Deprem Dede Işıkara Öncü Ve Tetikleyici Deprem Kavramlarına Karşı Çıktı

Geçtiğimiz günlerde Marmara'da meydana gelen 4

Geçtiğimiz günlerde Marmara'da meydana gelen 4.4 büyüklüğündeki depremin beraberinde çıkan öncü deprem yorumlarına Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara'dan tepki geldi. İzmir'de katıldığı bir seminerde basın mensuplarına öncü deprem ve tetikleyici deprem kavramlarının olmadığını söyleyen Işıkara, Türkiye'nin bir deprem kuşağında yer alan bir ülke olduğunu ve depremden korunma kültürü bilincinin yayılması gerektiğinin mesajını verdi.
Türk Kızılay'ı İzmir Şubesi tarafından çocuklara depremden korunma bilinci konulu seminere katılan Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara 4.4 büyüklüğündeki Marmara depremine ilişkin bilgiler vererek, öncü deprem ve tetikleyici deprem yorumlarına açıklık getirdi. Seminer öncesinde basın mensuplarına açıklamada bulunan Işıkara, "Marmara'da meydana gelen depremin şiddetliliğinde Türkiye'de her zaman deprem olacaktır. Ancak yapılan öncü deprem ve tetikleyici deprem yorumları beni hayli şaşırtıyor. Çünkü ben görev
sürem boyunca dahi bunu sık sık tekrarladım. Öncü deprem diye bir kavram yoktur. Çünkü öncü deprem dediğimiz zaman bizim büyük depremin ne zaman olacağı konusunda soru sormamız gerekiyor. Bu soruya cevap verilemediğine göre böyle bir kavram anlam taşımıyor. Bazı bilim adamlarının öncü deprem yorumlarına o zaman neden büyük depremin zamanının söyleyemiyorsunuz diye sormamız lazım?" dedi.

"TETİKLEYİCİ DEPREM ANCAK ŞİDDETİ BÜYÜK DEPREMLER İÇİN GEÇERLİDİR"
Meydana gelen depremler sonrasında tetikleyici deprem kavramının da doğru bir kavram olmadığını ifade eden Işıkara, "Tetikleyici doğru bir kavram değildir. Bu kavram ancak şiddeti gerçek anlamda büyük depremler için kullanabileceğimiz bir kavramdır" ifadelerini kullandı. Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğunun altını çizen Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, "Türkiye'de deprem olacak mı sorusu ile yaşamaktansa, depreme karşı korunma kültürünün yerleşmesi lazım. Marmara depreminden de çıkarılacak ders budur.
Hükümette Bayındırlık ve İskan Bakanlığı bu konuda binaların yıkım ya da yeniden inşa konusunda görevlerini yerine getiriyor. Ancak biz kendi sorumluluklarımızın da bilincinde olarak davranmalıyız" diye konuştu. Türkiye'de özellikle Marmara bölgesinde aktif depremler meydana geldiğinde olayın öneminin vurgulandığını ancak diğer bölgelerde de gerçekleşen depremlerin önem derecesinin konuşulması gerektiğinin altını çizen Işıkara, "Sadece Marmara Bölgesi'nde meydana gelen depremler bizim için önemli değil.
Benim Doğu ya da Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yaşayan vatandaşımın bulunduğu bölgelerde de yaşanan depremlerin önem derecesi konuşulmalıdır" açıklamasında bulundu.

"HASTANELERİN DEPREME KARŞI DAYANIKLILIK ORANI ARTIRILMALI"
17 Ağustos 1999 depreminde yaşananlar konusunda da hatırlatmalarda bulunan Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, dönemin hastanelerinin ya da Tıp Fakültelerinin de depremden nasibini aldığını bu yüzden hastanelerin depreme karşı dayanıklılık oranının arttırılması gerektiğinin çağrısında bulundu. Işıkara şöyle konuştu:
"Hastanelerin mutlaka deprem sonrasında ayakta kalması gerekiyor. Hatırlayın 17 Ağustos depreminde Kocaeli Tıp Fakültesi çöktü, Gebze'de bulunan SSK Hastanesi kullanılamaz hale geldi. Yaralılarımızın çoğunu İstanbul'a taşıdık. Gemileri kullanmak çok sonra aklımıza geldi. İzmir'de dahil tüm hastanelerin depreme karşı dayanıklılık oranı arttırılmalı."