Reklamlar Çocukları Olumsuz Etkiliyor

Ayzep Psikolojik Danışmanlık Merkezi Psikoterapisti Ayla Kerte, reklamlarda kullanılan renkli, hızla geçen, gerçekle ilgisi olmayan abartılı ifadelerin, taahhütlerin çocukların gelecek yıllardaki psikolojik ve sosyolojik yapısına ciddi zararlar verdiğini söyledi

Reklamlar Çocukları Olumsuz Etkiliyor
Ayzep Psikolojik Danışmanlık Merkezi Psikoterapisti Ayla Kerte, reklamlarda kullanılan renkli, hızla geçen, gerçekle ilgisi olmayan abartılı ifadelerin, taahhütlerin çocukların gelecek yıllardaki psikolojik ve sosyolojik yapısına ciddi zararlar verdiğini söyledi.
Firmaların içinde bulundukları sektörde uzun süre kalıcı olabilmek için özellikle çocuklara yönelik reklam faaliyetleri yürüttüğüne dikkat çeken Kerte, yapılan birçok reklamın çocukların psikolojisine zarar verdiğini ileri sürdü. Ketre, reklamlarda belli bir firma ve markanın lehine olumlu düzeyde satışları artırmak amacıyla yapılan ve satın almayı kolaylaştırırken hedef kitlelerin zihinlerini manipüle edici bir dizi yöntemler kullanıldığını anlattı. Söz konusu manipülasyonlarda asıl dikkat edilmesi
gerekenin büyüme çağında olan çocuklar olduğunu belirten Ayla Ketre, şunları söyledi: "Çocukların reklamlardan sanılandan çok daha fazla olumsuz etkileniyor. Özellikle temizlik, gıda gibi firma reklamlarından çocukların olumsuz bir biçimde etkilenmemeleri için aktarılan mesajların, kullanılan teknik araç ve gereçlerin, animasyon öğelerinin çok iyi bir biçimde hatta bir pedagog denetiminden geçirilerek yayınlanması gerektiğini savunuyoruz."

Bir temizlik firmasının reklamlarında; 'görünmeyen mikroplar' diye tanımlanan mikropların tek gözlü canavarlar diye anime edildiğini dile getiren Psikoterapist Ketre, mikropların canlandırılıp konuşturulmasının da çocuk psikolojisi açısından yanlış olduğunu savundu. Reklam firmalarının özellikle çocukların bilinç altlarına; 'gözle görülemeyen tek gözlü, iki kafalı, bazen yeşil bazen kırmızı kafalı, strateji geliştirmiş canavar mikroplar' şeklinde bilgi yerleştirdiğine dikkat çekti. Bu durumun aynı
zamanda çocuklarda obsesif kompülsif bozukluğun ilk tohumlarını da serptiğini iddia eden Ketre, çocuklar gibi yetişkinlerin de söz konusu reklamlar nedeniyle farkında olmadan kaygı ve endişeye kapıldıklarını ifade etti.

ÇOCUKLAR DA KLOZETE OTURAMAMA EĞİLİMİ ORTAYA ÇIKTI"
Ketre, 1.5 yaşından 3 yaşına kadar geçen süreçte çocuk döneminin 'taklit evresi' olduğunu dile getirdi. Ketre, çocukların da bu dönemde televizyondan ister görsel, ister işitsel olsun hemen hemen her şeyi sünger gibi emdiğini ve ekranda gördüklerini de aynen geri verdiğini söyledi. 3 yaş ile 5 yaşın sonlarına kadar geçen zaman diliminde çocukların artık taklit aşamasını bir kenara bırakarak daha derinlemesine analiz aşamasına geçtiğini anlatan Ketre, çocukların artık görünenin ardındaki anlama baktığını,
reklam geçişlerindeki hıza, animasyonlardaki içeriklerde ne denilmek istendiğine, gerçektiğinde hayatın neresinde yer alabileceğine tüm dikkatlerini yoğunlaştırdıklarını anlattı.
Ketre, "Örneğin bir gıda reklamında, bir çikolata kazanına düşüp birden boyu uzayan bir çocuğu gördüğünde, kendisinin de böyle olup olmayacağını düşünüp durur çocuk ve aynı kazana ne zaman düşeceğini bekler, ümit eder, çevresine sorar" dedi. Çocukların mikropları yok eden temizlik reklamlarına dikkatini yönelttiğini anlatan Ketre, şunları söyledi: "bir çocuk, kendi klozetlerinde de aynı mikropların yaşadığını düşünüp annesine sürekli o çamaşır suyunu döktürüp sonra klozete oturur. Sorun bir süre sonra
klozete oturamama, tuvalete gidememeye kadar büyüyebiliyor. Söz konusu reklamlardan sonra bu tip vakalar artmaya başladı."

Özellikle bazı temizlik reklamları yoluyla etkilenmeye çalışılan çocukların ve bireylerin psikolojik sorun yumakları haline getirildiğini savunan Ayla Ketre, 3-5 yaş arasındaki çocukların reklamlarda konuşan mikropları gerçek sanarak korktuklarını ve annelerine evlerindeki her yeri temizletmeye çalıştıklarını söyledi. Böyle bir durumun da çocuğun yaşam alanının kısıtlanmasına neden olduğunu dile getiren Ketre, firmaların temizlik ve hijyen kavramlarını acı bir kavramla birleştirmek yerine daha zevkli bir
uygulamaymış gibi yansıtmasının daha doğru olacağını savundu.

"Neden kaygı, gerilim ve endişe tohumları ekilerek halkın psikolojisi olumsuz etkileniyor?" diye soran Ketre, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Ya da başka bir gıda firması neden iki kaşık bizim gıdadan yiyorsunuz birden boyunuz çok uzuyor diye gerçek olmayan bir bilgi verip çocuğu yanıltıyor? İnsanlar boyları ya da kiloları ile değerli değildir. Beden algıları ile değerliliği neden bütünleştiriyorsunuz? Bu kadar erken yaşta neden kendilerine küstürüyorsunuz çocukları? Bırakın kendilerini oldukları gibi
sevsinler. Çocuklarımızın değerlilik algılarını lütfen bozmayın."

ANNE VE BABALAR ÇOCUKLARINA REKLAM İZLETTİRMEMELİ
Anne ve babalara, çocuklarını reklamların olumsuz etkilerine karşı korumaları çağrısında da bulunan Ketre, çocukların gerçekleri değerlendirme yetileri henüz gelişmediği için reklamların ikna edici mesajlarına karşı savunmasız olduklarını hatırlattı. Psikoterapist Ketre, reklamlarda kullanılan renkli, hızla geçen, gerçekle ilgisi olmayan, abartılı ifadelerin, taahhütlerin çocukların gelecek yıllardaki psikolojik ve sosyolojik yapısına ciddi zararlar verdiğini dile getirdi. Anne ve babaların gerçekle
bağdaşmayan reklamları çocuklarına izletmemelerini veya reklamın hemen ardından onun gerçek olmadığını çocuklarıyla paylaşmalarını isteyen Ketre, reklam veren firmaların ve reklam hazırlayan ajansların da yalnızca ürünü satmaya odaklanmak yerine sosyal sorumlulukları da dikkate almaları gerektiğini bildirdi.

Ketre, önemli olanın ortaya çıkan psikolojik rahatsızlıkları tedavi etmek değil söz konusu rahatsızlıkların ortaya çıkmasını önlemek olduğunu sözlerine ekledi.