Erdoğan: Obama taleplerimizi olumlu karşıladı

Başbakan Erdoğan füze kalkanı projesi ile ilgili olarak, " Obama'ya hassasiyetlerimizi ilettik. Obama da taleplerimizi olumlu karşıladı" dedi.

Erdoğan: Obama taleplerimizi olumlu karşıladı
Başbakan Erdoğan G-20 Zirvesi için gittiği Güney Kore'de, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Obama ile füze kalkanı projesi hakkında konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, füze kalkanı projesi hakkında hassasiyetlerini Obama’ya ilettiklerini, taleplerinin Obama tarafından olumlu karşılandığını söyledi. Erdoğan, ABD Başkanı Obama ile yaptığı görüşmede Füze Savunma Sistemi ile ilgili konunun gündeme geldiğini belirtirken, şu anda bu konuyla ilgili Türkiye'nin verdiği nihai bir kararın olmadığını söyledi.

Erdoğan, " Obama'ya hassasiyetlerimizi ilettik, henüz nihai kararımızı vermedik" diye konuştu.

BAŞBAKAN ERDOĞAN ZİRVEYİ DEĞERLENDİRDİ

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, G-20 Zirvesi'nde, üye ülkeler olarak ticaret ve yatırımlarda korumacı yaklaşımlardan kaçınılacağı, finansal sektör reformlarına devam edileceği ve potansiyel büyüme ile istihdam artışını destekleyecek yapısal reformlar uygulanacağı taahhüdünde bulunduklarını belirtti.

Başbakan Erdoğan, İnter Continental Otel'de G-20 zirvesine ilişkin gazetecilere değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

G-20'nin küresel ekonomik işbirliğinin temel platformu olarak belirlendiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, ''Bugüne kadar özellikle gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan ülkeler ve bu arada yoksul ülkeler arasındaki açıyı daraltmaya yönelik hedefleri olan bir çalışma. Şu ana kadar da özellikle gelişmekte olan ülkeler üzerinde yaklaşımlar ve gelişmiş ülkelerle de az gelişmiş ülkelerin nasıl gelişmekte olan ülkeler arasına katılabilir bunların da çalışması göz önüne alınmakta. Türkiye olarak sergilediğimiz işbirliği ruhunu aynı kararlılıkla sürdürmemiz hayati önem arz etmektedir. Gelişmekte olan bir ülke olarak Türkiye bu konumunun gereğini yerine getirmektedir'' dedi.

Zirvede ilk olarak küresel ekonomi ve karşılıklı değerlendirme sürecini ele aldıklarını ifade eden Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

''Bu görüşmede gerek devlet başkanları gerek hükümet başkanları düşüncelerini gündeme getiriyor. Daha güçlü, sürdürülebilir küresel büyüme için Seul Eylem Planı'nın kabul edilmesi teklif edildi ve oybirliğiyle de bu kabul edildi. Bu eylem planı döviz kuru, ticaret, kalkınma ve maliye politikaları ile finansal sektör ve diğer yapısal konularda önemli taahhütler içermektedir. Bildiğiniz gibi bütün dünyayı krize iten en önemli nedenler arasında küresel ekonomideki dengesizlikler yatmaktadır. Bu dengesizlikler tüm dünyada toparlanma eğilimlerinin güçlendiği sırada tıpkı kriz öncesi dönemdeki gibi artış eğilimine girmiştir. Dengesizliklerin azaltılması kapsamında özellikle kurların piyasalar tarafından belirlendiği daha esnek kur rejimlerine geçileceği ve rekabetçi müdahalelerden uzak durulacağı hususlarında uzlaşma sağlanmıştır. Diğer taraftan gelişmiş ülkeler döviz kurlarındaki aşırı dalgalanmalara karşı daha dikkatli olacaklarını da taahhüt etmişlerdir.''

Zirvede ayrıca G-20 üyesi ülkeler olarak ticaret ve yatırımlarda, korumacı yaklaşımlardan kaçınılacağı, finansal sektör reformlarına devam edileceği ve potansiyel büyüme ile istihdam artışını destekleyecek yapısal reformlar uygulanacağı taahhüdünde bulunduklarını kaydeden Başbakan Erdoğan, G-20 olarak karşılıklı değerlendirme sürecine devam etmeye karar verdiklerini bildirdi.

Toplantıda IMF reformu çalışmalarını da değerlendirdiklerini belirten Başbakan Erdoğan, ''Bildiğiniz gibi IMF'de yakın zamanda kapsamlı bir kota ve yönetim reformu kararı alındı ve bu kararı da bütün katılımcılar, devlet başkanları başbakanlar memnuniyetle karşıladık. Bu kapsamda alınan kararın bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini ve reform çalışmalarına devam edilmesinin önemini dile getirdik'' şeklinde konuştu.

Toplantıda üzerinde durulan diğer bir önemli hususun ise finansal sektör kuruluşları olduğunu dile getiren Başbakan Erdoğan, ''Seul zirvesi G-20'nin şimdiye kadar kalkınma konusunun en yoğun ele alındığı zirve olmuştur'' dedi.

-SORULAR-

Başbakan Erdoğan, İran'ın nükleer programıyla ilgili olarak 15 Kasımda Türkiye'de görüşmeler yapılacağına ilişkin haberlerin sorulması üzerine, bu konuda Güney Kore'ye hareketinden önce de gerekli açıklamayı yaptığını anımsattı.

Erdoğan, şöyle konuştu:

''15 Kasım diye bir şey yok. Şu anda Türkiye'nin İran'dan aldığı son haber, 23 Kasım ile 5 Aralık bu ülkelere bildirdiklerini, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'na bildirdikleri... İran bize bu şekliyle bildirmiş durumda. 15 Kasımı nereden çıkardılar bilemiyorum. 15 Kasım diye bir şey yok.''

G-20 zirvesinde gündeme gelen kur politikası konusundaki bir soruyu yanıtlayan Erdoğan, ''Genelde zaten bütün G-20'deki ülkeler aynı kanaati paylaşıyor. Aramızda farklı düşünce hemen hemen yok'' diye konuştu.

Her ülkenin kendine göre şartları bulunduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, ''Dolayısıyla her ülke kendi şartlarında durumunu değerlendirmek istiyor. Aynı şekilde şu anda Türkiye'nin de kendine göre şartları var. Türkiye'de kendi şartlarına göre durumu değerlendiriyor. Onun için olaya böyle bakılması hemen hemen bütün ülkeler tarafı


BUSH ÇİZDİ OBAMA RÖTUŞ YAPIYOR


Amerika, İran tehdidine karşı planladığı füze kalkanı projesinde beklentiyi ortaka koydu. Pentagon, "Projenin ev sahiplerinden biri de Türkiye olsun" mesajı veriyor. Peki proje, Amerika'nın istediği gibi NATO şemsiyesi altına mı girecek? NATO Savunma ve Dışişleri Bakanları bu gündemle toplandı. Füze savunma sisteminin NATO kapasitesi olarak kabulü için Türkiye dahil 28 üyenin onayı gerekiyor.

George Bush döneminde çerçeve çizildi, Obama yönetimi rötuşları yaptı.

Amerika, İran'dan gelebilecek tehdide karşı tasarladığı füze kalkanı projesinde son dönemece girdi.

Washington, projenin bir ayağı için adı geçen Türkiye'yi iyice gözüne kestirmiş durumda. Ankara'nın aktif rol alması beklentisi içinde.

Bunun mesajını da, Savunma Bakanlığı Pentagon'un Avrupa ve NATO'dan sorumlu müsteşarı Jim Townsend'in ağzından veriyor:

"Balistik füze tehditlerinin nereden gelebileceğine baktığımızda bize göre Türkiye çok fazla ön cephede yer alıyor. Dolayısıyla Türkiye, coğrafi açıdan sistemin bazı bölümlerine ev sahipliği yapmakta iyi bir yer olabilir. Türkiye'nin ve tüm müttefiklerin füze savunmasının NATO kapasitesi olarak kabul edilmesinde uzlaşacağından umutluyuz."

TÜRKİYE'NİN DE ONAYI GEREKİYOR


Amerika, füze savunma sisteminin NATO şemsiyesi altında olmasından yana. Bunun için Türkiye dahil 28 ittifak üyesi ülkenin onayı gerekiyor.

Konu, 19-20 Kasım'da Lizbon'da yapılacak NATO zirvesinin en önemli gündem maddelerinden biri. Lizbon zirvesine kadar Ankara'nın önünde iki zorlu karar var.

NATOnun füze savunma sistemini ittifak kapasitesi olarak üstlenmesi konusunda vereceği oy ve kalkan projesinde oynamak istediği rol. Ancak Ankara'nın sistemin birincil hedefi olan İran konusunda çekincesi var. Yanıtını da bu çekince geciktiriyor.

UYUYAN TEHLİKEYİ UYANDIRMAK


Zira NATO kaynaklarına göre, "Türkiye bir ülkeyi hedef göstererek uyuyan bir tehlikeyi uyandırmak" istemiyor. Ama tam olarak kapıyı da kapatmış değil.

Çünkü Ankara'nın mütereddit duruşu isteksizsliğinden değil, bölgedeki siyasi hesaplar ve dengeleri gözetme çabasından.

Türkiye bu iki konuda NATO'nun yeni stratejik konsepti ile kabuk değiştireceği kasımdaki zirveye kadar duruşunu netleştirmek zorunda.

Zirvede NATO'nun uluslararası rolüne ilişkin anlaşmazlıklar da masada olacak. Rolün artılımasından yana olan Amerika ve savunma rolüyle sınırlı kalmasını isteyen Avrupa arasındaki görüş ayrılıkları aşılması gereken en önemi sorun.

FÜZE KALKANI NEDİR?


Füze Kalkanı projesi orijinal olarak ‘ABD Milli Füze Savunma Programı’ndan (National Missile Defence Programme) gelir. Amerika’da Ronald Reagan yönetimi tarafından başlatılan ‘Stratejik Savunma Girişimi (Strategic Defence Initiative-SDI)’, takma adıyla ‘Yıldız Savaşları (Star Wars)’ projesinin devamı mahiyetindedir. Küresel Füze Savunma Kalkanı (Missile Defense Shield-MDS) oluşturma girişimleri ise, ABD milli projesi olarak 1990’lı yılların sonlarında başlatılmıştır. Projenin genel amacı; dünyanın her bölgesinde Amerikan toplumuna yönelik füze saldırılarının hedefine ulaşmadan tespit ve imhası için küresel bir füze savunma kalkanı oluşturulması ve geliştirilmesi olarak tanımlanabilir. MDS’nin SDI’dan belirgin farkı gelen füzelerin satıhta konuşlandırılan silahlarla imhasının düşünülüyor olmasıdır. Ayrıca, SDI’de pahalı sistemleri içeren uzay savunma silahlarına yer verilmeyecektir.