Saygılar iki gözüm

Mehmet Akif, Nâzım Hikmet, tehcir, mübadele, Yılmaz Güney ve Ahmet Kaya... Çok geniş bir aile albümü bu.


Aradan 10 yıl geçti.
O hali hâlâ gözlerimin önünde.
Paris sokaklarında sudan çıkmış balık gibi dolaşıyordu.
Bir insan, hele de Ahmet Kaya gibi hem ülkesine âşık hem de öfkeli bir insan, başka türlü nasıl özler Türkçe küfreden polisimizi.
Sözleri ironikti.
Ama sırf espri olsun diye söylemedi o sözleri.
“Neleri özlediniz?” diye sorarken içim acıdı; çünkü konuşurken sadece yüreği değil, gözleri de şıpır şıpırdı.
“Sokakta Türkçe küfreden polisimizi bile özledim gözüm, gerisini sen düşün...”
***
Aradan 10 yıl geçti ve biz hâlâ Paris’te sürgünde ölen Ahmet Kaya üzerinden ucuz polemikler üretiyoruz.
Topluca arınmak yerine günah keçilerine sığınıyoruz.
Ahmet Kaya linç psikolojisiyle ülkesini terk etmek zorunda kalan ne ilk sürgündü ne de son. 

‘Zamanın ruhu’
Mehmet Akif’ten Nâzım Hikmet’e, Ermeni tehcirinden mübadeleye, Yılmaz Güney’den Ahmet Kaya’ya çok geniş bir aile albümümüz var.
Hepsi ‘zamanın ruhuna’ uygun bir şekilde hoyratça ülkelerinden koparılmış geniş bir sürgünler albümü bu.
***
Ama bakın dün ajanslardan bu albümü tersyüz edebilecek çok önemli bir fotoğraf düştü önümüze.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Paris’te Yılmaz Güney ve Ahmet Kaya’nın mezarlarını ziyaret etti.
‘Yeni bir CHP’ inşa etmek için yola çıkan Kılıçdaroğlu, Pere Lachaise Mezarlığı’na giderek orada sürgün yatan Güney ve Kaya’nın kabirlerine karanfil bıraktı.
Gülten Kaya ‘şık ve insani’ bulmuş Kılıçdaroğlu’nun ziyaretini.
Ama ‘geç kalındı’ demekten de kendisini alamamış.
Hakkıdır, keşke o linç psikolojisi hiç yaşanmasaydı. 

Keşke...
Keşke Ahmet Kaya, Paris sokaklarında sudan çıkmış balık gibi dolaşmak zorunda bırakılmasaydı.
Keşke bu ülke ‘zamanın ruhuna’ kafa tutan aydın ve sanatçılarına karşı bu kadar hoyrat olmasaydı. Ama oldu!
***
Bu saatten sonra keşke demenin de bir faydası yok.
Çünkü çok acılar yaşandı. Hâlâ da yaşanmaya devam ediyor.
Dünün mağduru bugünün mağruru olabiliyor.
Eline gücü geçiren mazlum bir de bakmışsınız zalim! 

‘Pişmanlık’ fotoğrafı
Tam da bu yüzden Kılıçdaroğlu’nun Yılmaz Güney ve Ahmet Kaya’nın mezarına bir çift karanfil bırakması gecikmiş de olsa çok önemli.
Aile albümümüzde çok sayıda sürgün fotoğrafı var.
Ama bakın artık bu fotoğrafların yanına iliştirebileceğimiz zamanın ruhuyla siyasi anlamda hesaplaşabilecek bir de ‘pişmanlık’ fotoğrafı var.
İçinde tüm yaşananlardan dolayı pişmanlık taşıyan, ‘zamanın ruhu’ yerine vicdanını dinleyen, ‘keşke’ yerine ‘bir daha olmasın’ diyen herkesin başucuna koyabileceği bir fotoğraf.
***
Ziyaretin sebebi
Bakın ziyaretin sebebini nasıl açıklıyor Kılıçdaroğlu...
“Her ikisi de Türkiye’nin kültür sanat hayatına önemli katkıda bulunmuş isimler. Siyasi görüşlerine katılırsınız katılmazsınız; ama kültür hayatına yaptıkları katkıyı görmeniz gerekir. Yaptıkları katkıya saygı duyduğum için mezarlarını ziyaret edip birer buket çiçek bırakmak istedim. Sanatçılar aykırı insanlardır. Değerleri zamanla daha iyi anlaşılır...”