AK Parti'li Hüseyin Çelik MHP için ne dedi?
Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ardından yaptığı açıklamada MHP hakkında neler dedi?
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ardından yaptığı açıklamada MHP hakkında neler dedi?
AK Parti'li Hüseyin Çelik, BDP'li Demirtaş'ın "Başbakan Allah'a şirk koşuyor" sözlerine yanıt verdi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, "Biz çokluk içinde birliği savunuyoruz. Buna tarihi geçmişimiz içinde kesret içinde vahdet diyorduk. Çokluk içerisinde birlik, en demokratik olan duruştur. Demokratik olan duruş budur. Farklılıklar olacaktır. Gökkuşağındaki farklı farklı renkler olacaktır. Ama o renkler armonik olarak bir arada olacaktır. Renklerin birbirine dönüşme mecburiyeti olmayacaktır ama kimse gökkuşağının bütünlüğüne de zarar vermeyecektir" dedi.
Çelik, AK Parti MYK Toplantısı'nın ardından düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Çelik, BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ın 'Başbakan Erdoğan'ın Allah'a şirk koştuğu' yönündeki açıklamasına ilişkin bir soru üzerine, "Bu söylenen sözler kesinlikle şık olmamıştır, yerine oturmamıştır, kaba düşmüştür. Sayın Başbakanımız vahdetin de, tevhidin de, şirkin de ne olduğunu herhalde en iyi bilenlerden birisidir. Eğer şu kastediliyorsa; insanlar farklı farklı kavimler olarak
yaratılmıştır. Sayın Başbakan dünkü konuşmasında bunu çok açık, net vurguladı. Farklı kavimlerin varlığını kabul etmek ve onlara saygı duymak insanlığın da gereğidir, inancımızın da gereğidir. Sayın Başbakan da bunu özellikle dile getirdi. Elbette insanlar birey olarak farklı olduğu gibi etnisite olarak da farklıdırlar. Tüm bu farklılıklara saygı duymak, onları olduğu gibi kabul etmek onların kültürlerine, onların örf ve adetlerine saygı duymak bütün etnisitelerin örf ve adetlerine saygı duymak, onların
kültürüne saygı duymak, onların kendileri olarak ve kendileri kalarak hayatlarını sürdürmelerini sağlamak elbette insani olan bir görevdir, devletlerin de görevidir" diye konuştu.
"BİZ ÇOKLUK İÇİNDE BİRLİĞİ SAVUNUYORUZ"
Çelik, AK Parti olarak her zaman ifade ettikleri bir şey olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Biz çokluk içinde birliği savunuyoruz. Buna tarihi geçmişimiz içinde kesret içinde vahdet diyorduk. Çokluk içerisinde birlik, en demokratik olan duruştur. Demokratik olan duruş budur. Farklılıklar olacaktır. Gökkuşağındaki farklı farklı renkler olacaktır. Ama o renkler armonik olarak bir arada olacaktır. Renklerin birbirine dönüşme mecburiyeti olmayacaktır ama kimse gökkuşağının bütünlüğüne de zarar vermeyecektir. Halıda farklı farklı desenlerin olması bir güzellik unsurudur. Ama halı bir bütündür.
Kimse halıyı parçalayarak, makasla üçe beşe bölerek bir sonuca varamaz. Bildiğiniz gibi bu Sayın Başbakan'ın dünkü söyleminden rahatsız olanlar Türkçüler ve Kürtçüler olmuştur. Sayın Başbakan Türkçülüğe de, Kürtçülüğe de karşı olduğunu çok net bir dille ifade etmiştir. Ama Türkler ve Kürtler, Türkçüler ve Kürtçüler değil Sayın Başbakan'ın söyleminden hoşnut olmuşlardır. Memnun olmuşlardır. Esas ülkede kardeşliğimizin, barışın farklılıklara rağmen huzur içerisinde bir arada yaşamayı temin edecek olan da
budur. Farklılıklar elbette kabul edilmelidir. Ama farklılıkları ön plana çıkararak farklı emeller beslemek demokratiklik olarak ifade edilemez. Bunun altını çizmek istiyorum."
"BARAJIN ALTINDAN ÇIKARTILMAK İSTENİYOR"
Son zamanlardaki tartışmaların temel iki sebebi olduğunu belirten Çelik, "Birincisi bu malum parti mağduriyet havası oluşturarak bölgede daha avantajlı bir hale gelmeye çalışıyor. Masum talepler ileri sürdükleri halde bunların karşılık bulunmadığını iddia ederek halka gideceklerdir. Bu aşırı marjinal çıkışlarla bir taraftan da diğer uçtaki siyasi parti barajın altından çıkarılmaya çalışılıyor. Bunlar özellikle halkımız tarafından çok iyi bilinmesi gerekiyor. Sayın Başbakan niyetlerle ilgili olarak,
varılmak istenen hedeflerle ilgili olarak bütçe konuşması esnasında çok açıklayıcı bilgiler verdi" dedi. Çelik, bir soru üzerine de Wikileaks iddiaları ile ilgili raporun tamamlandığını ve bir sonraki MYK'ya sunulacağını söyledi.
ÇELİK'TEN İZMİR YANITI
Çelik, İzmir ile ilgili 'sümüklü çocuk' benzetmesi yaptığı iddiaları ile ilgili tepkilere de yanıt verdi. Çelik, öyle konuştu:
"Bir buçuk saat süren bir konferans ve soru cevap esnasında çok seviyeli bir toplantı gerçekleştirdik. Herkes son derece hoşnut ayrıldı. Ama orada sorulan bir soruya verdiğim cevap esnasında kullandığım bazı ifadeler birileri tarafından sağa sola çekildi. Şunun altını çizmek isterim. İzmirlilerle ilgili olarak İzmir halkına yönelik söylenmiş asla bir ifadem yok. İzmir'in hak ettiği mahalli yönetime kavuşamamasından dolayı eleştirilerim aslında CHP'li belediyelere ve onların yöneticilerine yönelik
söylenmiş sözlerdir. Merkezi hükümet İzmir'e gözü gibi bakmasına rağmen yüzde 60'a yakını gecekondu olan bir marka şehir olması gerekirken, kendisine yakışır bir mahalli yönetime kavuşamayan İzmir'deki durumu eleştirdim. Ve İzmir için 'nur topu gibi bir çocuk' ifadesini kullandım. İzmir'e ve İzmirliler'e yakışanın bu olduğunu söyledim. Ama bunu sağa sola çekerek oradaki yönetim zaafını, oradaki kusurları birileri örtmeye çalıştı. Arsenikli su içirmeyi örtmeye çalıştılar. Çok büyük bir deniz ve sahil
potansiyeline sahip olmasına rağmen denizden yararlanamayan İzmir'i kamufle etmeye çalıştılar."
AK Parti'li Hüseyin Çelik, BDP'li Demirtaş'ın "Başbakan Allah'a şirk koşuyor" sözlerine yanıt verdi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, "Biz çokluk içinde birliği savunuyoruz. Buna tarihi geçmişimiz içinde kesret içinde vahdet diyorduk. Çokluk içerisinde birlik, en demokratik olan duruştur. Demokratik olan duruş budur. Farklılıklar olacaktır. Gökkuşağındaki farklı farklı renkler olacaktır. Ama o renkler armonik olarak bir arada olacaktır. Renklerin birbirine dönüşme mecburiyeti olmayacaktır ama kimse gökkuşağının bütünlüğüne de zarar vermeyecektir" dedi.
Çelik, AK Parti MYK Toplantısı'nın ardından düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Çelik, BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ın 'Başbakan Erdoğan'ın Allah'a şirk koştuğu' yönündeki açıklamasına ilişkin bir soru üzerine, "Bu söylenen sözler kesinlikle şık olmamıştır, yerine oturmamıştır, kaba düşmüştür. Sayın Başbakanımız vahdetin de, tevhidin de, şirkin de ne olduğunu herhalde en iyi bilenlerden birisidir. Eğer şu kastediliyorsa; insanlar farklı farklı kavimler olarak
yaratılmıştır. Sayın Başbakan dünkü konuşmasında bunu çok açık, net vurguladı. Farklı kavimlerin varlığını kabul etmek ve onlara saygı duymak insanlığın da gereğidir, inancımızın da gereğidir. Sayın Başbakan da bunu özellikle dile getirdi. Elbette insanlar birey olarak farklı olduğu gibi etnisite olarak da farklıdırlar. Tüm bu farklılıklara saygı duymak, onları olduğu gibi kabul etmek onların kültürlerine, onların örf ve adetlerine saygı duymak bütün etnisitelerin örf ve adetlerine saygı duymak, onların
kültürüne saygı duymak, onların kendileri olarak ve kendileri kalarak hayatlarını sürdürmelerini sağlamak elbette insani olan bir görevdir, devletlerin de görevidir" diye konuştu.
"BİZ ÇOKLUK İÇİNDE BİRLİĞİ SAVUNUYORUZ"
Çelik, AK Parti olarak her zaman ifade ettikleri bir şey olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Biz çokluk içinde birliği savunuyoruz. Buna tarihi geçmişimiz içinde kesret içinde vahdet diyorduk. Çokluk içerisinde birlik, en demokratik olan duruştur. Demokratik olan duruş budur. Farklılıklar olacaktır. Gökkuşağındaki farklı farklı renkler olacaktır. Ama o renkler armonik olarak bir arada olacaktır. Renklerin birbirine dönüşme mecburiyeti olmayacaktır ama kimse gökkuşağının bütünlüğüne de zarar vermeyecektir. Halıda farklı farklı desenlerin olması bir güzellik unsurudur. Ama halı bir bütündür.
Kimse halıyı parçalayarak, makasla üçe beşe bölerek bir sonuca varamaz. Bildiğiniz gibi bu Sayın Başbakan'ın dünkü söyleminden rahatsız olanlar Türkçüler ve Kürtçüler olmuştur. Sayın Başbakan Türkçülüğe de, Kürtçülüğe de karşı olduğunu çok net bir dille ifade etmiştir. Ama Türkler ve Kürtler, Türkçüler ve Kürtçüler değil Sayın Başbakan'ın söyleminden hoşnut olmuşlardır. Memnun olmuşlardır. Esas ülkede kardeşliğimizin, barışın farklılıklara rağmen huzur içerisinde bir arada yaşamayı temin edecek olan da
budur. Farklılıklar elbette kabul edilmelidir. Ama farklılıkları ön plana çıkararak farklı emeller beslemek demokratiklik olarak ifade edilemez. Bunun altını çizmek istiyorum."
"BARAJIN ALTINDAN ÇIKARTILMAK İSTENİYOR"
Son zamanlardaki tartışmaların temel iki sebebi olduğunu belirten Çelik, "Birincisi bu malum parti mağduriyet havası oluşturarak bölgede daha avantajlı bir hale gelmeye çalışıyor. Masum talepler ileri sürdükleri halde bunların karşılık bulunmadığını iddia ederek halka gideceklerdir. Bu aşırı marjinal çıkışlarla bir taraftan da diğer uçtaki siyasi parti barajın altından çıkarılmaya çalışılıyor. Bunlar özellikle halkımız tarafından çok iyi bilinmesi gerekiyor. Sayın Başbakan niyetlerle ilgili olarak,
varılmak istenen hedeflerle ilgili olarak bütçe konuşması esnasında çok açıklayıcı bilgiler verdi" dedi. Çelik, bir soru üzerine de Wikileaks iddiaları ile ilgili raporun tamamlandığını ve bir sonraki MYK'ya sunulacağını söyledi.
ÇELİK'TEN İZMİR YANITI
Çelik, İzmir ile ilgili 'sümüklü çocuk' benzetmesi yaptığı iddiaları ile ilgili tepkilere de yanıt verdi. Çelik, öyle konuştu:
"Bir buçuk saat süren bir konferans ve soru cevap esnasında çok seviyeli bir toplantı gerçekleştirdik. Herkes son derece hoşnut ayrıldı. Ama orada sorulan bir soruya verdiğim cevap esnasında kullandığım bazı ifadeler birileri tarafından sağa sola çekildi. Şunun altını çizmek isterim. İzmirlilerle ilgili olarak İzmir halkına yönelik söylenmiş asla bir ifadem yok. İzmir'in hak ettiği mahalli yönetime kavuşamamasından dolayı eleştirilerim aslında CHP'li belediyelere ve onların yöneticilerine yönelik
söylenmiş sözlerdir. Merkezi hükümet İzmir'e gözü gibi bakmasına rağmen yüzde 60'a yakını gecekondu olan bir marka şehir olması gerekirken, kendisine yakışır bir mahalli yönetime kavuşamayan İzmir'deki durumu eleştirdim. Ve İzmir için 'nur topu gibi bir çocuk' ifadesini kullandım. İzmir'e ve İzmirliler'e yakışanın bu olduğunu söyledim. Ama bunu sağa sola çekerek oradaki yönetim zaafını, oradaki kusurları birileri örtmeye çalıştı. Arsenikli su içirmeyi örtmeye çalıştılar. Çok büyük bir deniz ve sahil
potansiyeline sahip olmasına rağmen denizden yararlanamayan İzmir'i kamufle etmeye çalıştılar."