Mhp'li Vural'dan Nato Zirvesine İlişkin 'Kedi' Yorumu
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, füze savunma sistemi kurulması kararının alındığı NATO zirvesinde yaşanan 'kedi' polemiğine göndermede bulunarak, "İran'ı kediye benzetiyorlar
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, füze savunma sistemi kurulması kararının alındığı NATO zirvesinde yaşanan 'kedi' polemiğine göndermede bulunarak, "İran'ı kediye benzetiyorlar. Bu kararda kedi yok, pisik var. Anadolu'da kediye pisik derler. Belgeye pisik yazmışlar" dedi.
MHP Grup Başkanvekili Vural, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında muhalefetin Meclis çalışmalarının engellenmesinden yakındı. Muhalefetin denetim yapma hakkını kullanamadığını ifade eden Vural, yazılı soru önergelerine cevap verilmediğini, muhalefet milletvekillerinin verdiği kanun tekliflerinin görüşülmediğini söyledi. Millet adına gelenlerin Meclis'te millete darbe yaptığını öne süren Vural, "Sesimizi soluğumuzu kesmek için her şeyi yapıyorlar ama biz mücadelemize devam edeceğiz" diye konuştu.
Soru önergelerine zaman zaman doğru olmayan cevaplar da verildiğini ileri süren Vural, bir MHP milletvekili tarafından Başbakan'a yöneltilen, bugüne kadar kaç bürokrat hakkında soruşturma izni verildiği ve Danıştay tarafından soruşturma izni verilmemesine ilişkin kaç kararın kaldırıldığı yönündeki soru önergesine verilen cevaptaki bilgilerin yalan olduğunu savundu. Verilen cevapta soruşturma izni verilmeyen bir bürokrat olduğunun ve Danıştay tarafından soruşturma izni kaldırılan hiç kimse bulunmadığının
belirtildiğini ifade eden Vural, elindeki belgelerin bu bilgilerin doğru olmadığını ortaya koyduğunu dile getirdi. Vural şunları söyledi:
"Gücü elinde tutan her türlü bilgiyi çarpıtabilmekte, varolanı yok olarak gösterebilmektedir. Bunlar görevi kötüye kullanmak değil mi? Bugün bakanlar ve hükümet, Meclis denetiminden kaçmak için görevlerini kötüye kullanarak yanlış bilgi veriyorlar. Görevi kötüye kullandıklarından dolayı da haklarında gerekli suç duyurularında bulunacağız."
Vural, NATO tarafından kabul edilen füze savunma sistemi kararıyla ilgili değerlendirmelerde de bulundu. Başbakan Erdoğan'ın NATO zirvesinden bir hafta önce yaptığı konuşmada komutanın Türkiye'de olmaması halinde bu karara onay vermeyeceklerini söylediğini hatırlatan Vural, zirve sonrası ise komutanın NATO'da olması gerektiğini söylediklerini ve bunu kabul ettirdiklerini dile getirdiğini anlattı. Hükümetin milleti yalan yanlış bilgilerle aldatıp, bundan da bir başarı öyküsü çıkarttığını ifade eden Vural,
"Pes doğrusu. Komuta NATO'da olmayacaktı da nerede olacaktı. Arap Birliği'nde mi?" diye konuştu.
Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin İran'ın isminin belgede yer almamasıyla ilgili söylediği 'Bizde kediye kedi derler' sözlerine de değinen Vural, "Başbakan Erdoğan da, 'Bizde de kediye kedi derler' dedi. Bu belgede 'kedi' ismi geçmiyor. Kediyi İran'a benzetiyorlar. Bu belgede kedi yok, pisik var. Anadolu'da kediye pisik denir. Belgeye 'pisik' yazmışlar" dedi.
Türkiye'ye yönelik bir tehdit varsa bunun tanımlanması gerektiğini dile getiren Vural, Türkiye'nin başka ülkelerin menfaatini koruyan bir ülke konumuna düşürüldüğünü savundu.
Vural, açıklamalarının sonunda gazetecilerin sorularını cevapladı. Vural, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin Diyarbakır'a gidip gitmeyeceği yönündeki bir soru üzerine bu konuda partiden bir açıklama yapıldığını ve şu anda öyle bir programın planlanmadığının duyurulduğunu hatırlattı. Vural, "Sayın Genel Başkanımız, ihtiyaç duyduğu, gerek duyduğu zaman istediği yerde olur" diye konuştu.
Balyoz soruşturması sanığı 3 generalin açığa alınmasıyla ilgili soru üzerine Vural, "Sayın Bakan yeni mi muttali oldu acaba buna? Niye şimdi? Dava açıldığı zaman 65. madde yok muydu? Bu kararın alınmasına gerekçe olacak yeni delil mi ortaya çıktı? Türkiye'de bu soruşturma münasebetiyle açığa alınma kararı varsa darısı inşallah mesela Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı'na" dedi.
Hükümetin bu konudaki tavrının herkese yönelik olması gerektiğini söyleyen Vural, netice itibarıyla hukuktan kaynaklanan bir yetkinin kullanıldığını ifade etti. Vural şöyle konuştu:
"Sayın bakanların, yolsuzluğa bulaşmış belediye başkanları ve bürokratlar hakkında da aynı şekilde cesaretli olmasını istiyoruz. Hukuk devleti ekseninde kullanılan bir yetki söz konusu ama bu iddianame yayınlandığı zaman sayın bakan 65. maddeyi uygulama ihtiyacı neden duymamıştır. Türkiye bir hukuk devletiyse, yolsuzluğa, hukuksuzluğa bulaşmış kim varsa bu konuda hükümetin tarafsız bir şekilde davranmasını istiyoruz. Umarım Türkiye'de bu hukuki yetkiler objektif şekilde uygulanır. YAŞ kararı öncesinde bu
karar niye alınmadı? Anlaşılan o ki YAŞ kararından sonra İdare Mahkemesi, yürütmeyi durdurma kararı vermişti. Bu yürütmeyi durdurma kararını bir bakıma hükümsüz hale getirmek için de bu yetki kullanılmış olabilir. Bu yetkinin hangi amaçla kullanıldığı konusunda sayın Bakan'ın bir açıklama yapması gerekir."
BDP Grup Başkanvekili Ayla Akat Ata'nın bölücü örgüt elebaşı Abdullah Öcalan için 'siyasi aktör' ifadesini kullandığının hatırlatılması üzerine Vural, bunun Türkiye'nin ne duruma düşürüldüğünü göstermesi bakımından ibret verici olduğunu belirtti. "2002 yılında İmralı'da kendi yolunu bulamayanlar, bugün geldiğimiz noktada Türkiye'ye yön veren bir politik lider konumuna getirildi" diye konuşan Vural, bunun sorumlusunun AK Parti hükümeti olduğunu dile getirdi. İmralı canisinin bugün hükümet eliyle
Türkiye'de bir politik lider konumuna dönüştürüldüğünü ifade eden Vural, "Bugün Türkiye'de terör örgütü muhatap alınıyor, İmralı'yla protokoller imzalanıyorsa, terör örgütünü cesaretlendirenlerin, muhatap alanların 8 yıllık dönem içinde AK Parti olduğunda şüphe yoktur. Mutad görüşmeler gibi, Başbakan'ın Cumhurbaşkanı'yla görüşmeleri gibi İmralı canisinin de avukatlarıyla görüşmeleri rutin görüşmeler olarak haberleştiriliyor. Çok önemli bir kişi gibi politik bir konuma dönüştürülüyor. İmralı canisi bir
politik lider konumuna getirilmektedir" şeklinde konuştu.
AK Parti, BDP ve CHP arasındaki rol paylaşımı ve ilişkiler ağını da ibretle izlediklerini söyleyen Vural, "Bazen gerçek aşklar, bazen platonik aşklar olarak tanımlanıyor ama anlaşılan o ki bu aktörler bize bu süreci hazmettirmek istiyor" değerlendirmesini yaptı.
(ZÇ-CC-Y)
MHP Grup Başkanvekili Vural, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında muhalefetin Meclis çalışmalarının engellenmesinden yakındı. Muhalefetin denetim yapma hakkını kullanamadığını ifade eden Vural, yazılı soru önergelerine cevap verilmediğini, muhalefet milletvekillerinin verdiği kanun tekliflerinin görüşülmediğini söyledi. Millet adına gelenlerin Meclis'te millete darbe yaptığını öne süren Vural, "Sesimizi soluğumuzu kesmek için her şeyi yapıyorlar ama biz mücadelemize devam edeceğiz" diye konuştu.
Soru önergelerine zaman zaman doğru olmayan cevaplar da verildiğini ileri süren Vural, bir MHP milletvekili tarafından Başbakan'a yöneltilen, bugüne kadar kaç bürokrat hakkında soruşturma izni verildiği ve Danıştay tarafından soruşturma izni verilmemesine ilişkin kaç kararın kaldırıldığı yönündeki soru önergesine verilen cevaptaki bilgilerin yalan olduğunu savundu. Verilen cevapta soruşturma izni verilmeyen bir bürokrat olduğunun ve Danıştay tarafından soruşturma izni kaldırılan hiç kimse bulunmadığının
belirtildiğini ifade eden Vural, elindeki belgelerin bu bilgilerin doğru olmadığını ortaya koyduğunu dile getirdi. Vural şunları söyledi:
"Gücü elinde tutan her türlü bilgiyi çarpıtabilmekte, varolanı yok olarak gösterebilmektedir. Bunlar görevi kötüye kullanmak değil mi? Bugün bakanlar ve hükümet, Meclis denetiminden kaçmak için görevlerini kötüye kullanarak yanlış bilgi veriyorlar. Görevi kötüye kullandıklarından dolayı da haklarında gerekli suç duyurularında bulunacağız."
Vural, NATO tarafından kabul edilen füze savunma sistemi kararıyla ilgili değerlendirmelerde de bulundu. Başbakan Erdoğan'ın NATO zirvesinden bir hafta önce yaptığı konuşmada komutanın Türkiye'de olmaması halinde bu karara onay vermeyeceklerini söylediğini hatırlatan Vural, zirve sonrası ise komutanın NATO'da olması gerektiğini söylediklerini ve bunu kabul ettirdiklerini dile getirdiğini anlattı. Hükümetin milleti yalan yanlış bilgilerle aldatıp, bundan da bir başarı öyküsü çıkarttığını ifade eden Vural,
"Pes doğrusu. Komuta NATO'da olmayacaktı da nerede olacaktı. Arap Birliği'nde mi?" diye konuştu.
Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin İran'ın isminin belgede yer almamasıyla ilgili söylediği 'Bizde kediye kedi derler' sözlerine de değinen Vural, "Başbakan Erdoğan da, 'Bizde de kediye kedi derler' dedi. Bu belgede 'kedi' ismi geçmiyor. Kediyi İran'a benzetiyorlar. Bu belgede kedi yok, pisik var. Anadolu'da kediye pisik denir. Belgeye 'pisik' yazmışlar" dedi.
Türkiye'ye yönelik bir tehdit varsa bunun tanımlanması gerektiğini dile getiren Vural, Türkiye'nin başka ülkelerin menfaatini koruyan bir ülke konumuna düşürüldüğünü savundu.
Vural, açıklamalarının sonunda gazetecilerin sorularını cevapladı. Vural, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin Diyarbakır'a gidip gitmeyeceği yönündeki bir soru üzerine bu konuda partiden bir açıklama yapıldığını ve şu anda öyle bir programın planlanmadığının duyurulduğunu hatırlattı. Vural, "Sayın Genel Başkanımız, ihtiyaç duyduğu, gerek duyduğu zaman istediği yerde olur" diye konuştu.
Balyoz soruşturması sanığı 3 generalin açığa alınmasıyla ilgili soru üzerine Vural, "Sayın Bakan yeni mi muttali oldu acaba buna? Niye şimdi? Dava açıldığı zaman 65. madde yok muydu? Bu kararın alınmasına gerekçe olacak yeni delil mi ortaya çıktı? Türkiye'de bu soruşturma münasebetiyle açığa alınma kararı varsa darısı inşallah mesela Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı'na" dedi.
Hükümetin bu konudaki tavrının herkese yönelik olması gerektiğini söyleyen Vural, netice itibarıyla hukuktan kaynaklanan bir yetkinin kullanıldığını ifade etti. Vural şöyle konuştu:
"Sayın bakanların, yolsuzluğa bulaşmış belediye başkanları ve bürokratlar hakkında da aynı şekilde cesaretli olmasını istiyoruz. Hukuk devleti ekseninde kullanılan bir yetki söz konusu ama bu iddianame yayınlandığı zaman sayın bakan 65. maddeyi uygulama ihtiyacı neden duymamıştır. Türkiye bir hukuk devletiyse, yolsuzluğa, hukuksuzluğa bulaşmış kim varsa bu konuda hükümetin tarafsız bir şekilde davranmasını istiyoruz. Umarım Türkiye'de bu hukuki yetkiler objektif şekilde uygulanır. YAŞ kararı öncesinde bu
karar niye alınmadı? Anlaşılan o ki YAŞ kararından sonra İdare Mahkemesi, yürütmeyi durdurma kararı vermişti. Bu yürütmeyi durdurma kararını bir bakıma hükümsüz hale getirmek için de bu yetki kullanılmış olabilir. Bu yetkinin hangi amaçla kullanıldığı konusunda sayın Bakan'ın bir açıklama yapması gerekir."
BDP Grup Başkanvekili Ayla Akat Ata'nın bölücü örgüt elebaşı Abdullah Öcalan için 'siyasi aktör' ifadesini kullandığının hatırlatılması üzerine Vural, bunun Türkiye'nin ne duruma düşürüldüğünü göstermesi bakımından ibret verici olduğunu belirtti. "2002 yılında İmralı'da kendi yolunu bulamayanlar, bugün geldiğimiz noktada Türkiye'ye yön veren bir politik lider konumuna getirildi" diye konuşan Vural, bunun sorumlusunun AK Parti hükümeti olduğunu dile getirdi. İmralı canisinin bugün hükümet eliyle
Türkiye'de bir politik lider konumuna dönüştürüldüğünü ifade eden Vural, "Bugün Türkiye'de terör örgütü muhatap alınıyor, İmralı'yla protokoller imzalanıyorsa, terör örgütünü cesaretlendirenlerin, muhatap alanların 8 yıllık dönem içinde AK Parti olduğunda şüphe yoktur. Mutad görüşmeler gibi, Başbakan'ın Cumhurbaşkanı'yla görüşmeleri gibi İmralı canisinin de avukatlarıyla görüşmeleri rutin görüşmeler olarak haberleştiriliyor. Çok önemli bir kişi gibi politik bir konuma dönüştürülüyor. İmralı canisi bir
politik lider konumuna getirilmektedir" şeklinde konuştu.
AK Parti, BDP ve CHP arasındaki rol paylaşımı ve ilişkiler ağını da ibretle izlediklerini söyleyen Vural, "Bazen gerçek aşklar, bazen platonik aşklar olarak tanımlanıyor ama anlaşılan o ki bu aktörler bize bu süreci hazmettirmek istiyor" değerlendirmesini yaptı.
(ZÇ-CC-Y)