Prof. Dr. Halis Ayhan:
YÖK Yürütme Kurulu Eski üyesi Prof
YÖK Yürütme Kurulu Eski üyesi Prof. Dr. Halis Ayhan, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Konferans Salonu'nda 'Tarihsel açıdan eğitimdeki gelişmeleri ve 19. yüzyıl örneği' konulu konferansta, Osmanlı'dan Cumhuriyete tarihsel süreç içinde eğitimdeki gelişmeleri anlattı.
Modernleşme, aydınlanma ve çağdaşlaşma gibi kavramları "Bizim hikayemize uymuyor." sözleriyle niteleyen Ayhan, Batılılaşma kavramının tarihsel süreç içerisinde eğitimdeki gelişmeleri anlamak açısından daha uygun olduğunu söyledi.
19. yüzyılda yaşanan olayları tarihimizin yatay ve dikey olarak yaşadığı en önemli olaylar olarak niteleyen Ayhan, ilk olarak Napolyon'un 1798'de Mısır'a girmesiyle Osmanlı'nın ilk kez 470 yıl sonra toprak kaybettiğini, bu durumun askerleri, aydınları şok ettiğini, nasıl olur sorusunu sormalarına neden olduğunu ve bu durum ciddi ciddi aydınları düşünmeye ittiğini söyledi.
Ayhan, Osmanlı ordularının Avrupa orduları karşısında birbirini takip eden yenilgilere uğrayınca bunun sebeplerini aramaya başlayan aydınların ve idarecilerin Batı'daki gelişmeleri fark ettiklerini, onların teknik araç ve gereçlerini almanın zaruretini gördüklerini, öncelikle askeri alanlarda olmak üzere zamanla Batı'nın bütün eğitim ve öğretim kurumlarını takip edip örnek almaya başladıklarını ifade etti.
Prof. Dr. Halis Ayhan, Tanzimat Fermanına ve etkilerine de değindiği konuşmasında, Tanzimat Fermanda doğrudan eğitim ile ilgili herhangi bir maddenin olmadığını ancak sosyolojik, hukuksal bakımdan etkileri olduğunu, Tanzimat'ın ilanıyla kanun karşısında vatandaşın eşit olacağının kabul edildiğini belirtti.
Ayhan, 1829'dan itibaren kendiliğinden hızlı değişimlerin yaşanmaya başladığını, 1868'den itibaren çok ciddi olarak eğitim kurumları açılmaya başladığını, modern anlamda ilk okulların 1834'de açılmaya başlayan rüştiyeler olduğunu, örgün anlamda ilk kurulan üniversitenin 1870 yılında kurulduğunu ancak 2 yıl sonra kapatıldığını belirterek, kapatılmanın tartışılması gereken ve kırılma noktası olan bir konu olduğunu ifade etti.
Konuşmasında Osmanlı döneminde eğitim sistemine önemli katkılar sağlayan yabancı aydınlara da değinen Ayhan, Batı düşünce felsefesinin 2600 yıllık bir felsefe olduğunu kaydederek, bu düşünce felsefesinin Eflatun ile başladığını, batı düşünce felsefesinde Eflatun, Aristo, Sokrat'ın düşüncelerini temel olduğunu, sonraki dönemlerde batı felsefe düşüncesinin gelişmesine Fransız Descartes, İngiliz Bacon ve Immanuel Kant'ın önemli katkılar yaptığını ve ekol oluşturduğunu belirtti.
Konuşmasında 19. yüzyıl Osmanlı'da eğitim konusunda yapılan çalışmalara, Ferruh Bey, Cevdet Paşa gibi Osmanlı aydınlarının faaliyetlerine de yer veren Ayhan, Descartes'ın çok iyi tanındığını ve ekolünün oluştuğunu, aynı yüzyılda yaşayan ve çok önemli bir düşünce adamı olduğunu vurguladığı Katip Çelebi'nin ise tanınmadığını ve eserlerini kimsenin okumadığını, bundan dolayı Katip Çelebi ekolü oluşmadığını, metot olarak ilmi gelişmelerin takip edilemediğini kaydetti.
Ayhan konuşmasında İbn-i Rüşt, İbn-i Haldun ve Farrabi'nin 2000 yıllık tarihimizde nirengi noktaları olduğunu kaydederek, İbn-i Haldun'un görüşlerinin hala dünyada geçerliliğini koruduğunu söyledi.
Yabancı okullar konusuna da değinen Ayhan, yabancıların o dönemde kurduğu okulların genel bir politikaları olabileceğini ancak kaliteli eğitim veren okullar olduğunu, çok önemli kişiler yetiştirdiğini belirtti.
Ayhan, Osmanlı dönemlerinde şehirlerde muhteşem binalar yapılarak okullar açıldığını ancak eğitimci açısından yeterli kadroların sağlanamadığını ve iyi eğitim verilemediğini kaydederek bu okulların karşısına aynı derecede eğitim verebilen okullar çıkarılamadığından yabancıların açtığı okulların tercih edildiğini söyledi.
Batı'daki gelişmelerin mutlak takip edilmesi gerektiğini kaydeden Ayhan, "Öncelikle kendimizi, yeteneklerimizi tanımalıyız. Batıdaki gelişmeleri kendi milli ve manevi değer yargılarımızla analiz ederek, sentez yaparak kullanılabilir hale getirmeliyiz. Sizler bizlerin birikimleriniz alacaksınız, kendi yeteneklerinizi katacaksınız daha başarılı olacaksınız" dedi.
Konferans sonrası kısa bir konuşma yapan Rektör Prof. Dr. Güner Önce, Prof.Dr. Halis Ayhan'ı Dumlupınar Üniversitesi'nde ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek eğitim konusundaki güzel düşüncelerini paylaştığı için Ayhan'a teşekkür ederek günün anısına bir çini tabak takdim etti.
Konferansı Rektör Prof.Dr. Güner Önce, Rektör Yardımcıları Prof.Dr. Ali Sarıkoyuncu, Prof.Dr. Bahri Öteyaka, Fen Edebiyat Fakültesi Dekan vekili Prof.Dr. Nejat Bilgen, Kütahya İl Müftüsü Mustafa Üskülüplü, öğretim elemanları ve çok sayıda öğrenci izledi.
Modernleşme, aydınlanma ve çağdaşlaşma gibi kavramları "Bizim hikayemize uymuyor." sözleriyle niteleyen Ayhan, Batılılaşma kavramının tarihsel süreç içerisinde eğitimdeki gelişmeleri anlamak açısından daha uygun olduğunu söyledi.
19. yüzyılda yaşanan olayları tarihimizin yatay ve dikey olarak yaşadığı en önemli olaylar olarak niteleyen Ayhan, ilk olarak Napolyon'un 1798'de Mısır'a girmesiyle Osmanlı'nın ilk kez 470 yıl sonra toprak kaybettiğini, bu durumun askerleri, aydınları şok ettiğini, nasıl olur sorusunu sormalarına neden olduğunu ve bu durum ciddi ciddi aydınları düşünmeye ittiğini söyledi.
Ayhan, Osmanlı ordularının Avrupa orduları karşısında birbirini takip eden yenilgilere uğrayınca bunun sebeplerini aramaya başlayan aydınların ve idarecilerin Batı'daki gelişmeleri fark ettiklerini, onların teknik araç ve gereçlerini almanın zaruretini gördüklerini, öncelikle askeri alanlarda olmak üzere zamanla Batı'nın bütün eğitim ve öğretim kurumlarını takip edip örnek almaya başladıklarını ifade etti.
Prof. Dr. Halis Ayhan, Tanzimat Fermanına ve etkilerine de değindiği konuşmasında, Tanzimat Fermanda doğrudan eğitim ile ilgili herhangi bir maddenin olmadığını ancak sosyolojik, hukuksal bakımdan etkileri olduğunu, Tanzimat'ın ilanıyla kanun karşısında vatandaşın eşit olacağının kabul edildiğini belirtti.
Ayhan, 1829'dan itibaren kendiliğinden hızlı değişimlerin yaşanmaya başladığını, 1868'den itibaren çok ciddi olarak eğitim kurumları açılmaya başladığını, modern anlamda ilk okulların 1834'de açılmaya başlayan rüştiyeler olduğunu, örgün anlamda ilk kurulan üniversitenin 1870 yılında kurulduğunu ancak 2 yıl sonra kapatıldığını belirterek, kapatılmanın tartışılması gereken ve kırılma noktası olan bir konu olduğunu ifade etti.
Konuşmasında Osmanlı döneminde eğitim sistemine önemli katkılar sağlayan yabancı aydınlara da değinen Ayhan, Batı düşünce felsefesinin 2600 yıllık bir felsefe olduğunu kaydederek, bu düşünce felsefesinin Eflatun ile başladığını, batı düşünce felsefesinde Eflatun, Aristo, Sokrat'ın düşüncelerini temel olduğunu, sonraki dönemlerde batı felsefe düşüncesinin gelişmesine Fransız Descartes, İngiliz Bacon ve Immanuel Kant'ın önemli katkılar yaptığını ve ekol oluşturduğunu belirtti.
Konuşmasında 19. yüzyıl Osmanlı'da eğitim konusunda yapılan çalışmalara, Ferruh Bey, Cevdet Paşa gibi Osmanlı aydınlarının faaliyetlerine de yer veren Ayhan, Descartes'ın çok iyi tanındığını ve ekolünün oluştuğunu, aynı yüzyılda yaşayan ve çok önemli bir düşünce adamı olduğunu vurguladığı Katip Çelebi'nin ise tanınmadığını ve eserlerini kimsenin okumadığını, bundan dolayı Katip Çelebi ekolü oluşmadığını, metot olarak ilmi gelişmelerin takip edilemediğini kaydetti.
Ayhan konuşmasında İbn-i Rüşt, İbn-i Haldun ve Farrabi'nin 2000 yıllık tarihimizde nirengi noktaları olduğunu kaydederek, İbn-i Haldun'un görüşlerinin hala dünyada geçerliliğini koruduğunu söyledi.
Yabancı okullar konusuna da değinen Ayhan, yabancıların o dönemde kurduğu okulların genel bir politikaları olabileceğini ancak kaliteli eğitim veren okullar olduğunu, çok önemli kişiler yetiştirdiğini belirtti.
Ayhan, Osmanlı dönemlerinde şehirlerde muhteşem binalar yapılarak okullar açıldığını ancak eğitimci açısından yeterli kadroların sağlanamadığını ve iyi eğitim verilemediğini kaydederek bu okulların karşısına aynı derecede eğitim verebilen okullar çıkarılamadığından yabancıların açtığı okulların tercih edildiğini söyledi.
Batı'daki gelişmelerin mutlak takip edilmesi gerektiğini kaydeden Ayhan, "Öncelikle kendimizi, yeteneklerimizi tanımalıyız. Batıdaki gelişmeleri kendi milli ve manevi değer yargılarımızla analiz ederek, sentez yaparak kullanılabilir hale getirmeliyiz. Sizler bizlerin birikimleriniz alacaksınız, kendi yeteneklerinizi katacaksınız daha başarılı olacaksınız" dedi.
Konferans sonrası kısa bir konuşma yapan Rektör Prof. Dr. Güner Önce, Prof.Dr. Halis Ayhan'ı Dumlupınar Üniversitesi'nde ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek eğitim konusundaki güzel düşüncelerini paylaştığı için Ayhan'a teşekkür ederek günün anısına bir çini tabak takdim etti.
Konferansı Rektör Prof.Dr. Güner Önce, Rektör Yardımcıları Prof.Dr. Ali Sarıkoyuncu, Prof.Dr. Bahri Öteyaka, Fen Edebiyat Fakültesi Dekan vekili Prof.Dr. Nejat Bilgen, Kütahya İl Müftüsü Mustafa Üskülüplü, öğretim elemanları ve çok sayıda öğrenci izledi.