şanstır.

İki hafta sonra toplanacak Kurultay, bu şansı partiden ve halktan esirgememelidir.

Baykal da bencilce davranmayarak istifasının sadece faziletten ilham aldığını kanıtlamalıdır.