Sadece değişikliklerle yetinmek geri adım
Alman Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Claudia Roth, Türkiye'de yeni bir anayasa yerine üzerinde sadece değişikliklerle yetinmeyi "geri adım" olarak değerlendirdi.
Son gelişmelerle ilgili Cihan'a özel açıklamalarda bulunan Roth, Türkiye'de güçlü ve demokratik bir toplum için ordunun yetkilerinin kısıtlanması gerektiğini vurguladı. Yeşiller Partisi Eşbaşkanı, Almanya'nın AB üyeliği konusunda Türkiye'ye 'imtiyazlı ortaklık' önermesini de yanlış bulduğunu kaydetti. Roth'un Cihan'ın sorularına verdiği cevaplar şöyle:
-Türkiye'deki anayasa değişikliliği girişimi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye'de yeni anayasanın oluşturulması konusunda en ateşli ve coşkulu destekçisiyiz. Bu açıdan baktığımızda yeni anayasa yerine, sadece mevcut anayasada değişiklik yapmakla yetinmeyi, geri adım olarak değerlendiriyoruz. Bu geri adımın 'eski siyasi sınıfın' yoğun baskıları altında atılmak zorunda kalındığının da farkındayız. 'Eski Türkiye' güçleri, muhafazakârlaşan sekuler gücün azınlık haklarını savunan ve toplumun demokrasileşmesini isteyen 'Yeni Türkiye'yi istemiyor. Zor bir durum var ortada... Bundan dolayı anayasa değişikliliği ve yasa çıkarma sistemindeki reformlar çok önemli. AB her zaman Türkiye'de siyasetinin sivilleşmesi gerektiğini savundu. Siyaset güvenlik güçleri veya askeriye tarafından değil, savunma bakanlığı tarafından yapılmalı. Ancak bu en zor konulardan biri. Çünkü Türk ordusunun yetkilerinin kısıtlanması söz konusu. Eğer Türkiye güçlü ve sivil demokratik bir toplum olmak istiyorsa bu kısıtlama kaçınılmaz.
-Muhalefet CHP ve MHP'nin Anayasa değişikliliği konusundaki tavrını nasıl buluyorsunuz?
MHP'nin tavrını değerlendirmeye bile değmez. Faşist temellere sahip olan MHP'nin, Türkiye'nin değişmesini istemediği, eski yetki ve güçlerin muhafaza edilmesini istediği ortada. CHP'nin tavrı ise güvenilir değil. CHP, geçmişte hep "Bizim yeni Anayasaya ihtiyacımız var. Biz askeri darbe sonrası askeri diktatörlük tarafından atılan temele sahip çıkamayız" demişti. CHP'nin sergilediği tavırlara baktığımda maalesef şu tablo ortaya çıkıyor: CHP, Türkiye'nin yararına icraatlar yapacağına "fundamental" muhalefet yapıyor. 'İktidar A derse biz B deriz' siyasetini yürütüyor. Ben CHP'nin Türkiye'nin demokratikleşmesi için AKP ile tartışmasını ve muhalif olmasını isterdim. Ama Deniz Baykal bazen o derecede aşırı gerici bir tavır sergiliyor ki, MHP'nin bile onlardan daha fazla geliştiğini, ilerlediğini söyleyebiliriz.
-Almanya Başbakanı Angela Merkel'in Türkiye ziyaretinden beklentileriniz neler?
Şansölye Merkel'in, Türkiye'nin AB üyeliği konusunda diğer üye adaylara sergilediği tavrı Türkiye'ye de eşit derecede sergilemesini istiyorum. Maalesef Merkel, başka sinyaller veriyor. Başbakan Merkel, 'imtiyazlı ortaklık' konusunda ısrar ediyor, bunun yanlış olduğu kanaatindeyim. Bu Türkiye'ye kırmızı kart göstermekten başka bir şey değil. Benim beklentim şu: Merkel çok açık ve net bir şekilde, "Almanya Türkiye'nin AB üyelik sürecini destekliyor. Türkiye'nin demokrasileşmesini destekliyoruz. Biz güçlü ve hukuk devleti temelinde gelişen Türkiye'nin eşit haklara sahip AB üyesi olmasını istiyoruz." demeli.
-Merkel gibi, sizin programınızda da Türkiye ziyareti var. Türkiye'nin bölgedeki etkinliğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ankara'ya yapacağım ziyarette ilişkilerin normalleşmesini ele alacağım. Türkiye hükümeti ile dışişleri bakanının komşularla iyi ilişkiler kurmayı hedeflemesi ve bu yönde adımlar atmasını çok olumlu buluyorum. Kuzey Irak'taki Mesud Barzani ile Celal Talabani'nin partileri ile de iyi ilişkileri olmasını olumlu buluyorum. Irak'la iyi ilişkiler kurulması Türkiye'nin yararına. Türkiye'nin geçmişe kıyasen şimdilerde bölgede daha fazla etkin olmasını çok iyi olarak değerlendiriyorum.
-Türkiye ziyaretinizden önce Kuzey Irak'a da gideceksiniz. Nereleri ziyaret edeceksiniz, kimlerle temasa geçeceksiniz?
İki yıl önce Kuzey Irak'ı ziyaret ettiğimde yine geleceğime, gelişmeleri bizzat yerinde inceleyeceğime dair söz vermiştim. Irak'taki seçimlerin akabinde Erbil ve Süleymaniye'ye gitmem güzel tevafuk olacak. Irak Cumhurbaşkanı Talabani Bağdat'a da davet etti. Ama oraya gidemeyeceğim. Seçim sonrası Irak'taki durum nasıl, bundan sonraki adımlar neler olacak, Kürt partileri birleştirici ve moderator rolünde neler yapıyor ve ekonomik gelişmeler nasıl? Bunun yanı sıra Goethe Enstitüsü'nü, Erbil'de bir Alman okulunu ziyaret edeceğim. Sanatçılarla bir araya geleceğim. İnsanlık suçlarının işlendiği Saddam Hüseyin'in 'Kırmızı Hapishanesi'ne de gideceğim. Bayan Talabani ile buluşacağım.
-Türkiye'deki anayasa değişikliliği girişimi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye'de yeni anayasanın oluşturulması konusunda en ateşli ve coşkulu destekçisiyiz. Bu açıdan baktığımızda yeni anayasa yerine, sadece mevcut anayasada değişiklik yapmakla yetinmeyi, geri adım olarak değerlendiriyoruz. Bu geri adımın 'eski siyasi sınıfın' yoğun baskıları altında atılmak zorunda kalındığının da farkındayız. 'Eski Türkiye' güçleri, muhafazakârlaşan sekuler gücün azınlık haklarını savunan ve toplumun demokrasileşmesini isteyen 'Yeni Türkiye'yi istemiyor. Zor bir durum var ortada... Bundan dolayı anayasa değişikliliği ve yasa çıkarma sistemindeki reformlar çok önemli. AB her zaman Türkiye'de siyasetinin sivilleşmesi gerektiğini savundu. Siyaset güvenlik güçleri veya askeriye tarafından değil, savunma bakanlığı tarafından yapılmalı. Ancak bu en zor konulardan biri. Çünkü Türk ordusunun yetkilerinin kısıtlanması söz konusu. Eğer Türkiye güçlü ve sivil demokratik bir toplum olmak istiyorsa bu kısıtlama kaçınılmaz.
-Muhalefet CHP ve MHP'nin Anayasa değişikliliği konusundaki tavrını nasıl buluyorsunuz?
MHP'nin tavrını değerlendirmeye bile değmez. Faşist temellere sahip olan MHP'nin, Türkiye'nin değişmesini istemediği, eski yetki ve güçlerin muhafaza edilmesini istediği ortada. CHP'nin tavrı ise güvenilir değil. CHP, geçmişte hep "Bizim yeni Anayasaya ihtiyacımız var. Biz askeri darbe sonrası askeri diktatörlük tarafından atılan temele sahip çıkamayız" demişti. CHP'nin sergilediği tavırlara baktığımda maalesef şu tablo ortaya çıkıyor: CHP, Türkiye'nin yararına icraatlar yapacağına "fundamental" muhalefet yapıyor. 'İktidar A derse biz B deriz' siyasetini yürütüyor. Ben CHP'nin Türkiye'nin demokratikleşmesi için AKP ile tartışmasını ve muhalif olmasını isterdim. Ama Deniz Baykal bazen o derecede aşırı gerici bir tavır sergiliyor ki, MHP'nin bile onlardan daha fazla geliştiğini, ilerlediğini söyleyebiliriz.
-Almanya Başbakanı Angela Merkel'in Türkiye ziyaretinden beklentileriniz neler?
Şansölye Merkel'in, Türkiye'nin AB üyeliği konusunda diğer üye adaylara sergilediği tavrı Türkiye'ye de eşit derecede sergilemesini istiyorum. Maalesef Merkel, başka sinyaller veriyor. Başbakan Merkel, 'imtiyazlı ortaklık' konusunda ısrar ediyor, bunun yanlış olduğu kanaatindeyim. Bu Türkiye'ye kırmızı kart göstermekten başka bir şey değil. Benim beklentim şu: Merkel çok açık ve net bir şekilde, "Almanya Türkiye'nin AB üyelik sürecini destekliyor. Türkiye'nin demokrasileşmesini destekliyoruz. Biz güçlü ve hukuk devleti temelinde gelişen Türkiye'nin eşit haklara sahip AB üyesi olmasını istiyoruz." demeli.
-Merkel gibi, sizin programınızda da Türkiye ziyareti var. Türkiye'nin bölgedeki etkinliğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ankara'ya yapacağım ziyarette ilişkilerin normalleşmesini ele alacağım. Türkiye hükümeti ile dışişleri bakanının komşularla iyi ilişkiler kurmayı hedeflemesi ve bu yönde adımlar atmasını çok olumlu buluyorum. Kuzey Irak'taki Mesud Barzani ile Celal Talabani'nin partileri ile de iyi ilişkileri olmasını olumlu buluyorum. Irak'la iyi ilişkiler kurulması Türkiye'nin yararına. Türkiye'nin geçmişe kıyasen şimdilerde bölgede daha fazla etkin olmasını çok iyi olarak değerlendiriyorum.
-Türkiye ziyaretinizden önce Kuzey Irak'a da gideceksiniz. Nereleri ziyaret edeceksiniz, kimlerle temasa geçeceksiniz?
İki yıl önce Kuzey Irak'ı ziyaret ettiğimde yine geleceğime, gelişmeleri bizzat yerinde inceleyeceğime dair söz vermiştim. Irak'taki seçimlerin akabinde Erbil ve Süleymaniye'ye gitmem güzel tevafuk olacak. Irak Cumhurbaşkanı Talabani Bağdat'a da davet etti. Ama oraya gidemeyeceğim. Seçim sonrası Irak'taki durum nasıl, bundan sonraki adımlar neler olacak, Kürt partileri birleştirici ve moderator rolünde neler yapıyor ve ekonomik gelişmeler nasıl? Bunun yanı sıra Goethe Enstitüsü'nü, Erbil'de bir Alman okulunu ziyaret edeceğim. Sanatçılarla bir araya geleceğim. İnsanlık suçlarının işlendiği Saddam Hüseyin'in 'Kırmızı Hapishanesi'ne de gideceğim. Bayan Talabani ile buluşacağım.