Deniz Baykal'ın eleştirilerine cevap verdi
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Pakistan ziyareti sonrası Anayasa Mahkemesi'ne atadığı iki yedek üye ile ilgili açıklamalarda bulundu.
"Danışmanlarımdan bir liste yapmalarını istedim. O listeden kriterlere uygun iki kişiyi seçtim." diyen Cumhurbaşkanı Gül, atadığı üyeleri şahsen tanımadığını söyledi. Gül, "9 yıl Anayasa Mahkemesi raportörlüğü yapmış, 19 yıl savcılık yapmış. Hukuk doktorası olan bir isim.
Ayrıca, kendisini daha önceki cumhurbaşkanları raportör olarak seçmiş. Yani ben seçip, oraya getirmiş değilim. İşinin ehli bir insan. Ben Adalet Bakanlığı veya İçişleri Bakanlığı müsteşarını da atayabilirdim. Onu yapmadım. Atadığım iki yedek üyeyi de daha önce hiç tanımıyordum" diye konuştu.
Esenboğa Havalimanı'nda da bu yönde açıklama yapan Gül, kim ne derse desin Anayasa Mahkemesi yedek üyeliğine Dr. Alparslan Altan'ı atamasının doğru bir karar olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı, Altan'ın Anayasa Mahkemesi'ne girerken yüksek mahkemenin başkanının kim olduğunun 'bilindiği'ni de vurguladı. Anayasa Mahkemesi raportörleri mahkeme başkanı tarafından atanıyor. Altan 9 Ocak 2001 tarihinde bu göreve atandı ve o dönemde Anayasa Mahkemesi Başkanı ise Mustafa Bumin idi.
Öte yandan Cumhurbaşkanı Gül, Pakistan gezisini değerlendirirken, "Dönüş yoluna çıkmadan önce Lahor'da bazı düşünce kuruluşlarının temsilcileri ve yazarlarla görüştüm. Hepsi, Türkiye'de yaşanan sert tartışmalara karşın, oluşan toleranslı ortamı hayretle karşıladıklarını söylediler. Türkiye'yle ilgili bu algı beni memnun etti" dedi.
Gül, Pakistan'daki aydınların Türkiye'de yaşanan tartışmalara rağmen, kavgaya dönüşen ortamın yaşanmamasını hayranlıkla izlediğini belirtti. Gül, Pakistanlı aydınların Türkiye'de yaşananların ne olduğu ve neye tolerans gösterildiği sorularına cevap vermekten kaçındı. Abdullah Gül'e eşlik eden bakanlardan Prof. Recep Akdağ, "Sizinle ilgili örneklerdi. Anlatmak istemez misiniz" diye araya girdi. Gül, "Onu ben anlatmamayım, isterseniz siz aktarın" dedi.
Bunun üzerine Akdağ, şu bilgiyi verdi: "Aslında Lahor'daki düşünce kuruluşları ve yazarlar, Sayın Cumhurbaşkanımıza, 'Eşiniz türbanlı diye Cumhurbaşkanı olmanıza karşı çıkanlar oldu. Protokolde yapılan nahoş tavırlar oldu. Bu konuda büyük tartışmalar yaşandı. Ama siz bunlara eleştirilere karşı çok toleranslı davrandınız. Bunu nasıl başarıyorsunuz?' diye sordular."
WASHİNGTON İLE SAVAŞ HALİNDE DEĞİLİZ
Cumhurbaşkanı Gül, "Üniversite rektörlerinin belirlenmesi yönteminin içinize sinmediğini söylüyordunuz." hatırlatması üzerine, "Seçim demokratik yöntemdir. Ancak, rektörlük yarışının üniversiteleri zayıflatma etkisi olduğunu düşünüyorum. Bu konuda vakıf üniversitelerindeki sistem uygulanmalı" dedi.
Gül, ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nin 1915 olaylarını 'soykırım' olarak tanıyan kararı üzerine Ankara'ya çağrılan Washington Büyükelçisi Namık Tan'ın görevinin başına dönecek olmasını değerlendirdi.
Sözlerine, "Washington ile savaş halinde değiliz." diye başlayan Gül, Tan'ın dönüşünü kendisinin de onayladığını aktardı. Gül, "ABD ile olan anlaşmazlığımızın çözümü ile bu konudaki tavrımız, bu konudaki gayretlerimiz ayrıdır" diye konuştu.
TORUNLARIN BU KADAR KONUŞULDUĞUNU BİLMEZDİM
Beraberindeki gazeteciler, Cumhurbaşkanı Gül'e torunu Zeynep Serra'yı da sordu. Gül ile basın mensupları arasında şu diyalog yaşandı:
Artık bir torun sahibisiniz. Duygularınızı öğrenebilir miyiz?
Gittik, torunumuzu bir kez gördük. Hayrünnisa Hanım'la birlikte işimizin başına döndük. (Gül, ardından Türkiye'nin İslamabad Büyükelçisi Babür Hızlan'ın davet gecesine döndü:) O gece masada torun konusu açıldı. Birden masadakilerin hepsi cep telefonlarını çıkarıp, torunlarının fotoğrafını gösterdi.
SİZDE YOK MU?
Yoktu. Çünkü, bu konuda tecrübeli değilim. Bizimkilere anlattım. Cep telefonuma fotoğrafını gönderdiler.
Cep telefonunuza kaydettiniz mi? Artık ekranda torununuzun fotoğrafı mı var?
Henüz ilgilenemedim. (O sırada danışmanları, Cumhurbaşkanı Gül'e ekranına torununun fotoğrafı yerleştirilmiş cep telefonunu uzattı. Böylece Gül'ün torunu Zeynep'in fotoğrafını ilk kez gazeteciler kendi cep telefonundan görmüş oldu.)
Zaman
Ayrıca, kendisini daha önceki cumhurbaşkanları raportör olarak seçmiş. Yani ben seçip, oraya getirmiş değilim. İşinin ehli bir insan. Ben Adalet Bakanlığı veya İçişleri Bakanlığı müsteşarını da atayabilirdim. Onu yapmadım. Atadığım iki yedek üyeyi de daha önce hiç tanımıyordum" diye konuştu.
Esenboğa Havalimanı'nda da bu yönde açıklama yapan Gül, kim ne derse desin Anayasa Mahkemesi yedek üyeliğine Dr. Alparslan Altan'ı atamasının doğru bir karar olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı, Altan'ın Anayasa Mahkemesi'ne girerken yüksek mahkemenin başkanının kim olduğunun 'bilindiği'ni de vurguladı. Anayasa Mahkemesi raportörleri mahkeme başkanı tarafından atanıyor. Altan 9 Ocak 2001 tarihinde bu göreve atandı ve o dönemde Anayasa Mahkemesi Başkanı ise Mustafa Bumin idi.
Öte yandan Cumhurbaşkanı Gül, Pakistan gezisini değerlendirirken, "Dönüş yoluna çıkmadan önce Lahor'da bazı düşünce kuruluşlarının temsilcileri ve yazarlarla görüştüm. Hepsi, Türkiye'de yaşanan sert tartışmalara karşın, oluşan toleranslı ortamı hayretle karşıladıklarını söylediler. Türkiye'yle ilgili bu algı beni memnun etti" dedi.
Gül, Pakistan'daki aydınların Türkiye'de yaşanan tartışmalara rağmen, kavgaya dönüşen ortamın yaşanmamasını hayranlıkla izlediğini belirtti. Gül, Pakistanlı aydınların Türkiye'de yaşananların ne olduğu ve neye tolerans gösterildiği sorularına cevap vermekten kaçındı. Abdullah Gül'e eşlik eden bakanlardan Prof. Recep Akdağ, "Sizinle ilgili örneklerdi. Anlatmak istemez misiniz" diye araya girdi. Gül, "Onu ben anlatmamayım, isterseniz siz aktarın" dedi.
Bunun üzerine Akdağ, şu bilgiyi verdi: "Aslında Lahor'daki düşünce kuruluşları ve yazarlar, Sayın Cumhurbaşkanımıza, 'Eşiniz türbanlı diye Cumhurbaşkanı olmanıza karşı çıkanlar oldu. Protokolde yapılan nahoş tavırlar oldu. Bu konuda büyük tartışmalar yaşandı. Ama siz bunlara eleştirilere karşı çok toleranslı davrandınız. Bunu nasıl başarıyorsunuz?' diye sordular."
WASHİNGTON İLE SAVAŞ HALİNDE DEĞİLİZ
Cumhurbaşkanı Gül, "Üniversite rektörlerinin belirlenmesi yönteminin içinize sinmediğini söylüyordunuz." hatırlatması üzerine, "Seçim demokratik yöntemdir. Ancak, rektörlük yarışının üniversiteleri zayıflatma etkisi olduğunu düşünüyorum. Bu konuda vakıf üniversitelerindeki sistem uygulanmalı" dedi.
Gül, ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nin 1915 olaylarını 'soykırım' olarak tanıyan kararı üzerine Ankara'ya çağrılan Washington Büyükelçisi Namık Tan'ın görevinin başına dönecek olmasını değerlendirdi.
Sözlerine, "Washington ile savaş halinde değiliz." diye başlayan Gül, Tan'ın dönüşünü kendisinin de onayladığını aktardı. Gül, "ABD ile olan anlaşmazlığımızın çözümü ile bu konudaki tavrımız, bu konudaki gayretlerimiz ayrıdır" diye konuştu.
TORUNLARIN BU KADAR KONUŞULDUĞUNU BİLMEZDİM
Beraberindeki gazeteciler, Cumhurbaşkanı Gül'e torunu Zeynep Serra'yı da sordu. Gül ile basın mensupları arasında şu diyalog yaşandı:
Artık bir torun sahibisiniz. Duygularınızı öğrenebilir miyiz?
Gittik, torunumuzu bir kez gördük. Hayrünnisa Hanım'la birlikte işimizin başına döndük. (Gül, ardından Türkiye'nin İslamabad Büyükelçisi Babür Hızlan'ın davet gecesine döndü:) O gece masada torun konusu açıldı. Birden masadakilerin hepsi cep telefonlarını çıkarıp, torunlarının fotoğrafını gösterdi.
SİZDE YOK MU?
Yoktu. Çünkü, bu konuda tecrübeli değilim. Bizimkilere anlattım. Cep telefonuma fotoğrafını gönderdiler.
Cep telefonunuza kaydettiniz mi? Artık ekranda torununuzun fotoğrafı mı var?
Henüz ilgilenemedim. (O sırada danışmanları, Cumhurbaşkanı Gül'e ekranına torununun fotoğrafı yerleştirilmiş cep telefonunu uzattı. Böylece Gül'ün torunu Zeynep'in fotoğrafını ilk kez gazeteciler kendi cep telefonundan görmüş oldu.)
Zaman