Kadına Yönelik Şiddet İstatistikleri Ürküttü
Bursa Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Nevin Canbaz, son 7 ayda 226 kadının öldürüldüğünü, 478 kadının tecavüze, 722 kadının tacize uğradığını, 6 bin 423 kadının ise aile içi şiddet sebebiyle hastaneye müracaat ettiğini söyledi
Bursa Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Nevin Canbaz, son 7 ayda 226 kadının öldürüldüğünü, 478 kadının tecavüze, 722 kadının tacize uğradığını, 6 bin 423 kadının ise aile içi şiddet sebebiyle hastaneye müracaat ettiğini söyledi.
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü dolayısıyla Baro Başkanlığı'nda açıklama yapan Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Avukat Nevin Canbaz, Birleşmiş Milletler Kadına Karşı Her Tünlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi'ne (CEDAW) taraf olan Türkiye'nin kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık konusunda dünyanın en geri ülkeleri arasında yer aldığını, hatta önceki yıllara göre şiddet ve ayrımcılığın boyutlarının arttığını belirtti.
Son 7 yılda kadın cinayeti oranının yüzde bin 400 arttığını belirten Başkan Canbaz, "Resmi rakamlara göre son 7 ayda, 226 kadın öldürülmüş, 478 kadın tecavüze, 722 kişi ise tacize uğramıştır. 6 bin 423 kadın ise aile içi şiddet sebebiyle hastaneye başvurmuştur. Kadına yönelik cinsel saldırı suçlarında son 5 yılda yüzde 30 artış meydana gelmiştir" dedi.
Mevzuattaki gelişmelere rağmen şiddetin engellenmesine yönelik uygulamada uzun ve kısa vadeli çalışmalar yapılmamasından yakınan Canbaz, "Zihniyetin değişmesi için devletin bir programının olmadığını görmekteyiz. Kadınların çalışma hayatına katılması, çocuk ve yaşlılar için kreş ve bakımevi gibi yerlerin sayısının arttırılması konusunda ciddi hiç bir çalışma yapılmamaktadır. Şiddet mağduru kadınların korunması ve rehabilite edilmesi için hayati olan sığınma evlerinin sayısının nüfusla karşılaştırıldığında çok yetersiz olduğu görülmektedir" diye konuştu.
Medyada namus, töre cinayetleri, koca-baba dayakları ve işkencenin magazinleştirilerek verildiğini ifade eden Canbaz sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şiddet uygulanan kadının ne yaptığı, ne söylediği ya da nasıl giyindiği sorgulanıyor. Fiziki, sözlü ve cinsel şiddete uğrayan kadınların bunu hak edip etmedikleri tartışılıyor. Kurbanlar suçlanıyor. Suçlular mağdur ilan ediliyor. Şiddet, geleneksel önyargılarla, cinsiyet ayrımcı politikalarla ve kanunlar eliyle meşrulaştırılıyor. Evde, sokakta ve işyerinde yaşanan kadına yönelik şiddetin sorumlularının yargılanmasını ve caydırıcı tedbirler alınmasını istiyoruz".
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü dolayısıyla Baro Başkanlığı'nda açıklama yapan Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Avukat Nevin Canbaz, Birleşmiş Milletler Kadına Karşı Her Tünlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi'ne (CEDAW) taraf olan Türkiye'nin kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık konusunda dünyanın en geri ülkeleri arasında yer aldığını, hatta önceki yıllara göre şiddet ve ayrımcılığın boyutlarının arttığını belirtti.
Son 7 yılda kadın cinayeti oranının yüzde bin 400 arttığını belirten Başkan Canbaz, "Resmi rakamlara göre son 7 ayda, 226 kadın öldürülmüş, 478 kadın tecavüze, 722 kişi ise tacize uğramıştır. 6 bin 423 kadın ise aile içi şiddet sebebiyle hastaneye başvurmuştur. Kadına yönelik cinsel saldırı suçlarında son 5 yılda yüzde 30 artış meydana gelmiştir" dedi.
Mevzuattaki gelişmelere rağmen şiddetin engellenmesine yönelik uygulamada uzun ve kısa vadeli çalışmalar yapılmamasından yakınan Canbaz, "Zihniyetin değişmesi için devletin bir programının olmadığını görmekteyiz. Kadınların çalışma hayatına katılması, çocuk ve yaşlılar için kreş ve bakımevi gibi yerlerin sayısının arttırılması konusunda ciddi hiç bir çalışma yapılmamaktadır. Şiddet mağduru kadınların korunması ve rehabilite edilmesi için hayati olan sığınma evlerinin sayısının nüfusla karşılaştırıldığında çok yetersiz olduğu görülmektedir" diye konuştu.
Medyada namus, töre cinayetleri, koca-baba dayakları ve işkencenin magazinleştirilerek verildiğini ifade eden Canbaz sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şiddet uygulanan kadının ne yaptığı, ne söylediği ya da nasıl giyindiği sorgulanıyor. Fiziki, sözlü ve cinsel şiddete uğrayan kadınların bunu hak edip etmedikleri tartışılıyor. Kurbanlar suçlanıyor. Suçlular mağdur ilan ediliyor. Şiddet, geleneksel önyargılarla, cinsiyet ayrımcı politikalarla ve kanunlar eliyle meşrulaştırılıyor. Evde, sokakta ve işyerinde yaşanan kadına yönelik şiddetin sorumlularının yargılanmasını ve caydırıcı tedbirler alınmasını istiyoruz".