Arınç'tan 'Siyasetçi' Profesörlere Eleştiri Kayseri

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 'Türkiye'de maalesef isminin başında profesör etiketi olup da siyaset yapmaya kalkan bilim adamlarımızın bir bilimsel makalesinin bile yayınlanmadığını görüyorsunuz' dedi.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 'Türkiye'de maalesef isminin başında profesör etiketi olup da siyaset yapmaya kalkan bilim adamlarımızın bir bilimsel makalesinin bile yayınlanmadığını görüyorsunuz' dedi.
 Arınç, Kayseri'de Melikşah Üniversitesi'nin akademik yıl açılış töreninde yaptığı konuşmada, 2008 yılında kurulan Melikşah Üniversitesi'nin emin adımlarla kaliteli insan yetiştirerek ülkeye hizmet ettiğini ifade etti.
Anadolu insanının bütün güzellikleri ve özelliklerini yansıtan Kayseri insanının, şehirlerini sadece Türkiye'ye değil Avrupa'ya da örnek bir kent haline getirdiklerini dile getiren Arınç, Kayseri insanının en önemli özelliklerinden birinin de hayırseverlik olduğunu belirtti.
Kayseri'deki 4 üniversitenin de hayırseverlerin desteğiyle ortaya çıktığını anlatan Arınç, çok 'bereketli' bir şehir olan Kayseri'nin cumhurbaşkanı, başbakan, bilim adamları, sanatçılar yetiştirdiğini söyledi.

-EĞİTİMDEKİ HİZMETLER-

Türkiye'nin 72 milyonluk nüfusunun yarısından fazlasının 30 yaşın altında olduğunu, bunların da 16 milyonunun eğitim çağında olduğunu belirten Bakan Arınç, bunun büyük bir zenginlik olduğunu vurguladı.
Bu genç nüfusun birçok Avrupa ülkesinden bile fazla olduğuna dikkati çeken Arınç, 'Genç nüfus enerji, bilgi, heyecan, aşk, sevgi, fedakarlık, feragat ve geleceğe hazırlanmak demektir. Bu yüzden gençlerimiz için yapacağımız çok şeyler var. Yolumuz çok uzun' dedi.
AK Parti iktidarıyla eğitime yapılan yatırımların arttığını anlatan Arınç, şunları söyledi:
'8 yıl öncesine kadar genel bütçe içerisinde en yüksek pay Milli Savunma Bakanlığına ayrılırdı. 8 yıldan beri bu tablo değişti. Artık Milli Eğitim Bakanlığımızın bütçesi birinci sırada yer alıyor. Bu hem psikoloji açısından güzeldir hem de eğitime verdiğimiz önem ve gençlerimizi nitelikli eğitimle yetiştirmek arzumuzun da göstergesidir. 2002'de Milli Eğitim Bakanlığının bütçesine ayrılan pay 7.5 milyar lira idi. Bu pay 2009'da yüzde 267 artış ile 28 milyar liraya çıktı. 2011'de bunu 34 milyar liraya çıkaracağız. Yüksek öğretime ayrılan pay, 2002 yılında 2.5 milyar lira iken 2010'da 9 milyar liraya yükseltildi, ar-ge faaliyetlerine ayrılan bütçe 5 katına çıkarıldı. 2002 yılında 494 milyon lira olan YURTKUR bütçesi 2010'da 2.5 milyar liraya yükseldi. Karşılıksız burs 2002 yılında 45 lira iken 200 liraya çıkarıldı. Yeni üniversiteler kurduk, vakıf üniversitelerinin önünü açtık. 2002 yılında 53 devlet üniversitesi, 23 vakıf üniversitesi varken, 2003-2010 yılları arasında 49 devlet ve 29 vakıf üniversitesi kuruldu. 81 ilimizin tamamını üniversiteye kavuşturduk. Cumhuriyet tarihinde kurulan üniversite sayısından fazlasını, sadece 8 yılda gerçekleştirdik.'
Üniversite eğitiminde kalitenin yükseltilmesi gerektiğini, bunun bilimsel araştırmalarla, makalelerle, buluşlarla ve önemli üniversitelerle işbirliğiyle mümkün olabildiğini belirten Arınç, 'Türkiye'de maalesef isminin başında profesör etiketi olup da siyaset yapmaya kalkan, siyasette bulunan birkaç kişiyi tanıyorum. Bunlar çok da konuşuyorlar ama bu bilim adamlarımızın bir bilimsel makalesinin bile yayınlanmadığını görüyorsunuz. Bilim adamları, bu konuda büyük gayretin içinde olması gerekiyor. Kendilerini güncelleyerek, öğrencilerimizi yetiştirmesi gerekiyor' diye konuştu.

-SİYASİ İSTİKRARIN ÖNEMİ-

Siyasi istikrarın önemini anlatan ve bununla birlikte ekonominin geliştiğini, Türkiye'nin dünyadaki itibarının arttığını belirten Arınç, şöyle devam etti:
'Türkiye, son yıllarda tarihin en itibarlı dönemini yaşıyor. Geçmişte büyük ve itibarlı bir devlettik, ama son yıllarda çok yıprandık ve çok şey kaybettik. Şimdi, onu yeniden buluyoruz. Dış politikada itibarımız çok yükseldi. Türkiye sözüne güvenilen, ne diyeceği merak edilen, söylediklerine itibar edilen bir ülke oldu. İyi ekipler, Türkiye'nin dünyadaki itibarını en yüksek seviyeye çıkarmıştır. Ekonomi iyiye gidiyor. Türkiye üretiyor, ürettiğini satıyor, rekabet ediyor ve kaliteyi artırıyor. Milli gelirimiz artıyor. Krize rağmen Türkiye büyümesini sürdürdü. Türkiye büyüyor, gelişiyor ve kalkınıyor. Ekonomik istikrar ile siyasi istikrarı, Siyam ikizleri gibi birbirinden ayırmak mümkün değildir. Siyasette taşlar yerine oturmuşsa bu alanda kendini gösterecektir. Türkiye, iktidarıyla, muhalefetiyle, güçlü parlamentosuyla, demokrasinin kalbi olan millet iradesinin tecelli ettiği meclisin gücünü ortaya koymasıyla siyasette istikrarın nasıl tecelli edildiğini görüyoruz. Bunu bozmak isteyenlere Allah fırsat vermesin.'

05.11.2010 13:04:49