Finlandiya'da 2010'a başbakan olarak giren Vanhanen'in düşüşü yıla damgasını vurdu
Yıla Finlandiya'nın en güçlü adamı olarak giren Başbakan Matti Vanhanen'in Aralık ayında gözaltına alınması 2010'un en önemli olayı olarak hafızlarda
Vanhanen'in düşüşü, yaz aylarında sağlık sorunlarını öne sürerek ani bir kararla görevinden ayrılmasıyla başladı. Vanhanen, istifasının ardından kendisinin de içinde olduğu iddia edilen bir yolsuzluk davasıyla karşı karşıya kaldı. Bu kamuoyunda Merkez Parti adına bir infiale yol açtı. Öyle ki, yerine gelen Mari Kiviniemi, Vanhanen'den aldığı siyaseten iflas etmiş başbakanlık koltuğuna oturduğunda partisinin kamuoyunda yaşadığı itibar kaybı için "Eski günahların acısını çekiyoruz." diyecekti.
KORSAN PARTİSİ SİYASİ YELPAZEDEKİ YERİNİ ALDI
2010 yılında Fin siyaset hayatına yeni bir parti daha katıldı. İsveç'de internetten dosya paylaşımı özgürlüğünü savunmak için kurulan Korsan Partisi'nden sonra Finlandiya'da da Korsan Partisi (Piraatti Puolue) resmen kuruldu. Finlandiya Adalet Bakanlığı'nca parti olma başvurusu resmen kabul edilen Korsan Partisi Başkanı Pasi Palmulehto, yaptığı basın açıklamasında "Korsan Partisinin temel amacı, ifade özgürlüğünün ve özel yaşam haklarının korunması için mücadele etmenin yanı sıra telif hakları yasalarının da 21. yüzyılın gerçeklerine cevap verecek şekilde düzenlemesini sağlamaktır." dedi.
DIŞİŞLERİ BAKANI STUBB'UN TÜRKİYE'YE GÜÇLÜ DESTEĞİ GÜNDEME OTURDU
2010 yılında Finlandiya'da kayda değer bir başka gelişme Türkiye'yi yakından ilgilendiriyordu. UluslaRarası siyasette, ülkesinin ismini sıklıkla gündemde tutan Dışişleri Bakanı Alexander Stubb, bu kez Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyeliğine olan desteğini uluslararası kamuoyunda duyurdu. Finlandiya Dışişleri Bakanlı Alexander Stubb, İngiltere, İtalya ve İsveç Dışişleri Bakanlarıyla birlikte New York Times'ta yayımladıkları ortak bir makalede Türkiye'nin AB üyeliğine karşı liderlere "ahde vefa" çağrısı yaptı. Bakanlar 'eksen kayması' iddialarına karşı, "Asıl sorulması gereken soru Türkiye'nin AB'ye sırtını dönüp dönmemesi değil, AB'nin temel değerlerine sırtını çevirip çevirmemesidir." dedi.
12 Mart'ta Finlandiya'yı ziyaret eden Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İsveç parlamentosunda Ermeni iddialarına destek veren tasarının kabul edilmesini eleştirerek, "Burada açık şekilde Türkiye'den intikam almak isteyen bazı çevrelerin provokasyonu söz konusu." dedi. Davutoğlu, yaptığı açıklama sonrası İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt ile bir araya geldi.
Başbakan Erdoğan, 21 Ekim'de resmi bir ziyaret için geldiği Finlandiya'da, meslektaşı Mari Kiviniemi ile Türkiye'nin Avrupa Birliği sürecini görüştü. AB'nin, 24 Nisan 2004'te yapılan Annan Planı referandumunda Türklerin 'evet', Rumların 'hayır' demesi üzerine KKTC'ye yönelik izolasyonların kaldırılmasına karar verdiğini hatırlattı. Ancak şimdiye dek bu yönde bir adım atılmadığını söyledi. Bunun, Türkiye'nin limanlarını Rum gemi ve uçaklarına açılması şartına bağlandığını dile getiren Erdoğan, ancak böyle bir kararın şu andaki yapı içerisinde TBMM'den geçmesinin söz konusu olmadığını dile getirdi. Erdoğan, "Önce KKTC limanlarının açılması lazım ki TBMM'de grubu olan partiler de bu işe olumlu bir yaklaşım göstersinler.'' diye konuştu.