JİTEM'i anlattım hayatım karardı
Eski korucubaşı ve Derik Şehit Aileleri Derneği Başkanı Bedran Akdağ, JİTEM'in Mardin'de yaptığı infazları bazı milletvekili ve devlet görevlilerine anlatınca hayatı değişti.
Bu olay nedeniyle hakkında infaz kararı alındığını belirten Akdağ, bölgeyi terketti. Akdağ, şimdi Güneydoğu dışında bir ilde meyve bahçesinde çalışıyor.
Eski korucubaşı ve Derik Şehit Aileleri Derneği Başkanı Bedran Akdağ, bazı milletvekilleri ve devlet görevlilerine JİTEM'in Mardin'de yaptığı infazları anlatınca olanlar oldu.
1994'te ailesinden 6 kişiyle geçici köy korucusu olan Akdağ, 16 yıl boyunca teröre karşı mücadele ettiğini söyledi. Kendisini istifaya götüren sürecin 2009'da Boyaklı Köyü'nde gördüğü 10 yıldır kaçakçılıktan aranan suçluyu Üçyol Jandarma Karakol Komutanı Başçavuş Selami Polat'a bildirmesiyle başladığını belirten Akdağ, "İhbarı dikkate almayan Polat bana hakaret etti. Durumu Mardin Tugay Komutanı ve İl Jandarma Alay Komutanı'na anlattım. Hakkında soruşturma başlatıldı" dedi. Akdağ, şikayetin ardından bir derneğin başkanıyla ilgili savcılığa yaptığı suç duyurusunun da sorun olduğunu belirterek "Teğmen E., başkanı olduğum derneğin defterlerine el koydu. Beni başkanlık ve üyelikten attı" diye konuştu.
VEKİLLERE 'BIÇAK TİMİ'Nİ ANLATTI
Bu süreçte eski bir istihbarat astsubayının yardımıyla Ankara'ya giderek Ergenekon soruşturmasıyla gündeme gelen JİTEM'in bölgedeki infazlarını ismini vermek istemediği bazı milletvekilleri ve devlet görevlilerine anlattığını söyleyen Akdağ, "1996-1999 yılları arasında Jandarma Genel Komutanlığı'nın hala varlığını inkar ettiği JİTEM'de haber elamanı olarak görev yaptım. JİTEM kimliğim bile vardı. JİTEM o dönem bölgede birçok faili meçhul cinayete imza attı. Bunları görüştüğüm yetkililerle paylaştım" dedi. Akdağ, Ergenekon sanığı emekli Albay Hasan Atilla Uğur'un Kızıltepe İlçe Jandarma Komutanı olduğu dönemde kurduğu 'Bıçak Timi'nin' işlediği faili meçhul cinayetleri, PKK eylemi olarak kayda geçen 1994'teki Mardin Savur'da 4 öğretmenin şehit edilmesi olayını JİTEM'in gerçekleştirdiğini görüşmelerinde anlattığını belirtti.
Bu yapılanmaya şiddetle karşı çıkan dönemin Mardin Jandarma Alay Komutanı Albay Rıdvan Özden'in infaz edildiğini belirten Akdağ "Albay Özden döneminde faili meçhul cinayetler azaldı. JİTEM'in faaliyetlerini engelliyordu. Bundan rahatsız oldular. Albay Özden, 4 öğretmeninin öldürülmesinin peşine düştü. 'Bıçak Timi'nin üstüne gitti. Albay Özden'in infaz kararını bu olaydan sonra aldılar. Özden'i çatışma bölgesine çekip öldürdüler" dedi.
ÖNCE MERMİ SONRA İNFAZ KARARI
"Ergenekon soruşturmasıyla başlayan süreçte, bölgedeki faili meçhul cinayetlerin ortaya çıkarılması için bildiklerimi anlattım. Bunların yargıya taşınması için yardım istedim" diyen Akdağ, Mardin'e döndükten sonra jandarma görevlilerinden gelen baskıların arttığını şu sözlerle anlattı: "Bir sabah evimin penceresinin önünde mermi buldum. Mermi gece konmuştu. Bana gözdağı vermek istediler. Durumu haber verdiğim jandarma görevlileri eve gelip inceleme bile yapmadı." Bu tehdidin ardından Jandarma Astsubay S.I'nın kendisine "Jandarma Başçavuş H.Y. ve uzman çavuşlar S.K. ile M.K. seni infaz edecekler. Seni öldürmek için kaçak silah getirmişler. İnfaz edip PKK eylemi olarak açıklayacaklar" dediğini anlatan Bedran Akdağ şöyle konuştu: "JİTEM'le ilgili anlattıklarımdan sonra hayatımın tehlikede olduğunu anladım. Başçavuş Polat'ı şikayet etmem, bazı jandarma görevlilerinin yolsuzluklarını ihbar etmemden dolayı benden zaten rahatsız olmuşlardı. Astsubay S.I'nın anlattıklarından sonra 2 ay evime gidemedim. Sonra da istifa dilekçesi verdim."
CAN GÜVENLİĞİM KALMADI
İnfazla tehdit edilen Akdağ, Mardin'den ayrılarak Güneydoğu dışındaki bir ilde meyve bahçesinde çalışmaya başladı. JİTEM'le ilgili bildikleri ve isimlerini açıklamak istemediği bazı jandarma görevlilerinin yolsuzluklarının üzerine gidince ipinin çekildiğini düşünen Akdağ "Şu anda can güvenliğim yok. Beni infaz edip PKK eylemi gibi gösterme planın arkasında kimler var? Talimatı hangi komutanlar verdi? Bunların savcılık tarafından soruşturulmasını istiyorum. Soruşturma açılırsa her şeyi anlatacağım" dedi.
KAYINBİRADERİ İÇİN 'BIÇAK TİMİ' GÖNDERDİ
Akdağ, Ergenekon sanığı emekli Albay Hasan Atilla Uğur'un, Kızıltepe-Derik-Mardin -Nusaybin bölgesinde 'Bıçak Timi'yle istediği her şeyi yaptığını öne sürdü. Akdağ, Uğur'un Antalya'da ölümle tehdit edilen kayınbiraderine 'Bıçak Timi'nden 4 koruma gönderdiğini söyledi. Akdağ, "Kayınbiraderinden mafya haraç istiyordu. Albay Atilla Uğur da 'Bıçak Timi'nden korucu gönderdi. 4 korucu Uğur'un kayınbiraderi için devletin silahlarıyla 1 ay nöbet tuttu. Korucular döndükten 3 ay sonra ise kayınbiraderi mafya tarafından öldürüldü. Kayıtlar incelenirse olayın doğru olduğu anlaşılacaktır" dedi.
EBU SÜFYAN'IN EMRİNDEYDİLER
JİTEM elemanlarının bazı korucularla insanları gözaltına alıp, para karşılığında serbest bıraktığını söyleyen Akdağ babasının da bu uygulamada mağdur edildiğini anlattı. Akdağ şöyle konuştu: "JİTEM'in Mardin'deki sorumlusu 'Ebu Süfyan' kod adlı, sarı saçlı, mavi gözlü Oğuzhan binbaşı vardı. Tüm timler 'Ebu Süfyan'a bağlıydı. Bu timler başka kirli işler de yapıyordu. Geçici köy korucusu olduğu halde uyduruk bir gerekçeyle gözaltına alındı. Boyaklı Köyü'nde aşiret reisi Mahmut Kızıl'ın da 4 oğlunu gözaltına almışlardı. Kızıl, her biri için ikişer bin lira para verdi. Babamın parasını da o ödedi. Mahkemeye çıkarmadan, ifadelerini bile almadan serbest bıraktılar. Bu durumdan dönemin DYP milletvekili Mahmut Duyan'ın aracılığı Başbakan Tansu Çiller'in haberi oldu" diye konuştu.
SALDIRIYI HABER VERDİM ÖNLEM ALINMADI
Bedran Akdağ, bölgede terörün bitmesini istemeyenlerin bulunduğu yönünde kanaati aktarırken, istifa etmeden önce başına gelen bir olayın bunun en canlı örneği olduğunu söyledi. 21 Nisan 2010 tarihinde Kızıltepe'de PKK'lı teröristlerin polis otosunu tarayarak 1 polisi şehit ettiği saldırıyı önceden jandarmaya haber vermesine rağmen önlem alınmadığını savunan Akdağ olayı şöyle anlattı: "BDP'nin mahalle toplantılarına katılan bir arkadaşım var. Katıldığı toplantıda bir partili, polis otosuna eylem yapılacağını ağzından kaçırmış. Hatta 'polis otosu olmazsa kaymakamın makam aracına saldıracağız' demiş. O arkadaş gelip durumu bana haber verdi. Hemen Kızıltepe'ye gidip askeri yetkililere durumu ilettim. Hatta Mardin'den istihbaratçılar geldi, onlara da anlattım. Yine de teröristleri eylem yapmadan önce ele geçiremediler. Oysa o teröristlerin bir ay önce Kızıltepe'nin hangi mahallesinde, kimin evinde kaldığını bile bildirmiştim. Bir ihmal olduğu anlaşılıyor."
Eski korucubaşı ve Derik Şehit Aileleri Derneği Başkanı Bedran Akdağ, bazı milletvekilleri ve devlet görevlilerine JİTEM'in Mardin'de yaptığı infazları anlatınca olanlar oldu.
1994'te ailesinden 6 kişiyle geçici köy korucusu olan Akdağ, 16 yıl boyunca teröre karşı mücadele ettiğini söyledi. Kendisini istifaya götüren sürecin 2009'da Boyaklı Köyü'nde gördüğü 10 yıldır kaçakçılıktan aranan suçluyu Üçyol Jandarma Karakol Komutanı Başçavuş Selami Polat'a bildirmesiyle başladığını belirten Akdağ, "İhbarı dikkate almayan Polat bana hakaret etti. Durumu Mardin Tugay Komutanı ve İl Jandarma Alay Komutanı'na anlattım. Hakkında soruşturma başlatıldı" dedi. Akdağ, şikayetin ardından bir derneğin başkanıyla ilgili savcılığa yaptığı suç duyurusunun da sorun olduğunu belirterek "Teğmen E., başkanı olduğum derneğin defterlerine el koydu. Beni başkanlık ve üyelikten attı" diye konuştu.
VEKİLLERE 'BIÇAK TİMİ'Nİ ANLATTI
Bu süreçte eski bir istihbarat astsubayının yardımıyla Ankara'ya giderek Ergenekon soruşturmasıyla gündeme gelen JİTEM'in bölgedeki infazlarını ismini vermek istemediği bazı milletvekilleri ve devlet görevlilerine anlattığını söyleyen Akdağ, "1996-1999 yılları arasında Jandarma Genel Komutanlığı'nın hala varlığını inkar ettiği JİTEM'de haber elamanı olarak görev yaptım. JİTEM kimliğim bile vardı. JİTEM o dönem bölgede birçok faili meçhul cinayete imza attı. Bunları görüştüğüm yetkililerle paylaştım" dedi. Akdağ, Ergenekon sanığı emekli Albay Hasan Atilla Uğur'un Kızıltepe İlçe Jandarma Komutanı olduğu dönemde kurduğu 'Bıçak Timi'nin' işlediği faili meçhul cinayetleri, PKK eylemi olarak kayda geçen 1994'teki Mardin Savur'da 4 öğretmenin şehit edilmesi olayını JİTEM'in gerçekleştirdiğini görüşmelerinde anlattığını belirtti.
Bu yapılanmaya şiddetle karşı çıkan dönemin Mardin Jandarma Alay Komutanı Albay Rıdvan Özden'in infaz edildiğini belirten Akdağ "Albay Özden döneminde faili meçhul cinayetler azaldı. JİTEM'in faaliyetlerini engelliyordu. Bundan rahatsız oldular. Albay Özden, 4 öğretmeninin öldürülmesinin peşine düştü. 'Bıçak Timi'nin üstüne gitti. Albay Özden'in infaz kararını bu olaydan sonra aldılar. Özden'i çatışma bölgesine çekip öldürdüler" dedi.
ÖNCE MERMİ SONRA İNFAZ KARARI
"Ergenekon soruşturmasıyla başlayan süreçte, bölgedeki faili meçhul cinayetlerin ortaya çıkarılması için bildiklerimi anlattım. Bunların yargıya taşınması için yardım istedim" diyen Akdağ, Mardin'e döndükten sonra jandarma görevlilerinden gelen baskıların arttığını şu sözlerle anlattı: "Bir sabah evimin penceresinin önünde mermi buldum. Mermi gece konmuştu. Bana gözdağı vermek istediler. Durumu haber verdiğim jandarma görevlileri eve gelip inceleme bile yapmadı." Bu tehdidin ardından Jandarma Astsubay S.I'nın kendisine "Jandarma Başçavuş H.Y. ve uzman çavuşlar S.K. ile M.K. seni infaz edecekler. Seni öldürmek için kaçak silah getirmişler. İnfaz edip PKK eylemi olarak açıklayacaklar" dediğini anlatan Bedran Akdağ şöyle konuştu: "JİTEM'le ilgili anlattıklarımdan sonra hayatımın tehlikede olduğunu anladım. Başçavuş Polat'ı şikayet etmem, bazı jandarma görevlilerinin yolsuzluklarını ihbar etmemden dolayı benden zaten rahatsız olmuşlardı. Astsubay S.I'nın anlattıklarından sonra 2 ay evime gidemedim. Sonra da istifa dilekçesi verdim."
CAN GÜVENLİĞİM KALMADI
İnfazla tehdit edilen Akdağ, Mardin'den ayrılarak Güneydoğu dışındaki bir ilde meyve bahçesinde çalışmaya başladı. JİTEM'le ilgili bildikleri ve isimlerini açıklamak istemediği bazı jandarma görevlilerinin yolsuzluklarının üzerine gidince ipinin çekildiğini düşünen Akdağ "Şu anda can güvenliğim yok. Beni infaz edip PKK eylemi gibi gösterme planın arkasında kimler var? Talimatı hangi komutanlar verdi? Bunların savcılık tarafından soruşturulmasını istiyorum. Soruşturma açılırsa her şeyi anlatacağım" dedi.
KAYINBİRADERİ İÇİN 'BIÇAK TİMİ' GÖNDERDİ
Akdağ, Ergenekon sanığı emekli Albay Hasan Atilla Uğur'un, Kızıltepe-Derik-Mardin -Nusaybin bölgesinde 'Bıçak Timi'yle istediği her şeyi yaptığını öne sürdü. Akdağ, Uğur'un Antalya'da ölümle tehdit edilen kayınbiraderine 'Bıçak Timi'nden 4 koruma gönderdiğini söyledi. Akdağ, "Kayınbiraderinden mafya haraç istiyordu. Albay Atilla Uğur da 'Bıçak Timi'nden korucu gönderdi. 4 korucu Uğur'un kayınbiraderi için devletin silahlarıyla 1 ay nöbet tuttu. Korucular döndükten 3 ay sonra ise kayınbiraderi mafya tarafından öldürüldü. Kayıtlar incelenirse olayın doğru olduğu anlaşılacaktır" dedi.
EBU SÜFYAN'IN EMRİNDEYDİLER
JİTEM elemanlarının bazı korucularla insanları gözaltına alıp, para karşılığında serbest bıraktığını söyleyen Akdağ babasının da bu uygulamada mağdur edildiğini anlattı. Akdağ şöyle konuştu: "JİTEM'in Mardin'deki sorumlusu 'Ebu Süfyan' kod adlı, sarı saçlı, mavi gözlü Oğuzhan binbaşı vardı. Tüm timler 'Ebu Süfyan'a bağlıydı. Bu timler başka kirli işler de yapıyordu. Geçici köy korucusu olduğu halde uyduruk bir gerekçeyle gözaltına alındı. Boyaklı Köyü'nde aşiret reisi Mahmut Kızıl'ın da 4 oğlunu gözaltına almışlardı. Kızıl, her biri için ikişer bin lira para verdi. Babamın parasını da o ödedi. Mahkemeye çıkarmadan, ifadelerini bile almadan serbest bıraktılar. Bu durumdan dönemin DYP milletvekili Mahmut Duyan'ın aracılığı Başbakan Tansu Çiller'in haberi oldu" diye konuştu.
SALDIRIYI HABER VERDİM ÖNLEM ALINMADI
Bedran Akdağ, bölgede terörün bitmesini istemeyenlerin bulunduğu yönünde kanaati aktarırken, istifa etmeden önce başına gelen bir olayın bunun en canlı örneği olduğunu söyledi. 21 Nisan 2010 tarihinde Kızıltepe'de PKK'lı teröristlerin polis otosunu tarayarak 1 polisi şehit ettiği saldırıyı önceden jandarmaya haber vermesine rağmen önlem alınmadığını savunan Akdağ olayı şöyle anlattı: "BDP'nin mahalle toplantılarına katılan bir arkadaşım var. Katıldığı toplantıda bir partili, polis otosuna eylem yapılacağını ağzından kaçırmış. Hatta 'polis otosu olmazsa kaymakamın makam aracına saldıracağız' demiş. O arkadaş gelip durumu bana haber verdi. Hemen Kızıltepe'ye gidip askeri yetkililere durumu ilettim. Hatta Mardin'den istihbaratçılar geldi, onlara da anlattım. Yine de teröristleri eylem yapmadan önce ele geçiremediler. Oysa o teröristlerin bir ay önce Kızıltepe'nin hangi mahallesinde, kimin evinde kaldığını bile bildirmiştim. Bir ihmal olduğu anlaşılıyor."